Alpay Oğuş

Alpay Oğuş

Pazartesi, 31 Ekim 2011 20:19

Günlük 3

Kaçkarlar’dan herkese selamlar…Tabii bunu dağların başından değil, artık teknolojinin de bir şekilde hükmettiği Çamlıhemşin ilçe merkezindeki bir internet kafeden yazıyorum..Yeni döndüm dağlardan zira..Dün şahane bir orman patikasıyla ulaşılan Palovit Şelale’sinden başlayarak keyifli bir Kaçkar macerası yaşadım, bunu sizinle paylaşarak, buralara gelme isteğiniz biraz daha yoğunlaştırayım dedim. Palovit Şelalesi’nin de içinde olduğu güzergahı bir başka yazıya bırakarak, buzul göllerine doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır olun..

 

Daha önceki yazılarda Kaçkarlar’a bir giriş yaparak tanıtmayı amaçladım, bilmeyenler için rehber olsun diye..Daha sonra da yaylalara gittik hep birlikte..Tabii Kaçkarlar’ın sunduğu alternatifler bu kadarla sınırlı değil..Zaten bir kitabı rahatlıkla dolduracak sayfalara haizdir Kaçkarlar…

 

 



Bu kez sizlere Kaçkarlar’ın ana damarları olan buzul göllerini anlatmaya çalışacağım tabii..Her biri Fırtına Vadisi’nin üzerindeki bir göz gibi gelenleri kollayan buzul göllerine çıkmak zor olduğu gibi, ulaşıldığında doyumsuz bir görselliğin mekânlarıdır.

 

Kaçkarlar’ın en önemli kaynak değeri buzul gölleridir. Kaçkar Dağlarının Milli Park olmasındaki en büyük etken birçok buzul gölü bünyesinde barındırmasıdır. Buzullar, karın yeniden kristalleşmesi, sıkışması ve bir araya toplanması ile meydana gelir. İklim değişikliklerinin ve yerçekiminin etkisiyle hareket ederler. Soğuk iklimlerde aşağıya doğru sarkan buzullar, ilerlerken üzerinde kaydıkları zeminden aldıkları parçalarla yeryüzünü şekillendirirler. Binlerce yıl süren hareketleri sonucunda V biçimli vadileri aşındırarak tekne biçimli vadilere dönüştürürler. Kaçkarlar’daki Hodeçur, Kavrun, Çeymakçur, Avusor- Bulut Kaçkar ve Verçenik vadileri tipik buzul vadileridir. Eğimin az ve kaya yapısının dirençsiz olduğu bölgelerde ise buzulların akması ve geri çekilmesi sırasında çukurlar oluşur. Bu hareketler zamanla çukurlukları derinleştirir. Onların suyla dolmasıyla da buzul gölleri meydana gelir.

 

 



Buzul göllerine nasıl ulaşılabilir? Hodeçur’a Erzurum-İspir’den ulaşılabileceği gibi Çamlıhemşin’den Kaleköy’e giderek de ulaşılabilir. Kaleköy’den Hunut Dağı’na aşılır, oradan da Hodeçur’a geçilebilir ..Bu göllere ulaşmak için 3-4 saatlik yürüyüşleri göze almak gerekir. Kaçkar’a kuzeyden çıkış noktası olan Kavrun yaylasına, oradan da Kavrun’un üzerindeki “Gelgelan” denilen buzul gölüne, Olgunlar tarafından da ulaşıbilir. Aynı şekilde Çeymakçur ve Avusor yaylalarına Ayder’den 1 saatlik araç ulaşımı ile gidildikten sonra, yürüyerek 45 dakikalık bir performansla göllere çıkılır. Verçenik tarafındaki, Atmeydanı, Kapılı, Kumlu, Adalı ve Tatos göllerine de Verçenik yaylasından 1-2 saatlik yürüyüşlerle rahatlıkla gidilebilir.

 

 


Evet buzul göllerine ulaşmak aslında o kadar da zor değil..Tabii buralara araç ulaşımının olmaması, gözü dönmüş yerli turistlerin ulaşımını engellediğinden, buzul gölleri tertemiz kalabilmiştir. Dün, Avusor yaylasından 45 dakikalık yürüyüşle çıkılan Avusor Deniz Gölü’nün yamacında, beyaz orman güllerinin, dağların eteklerine yayılmış sislere fon oluşturduğu, olağanüstü peyzajın karşısında bir kez daha nutkum tutulurken, buralara her daim yakın olma şansım olduğu için çok mutluydum… Kemerli Kaçkar olarak bilinen Bulut Dağı’nın dibindeki turkuvaz mavisi rengindeki bu gölün kıyısında insan, yaşamın içindeki tüm sıkıntılarını rahatlıkla unutabiliyor, adeta deşarj oluyor…Buralara gelmeye hevesli olanlara ısrarla tavsiye ediyorum, bir günlük kampınızı mutlaka bu göllerin kenarında yapın, yazdıklarıma hak vereceksiniz..

