Yamaçparaşütü Serbest Mesafe Dünya Rekoru

461,8 km – SOL Pilotları için 3 kez dünya rekoru


Tracer pilotları Frank Brown, Rafael Saladini ve Marcelo `Ceceu´ Prieto 461,8 km uçtular.



Bazı uçuş bilgileri:
- 3 pilot da neredeyse tüm uçuş boyunca birlikte uçtu. Sonunda tam olarak aynı noktaya iniş yaptılar.
- İlk pilotun take-off çıkış zamanı 7,20 idi.
- Şafak vakti 5,30’du ve gökyüzü açıktı. Ufak ufak bulutlar geldi ve gökyüzünü kapladı, hatta biraz yağdı da.
- Diğer pek çok pilot kötü bir gün olacağına inandıkları için kalkış yapmadı.
- Yarışma pilotları ile birlikte bir grup olarak çıkış yaptılar, havanın şafakta zayıf olması nedeniyle de grup olarak çıkmak iyi oldu.
- Öğleden sonra saat 13,00’de 280 km uçmuşlardı bile.
- Öğleden sonra 16,45’te (hala uçarken) Frank SOL’u arayarak üçünün de 423. km de 1800 mt irtifada olduklarını, hala yükseldiklerini, en azından 45 dakika daha uçacaklarını, hava koşullarının mükemmel olduğunu ve birlikte iniş yaparak rekoru paylaşabileceklerini bildirdi.
- Saat 17,45 gibi – rekoru kırmış olarak – üçü de planladıkları gibi iniş yaptılar: 461,8 km.



Dünya Rekoru Raporu – 461,80 km, Rafael Saladini

Quixadá’ya gidişimizin üzerinden 31 gün geçmişti ve geçen her günle dünya rekorunu kırma hedefimiz gerçekleşmeden daha da uzaklaşıyor. Güvenimiz kırılmıştı ve bunca zamanı rekor peşinde koşarak geçirmenin psikolojik baskısı hissediliyordu. Sadece birkaç günümüz kaldı ve motivasyonumuz çok düşük seviyelerde. Pek çok pilot sabah saatlerinde çıkış yapıp ve tutunmaya çalışma stratejimizi uyguladığından mevcut durumumuz çok konforlu değil. Dahası, onca zaman ve tüm uğraşlarımızdan sonra yabancı bir pilotun rekoru kırması bizim için bir felaket olurdu. Şimdi en önemli şey denemek ve baskıyı göz ardı ederek, yeteneklerimize güvenmek.

Sabahları kalkıp perdeleri açmak ve gökyüzüne bakma huyumdan vazgeçmiştim. Tabosa platosuna gelene kadar (120 km) uçuş koşulları ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Kalkış yerine doğru giderken, yoğun bir nem katmanı güneş ışığını engelliyordu. Bazı pilotlar kalkış için malzemelerimizi hazırlarken güldüler bile. Senaryo ilk süzülüşlerin ardından olası bir kalkışı işaret ediyordu.

Stratejimiz birlikte uçarak ortalama hızımızı artırmaktı. Asıl soru yapabilecek miydik; 10 saat birbirimize yakın uçmayı konuşmak yapmaktan kolay. Başka pilotlarla birlikte 7,20 de havalandık. Denemeye değer olmadığını düşünen pek çok pilot yerde kaldı ve hava koşullarının iyileşmesini bekledi.
Çıkışın hemen ardından birlikte uçma stratejimiz güme gitti. Ben Ceará ve André Modelo eşliğinde take-off tan ayrıldım, Frank ve Ceceú ise kalkıştan önce bir süre daha beklemeyi tercih ettiler. İlk süzülüşüm tam bir felaketti, ikinci termiğim zar zor iş yaptı; kendimi 15. km’de, kritik bir irtifada (150 m AGL) ve gölgede yapayalnız buldum. Saat 8’di ve yanlış bir karar beni yere indirmeye yeterdi. Nasılsa tutunmayı başardım ve uçuşa geri döndüm.

