Bu sayfayı yazdır

Medetsiz Tırmanışı

Merhaba Doğa dostu arkadaşlar;

    31 Mart Cumartesi günü ben(Fatih), Sun TV genel yayın müdürü Tahir ÖZGÜR abi ve dağcıların deneyimli abisi (kendisi 1934 doğumludur) TDF yönetim kurulu üyesi Muzaffer Erol GEZ abi sohbet ederken 7-8 Nisan 2007 Cumartesi ve Pazar günü için Medetsiz'e gitmeye karar verdik. 1 Nisan Pazar günü Serdar'ın yeni aldığı arazi cipini hayırlamak için gittiğimiz Sason Kanyonu'nu gezerken MERDAK başkanımız Abdullah TÜRKOĞLU'na da proğram dışı faaliyet planımızdan bahsedip olgunlastırdık. 2 Nisan Pazartesi günü yayınlanan ve Medetsiz planımızla aynı tarihe denk gelen Yavca - Mihrican gezisinde rehberlik görevim olduğunu görünce şok oldum. Çünkü dernekteki görevlerimi çok iyi takip ediyordum ve ihmal etmiyordum. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra Abdullah abinin küçük bir yanlışlık yaptığını farkettik.

 

    Her çarsamba akşamı olduğu gibi 4 Nisan Çarşamba aksamı da bütün MERDAK üyeleri toplantıda buluştuk. Birdenbire Medetsiz'e gideceğimiz kulaktan kulağa yayıldı. Tabii Medetsiz aşkı öyle bir aşk ki duyan herkes heveslendi ve bir de baktık kı (sanırım) 20 kişi oluvermişiz. Adana'dan Rıza DİNÇER ve Ereğli Dağcılık Kulübünden Ali İhsan bey de avukat Erkan AKIŞ abiden Medetsiz'e gideceğimizi duyar duymaz hemen atlamış gelmişler.

    Cuma akşamı kimin hangi arabalarla geleceğini kararlaştırıp hazırlığımızı tamamlayıp yola çıkacağımız saatleri belirleyen haberleşmeleri yaptık. Ben Tahir abinin arabasıyla gideceğim için arabamı uygun bir yere parkettim. Sabah 08:30'da Muzaffer abi ile Canan'ı da alarak önce balıkçı barınaklarının hemen yanında sahilde balık adamlar kahvesinde çay içip 09:15'de Gülek'e doğru yola çıktık. Yolda duraksamadan direkt Gülek kasabasına ulaştık ve Belediye Başkanı Tekin beyi makamında ziyaret ettik. Odasında Çetinkaya mağazalarının sahibi ve esi de vardı. Ocak ayındaki TDF Medetsiz kış tırmanış faaliyetinde Tekin beyin bizlere oldukça yardımları olmuştu hatırlarsanız. Makamında kekiklerimizi yudumlarken bir yandan da İsmet ÜLKER'in Kültür Bakanlığı yayınlarından çıkan "Dağlarımız" isimli kitabından Medetsiz’le ilgili notlara bakıp, son eksiklerimizi gidermek üzere başkan Tekin beyden müsaade istedik.

 

    Saat 12:00 gibi Karboğazı tören alanının hemen yanından kıvrılarak kamp alanına doğru ilerledik. Kamp alanına ulaştığımızda hava oldukça güzeldi ve birdenbire ocak ayındaki faaliyette yakalandığımız korkunç fırtına aklımıza geldi. O zaman da ilk gün hava oldukça güzeldi ve insanlar "bu nasıl kış faaliyeti" diye gülmüşlerdi. Sanki hava kendisiyle alay edilmeyeceğini ispat edermişçesine ertesi gün bize korkunç bir fırtına ve yoğun bir kar yağışıyla tipiyle karşılık vermişti. Neyse ki cuma günü meteorolojiyi arayıp pazar günü öğleden sonra yağış olacağını öğrenmiştik.