 



Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Pazartesi, 31 Ekim 2011 20:19

Günlük 4

KAÇKARLAR’DA “KONAK”LAMANIN GÜNLÜĞÜ-4
Keşke böyle bir konaklama imkânı olsaydı da, insanlar yüzyıllık bir taş konağın bir odasında tarihle baş başa kalabilseydi..Ne var ki, her şeyine iyi, güzel hoş dediğimiz, doğası sonsuz güzellikteki Kaçkarlar’ın sahibi Hemşinliler, iş konut meselesine gelince biraz hoyratlaşıyor. Nasıl mı? Her biri yüzyıl önce yapılan bu konaklarda konaklamanın imkânı yok çünkü hiçbiri turizme açık değil..Daha da vahimi insanlar bu evlere gereken özeni göstermiyorlar.


Hal böyle olunca, evler hem kaderine terk edilmişliğin hüznünü yaşıyor, hem de gelenlere yarenlik edememenin kahrını çekiyor..Bir garip hikaye baş gösteriyor böylece, bu her tarafı cennet köşede. Belki bir gün yolunuz düşerek yazdığımız Kaçkarlar macerasında buzul göllerinden biraz aşağılara inerek, en az göller kadar soğukkanlı büyük konakların öyküsüne olta atacağız. Eğer şanslıysanız, yaz aylarında belki birileri sizi misafir eder bu konaklardan birine. O zaman inanırsınız belki masalların gerçek olduğuna..



Lafı fazla uzatmadan bu konaklar bu seyrankâr tepelere nasıl kurulmuş onu anlatalım:
Büyük taş konaklar, daha çok Rusya’ya gurbete gidip para kazanan yöre halkının ürünüdür. Rusya’da pastacılıkla önemli bir gelir elde eden yöre halkı memleketiyle bağlarını koparmamış aksine daha çok bağlanmıştır. Bu konakları yapabilmek için Rusya’dan malzeme getirmekten hiç çekinmemiş, olanaklarını her şekilde değerlendirmiştir.



Ancak Ekim devrimi ile geri dönmek zorunda kalan ev sahipleri konaklarını tamamlayamamıştır. Zamanla da maddi olanakları yeterli olmamış, evler çürümeye, yıkılmaya terk edilmiştir. Bunun en önemli sebeplerinden biri de Çamlıhemşin’de geçinemeyen yöre halkının kentlere göç etmesidir. Genellikle konak türünden yapılan evler taş malzeme işlenerek yapılmış olup 3 katlı ve üst kısımları ahşap işlemedir. Bazı konaklarda alt katlarda taş işlemeler kullanılarak, üst katlarda da kimi konaklar dolma taş tekniğiyle ahşap arasına taş doldurmak suretiyle yapılmıştır. Bazı evler ise ahır bölmesi taştan yapılarak üst katlar ahşap malzeme ile boğaz geçme tekniği tatbik edilmek suretiyle imal edilmiştir.Konakların mutfak bölümünde ateşin yakılabileceği yontma taşlarla işlenmiş kemer bağlantılar dumanın dışarıya atılmasını sağlayan baca teknikleri ev halkının oturması yemek yemesi için avlu, evin yiyecek ihtiyacının depolandığı maran adı verilen ambar, misafir ağırlamak için düzenlenmiş baş oda bu odalarda banyo ve tuvalet bulunmaktadır.



Yatak odalarının kapılarının açıldığı hayat bölümü genellikle kış aylarında ısıtma yapılarak ev halkının oturduğu bölüm olup penceresi güneye bakmaktadır. Hayat günümüzde salonun görevini üstlenmektedir. Genellikle hayatlara kapısı açılan 4 yatak odası bulunmakta olup 3 katlı evlerin üst katları da yatak odası olarak kullanılır. Çatılar ise kiremit kaplamadır. Eskiden çam ağacından yapılan harduma örtü malzemesi olarak kullanılırdı. Ahşap yapı tekniğinde uygulanan sistemlerde kapı ve menteşenin dışında hiç çivi kullanılmadan ahşap ev ustaları tarafından oyma sanatının en ince teknikleri, kapı, pencere ve köşe bağlantılarında titiz bir şekilde uygulandığı görülmektedir. Ayrıca evlerin tavanlarında ve gömme dolaplarda ahşap süslemeler, özellikle oturma odaları ya da misafir odalarında ve şömine başlarında çiçek işlemeleri görülmektedir. Bütün bunlar evin inşasına önem veren ustanın estetik kaygılara da önem verdiğini göstermektedir.

 

Evet konakların öyküsü böyle. Umarım bir gün yolunuz düştüğünde yani bu civarlara bir konağın içinde olmasa bile gölgesinde uyuma şansını yakalarsınız? Ne de olsa insan hayalleriyle yaşıyor , değil mi?