Alpay Oğuş

Alpay Oğuş

Cuma, 11 Kasım 2011 20:09

Frenler ve Çamur

 

Bisiklet üzerinde sizi durduran fren pabucu ve jant yüzeyinin sürtünmesidir. (Diskli sistemlerde de tabi ki balata ve disk..) Ortam kuru olduğunda genelde fren pabuçlarının aşınması çok az olur.Dolayısıyla jant yüzeyinin pürüzsüz ve akortların düzgün olduğunu varsayarsak bu ortamda fren pabucunun aşınması ve bitmesi yılları bulabilir. Fakat bu Bianchi marka bisikletlerin ülkemizde ilk satıldığı yıllarındaki bazı modeller için geçerli değildi..Aspid ve benzeri modellerde demirden, siyah boyalı, fren yüzeyi daracık ve preste tırtıklanmış jantlar vardı. Bu tırtıkların amacı, ıslak koşullarda zaten zor tutan frenlerin baskı yüzeyinde suyu yüzeyden uzaklaştırmaktı . Bu jantlara sahip bisikletlerde nerdeyse (kuru koşullarda) 100 km.de bir "rendelenen" fren pabuçlarını değiştirmek gerekiyor.

Koşullar çamurlu ve ıslak olunca işler birden değişir. Kuru ortamda yıllarca gidebilecek fren pabuçları 100 km. de yok olur. Islak ve çamurlu koşullarda fren pabuçları çamur içindeki kum taneciklerinin arada sıkışması sonucu aşınır. Burada aşınan sadece pabuç değildir. Pahalı jantlara bu koşullarda 1- 1.5 yıl sonra elveda diyebilirsiniz. Fren pabuçlarının üzerinde genellikle yarıklar bulunur. Bunların amacı suyu aradan çıkartmaktır. Bu yarıklar aynı zamanda pabuç değiştirme zamanı göstergesidir. Yarıklar yok olduysa değiştirme zamanı geldi demektir..Ama pabuçlar yarısına kadar eridiği zaman pabuç yüzeyi nerdeyse 2 katına çıkar.(Pabuçların kesiti yandan baktığınızda koniktir.) Eğer jantın fren yüzeyi geniş değilse (burda bu genişliğin önemi ortaya çıkar) pabucun alt kısmında bir set oluşur. Jant fren yüzeyinin bittiği köşe buna yol açar. Bu durumda zaten azalmış fren gücüne bir de "kapma" eklenir. Pabuçtaki set jantın altına göbek yönünde girer ve janta yapışık kalabilir. Arazi koşullarında böyle bir pabucu biraz "adam" etmek bir çakıyla mümkündür. Oluşmuşsa önce set alınır(kesilir). Sonra fren yüzeyi düzlem haline getirilir. Genişlemiş fren yüzeyini daraltmak için özellikle alttan ve sonra üstten pabuç köşeleri 45 derece kesilir. Böylece biraz olsun orjinal koniklik sağlanır. Üstten de pabucun dış lastik yanağına sürtmediğine emin olmak gerekir.Biz bu işlemi bazen atölyede tahta törpüsüyle yaparız. (Daha kontrollü ve çabuk olur)

Bunlardan sonra tekrar fren ayarı gerekebilir. Arka pabuçlar genellikle daha çabuk aşınır. Genel olarak frenleme %30 arka, % 70 ön fren sayesinde gerçekleşir. Güçsüz olan arka freni daha çok sıkarız.Bazen de dik inişlerde arka freni az kullanırız . Bu yüzden arka pabuçlar daha çabuk aşınır. Pabucun bittiğinden haberiniz olmazsa hasar çabucak büyür. Pabucun taşıyıcı metali janta sürter ve jantı "oyar". 

Jant aşınmasına bir önlem yüzeyi sertleştirmektir (Anodizasyon), ama bu sert yüzey de ille de bir süre sonra aşınır. Diğer pahalı bir yöntem fren yüzeyine plasma tekniğiyle seramik tozu yapıştırmaktır; tabii sadece jant yüzeyinde ince bir tabaka olarak. Seramik jantların kullanım ömrü normallere göre %50 , frenleme gücü de %30 daha fazladır.Fakat bu jantlar için yapılmış daha sert fren pabuçları kullanmak gerekir. 

