Alplerin çatısı bu güzel dağa çıkabilmek için İDADİK’ ten beş kişi karayolu yolculuk yapmaya karar verdik. Ali Ekber Güneş, Atiye Güneş, Elif Güneş, Ercan Erdoğan ve Mihrican Bal.

GÜNLÜK ETKİNLİK DÖKÜMÜ:
03 Ağustos 2007:
22.00- Arabaya yerleştik ve İzmir’den yola çıktık. Yunanistan ve İtalya Üzerinden geze geze Fransa’ya kadar yol aldık.
06Ağustos 2007 Pazartesi:
İtalya’dan Fransa’ya kadar birçok tünelden geçtik. En uzun olanı 11.611 m.’ lik tüneli ‘de geçtikten sonra artık Fransa’ dayız.
Chamonix (1035 m.) kasabasında daha önce ayırttığımız Hostel ’ a yerleştik. Bugün hava açık, az bulutlu. Bundan sonrada böyle olmasını umarak bu muhteşem kasabayı dolaşmak için otelden çıktık. Bu kasaba Kayak, Dağcılık, Treaking, Kaya tırmanışı, Bisiklet, Rafting, Yamaç Paraşütü vs. birçok doğa sporunun yapılabildiği eşsiz ve alışık olmadığımız güzellikte bir yer. Alplerin eteklerinde ve muhteşem manzarası var. Bir dağ, bir vadi ve bir dereden neler neler yapmışlar. Dağda birçok yere çıkan çok sayıda teleferik var ve hava açık olduğu zamanlar nefis fotoğraflar çekilebilir. Hatta kasabadaki Tren istasyonundan buzullara tren yolculuğu bile yapabiliyor. Dağcılık malzemesi satan çok sayıda büyük mağaza var ve her markadan, her fiyattan malzemeye ulaşmak mümkün. Dağcılık müzesi de görülmesi gereken yerler arasında.
07 Ağustos 2007 Salı:
Bütün gece yağan yağmurla ve kapalı bir havayla uyandık. Kasabanın merkezine inip Turizm Ofisi’nden hava durumunu öğrendik. Cuma’ya kadar hava kapalı bu durumda beklemek gerekiyor. Turizm Ofisinden başka yine kasaba merkezinde bulunan Dağcılık Merkezi’nde ayrıntılı olarak hava tahmin raporlarına ulaşabiliyor. Ayrıca bu merkezde lisanslı rehberler var ve en fazla iki kişi 640 Euro karşılığında dağa rehberle çıkabiliyorsunuz. Her türlü teknik malzeme ve güvenlik rehber tarafından sağlanıyor. Buradan dağ hakkında her türlü rota bilgisine ve haritalara da ulaşabilirsiniz. Ayrıca dağ evleri rezervasyonunu da burada yaptırabilirsiniz. Yüksek sezonda telefonla veya internet üzerinden aylar önce rezervasyon yaptırmak gerekiyor.(www.chamonix.com)
Bu gün hava kapalı olmasına rağmen Aquelle de Midi (3842m.)Telefiriği’ ne bindik ve kapalı havada aslında 360 derece manzarası olan bir tepede sadece orada kurulmuş olan binaları, kar yağışını ve puslu manzarayı gördük. Yukarıdaki restaurant’ ta bir de kahve içtik. En azından biraz aklimatize olduk diye teselli bularak geri döndük.
Dört gün boyunca beklemek ekibe biraz fazla geldi ve yolculuğa devam etmek istediler. Böylece dağa tek başıma çıkmaya karar verdim. Her gün hava durumunu kontrol ettim. Tek kişilik bir çadır satın aldım ve çantanın yükünü mümkün olduğu kadar azaltmaya çalıştım.

10 Ağustos 2007 Cuma:
Hava gerçekten açıldı. İlk kez yağmursuz uyandık.