Ceceú ve Frank de komplike bir kalkış yaptılar. Stratüslerle gölgelenmiş geniş bir alanı geçmek zorunda kaldılar. Kalkışın hemen arkasındaki kayalıkların tam üzerinde uçarak tutunmayı başarmışlar. Bu arada, André ve Ceará biraz daha sağa doğru giderek, güzel bulutların oluştuğu güneşli bir alana ulaştılar. Şimdiden bizden 10 km ilerideler. Endişeli olmakla birlikte, odağımı korumaya çalışıyorum, ne de olsa önümüzde daha 9 saatlik bir uçuş var.

Frank ve Cecéu 5 km gerimdeler ve ben bir an için güçlerimizi birleştireceğimizi düşünüyorum. Yanlış. Günün erken saatleri olması ve döngülerin hızlı değişmesi nedeniyle bekleyemiyor, ilerlemek ve onlarla buluşmak için daha iyi fırsatlar için beklemek zorunda kalıyordum.

Madalena’ya gelmeden önce, neredeyse bir araya geliyorduk ama benim hattım daha iyi çalıştığı için yine tek başıma ilerlemek zorunda kaldım. Frank ve Cecéu Tabosa Platosu yolu boyunca onları “boynundan halatla bağlayan” daha karmaşık bir hat seçmişlerdi. Bu uçuşun ilk etap özetiydi: çok karmaşık bir senaryo, zaten zayıf olan sabah güneşini engelleyen katman katman bulutlar, parçalnamış bir grup (Frank ve Cecéu bana yetişemiyor, bense onları bekleyemiyor erken iniş riskiyle yalnız başıma uçuyordum; André ve Ceará 10 kmlik avantajla önümüzdeydiler. Son olarak tutunmayı başarabilirsek 400 km den daha uzun uçabileceğimiz bir olacaktı, ama bir sorunumuz vardı: son derece rekabetçi ve yetenekli bir çift pilot, önümüzde birlikte uçuyordu. Biz gecikmiştik.

Bir an için kafam karışmıştı: André ve Ceará ile aramdaki mesafeyi kısaltmaya diğer yandan da Frank ve Cecéu ile güçlerimizi birleştirmeye çalışıyordum. Endişelerimi kontrol etmeye ve gerçek duruma odaklanmaya çalıştım: tek başına yarışmak büyük bir risk olacaktı ve onlara yetişsem bile kendi başıma onların kararlarını etkileyebileceğimden şüpheliydim. Düşüncem onları oyalamaya çalışırken Frank ve Cecéu’ya yetişmeleri için daha çok zaman tanımaktı; grubumuz için hayati bir karar.

Tabosa platosuna geldiğimde Frank ve Cecéu’yu bekleyebileceğimi düşündüm ve yavaşladım. Partnerlerimin bana yetişebilmesi için zayıf bir termikte dönmeye başladım. 110. kmde nihayet bir aradaydık. Bir dünya rekoru çalışması başlamıştı.

Bu sırada André ve Ceará Tabosa dağlarını geçmişlerdi ve oldukça önümüzde Nova Russas düzlüklerini hızla ilerliyorlardı. Plato boyunca 700 mt AGL’de dolaştık. Tabosa Platosunu terk ettiğimiz sırada beni Frank ve Cecéu’nun 400 mt yukarısına çıkaran güçlü bir merkez buldum. André’nin bulunduğu yöne doğru gitmeye karar verdim, bulut tabanına ulaşmadan bulunduğu termiği terk etmesini sağlamaya çalışacaktım. Stratejim işe yaradı: André liderliği elinde tutmak için termiği terk etti. Ben de aynı termiğe ulaşmayı başardım ve partnerlerim için işaretledim.

