Expedisyon
Alpin sitil
Aladağlar
Türkiye de dağcılık çok yeni. Bu macerayı ülkeye taşıyan ilk dağcılar halen aramızda.Yeni olmak kısa bir geçmişe sahip olmakla eşlendiğinde elbette ki olumsuzluklar taşır.
Bu alanda bir kültürün oluşturulamaması, dağcılık edebiyatının olmaması,etik değerlerin yaratılıp köklendirilememesi, tırmanış sitillerinin oluşturulmamış olması, bu sitillerin adlandırılmaması,dağcılıkla ilgili kavramların yaratılmamış olması.Tüm bu eksikliklerin nedeni olarak Türkiye dağcılık tarihinin kısa olması gösterilebilir ve bu doğrudur.
Yoğun çabalara rağmen Tanzimat tan bu yana demokrasi kültürü alanında aldığımız yol belli. Aynı şekilde feodalizme karşı oluşturmak istediğimiz modern kültürümüzün de durumu ortada. Edebiyatımız yeni yeni dünya edebiyatında yer alıyor, plastik sanatlarda Türk sanatı hala evrensel alanda kendini bulma çabasını sürdürüyor.bilimde ve felsefede çok farklı bir pozisyonda değiliz.
Tüm bu alanların geçmişi dağcılığa göre çok daha uzun olmasına rağmen kimlik arayışlarını tamamlayamamışlardır. Bu doğal bir durumdur ve daha çok zamana ihtiyaç vardır.
Bir işe geç başlamanın olumsuz yönleri ortada fakat geç başlamış olmanın olumlu yönleri de vardır. O alanda yapılmış çalışmaların bilgisine ulaşıp yapılan hataları tekrarlamamak bunlardan en önemlisidir. Türk dağcılığı da tarihsel bilgileri kullanarak birçok yanlışı yapmaktan uzak durmuştur.Dağlara dağ evleri yapılmadı.girişimlere engel olundu,dağların bakir kalması sağlandı…
Türkiye de henüz yeni dağcılık stillerini yaratılmış olmasa da dünya dağcılık sitillerine vakıf olarak her bir sitil dönen dönem denendi İlkel alpinizm denilebilecek- en yakın yerleşim yerinden makul bir saatte(genellikle gece 00) yola çıkarak zirve yaparak yerleşim yerine dönmek.- Bu sitil Türk dağcılığına pek uymadı.Toplumun yaylacı ve göçer ruhu nu taşıyan dağcılar bu koşuşturmaca içinde dağdan dağın güzelliğinden keyif almayı beceremedi.
Ardından A.Mecit Doğru ile birlikte Türk dağcılığı hem yüksek irtifa kavramıyla hem de ekspedisyon kavramıyla tanıştı. İlkel alpinizmde minimaliz mi abartıp tırmanışta yanlarına su bile almayı lüks kabul eden dağcılar ekspedisyon tarzı tırmanışlarda da maksimali zorlayarak kamplara kavundan karpuza her türlü sebzeyi taşırken mantı açmayı baklava pişirmeyi de ihmal etmedi. Sonuçta göçebe kültüre çok uygun düşen ekspedisyon tarzı tırmanışlarda da sorunlar yaşandı.Türkiye dağları bu tarz tırmanışlara çok uygun değildi. Zaman içerisinde dağlara ulaşım daha da kolaylaşınca ekspedisyon tarzı tırmanışta rafa kalktı
Yeni trend alpin stil tırmanışlar oldu.
90 lı yılların başından beri alpin sitil tırmanış ciddi tırmanışlar yapan kulüpler kişiler tarafından seçilmekte ve uygulanmaktadır. İşte bu noktada bazı sıkıntılarda baş göstermiştir ve önlemler alınamaz ise daha ciddi sorunlarla karşılaşılması. kaçınılmazdır.