08.30: Otelden ayrıldık. Bizimkiler beni Less Hoches’e kadar bıraktı ve Toulon’a doğru hareket ettiler. Paris’te buluşmak üzere vedalaştık.
08.45: Belleveu Teleferiği’ne bindim (Gidiş- dönüş 12.5 euro). 10 dk. sonra Belleveu (1794m.) istasyonundayım. Birkaç dakikalık bir yürüyüşle Dişli Tramway’ın kalkacağı küçük istasyona geldim. Buradan küçük bir patika aşağıya ormana doğru gidiyor ve sonradan öğrendiğime göre bu patika son Tramway istasyonu’ nun bulunduğu Nid D’Aigle ‘ye kadar çıkıyor. Tramway biletimi aldım (gidiş -dönüş 13,5 euro)
10.15: Tramway ile yola çıktım.
10.30: Nid D’Aigle (2364 m.) , Tramway’ın son durağı. Dört günlük yağışın ardından her yer karla kaplı. İstasyonun arkasındaki küçük odaya geçtim. Plastik ayakkabıları giydim. Çantayı denkleyip yola tekrar çıktığımda ortalıkta Tramway’ dan inen kimse kalmamıştı. Bir şey daha dikkat çekici idi; benden başka herkes günlük küçük çantalarla gelmişti. Kamp yükü ile gelen bir tek ben vardım ortada. Ne kadar hafifletsem de kamp yükü kamp yükü işte.
11.00: gibi yürüyüşe başladım. Doğuya doğru ilerliyorum. Yol tatlı bir eğimle başladı. 2700m. civarında haritalarda ismi olmayan küçük bir kulübe gördüm. Burada yönüm güneye dönüyor ve zemin kaya kar karışık ve daha dik bir hale geldi. Tehlikeli birkaç yere sabit çelik halatlar konulmuş. Rüzgar sert esmeye başlayınca zeminde sertleşti ama krampon takmadan dağ evine kadar idare ettim. Yolu bulmak çok kolay oldu. Zaten karda izleri takip etmek yeterli ama izler olmasa da birçok kayada kırmızı boya ile işaretler var. Yolda rastladığınız inip çıkan bir sürü insan da cabası.
Sağımda kalan dik yamacın başında Aiquille du Gouter (3810m.) dağ evini gördüm. Yamacı da görünce bugün yetiştiremeyeceğimi anladım ve yola yarın devam etmeye karar verdim.
15.30:Tete Rousse ( 3167m.) dağ evindeyim. İlk kez bu kadar güzel bir dağ evi gördüğüm için önce biraz içeride her yeri dolaşıp fotoğraflar çektim. İçerde yatakhaneler, restaurant, tuvalet, duş, hatta kendi yemeğini yapmak istersen küçük bir mutfak bile var.Dğevi değil dağda bir otelsanki. Geceliği akşam yemeği dâhil 42 euro imiş. Bir şişe su 4 euro. İçeri de bir sürü dağcı garsonların getirdiği tencerelerden yemek yemeğe başlayınca bu kadar lüks beni bozar diyerek dışarıda bir yere tek kişilik çadırımı kurdum ve yemeğimi yaptım. Dışarıda az sayıda çadır dağ evine yakın bir yerlere kurulmuştu. Fazla kimseye bulaşmadan çadıra girdim. Gece çok rüzgârlıydı. Çadırın gürültüsüyle uykuya dalmak çok zor oldu.
11Ağustos 2007 Cumartesi:
07.00 Kahvaltı edip çadırı topladım. Yandaki çadırda sürekli kusan bir genç vardı, onunla karşılaşmayayım dedim ama uzun süre oradan ayrılmadı. Çadırdan çıkınca hal hatır sordum, çok kötü olmuş, partneri ile birlikte geri döndüler. .