 


    Hızlı bir şekilde çadırlarımızı kurup bütan propan ocağımızda suyumuzu ısıtıp türk kahvemizi yapıp keyifle manzarayı izleyip bir yandan da diğer gelecek olanları beklemeye başladık. Bir sure sonra uzaktan Soner'in arabası belirdi. Soner'in arabasının altı yere değmeye başlayınca kilometrelerce geride malzemeleriyle birlikte Ahmet'le Rezzan inip yaya bir şekilde kamp alanına ulaştılar. Hemen ardı sıra Erkan abi, Adana'dan Rıza, Ereğli’den Ali Ihsan bey, İstemi ve Seval geldiler. Onlar da hızlı bir şekilde çadırlarını kurunca Kamp alanının hemen yanındaki dere yatağının solundan vadi boyunca bir kesif gezisine çıktık. Bu kesif gezisi bizim içimizde kışkırtıcı bir arzu yarattı ve Muzaffer Erol GEZ abimizin de bizi gaza getirmesiyle :-) Medetsiz'e bu rotadan tırmanmaya karar verdik.

 

    Kesif gezisinden kamp alanına tekrar döndüğümüzde Serdar, Mehtap, Nurdan ve Emine de Serdar’ın çamurluklarını üfleyerek temizlediği yeni arazi pikabıyla gelmişler, çadırlarını kurmuş bizi bekliyorlardı. Aksam saatlerinde son planları yaparken Erkan abi, Rıza ve Ali Ihsan bey klasik rotadan üç kişilik ekiple tırmanma planı yaptılar. Erkan abiye yeni aldığı GPS cihazının ayarlarını ve kullanımını gösterdim. Su anda hepimizin GPS cihazında kayıtlı bir rotası var Erkan abinin cihazının sayesinde.

 

    Gece yemeklerimizi yiyip son sohbetlerimizi yapıp saat 22:00 gibi uykuya geçtik ve saat 03:00'te uyanıp kahvaltımızı yapıp kıyafetlerimizi giydik. Termoslarımıza su ısıttık. İstemi'nin tozluğunu kapıp kaçıran Serdar’ın fırlama kurt köpeği Maço’nun peşinde koşturduk :-) Saat 04:00'te Erkan abi, Rıza ve Ali Ihsan bey Keçebeli rotasından tırmanışa geçtiler. 15 dakika sonra en önde Ahmet, en arkada ben olmak üzere Tahir abi, İstemi, Seval, Canan, Muzaffer abi, Rezzan bir önceki gün karar verdiğimiz rotadan tırmanışa başladık. Kisa bir sure Maco pesimizden geldi ama hemen geri dondu :-) Serdar, Mehtap, Nurdan, Emine ve Soner kamp alanında kaldılar.

 

    Kafa lambalarımızın ışığıyla tek sıra halinde yol alırken bir yandan da ay ışığının yarattığı muhteşem manzara karşısında hayran kalmamak elde değildi. Bir sure sonra Seval ve Canan devam edemeyeceklerini anladılar ve İstemi onları kamp alanına geri götürdü. Muzaffer abi ve Rezzan düşük tempoyla ilerlemek istediler. Böylelikle Ahmet, Tahir abi ve ben yolumuza devam ettik.

 

    Vadinin sonuna geldiğimizde bir kapının ardından dik bir iniş ve uzun dik bir çıkışın buz tutmuş karlarla kaplı olduğunu gördük. Hemen kramponlarımızı giydik. Kazmalarımızı çıkardık. İlerlediğimiz yolun sol tarafı duvar sağ tarafı ise derin bir uçurumdu. inisin ardından uzun çıkışın bittiğini sandığımız yerde çıkışın devam ettiğini gören Tahir abinin bana bakışlarını unutamıyorum :-) Nihayet çıkış bittiğinde biz de biraz bitmiştik sanırım ki biraz mola verdik. Bir sure sonra krampon ihtiyacımız bitti ve kramponlarımızı çıkarıp çantalarımıza yerlestirdik.

 



    Ahmet arkadaşımız on sene önce bu rotadan tırmandığını söylediği için içimiz biraz rahattı ama yine de çok temkinli ilerliyorduk. Bir sure sonra uzaktan Medetsiz göründü. Bir sure daha ine çıka ilerleyince sol ilerimizde çanağı gördük. Ama biz sağ ilerimizde görünen ve piramitin ters tarafı olan hörgüç şeklindeki yamaçtan tırmanmak üzere sağdan dik vurmaya başladık. Ancak kar bitmiş ve çarşak o kadar yoğundu ki ilerlemekte zorluk çekiyorduk. Etrafımızda boşluk hissi ve riskli bölgeler oldukça fazlaydı. Buna rağmen Medetsiz'e bu rotadan çıkıp Keçebeli'nden geri dönmeyi kafaya koymuştuk.