Dikkat: Sık sık ıslak koşullarda biniyorsanız, jantınızın fren yüzeyini parmağınızla kontrol edin. İç bükeylik (aşınma) fazlaysa jantı değiştirin. Hatta bazen lastiğe yakın (2-3 mm.)yerde nerdeyse minik bir köşe oluşmuşsa hiç beklemeyin. Bunları okuduktan sonra disk frenlerin ıslak koşullardaki avantajı biraz daha ortaya çıkar. Çamur teker göbeğine (fazla) ulaşmadığı için balataların ve diskin ömrü çok fazla olur ve jant aşınması diye bir sorun kalmaz. Bunlara karşın bu diskler bir kaç yüz gram daha ağır, biraz daha pahalıdır. Gerçi orjinal pabuç (mesela Shimano) kullanıyorsanız 2 haftada bir 10-20 USD vermek "zul" gelebilir. Jantınız da pahalı bir modelse ve sık sık çamurda biniyorsanız disk fren iyi bir seçim olabilir. Mekanik olanların fiyatları hidroliklerin genelde yarısı kadardır. 
Çamurda (veya ıslakta) bisiklete bindikten sonra vitese yapılması gereken bakım frenlere de yapılması gerekir. Sistemi çamurdan arındırmak, kabloları söküp telleri temizlemek ve yağlamak iyi olur.Fren pabuç ayarlarının da tekrar yapılması gerekir. 

Düştüğünüz zaman fren kollarının yere çarpma olasılığı yüksektir. Bu yüzden fren kolları hafif gevşek bırakılabilir. (yani fren kolunu gidona sıkıştıran vida az sıkılır.) Kolu elinizle aşağı yukarı oynatabilecek sıkılıkta bırakın.(tabi çok da gevşek olmasın) Düştüğünüzde pozisyonu bozulmuş bir fren kolu kırık (veya yamuk) bir koldan daha iyidir.Bu vites kolları için de geçerlidir. (tabi fren koluna bağlı olmayan, ayrı tipse) 

Gürsel Akay©

Cuma, 11 Kasım 2011 20:09

Bisiklet PüFleri

 

1- Genel inanışın aksine "sele ve gidonun aynı yükseklikte olması gerekir" diye bir kural yoktur. Bu inanış dağ bisikletinin olmadığı yıllardaki bisikletlerden ( büyük kadrolu bisikletler devrinden) kalmadır. Günümüz bisikletleri eskilere göre oldukça küçük kadrolara sahiptir. Bu durumda sele ve gidonun aynı yükseklikte olması beklenemez. Gidon düzlemi sportif bisikletlerde en az 10 cm, konfor bisikletlerinde 5-10 cm sele düzleminden aşağıdadır. Günümüz yol bisikletlerinde bile artık gidon seleden aşağıdadır. Eğer sırtınız yere 45 derece açı yapıyorsa bu sportif sürüş için iyidir. Bu pozisyon vücut ağırlığının gidon ve seleye dağılmasına yardımcı olur ve olası "sele " rahatsızlıklarının önüne geçer. 

2- "Lastikleri beton üzerinde bıraktım, havaları kaçtı " lafı koca bir hurafedir.. Bisikleti ister tavana asın, ister suya batırın iç lastiklerin havası ille de bir süre sonra kaçar..Bu süre lastiğin kalitesine, eskiliğine göre değişebilir. İç lastikler derimiz gibi gözeneklidir.Bu gözeneklerden hava kaçar.. (ama suya batırılan bir lastikte bu kaçışı göremezsiniz) Bir de yarış için yapılmış bazı özel latex iç lastikler patlamaya dayanıklıdır, çok esnektir ama bir kaç günde hava kaçırırlar.. 

3- " erimeyen dış lastik" diye bir şey yoktur. Bu maddenin doğasına aykırıdır.. Böyle bir şey keşfedilseydi dünyanın düzeni değişirdi..Sadece aşınma süreleri farklı olabilir. Siz 50 dolarlık en "baba" bir lastiği, frenlere asılıp asfalt üzerinde 10 m. kaydırınca bir anda o lastiği 5-6 ayda aşınacağı kadar aşındırmış olursunuz. 