09.00 Doğuya doğru, kıtır karda kramponlarla rahat bir yürüyüşle başladım ama sabit hatlı yan geçişe gelince pek o kadar kolay olmadı. Çünkü yanıma ip almamıştım ve yalnızdım. Yaklaşık 30 metrelik bir yan geçiş var ve herkes bu sabit hattan ve birbirlerinden emniyet alarak geçiyor. Kazma ve krampon yardımıyla karşıya geçtim. Bu geçişten sonra dik bir yamaç başladı kamp yükü de işimi bir hayli zorlaştırdı.. Yaklaşık 600 m. ‘lik kaya kar buz mix bir çıkış yaptım. Rotadan ayrılmak akıl karı değil. Karşılaştığım birçok insan oldu ve manzara hep aynı; birbirine iple bağlı üç kişi: bir rehber, iki dağcı!

Özellikle son 100m. Oldukça dikleşti ve burada dağ evine kadar sabit hatlar yapılmış. Perlon ve karabina ile bütün bu emniyet noktalarını kullandım ama çok vakit harcadım. Çünkü aynı emniyet noktalarını inenlerde kullanıyor ve yol vermek gerekiyor. Üstelik bugün dağ daha kalabalıktı.
14.30 Aiquille du Gouter (3817m.) dağ evine geldim. Burası da aşağıdakinin bir kopyası, ama biraz daha küçük. Paraya kıyıp bir kâse çay aldım(3,5 euro). İçerde oturup bir şeyler atıştırıp biraz dinlendim. Fransız bir rehberle biraz sohbet ettim. Adam Türk olduğumu öğrenince çok şaşırdı. “25 yıldır rehberlik yapıyorum ilk kez bir Türk gördüm” dedi. Geçen hafta Ankara’da imiş. “Sularınız akmıyor haberin var mı?” dedi. Sonra “Ekibin nerede?” diye sordu. “Ekibim yok, yalnız çıkıyorum” dedim. Adam çevrede kim varsa başıma topladı ve “ Biz kuvvetli bir adam görünce ne deriz biliyor musun? Türk gibi güçlü deriz. Sende çok güçlü ve çok cesursun” dedi. “ Ama bu erkekler için söylenir” diye kaytarmaya çalıştım ama adam daha da abarttı ve “Evet, bu doğru ve bence Guinness rekorlar kitabı’na girmelisin” dedi.
Rekor falan değil tabi ama bunun bir solo çıkış olduğu, Türkiye’de ilk olabileceği gerçeği orada kafama yerleşti. Zaten orada konaklamayı düşünmüyordum, biraz daha dinlenip buradan ayrılmaya karar verdim.
17.00 gibi yürümeye başladım. Yukarı çıkarken karşılaştığım bir rehber “O kulübe sadece zirveden inenler için orada kalamazsın, yasak, geri dön” dedi. “Ben de çadırım var” deyip geçiştirdim ama adam çok tersledi nedense. Sonra gelen bir tanesi daha kibar konuştu ve yukarıda yatacak yer olmadığını yeterli ekipmanım olup olmadığını sordu. Olduğunu anlayınca iyi şansla diledi ve gitti.
Kulübeye gelmeden önce Dome du Gouter (4304m.) tepesinden geçerken aslında orada da bir zirve yapılıyor. Daha sonra 100m. Kadar aşağıya inip tekrar yukarı çıkılıyor.
21.00 Bivouak Vallot (4362m.) kulübesine ulaştım. Burada hiç kimse yok. Dağ evi kilitli. Hava kararmak üzere. Hemen çadırı kurup, kar eritmeye ve yemek hazırlamaya koyuldum. Burada artık yorgunluk ve yüksek irtifa etkileri nedeniyle biraz yavaş hareket ediyorum. Bugün ve yarın için çok suya ihtiyacım var. 24.00 gibi yattım. Yatarken kimse yoktu ama gece 02.30- 03.00 gibi birçok kişi gelip kulübenin kapısını zorladı, açamayanlar soluğu benim minicik çadırın tepesinde aldı. Güya bana seslenmediler ama o kadar çok konuştular ki uyuyamadım. Bu arada hava rüzgârlı ve hava tahminlerine göre bu yükseklikte -20 derece civarında. Çadırın içi buz tuttu. Ben de Nilüferimin kaztüğü uyku tulumuna sarınıp sıcacık yattım. Sanırım bu gelenler zirve hevesi ile erken yola çıkanlar ve burada mola verip biraz ısınmak istiyorlardı.