Bu alanda –alpin tırmanış- türk dağcılığında ki eksiklikleri iki ana başlıkta toplamak mümkündür
Fiziki yapı- kültürel yapı
Fiziki yapı
Alpinizm bilindiği gibi Alpler kökenlidir Alplerin fiziki koşullarına baktığımızda 3000-4000- metrelerde birçok dağ evi görürüz bu dağ evleri arasındaki mesafeler bir dağcının yarım günde alabileceği mesafelerdir. Yine Alpler de çeşitli organizasyonların 24 saat hazır tutulan dağ kurtarma ekipleri ve ekipmanları vardır Alplerde makul hava şartlarında bir kişinin kaza geçirmesi durumunda kurtarma ekibi olay yerine iki saat içerisinde ulaşmaktadır aynı saatlerde ilkyardım ve tıbbı ekipte ulaşmaktadır. Kazazedenin bir sağlık kurumuna ulaştırılması da yaklaşık bu kadar zaman almaktadır.
Kültürel yapı
Avrupa insanı geçen yüzyıllarda yaşadığı savaşlar ve kültürel gelişmeler sonucunda soğuk duygudan uzak alabildiğine mantığa dayalı bir yaşam sürmektedir.oluşan bu yaşam biçimine elbetteki ekonomik ilişkilerinde büyük etkisi vardır.bu mantıklı yaşam biçimi sıradan yaşamlarında onları risklerden tehlikelerden uzak tutmaktadır.alışkanlık haline getirdikleri bu yaşam biçimi dağcılıklarına da yansımıştır.duygusal anlarında risk içeren işlerle ilgilenmemektedirler.
Yukarıda sıralanan fiziki şartlar alpin tırmanış sitilini hazırlamıştır . kültürel şartlarda bu tırmanış tarzının minimum riskle uygulanmasını ve tercih edilmesini sağlamıştır.
Türkiye de ise dağlarda ne dağ evleri ne haberleşme sistemleri nede her an hazır kurtarma ekipleri vardır
Bir kaza anın da kaza yapana en erken 12 saat içerisinde ulaşılmaktadır bu çoğu zaman 24 saate çıkmaktadır. Kazazedeye ulaşanlar ise genellikle ilkyardım bilgisinden yoksun yada bu konuda yetersiz bilgiye ve ekipmana sahip dağcılar olmaktadır. Yaralıyı taşıma ve en yakın sağlık merkezine ulaştırmak ise kimi zaman günler almaktadır.Bu yüzdende birçok hayat kurtarılma şansını yitirmektedir. Gelecekte yitirecektir
Kültürel alanda ise Anadolu insanının duygusal ve kaderci yanı her zaman mantığının bir adım önünde gitmektedir.Alkol alıp araba kullanmak, eksik ekipmanla trafiğe çıkmak,bana bir şey olmaz deyip önlem almadan risk almak,olumsuzlukları şanssızlığa yorumlamak beğenilse de beğenilmese de bu kültürün bir parçasıdır.Duygusal anlarda dağa çıkmak ise bu kültürün geleneklerinde vardır. Sevdiği kıza kavuşamayan dağa çıkar.ailesini bir kazada kaybeden dağa çıkar yasalarla başı derde giren dağa çıkar. Haksızlığa uğrayan dağa çıkar sevincini duyurmak isteyen dağa çıkar.
Bu kültürel alt yapı ister istemez dağcılığa da yansımıştır.her Türk dağcısı yaşamı boyunca en az bir kez.sevgilisiyle bozuştuğu için eşinden ayrıldığı,ailesiyle sorunları olduğu anlarda dağa kaçmıştır. Bunu neden dağa gidiyorsunuz sorusuna verilen yanıtlarda da yakalamak mümkündür on dağcıdan sekizi bir şeylerden kaçmak için dağa gittiğini ileri sürer.
Görüldüğü gibi alp insanıyla Anadolu insanının kültürü de kişiliği de çok farklı.
Dağların fiziki şartları da çok farklı.
Aceleci bir yaklaşımla dağcıları ve dağları alpin tırmanış koşullarına adapte etmek önerilebilir. Kolay gibi gelse de zor ve yanlış olan bu tercih olur.
Doğru olan ise Türkiye dağlarına uyan bu kültürü kaldırabilen tırmanış tarzını yaratmak ve adlandırmaktır.
Devam edecek
Orhan ÖZÇALIK
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.