4- En hafif bisiklet ille de "şu malzemeden yapılır" diye bir kural yoktur..Malzemelerin ağırlıklarıyla dayanıklılıkları farklı kavramlardır. Yani alüminyum hafiftir ama çelik kadar sağlam değildir. Sağlam olması için daha fazla malzeme kullanılır bu da ağırlığı arttırır.Bu yüzden iyi bir CROMO bisikletle orta kalite alu bir bisiklet arasında anormal ağırlık farkı yoktur.. Bunun önüne geçmenin bir yolu boru çapını arttırmaktır. Çap artınca aynı miktarda malzeme daha sağlam olur..O yüzden çoğu alu kadroların boruları "oversize" dır. 

5-Titanium bisikletlerin pahalı olmasının nedeni malzemeyi (titaniumu) işlemenin zorluğundandır. Kesilmesi, kaynak yapılması çok zordur.Ayrıca yüksek miktarlarda fire verilir. Tüm bunlar fiyatı arttırır.Titanium malzemesi bisikletler için ideal malzemelerden biridir..Hafif ve sağlamdır..Metal yorgunluğu çok azdır.Paslanmaz, boya istemez..(Ama pahalıdır işte:ör: sadece kadro 1000-2000 USD)

6-Seri üretimi yapılmış en hafif bisikletin kadrosu demirdendi. Evet yalnış okumadınız..Yıllar önce Almanya'da üretilen Nöll marka ön amortisörlü bisikletin kadrosu CROMOLY'idi ve 8,5 Kg. civarındaydı.. Sonraki yıl üretimden kalktı. Fakat şu da bir gerçektir ki bu ağırlıkta bir bisiklet ancak 40-50 Kg.'lık bir biniciye uygun olabilir. 70-80 Kg.'lık birisi bu kadar hafif bir bisiklete bindiğinde kadro her yöne esner (belki de kırılır) ve oldukça enerji kaybettirir..Günümüzde 10-11Kg. hafif, 11-14 Kg. orta, 15 Kg. üstü ağır kabul edilir. Tabi bu 10 Kg.'lık bisiklet ön-arka amortisörlüyse "süper hafif" kabul edilir. Ağırlık fiyatı çok etkiler..Fiyat artışı ağırlığa (hafifliğe) göre logaritmik artar. 15 Kg.'lık bir bisikleti 300 milyona, 13,5 Kg'lığı 600-700 milyona, 11 Kg.'lığı 4 milyara, 10 Kg.'ın altındaki ni 8 milyara alabilirsiniz. (rakamlar geneldir, özel koşullar olabilir). Yani 15 kiloluk bir bisikletiniz varsa ve bunu 4 Kg. (%36) hafifletmek isterseniz 4 milyar harcamanız gerekebilir!! 

7- "Shimano marka" bisiklet yoktur..Shimano sadece bisiklet donanımı, balık oltası ve kayak fiksasyonu üreten dev bir Japon firmasıdır..Ama bir çok ülkede de fabrikası vardır.Sadece ARGE'ye milyonlarca dolar harcarlar..Piyasadaki "Shimano Marka " bisikletler "Made in Topkapı" dır. 

8-Destekli bisiklet taytı edinin.. Ama bu taytlar iç çamaşırsız giyilir. Külotla bunları kullanmanın anlamı yoktur.Çamaşırdaki ekler, dikiş yerleri uzun süre binince tahriş edebilir..Bazen tayt bile bu tahrişi engellemeyebilir..Bunun için "gerekli yerlere" vazelin sürmek iyi gelir..(sonra "pad"i nasıl temizlersiniz bilemem ) Bebek pudrası da önerilebilir.. 

10-Kışın destekli taytın üstüne desteksiz uzun tayt giymek en iyisidir..Üst taraf biraz daha sıcak kalır. Çok özel durumlar hariç rüzgarlık/yağmurluk pantolon giymek gerekmez. Bunlar genelde tayt gibi sıkı giysiler olmadığı için rahatsızlık verebilir. Her pedalda "haşır huşur" sesi dinlersiniz. Bunlar ayrıca ayna dişliye takılma eğilimindedirler..Bir de Gore-Tex benzeri bir pantalonunuz varsa takıldığında cep (!) (pardon can) yakar. Ama bu sizde var ve de rahat ediyorsanız giymeye devam edin tabi.. 

Gürsel Akay©