12 Aralık 2007 Pazar:
06.00 gibi artık gittikçe artan seslere katlanamayıp kalktım. Bugün büyük gün; yüksüz bir şekilde oldukça yakın olan bir zirveye çıkacağım. Neşem yerinde. Kahvaltımı yapıp yavaş yavaş hazırlandım.
07.30 da yola çıktım. Sert karda kramponla hiç zorlanmadan ilerledim. Biraz çıkınca manzara bir şahane oldu. Son kılçığa gelince bunu yazmaktan büyük haz duyuyorum ki; sağ ayağım İtalya’da sol ayağım Fransa ‘da öyle tatlı bir ritimde yürüdüm ki değmeyin keyfime.
09.50 gibi zirvedeyim. Benden önce gelen başkaları da vardı ve resmimi bile çektirebildim. Hava tamamen açık ve biraz sert bir esinti var sadece. Bütün bu şahane manzarayı doya doya seyredip, bolca fotoğraf çektim. Neslihan’ı arayıp bu keyfi paylaştım.
10.15 İnişe başladım. Karda çok tatlı bir iniş oldu.
11.20 Çadırın yanına indim bile. Bir şeyler atıştırdım ve rüzgârla kurumuş olan çadırı topladım.
12.50 Bivouak Vallot (4362m.)’den ayrıldım.
15.15 Aiquille du Gouter (3817m.) dağ evine indim. Oldukça yorgun ve açım. Burada bir şeyler yiyip biraz dinlendim. İniş çok zorlu olacak biliyorum ama bu gece burada kalıp yarın için vakit kaybetmek istemiyorum.
16.30 Oldukça sıkı bir inişe başladım. Karlar erimiş artık kaya, kar, buz, çarşak, çamur mix bir iniş oldu. Bütün emniyet noktalarını kullandım. Yan geçişe geldiğimde konsantrasyonumu sağlamak için adımlarımı saydım. Tam 115 adım ve 88, 89, ve 90. adımların denk geldiği yerde bir dere oluşmuş. Onu da geçtik akan suya girerek. Burayı da geçtikten sonra Yaklaşık 1 saat önce duyduğum gürültünün sebebini anladım. Yan kulvara çığ düşmüş. Bunun da üstünden geçip artık kararmaya başlayan havaya karşı oturup biraz dinlendim. İnişte fotoğraf makinemi bir yere çarpmışım, ekranı kırılmış, bundan sonraki fotoğrafları göremeden çektim.
21.00 Tete Rousse ( 3167m.) dağ evindeyim. Bütün ışıklar kapalı, karanlıkta sohbet eden birkaç kişi dışında herkes uyumuş anlaşılan. Mutfaktaki madam beni görünce önce ne istiyorsun kapalıyız dedi. Sonra tek başıma bu saatte dağdan geldiğimi anlayınca koca bir kâse patates çorbası alabilmeyi başardım. Sonra da bir yastık verip salonda yerde yatabileceğimi söyledi, kabul ettim ama bu benim kaderim; Herkes 02.00 gibi kalktı ve dağa çıkmak üzere kahvaltı ve hazırlık yapmaya başladı, onlar gidince biraz uyumuşum.
13Ağustos 2007 Pazartesi:
06.00 Kahvaltı edenlerin gürültüsü ile kalktım. Küçük mutfakta kendi kahvaltımı hazırladım. Kahvaltı ederken bir Rus bayan dağcı ile tanıştım. O tırmanışa yeni başlıyordu. Kahvaltı boyunca sohbet ettik. Hikayesi biraz bana benziyordu , el sıkışıp dostça ayrıldık.
