Neden gerekli
Birinci bölümde özetlenen durum değerlendirmesi doğru kabul edilirse bu değerlendirmeye dayanarak gereklilikler araştırılabilir.
Türkiye dağcılığında geri kalmışlık söz konusu mu?
Bu soruya evet yanıtı vermek mümkün ama bu yanıtın ardından bir açıklama yapmak zorunludur. Evet Türkiye dağcılığı örgütlenme alanında geri kalmıştır.
Evet Türkiye dağcılığı sistemli başarı alanında geri kalmıştır.
Evet Türkiye dağcılığı dağ edebiyatı alanında geri kalmıştır.
Evet. Türkiye dağlar ve dağcılık hakkında bilimsel araştırmalarda geri kalmıştır.
Cumhuriyet tarihine bakıldığında çeşitli alanlarda birçok başarı örneği vardır. Konuyla ilgili olması nedeni ile iki başarı örneğini biraz açmak gerekir
Bunlardan biri.
Cumhuriyet döneminin ilk 20 yılı içinde yaşanan ekonomik mucizedir
İkincisi ise eğitim alanında gerçekleştirilen çalışmalardır
Bu iki alanda uygulanan sistemlerin temeline bakıldığında açıkça şu görülür
1-o tarihlerde dünyada benzeri olmayan sistemlerdir.
2-benzeri olmadığı için başka bir sistem örnek alınmamıştır.
3-tamamen Türkiye halkının ekonomik- sosyal-kültürel durumu değerlendirilerek sistemler oluşturulmuştur.
Ne zaman bu iki alanda Türkiye ye özgün sistemlerden vazgeçilip başarılı ülkeler takip edilmeye başlandıysa o tarihten itibaren bu iki alanda çöküş başlamıştır.
Buda şunu göstermektedir tarihte gerçekleşmiş bir başarının ardından koşulursa asla ona ulaşılamaz o başarıya ulaşmak için o tarihlerde o sosyal ekonomik kültürel yapıya sahip olmak gerekir.
Dağcılık alanında Avrupalıların başarısının ardına düşülürse aynı başarıyı yakalamak için aynı şartlara sahip olmak gerekir. bu şartlara sahip olunamayacağına göre bu yolla evrensel bir başarı sağlamak mümkün değildir. Evrensel başarıdan kasıt genele yayılmış sürdürülebilir başarıdır.
Elbette ki zirve tırmanışı anlamında belli zaman dilimleri içerisinde bireysel başarılar mümkündür. Türk dağcılığında bunun örneklerine rastlanmaktadır. Bu bireysel başarıların olması Türk dağcılığının başarılı olduğu anlamına gelmez gelmemeli.
Aynı şekilde kısa dağcılık tarihinde dönemsel başarılarda vardır bunlardan ilki Dr. Bozkurt Ergör başkanlığındaki TDF nin 70 li yıllarda yürüttüğü kış çıkışları serisidir bu dönemde Türkiye deki nerde ise bütün zirvelerin kış çıkışı yapılmıştır. 80 li yıllarda ise A.Mecit Doğru nun başlattığı yüksek irtifa tırmanışları başarılı sonuçlar vermiştir.
En son ise Nasuh mahruki ile başlayan 8000lik dağlara çıkışlar halen devam etmektedir. Bu başarılar Türk dağcılığı dünya dağcılığından soyutlandığında ancak başarı olarak adlandırılabilir.1957 yılında çıkılan Everest zirvesine 1992 yılında çıkmış olmayı uluslararası bir başarı olarak kabul etmek mümkün değildir.diğer tırmanışlar içinde bu geçerlidir.
Türk dağcılığındaki bu başarılı adımlara bir başka açıdan bakılırsa: şöyle bir tablo gözlenebilir.bir tarafta sayısı onları geçmeyen bilgi beceri ve malzeme ile donanmış bir gurup insan (Başarılı tırmanışları gerçekleştirenler bu insanlardır)diğer tarafta eğitimleri eksik donanımları yetersiz kalabalık bir güruh arada ise boşluğu dolduracak hiç kimse yoktur.
Tırmanış alanında başarılı olmuş kişilerin profiline bakıldığında ise bu kişilerin ortak özelliklerinden birisi ya bir süre eğitimlerini yurt dışında sürdürmüşlerdir. Ya da ODTÜ Bilkent gibi üniversitelerde okumuşlardır bazıları ise lise eğitimlerini Avrupa kültürüne uygun eğitim veren okullarda tamamlamışlardır.Buradan da şu ortaya çıkıyor.kısmi başarı sağlanabilmesinin uygun şartları Avrupa kültürüyle eğitilmiş insanlar yine bir Avrupa kültürü olan alpinizm alanında başarılı olabilmişlerdir.
Türkiye kültürüne uygun bir dağcılık modeli geliştirilebilirse hem zirve tırmanışları hem de dağcılığın tüm alanlarında başarılı işler yapmak mümkün olacaktır.
Nasıl yapılmalı? Devam edecek