Birlikte uçmak kilit noktaydı ve bunu gerçeğe dönüştürebilirsek bundan çok fayda sağlacağımızı biliyorduk. Grup halinde uçmanın zorluğunun bir göstergesi de Tabosa Platosundan hemen sonra André ve Ceará‘nın ayrılmak zorunda kalmasıydı; Ceará riskli bir karar almış, düzlüklerin üzerinde alçalmış ve onu geçmemize izin vermişti. Ceará bize yetişmeye çalışacaktı artık. Uçuş koşulları konusunda kendine duyduğu aşırı güven nedeniyle fazla risk almış ve 11,00 civarında Nova Russas yakınlarına inerek yarışı bitirmişti. Dönüş zamanlamamız çok iyi olmamasına rağmen, üçlümüz rekora doğru ilerlemeye devam ediyordu.

André çok iyi uçuyordu ve termikte dönüş zamanlaması neredeyse mükemmeldi. Diğer yandan biz ona yetişemiyor 10 km gecikmeli uçuyorduk. Nova Russas (175. km) – Pedro ll (270. km) ayağında ilerleme hızımız oldukça iyiydi. Arkadaşça ve paylaşımcı bir yaklaşımla, etkili bir şekilde termik arıyorduk. Sıkça konuştuğum ekip ruhu nihayet gerçek olmuştu. Şimdi tek vücuttuk ve Pedro ll’de bir karar bunu doğrulayacaktı.

Pedro II’ye ulaştığımızda, kendimizi zor bir durumda baskı altına bulduk. Saat 14,20’ydi ve günü bu saati için kritik bir irtifadaydık, 500 mt AGL. Zayıf bir termikte döndük ancak zamana karşı yarıştığımız için ilerlemek zorunda olduğumuzu hissettik. Sonuçta grubumuzun amacı yarışmayı kazanmak ya da başka bir 300 km’lik değildi. Gruba yardım edebilmek için daha agresif bir harekette bulunmaya karar verdim. Telsizde önümdeki bir buluta yetişmeye çalışacağımı söylediğimde gelen cevap duyguluydu: “birimiz giderse hepimiz gideriz. Ya rekor kırarız ya da taşa çarparız!”

Hedefimiz Pedro II’yi geçince küçük bir gölün üstünde duran geniş ve güzel biçimli bir buluttu. Oraya doğru giderken kendi kendime şunu düşündüm: üç yerel pilotun birlikte rekora doğru gittiği, serbest uçuşta Brezilya için çok önemli olan bu noktada bulut analizi yeteneklerimiz yanılmamazdı. Saat 14,30’du, 300 km cebimizdeydi, gidecek 3 saatimiz ve rekor için 150 km den az bir mesafe vardı.

En büyük korkumuz bulut döngüsünün sonlarında buluta yetişmekti. Gölü geçtik ve hiçbirşey bulamadık. Fark ettiğimiz üzere bir yön hatası yapmıştık, şansımız varmış ki telafi edebilir durumdaydık. Ana rüzgar eksenine doğru 90 derece dönerek, farklı akımları yakalamaya çalıştık. Teori işe yaradı. Sağa döndüğümüz gibi daha ktif bir hat bulduk ve birkaç dakika tutunmaya çalıştıktan sonra 3 m/s lik bir merkez bulduk. Nihayet bize hareket özgürlüğü tanıyan bir irtifaya çıkabilmiştik artık.

Bir sonraki buluta doğru kısa bir geçiş yaptık ve bulutu oluşum döngüsünün zirvesindeyken yakalaybildik. Artık ayrıcalıklı bir konumdaydık. Saat 14,40 ‘te bulut tabanında Piripiri (315 Km)’ ye birkaç kilometre uzaklıktaydık. Rekor artık kırılabilir gibi duruyordu ve bunu başarmak için çok büyük bir heyecan duyuyorduk.

Piripiri’ye geçerken, André’yi kasabanın girişinde çokm alçakta tutunmaya çalışırken gördük. Göründüğü kadarıyla, hayati hatalar yapmış ve inmek zorunda kalmıştı. Grup halinde uçtuğumuz sürece er ya da geç ona yetişeceğimizi bilsek de, artık her şey bizim uçuşumuza bağlı olduğu için rahatlamıştık.