08.15 Kramponları takıp inişe başladım. İnişin ilkyarısı dünkü gibi mix ama o kadar dik değil. 2700m.civarına geldiğimde 3-4 m. Geride yürüyen bir adam dikkatimi çekti. Adam benim yürüdüğüm rotadan çıktı ve dik bir başka yere girdi ve aniden kaydı. 4 ya da5 sekiye çarpıp 20m kadar çok kötü düştü. Bu kaygan zemin onun yanına inmem en az 10 dk. Ortalıkta kimse görünmüyordu o an için. Bende var gücümle bağırıp yardım istedim. Adamın öldüğüne inanmıştım ama ölmedi.
2 dk için de aşağıdan bir Fransız çıktı. Düşen adamı tanıyordu. Düşen kişi bir Japon muş.
Fransız kanları gürünce çok panikledi. Ona seslenip lütfen vakit kaybetme telefon et, yardım çağır dediysem de aşağı inene kadar bunu yapmaya ikna edemedim. Aşağı inince çıkardığı ilk yardım malzemelerini elinden alıp ben yaparım lütfen ara artık dedim ama zor ikna oldu. Yukarıdan gelen iki kişi ile beraber Japon’ u uygun bir yere aldık. Daha ben kafa sargısını bitirmeden Helikopter göründü. Helikopterden inen tam techizatlı iki arama kurtarmacı 10 dk içinde yanımızdaydılar. 5 dk sonra ise Doktor geldi helikopterle. Bu kadar hızlı bir şekilde hareket etmeleri bu konuda ne kadar hazırlıklı olduklarının bir göstergesi. Hayran olmamak elde değil. Yardımlaşarak bu zor zeminde Hiroşi’yi sedyeye aldık ve 30 dk gibi bir sürede Hiroşi dağdan hastaneye inmişti bile. Fransız olan önce yalnız olduğumu öğrenince bekle beraber inelim dedi. Daha sonra Arama kurtarmacılar, bekleyin biz sizi de indirelim dediler. Helikopterle Chamonix’ deki arama kurtarma merkezine, oradan yürüyerek1 km. ötedeki otobüs istasyonuna geldim. Paris’e giden Tren’e binmek için Le Gare’ye geldiğimde saat 11.00’a gelmişti.

Teknik ve Kamp Malzemeleri: Kışlık çadır, kışlık uyku tulumu, kaztüğü mont, kazma, krampon, kask, baton, karabina, ekspres, perlon bant 20 m., yardımcı ip (en az 30 m).,emniyet kemeri, ve kamp için gerekli tüm malzemeler.
Dikkat:
1. Lütfen yalnız çıkmayın.
2. Hava tahminlerini iyice bilmeden dağa girmeyin. Her üç günde bir havanın değiştiği söyleniyor.
3. Fransa vizesi kolay alınmıyor. Erken başvurun.
4. Eğer dağ evinde kalmak istiyorsanız önceden rezervasyon yaptırın yoksa yaz sezonunda asla yer bulunmuyormuş. Rezervasyonunuz yoksa çadırsız çıkmaya kalkmayın.
5. Arama kurtarma biriminin telefon numarasını kaydedin.
6. www.chamonix.com adresinden ihtiyacınız olan tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.
7. Çıkış için kış eğitimi almış olmak gerekir. Ağrı ve Aladağlar tecrübesi olan herkes rahatlıkla çıkabilir.
8. Çok sorulduğu içi yazıyorum; masraflar 1000 euro kadar tuttu. Uçakla da gidilse yaklaşık bu kadar tutar hem de daha kısa sürer. Daha fazlasını harcamak kişisel performansa bağlı.
Mihrican BAL