11.02.2006 Tarihli Aladağlar Kazasına İlişkin Açıklama
Hacettepe Dağcılık ve Doğa Sporları Kolu'nun yıllık faaliyet programı içerisinde yer alan ileri kış eğitim faaliyeti 1-8 Şubat arasında Akşampınarı mevkiinde gerçekleşmiştir.
Eğitim kampı sonrasında, aday üyelerin Ankara'ya dönmesini takiben, eğitim faaliyetinde görev alan tecrübeli Hacettepe Dağcılık Kolu üyesi dağcılar, Hacettepe Üniversitesi mezunları ve diğer bölge ve üniversitelerden, 7'si erkek ve 7'si kız olmak üzere 14 kişiden oluşan karma bir ekip Emler Zirvesine kış tırmanışı yapma kararı almışlardır.
Havanın yağışsız ancak kapalı olması nedeniyle ekip Demirkazık Köyünde 2 gün (8-9 Şubat) uygun hava şartlarının oluşmasını beklemişlerdir. Bu süre zarfında sadece 8 Şubat akşamı 2 saat süreyle kar yağışı olmuştur.
Ekip, son 10 gündür dağda çok düşük miktarda yağış olması nedeniyle mevcut koşulları değerlendirmek ve tırmanış kararını gözden geçirmek üzere 10 Şubat'ta, kamp yerleri olan Sokullupınar mevkiinin 150 metre yukarısına hareket etmiştir. Hareket etmeden önce Mümtaz Çankaya Dağ evi personeline ve AKUT Niğde ekibine tırmanılması planlanan rota hakkında bilgi verilmiştir.
Kamp yerine ulaşan ekip, hava ve kar koşullarının tırmanış için uygun olduğuna karar vererek, bir günlük dinlenmeyi takiben 11 Şubat saat 4:30'da zirve için harekete geçmiştir. 3 saatlik yürüyüş sonunda Eznevit kuzey duvarı klasik rotası girişi yakinlarına (2700 metre) kadar yükselmiş ve mola vermişlerdir. Ekip, o ana kadar kar ile ilgili herhangi bir tehlike hissetmemiş ve hiç tabaka oturtmamıştır, 20 dakikalık molayı takiben tırmanışa devam etmişlerdır.
Ekip saat 7:50'de, önde 10 (Altay Özcan, Çağrı Ürünay, Soner Kolçak, Selahattin Günen, Zümrüt Işık, Dilşat İçöz, Reyhan Sönmez, Filiz Saral, Barış Ateş, Derviş Kızıltepe), 20 metre arkalarından 2 (Bahar Ural, Nilgün Acar) ve 150 metre arkalarından 2 (Serpil Baybörü, Hakan Moda) kişi tesadüfi dizilimiyle, vadi tabanına parelel olarak takriben tabanın 10 metre üzerinde hareket etmektedirler.
Ekip, sol yamaçta muhtemel riskleri bertaraf etmek amacıyla dik olarak yükselmeye başlamıştır. İlk birkaç adımdan sonra, önce bölgesel bir çökme, ardından 30 metre yukarıdan, yanyana iki ayrı tabakanın (2 metre kalınlığında ve toplam 150 metre eninde), birbirlerini tetikleyerek, hareket etmeleriyle oluşan çığ ile aşağıya doğru yaklaşık 40 metre sürüklenmiştir.
En arkadan gelen 2 kişi (Serpil Baybörü, Hakan Moda) dışında tüm ekip çığa maruz kalmıştır. Çığ altında kalan 12 kişiden Selahattin Günen ve Derviş Kızıltepe kendi çabalarıyla kurtulmayı başarmışlardır. Bu dörtlü ivedilikle, kazazedelerin yerlerini belirlemeye çalışmış ve yüzeye yakın olup herhangi bir uzvu dışarıda olan 5 kazazedeyi (Barış Ateş, Reyhan Sönmez, Çağrı Ürünay, Dilşad İçöz, Altay Özcan) çığ altından çıkarmışlardır. Gruptan Çağrı Ürünay, kazayı yetkililere bildirmek ve yardım çağırmak üzere cep telefonunun çektiği bir noktaya gönderilmiş, saat 09:00'da yardım çağrısı ulaştırmayı başarmıştır.
Kazanın oluşumundan 20 dakika sonra Filiz Saral bulunmuş ve kar altından bilinci kapalı halde çıkartılmıştır. Selahattin Günen tarafından yapılan 5 dakikalık suni solunum sonunda kornea refleksi, pupil refleksi ile solunum ve nabız değerleri normale dönmüştür. Bulunduğu anda kalp atımı tespit edildiği için kalp masajı yapılmamıştır.