 

    Bir sure sonra daha önce düşmüş bir çığ birikintisi gördük. Ardından hemen az ilerimizden sağdan tepeden kayalar yuvarlanmaya başladı. O bölgeyi hızla ilerleyerek terkettik. İnip çıkmamız gereken bir çukura kazmalarımızı ve topuklarımızı stoper yaparak kayıp inmemiz ise çok keyifliydi. Bu esnada sağdan yukarı çıkıp sırta ulaşıp düz giderek Medetsiz'in hörgüç şeklindeki yamacına tam ulaşmak üzereydik ki geriden yoğun bir rüzgarla kara bulutlar gelmeye başladı ve aniden sis çökmeye başladı. Bizim aklımıza meteorolojinin pazar günü öğleden sonra yağış bilgisi geldi ve hızlı bir şekilde dönme kararı aldık. Medetsiz zirvesine ulaşmamıza çok az bir sure kalmış olmasına rağmen dönme kararı oldukça yerindeydi. Nitekim dönüşe geçer geçmez sis artmaya başladı ve aniden kar yağışı başladı. Gökyüzünde hava muhalefeti yoğundu ve tipi vardı. Mümkün olduğunca mola vermeden sadece kısa nefes alma duraklamalarıyla hızlı bir şekilde inişe geçmiştik. Güvenli bulduğumuz yerlerde zamandan kazanmak için oldukça temkinli bir şekilde kayarak ilerliyorduk. En sonunda dik iniş ve çıkışa geldik. Oraya ulaştığımıza çok sevinmiştik. Çünkü yolumuz azalmıştı. Hatta bir geçit aralığından Serdar’ı Yamaç paraşütüyle uçarken bile gördük. Bu esnada inişi kısa kaymalarla ilerledikten sonra dik çıkışı da tırmanıp nihayet kapıya ulaştık ve kapıdan diğer tarafa geçer geçmez sanki başka bir boyuta geçmiş gibi ne rüzgar kalmıştı ne kar birikintisi kalmıştı ne de yağış kalmıştı. Yolun bundan sonrası vadi boyunca ilerledi ve sonunda kamp alanı göründü. Kamp alanı göründükten sonra kısa ve rahat bir yürüyüş daha yapıp nihayet kamp alanına ulaştık. Kamptaki arkadaşların ikram ettiği portakalın lezzetini size tarif edemem :-)

 

    Kamp alanında bizi bekleyen arkadaşlara kışa hikayemizi anlattıktan sonra Soner'in ve arabasının olmadığını farkettik. Arkadaşların dediğine göre Keçebeli'ne doğru toplu olarak gezinti yapıp dönerken kar yağışı başlayınca yolun kapanacağından korkup "Ben sizi Karboğazı tören alanında beklerim" deyip hızlanmış ve çadırını toplamış, aracına binip hızla gitmiş.

 



    Kısa bir sure dinlendikten sonra çadırlarımızı topladık, çantalarımızı hazırlayıp araçlara yerleştirdik. Soner'in arabasıyla gelen Ahmet ve Rezzan Serdar’ın arabasına sıkışarak bindiler ve kendilerini beklediklerini düşündükleri Soner'in arabasına binmek için tören alanına doğru ilerlediler. Serdar’ın arabasıyla gelen Nurdan ise bizim araca besinci kişi olarak eklendi. Fakat tören alanına gelindiğinde Soner de aracı da yoktu ve Ahmet'le Rezzan sıkışarak da olsa Serdar’ın aracıyla yola devam ettiler.

 

    Biz önden ilerlerken otobana girdikten bir sure sonra telefonlar pek çekmediği için gecikmeli olarak sonradan alınan "kebap yiyeceğiz" kararına otobandan çıkamadığımız için uyamadık. Telefonda arkadaşlara afiyet olsun diyip üzülerek yola devam ettik. Ama neyse ki Mersin'e geldiğimizde Tahir abi ve Nurdan'ın hazırladığı muhteşem brokoli ve makarna ziyafetiyle kendimize geldik.

Bu faaliyet de zihnimizde hoş anılar ve muhteşem fotoğraf kareleriyle hanemize yazıldı. Darısı nice faaliyetlere.

Fatih SAĞNAK

MERDAK Disiplin Kurulu Üyesi

Okunma 11445 defa
Yorum eklemek için giriş yapın