Önümüzdeki senaryo sahip olabileceklerimizi en iyisi değildi elbette ki. Uçuş sonlarına doğru Sirüslerle ve benzeri güçlüklerle uğraşmaya alışık olsak da,  gökyüzü bir an için berbat göründü, nem çoktu ve orta ve alçak irtifada tabakalar halinde bulutlar bulunuyordu. Barras’a (375. km) geçişi çok iyi çalışmıştık, saatin 16,00 olmasına bir kaç dakika kala kasabaya varmış olacaktık. GPS verilerine göre 17,43’teki gün batımından önce 1saat 45 dakikalık uçuş yapabilirdik. Rekorun onaylanması için yerel havacılık kurallarına uymamız gerekiyordu; Brezilya’da navigasyon için yeterli donaımı olmayan her hava aracı gün batımından önce iniş yapmak zorundadır.

Barras’tan ileriye doğru, uçuşun bu spn zamanlarında kendimizi iyi konumlayabilmek için hızlı ve stratejik kararlar vermeliydik. Hedefe zamanında ulaşmak için, heyecan ve ortalama hızı korumaya çalışmak başa çıkmamız gereken en önemli sorunlardı. Tüm gün uçmanın en büyük zorluğu farklı zamanlara adapte olmaktır. Sabahları, acele etmeye ve risk almaya gerek yoktur, çünkü her an her şey bitebilir. 11,00’den sonra hava koşulları iyileşmeye ve daha güvenilir olmaya başlar, böylece daha saldırgan davranabilir ve köklü değişiklikler yapabilirsiniz. Öğleden sonraları, en güçlü saatlerde gidebildikleri kadar hızlı gitmeye alışıktırlar ve değişim gerektiren durumları fark etmezlerse iniş riski ile karşı karşıya kalırlar. Girişken pilotlar öğleden sonra oluşan bulut döngülerine mükemmel uyum sağlayabilirler, ancak bu koşullarda hatasız ilerlemenin çok zor olduğunu düşünüyorum.

Barras geçtiğimizde, tüm uçuşun en akıllıca kararını verdik ve 90 dereceye yakın sağa doğru, sıra sıra yangınların üzerinde bulunan hata doğru uçtuk. Hedeflediğimiz bulut iyi sonuç vermedi ve 1,5 m/s lik bir tırmanışla, sonraki ateş alanına güvenli gidebilmemize yetecek yüksekliğe çıkana kadar döndük. Saat 16,30’da, geriye 1 saat 25 dakikamız kalmışken, 400 km bariyerini geçtik. Rekoru kırmamıza 23 km kala, inceden bir coşkuya kapıldık. Marcelo Prieto (Cecéu) telsizde, 400 km yi geçen “özel” pilotlar grubuna katılışımızı kutladı. Yine deoyunu kazanmak için bir hamleye daha ihtiyacımız vardı; bir termik daha.
400 km’den sonraki uçuş gergindi. Frank daha şimdiden rekoru kutlarken, Cecéu ve ben soğukkanlı ve tetikte kalmaya çalıştık. GPS’lerimizde kayıtlı “gidilecek yer” Miguel Alves – PI (455. km) idi. Uçuşun başından şimdi geldiğimiz noktaya kadar hedefimizden sadece 40 km uzaktaydık ve dünya rekoru için 10 km daha yolumuz olacaktı. Hedefimize ulaşacağımızdan emin olmanın vakti gelmişti.

Diğer bir yangınlar sırasını izlemeyi seçtik, çünkü oralarda bir şey bulmamak imkansızdı. İçgüdülerimiz uçuşun başından beri bize doğruyu göstermişti, bundan sonrası da farklı olmayacaktı. Bizi 2000 m AGL ye taşıyan çok iyi bir merkez bulduk. Rekor şimdi kırılmıştı, duygularımızı kontrol etmeye ve bizi Miguel Alves’ten ayıran 30 km’yi uçmaya odaklandık.