Bu esnada ekibin diğer üyeleri 2 kürek ve batonlar yardımıyla çığ altında kalan 4 kişiyi aramaya devam etmişlerdir. Kazanın oluşundan 50 dakika sonra Bahar Ural ve Nilgun Acar'a ulaşılmış, ancak Selahattin Günen ve Barış Ateş ile Altay Özcan ve Reyhan Sönmez tarafından uygulanan kardiyopulmoner resusitasyona (kalp masajı ve suni solunum) 30 dakika kadar devam edilmesine rağmen kazazedelerde hayat emareleri görülmemesi üzerine uygulanan hayata döndürme çalışmaları durdurulmuş ve diğer 2 kazazedeyi (Soner Kolçak, Zümrüt Işık) arama çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
Kazazedeler Filiz Saral ve Dilşad İçöz'de hipotermi belirtilerinin başlaması, dönüş yolundaki olası çığ etaplarının güneşin yükselmesiyle beraber artan risk içermesi, grubun genel psikolojik durumunun dönüşü tehlikeye sokacak bir noktaya ulaşması ve bulunamayan iki kazazededen ümidin kesilmesi nedeniyle arama-kurtarma çalışması kazanın oluşumundan yaklaşık 2 saat sonra sona erdirilmiş ve cesetlerin bulunduğu noktada kerteriz alınarak batonla işaretleme yapılmıştır.
Olay yerinden hareket eden ekip saat 11:00 sularında kamp yerlerine dönmüşlerdir.
Kamuoyunun bilgisinde de olduğu gibi çeşitli arama kurtarma ekipleri bölgeye intikal edip arama çalışmalarını yürütmüş, ekip arkadaşlarımızın bulduğu iki kişi ile birlikte karaltından diğer iki kazazedeyi de çıkarıp söz konusu dört naaşı helikopterle nakletmiştir.
Bilinmesi gerekir ki ;
Dağcılık riskleri sıfırlanamaz bir spordur. Aslolan riskleri en aza indirebilmektir. Her dağcı bunun bilinci ile dağlara gitmektedir.
Kazadan hemen sonra gerek arama kurtarma çalışmalarına katılarak gerekse sair desteklerle acımızı paylaşan aşağıda listelenen kurumlara minnettarlığımızı bildiririz;
Niğde Valiliği,
Niğde Üniversitesi Rektörlüğü,
Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü,
DAK Tabur Komutanlığı,
AKUT Niğde Birimi,
AKUT Ankara Birimi,
ORDOS,
Zirve DAK,
ÇÜDAK,
Alpinist,
Explorer,
DSM,
Demavent Travel,
Dijon Travel,
Sobek Travel.
Her zaman olduğu gibi zor anımızda yine yanımızda olan, bize evini ve kalbini açan Salim Üçer ve Ailesi.
HÜDDOSK
Emler Batı Yüzü Çift Kat Kulvarı 7/8/9 Şubat 2009
Karayalak Vadisi’ni, Yedigöller’e bağlayan kapıya yakın bir yerlere kampımızı kurduktan sonra küçük bir keşif yapmak üzere yola çıktık. Gireceğimiz rotanın son noktalarını geçen bahar farklı bir rotadan, Kayacık zirvesi üzerinden tırmandığımız için biliyorduk. Ama bu gireceğimiz rota hakkında daha önce tırmanıldığına ilişkin bir kayıt veya rapor göremediğimizden, bizim için tam bir bilinmezdi.
Ben, Hayri ve Ozan küçük bir keşif için yola çıktığımızda; yanımızda sadece batonlarımız vardı. Vadi sessiz ve terkedilmiş karlar ülkesindeki yalnızlığı içerisindeyken, biz beyaza kesen dünyaya ses olmuş, yerdeki vahşi hayvan izlerinde doğayla bütünleşmiştik. Klasik rotadan gidenler bilecektir. Karayalak Vadisi biter ve döne döne bir patikadan yükselmeye başlarsınız. O yol sizi Çelikbuyduran’a ve Yedigöllere götürdüğü gibi; önünüzde başka zirvelerin kapılarını da açar. Ama bizim yolumuz kapıdan geçmiyordu. Kapının sol yanından devam edip, sanki bir merdiven altına doğru devam ettiğinizde, sol yandan yukarı çıkıp; Kayacık vadisi ile birleşen kulvar bize yol olacak, açılacak ve zirveye ulaşacaktık. Kamptan çıkıp rota başına geldiğimizde karşımızda görünen, bir el ayası gibi çukurlaşmış bir görüntü ve ağır ağır açısını artırarak yükselen büyüleyici bir kulvardı. Bizim bu faaliyette bilinmezimiz, kapımız bu el içinden yükselen beyazlıktı.
