Şok

 

Şok, vücut hücrelerinin oksijence zengin kan dolaşımından yeterince faydalanamaması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Oksijen bütün hücrelere ulaşamaz. 
Çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir; nörejenik- sinirsel, ciddi alerjik, toksik- zehirlenme, septik- mikrop, omurilik yaralanması, dehidratasyon, ve dolaşım sistemine bağlı olarak; kalp krizi sonucu kardiojenik şok, damarların genişlemesi sonucu vasküler şok, kan kaybı sonucu hipovolemik şok ortaya çıkabilir. 
Sebebi ne olura olsun şok hastalarının belirti ve bulguları ortaktır; 
- endişe, telaş ve huzursuzluk duygusu
- nabız sayısı artar ve güçsüzleşir
- solunum sayısı artar ve yüzeyselleşir
- kan basıncı azalır
- terleme
- titreme
- deride solukluk ve soğukluk
- susama ve mide bulantısı
- bilinç kaybı yaygın şikayetlerdendir. 

Sebebi ne olursa olsun, şok bir insanı öldürebilir! Doğada şok tedavisi için yapılabilecekler oldukça sınırlıdır, önemli olan hastanın durumunu erken fark edip tedaviye başlamaktır. 

Hastanın hava yolu açık tutulmalıdır. Eğer sebep biliniyorsa müdahale edilir. Kan kaybıyla oluşan şokun tedavisine birinci basamak kanamayı durdurmaktır. Tedaviyi sürdürürken bir yandan hasta sakinleştirilmelidir. İçgüdüsel olarak eylemsizlik gösteren ve tüm organları kalple yere paralel getirme eğiliminde olan beyne yardımcı olmak için hasta yere yatırılır. Isı kaybına engel olmak için altına mat serilmeli ve yalıtım sağlanmalıdır. Bacaklar ve kollar, kalp ve beyin hizasından yukarı kaldırılarak hayati organlara daha fazla kan gitmesi sağlanır. Hayati organlara çekilen ve adalelerde azalan kan, vücudun kendi kendine ısınmasını olanaksızlaştırdığından şoktaki kişi muhakkak surette bir uyku tulumu ile ısıtılmalıdır. Özellikle soğuk ortamlarda aynı tuluma sıcak ikinci bir kişinin girmesi yararlı olur. Uzun tahliye süresince dehidratasyonu önlemek için hasta kendi içebiliyorsa küçük yudumlar halinde soğuk su verilebilir. 

Okunma 7074 defa
Yorum eklemek için giriş yapın