Uçuşun en önemli noktalarından biri kuşkusuz, Piauí ve Maranhão eyaletlerini ayıran Parnaíba nehrine gelişimizdi. Nehre doğru son süzülüşümüzü yaptığımız an çok duygusaldı. Bu uçuşu o kadar uzun zamandır arzuluyorduk ki, 445. km’ye geldiğimizde rüyamız gerçek oldu. Oraya vardığımızda 200 mt irtifadaydık ve bir ateşin üzerinde oluşan istikrarlı hava kütleleri bulduk. Bunca deneme, bağlılık ve adanmışlıktan sonra son derece memnunduk.

10 saati geçen yüksek dikkat ve adrenalinden sonra, rahatladığım ve başka şeyler düşündüğüm ilk andı. Yamaçparaşütü geçmişime bakınca, bana öğretmenlik yapan herkese şükran borçluyum. Geçen yıl geçirdiği kazadan sonra tamamen iyileşebilseydi André Fleury de kuşkusuz bizimle birlikte olacaktı. Her şeyden önce rekorun Brezilya’da kırılmış olması, kuşkusuz, bu bölgede serbest uçmanın inceliklerini öğrenmek için yıllarını adayan André Fleury ve Marcelo Prieto’nun sayesindedir. Bir kalıp yıkılmış oldu. Brezilya’nın kuzeydoğusundan bu kadar erken saatte kalkış yapılacağının mümkün oluşunu daha önce kimse düşünmemişti. Uçuş penceresi 10 saatten daha uzun açık kaldı. Buna güçlü rüzgarları ve mükkemmel meteorolojik durumları da ekleyin.

Süzülürken, Cecéu’ya hayranlıkla baktım, arkadaşım ve eğitmenim olduğu için şükran duydum. Bu anın benim için olduğu kadar onun için de özel olduğunu biliyorum. Sadece rekorun kırılmış olmasından değil, aynı zamanda bunca araştırma ve azmin sonunda böylesine bir ödül kazanmış olduğu için. Evden günlerdir uzak, baskı altında olmak ve bunun boşuna olmadığını bilmek. Disiplinimizi korumak için uyguladığımız “askeri” rejim sonuçlarını vermişti.

Saat 17,52’de, 2 m/s ile Parnaíba nehrinin üzerindeki tabana doğru tırmanıyorduk ve inmek için çok az zamanımız kalmıştı. Güvenlik kurallarına gözden geçirmemek prensiplerime aykırıdır ancak gün batımından sonra, karanlık olmadan güvenli bir iniş için en az 15 dakikamız daha vardı. Bu koşullar altında uçmuyor olsaydık, daha ileri gidebilmek için kalan her dakikamı kullanırdım. Ancak rekorun tescilini garantilemek için bizi 500 km’lik noktaya taşıyabilecek termiği bırakmaya karar verdik. Bu kadarı yeterliydi.

Maranhão’da bitki örtüsü nemli ve yeşildir, uzun Hindistan cevizi ağaçları da iniş imkanlarını kısıtlar. Son süzülüşümüze devam ederken biraz endişelendik, çünkü inişimizi geciktiren kaldırıcılara bolca rastlıyorduk. Mevcut süzülme oranımıza göre ne kadar uçacağımızı hesaplamaya başlamıştık hatta. İşin aslı olduğumuz hatta kalırsak gün batımından sonra inebilecektik. Bu nedenle de kulak kapattık ve yere daha önce inebilmek için çöken hat üzerinden uçtuk. Old Santana adında küçük bir kasabaya giden toprak yolu takip ettik ve futbol sahasına iniş yaptık. Yerli halk bizi görünce mutlu oldu ve bize pilav ve bezelye ikram etti. Daha önce bir yamaçparaşütü ve buna benzeyen bir hava aracı görmedikleri ortadaydı. Bize uçaktan mı ataldığımız sordular. Biz de bizi güçlü bir rüzgarın bizi Quixadá, Ceará’dan buraya taşıdğını söyledik; böyle anlarda en iyi açıklama en basit olandır.