Rotanın güzelliğine dalmış düşünürken; vadiden Çelikbuyduran’a doğru giden yolda sanki bir gürültü, haykırışlar, çığlıklar duyar gibi oldum. Birileri bağırıyor muydu ne? Akan karın altından çığlıklar mı geliyordu? Soner son gülümsemesi için kimin fotoğraf makinesine poz vermişti? Ya da Nilgün? Zümrüt’ün saçları beresinden çıkarak alnına mı düşmüştü? Sahi, Bahar kamptan çıkmadan önce içtiği çayın tadında neler hissetmişti? Şimdi çığlıkları geliyor gibi. Aynı gün değil belki, ama mevsim aynı, zaman aynı, beyazlık aynı. Gökyüzü aynı… Üç yıl önce yaşamlarını yitirdikleri yere onlar için gelmiştik. Genç nefeslerine bir tırmanışla nefes olmaya, özledikleri bir dağ hikayesi ile onları anmaya, bu sevdayı anladığımızı anlatmaya gelmiştik. Onlara ve bütün dağ dostlarına, dağlarda yaşamını yitiren, seyircisiz ve sadece kendileri için dağları, doğayı severken giden tüm dostlara…
Rotanın başından gittikçe artan bir tırmanışla yükselirken bir taraftan da kar durumunu inceliyorduk. Yer yer sertti. Bazı yerlerde yumuşaklıklar olsa da bu kar oturmuş ve risksiz gibiydi. Yine de her olasılığa karşılık mesafeli yürümeye ve iki yanımızda yükselen kayaların arasında ses çıkarmamaya dikkat ediyorduk. 45-50 derecelerde olan rotamız, ilerden sola döndü. Sonra ortaya aldığı bir kaya sonrasında sağa doğru dikleşerek devam etmeye başladı. Girişi görmek için gelmiş ama rotanın güzelliğine kendimizi öylesine kaptırmıştık ki; yavaş yavaş kararan havanın farkına geç varabildik. Yanımıza olası bir durumda kullanabileceğimiz hiçbir malzeme almadığımız gibi, kafa fenerlerimizde yoktu. Yardım isteyecek telsiz de. Aynı yoldan dikkali ve yine aynı adım izlerine basarak mesafeli ve sessizlik içinde inerek; kampa doğru yollandık.
Kampımız 2300 metrelerde ve Karayalak Vadisinin içerisindeydi. Mehmet’in traktörü ile gidilebilecek en uygun noktaya kadar Sakartaş üzerlerine kadar gitmiş, oradan vadiye geçerek uygun olduğunu düşündüğümüz tabana çadırlarımızı kurmuştuk. Vadi yakalarında, akacak ve bize sorun yaratacak kar yoktu ve o anlamda rahattık.
11 Subat Pazartesi
Saat 06,00 da bivaklardan çiktik. Üstümüzde sertlesen kar nedeniyle Ozan ve Cem, Konuralp'in bacak kismini, Özgür'ün kar duvariyla bitisen sag kol ve bacak kismini, Hayri'nin ayni sekilde sol kismini kürek yardimiyla açti. Insan üstünde biriken toz karin ne kadar kisa sürede betonlastigi anlatilmisti, bu deneyim bile bunun ne kadar dogru oldugunu anlamaya yetti. Bivak içinde uyumadan 11 saat geçirmistik. Islanan kaz tüyü ve sentetik tulumlar, karla kapanan bivaklar malzeme kullanimi konusunda çesitli deneyimler yasatti. Zaman kaybetmeden tamamen kara gömülen çantalari çikarip bivak alanini topladik. Siddetini arttiran firtina ve tipi nedeniyle tepemizde dikilen Emler'e göz kirpip tipi ve firtina altinda zirveyi denemekten vazgeçip Kayacik Vadidini takip ederek inise geçtik. Çikarken ip açtigimiz bacada iniste Konuralp emniyet aldi ve ekibin kalani ile çantalari tek tek asagi indirdi. Saat 10,00 da kamp alanina ulastik. Biraz dinlenip pesimizi birakmayan rüzgarda kampi toplayip saat 13,30 da traktöre bindik. Sonrasi alabalik ve Nigde'de kebap.
Hava : Kapali, zaman zaman sisli.
Rüzgar : Kayacik vadisi boyunca çok siddetli rüzgar 8/8, Kamp alani ve Sokullu siddetli rüzgar 7/8.
Kar : Kayacik vadisi gece yagan karla 80-100 cm toz kar, Kamp alani ve Sokullu gece yagan yagmur nedeniyle 20-25 cm civik kar.
Faaliyet boyunca sürekli iletisim görevinde bulunan kamp ekibi Mahir ve Gönül'e, sehirde aldigi bigileri mail grubunda paylasan Enis ve Zeynep'e, faaliyet öncesi ve sonrasi iyi dileklerini paylasan ve ekip ruhunu en üst düzeyde tutan tüm üyelerimize ve zaman zaman çadir-pol tamiri, teknik malzeme bakımı gibi is disinda tuhaf isteklerimizi gerçeklestirmeye alisip 1 saat içinde 4 adet çig çubugu imal eden Henkel Tuzla Fabrika Teknik Ekibine gönülden tesekkür ediyoruz.
Tirmanis ekibi adina
Özgür KONYA
İDAK... İstanbul Dağcılık Kulübü