Serbest uçuş gibi sporlar kuşkusuz, sağı solu belli değilmiş gibi görünür. Çünkü akışın bıraktığı izleri görebilirz akışın kendisini değil. Pek çokları bu sporu bu nedenle anlayamaz ve tehlikeli olarak görür. “Çok cesaretlisiniz” kasabanın yerlileri tarafından en çok kullanılan cümle oldu. Bu sporu denememiş olanlar için, yaptıklarımız delilik gibi görünebilir. Her şeyden öte, yerden binlerce metre yukarıda, göremediğimiz bir hava kütlesinin içinde yüzlerce karar vererek, hatlar arasında gide gele 10 saatten fazla zaman geçirdik. Uçuşun Quixadá’daki başlangıcını tek seçeneğin akıntıyla gitmek olduğu bir rafting macerasına benzetiyorum. Tam delilik gibi görünebilir ancak ardında çok büyük bir emek ve bilgi birikimi var.

Planımızı izlemiştik. Ceará’nın kalbinden başladık, tüm Piauí eyaletini geçtik ve Maranhão’ya inerek Amazon bölgesine çok yaklaştık. Kuzeydoğu çölünün büyük bir kısmını geçtik. Üçümüz bir arada. Bu rekor sadece sayısal bir engeli geçmekle kalmıyor, bu sporun benmerkezci, kişisel bir spor olmak zorunda olmadığını gösterdi. Takım olarak hareket etme hayalimiz gerçek oldu ve takım sadece gökyüzündeki pilotlardan oluşmuyor. Bizi araçla takip eden Dioclécio, Dió’yu ve bizi bu başarımızda destekleyen ve bu muhteşem kanatların üreticisi SOL PAraglider ekibini unutmamak gerek.

Beraber uçmaya karar verdiğimizde, zorlukların farkındaydık. Çoğunlukla rekabet etmek için, yanımızda uçan pilotu bizden biri olarak değil de yarışta geçilmesi gereken biri olarak görmeye programlanmışızdır; podyumda bir pilottan fazlasın yer olmadığı için kazanmak tek kişiliktir. Ekimde rekorla ilgili araştırmalar yapmaya başladığımda, pek çok durumda yardımlaşmamız gerekiyorken, kendimi partnerim Cecéu’yla rekabet ederken buldum. Bir grup içinde uçmak her zaman kolaydır, asıl zorluk grubu bir takıma dönüştürmektir. Frank çok hızlı bir şekilde felsefemizi kavradı ve bir parçası haline geldi. Bu felsefe André Fleury ve Marcelo Prieto tarafından ortaya konmuştu ve bu felsefeyi Açık Mesafe Dünya Rekorunu ileriye taşıyarak gerçekleştirmiş olmanın heyecanını duyuyoruz.

XCNordeste 2007 Ekspedisyonu sonuna geldi. 31 gündür Quixadá, Ceará, Brezilya’dayız. Üç rekoru elde ettik, bir dünya rekoru ve iki Güney Amerika rekoru. 4 önemli uçuş gerçekleştirdik: 397 km, 414 km, 398 km ve 461 km. 3.000 km’den fazla uçtuk, ve 8.000 km’den fazla aracımızla taşındık. Kuşkusuz önemli bir başarı. XCNordeste Ekspedisyonlarına yıllarca yatırım yapmış biri olarak, her üç SOL takım pilotunun benzeri olmayan 461 km’lik uçuşlarını, birlikte, yeni Tracer 11 ile gerçekleştirmelerinden sonra, SOL’dan Ary Pradi mutludur diye düşünüyorum.


SOL, Ary ve pilotlar bunu hak etti.


SOL takımı, 2007 XCNordeste Ekspedisyonuna yaptığı katkılardan dolayı Fortaleza’dan Claudio Henrique Landim’e teşekkür eder.


Herkese sevgilerimle, 500’e doğru…2008’de görüşmek üzere.


Rafael Saladini

Çeviren: Nevin Şahinbeyoğlu

Okunma 6157 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 29 Ekim 2011 20:54
Yorum eklemek için giriş yapın