Fransa / Massif Des Ecrins Tırmanışı



Cihan Çetinel ile birlikte bu sene Fransız Alp'lerinde felekten bir hafta çaldık. 25 yıllık tırmanış arkadaşlığından sonra gezimiz bize bir dolu yeni dağcılık konusu göstermesi açısından çok da ilginçti.






7 Temmuz günü İstanbul'dan Cenevre'ye uçtuk, oradan araba tutarak Fransa'ya geçtik ve Massif des Ecrins kütlesinin içinde yer alan 1450 metredeki Ailefroid kasabasına gittik, belediye kampingine yerleştik.






8 Temmuz'da ancak öğleye doğru hazırlanıp araçların gideceği son nokta olan Pre de Madame Carle'a gittik (1800 m), 2550 metredeki Glacier Blanc dağ evine ulaşabilmek için karşıdaki buzula doğru dik bir patikaya girdik.

 


 

 


 

 

Gün iyi başlamıştı ama hava hızla kapattı. Gerçi çok iyi bir sürede dağ evine ulaştık ama kapatan hava nedeniyle daha öteye gitmemiz mümkün olmadı.

 


 

 


 

 

Dağ evleri Alp'lerin efsanevi mekanları... Onlarla ilgili ne kadar da çok yazı, roman okumuştum. Gerçi ilk kez gelmiyorum, 1992 yılından beri deneyimlerim oldu. Gündüz orada olmak bile keyif verdi. İşte size 60 kişinin bir arada yatacağı bir yatakhane...

 


 

 


 

 

Hava bozuktu ve pazar akşamıydı, yani ortalıkta fazla insan yoktu. Zaten bu evlere Cuma ve Cumartesi akşam kalmaya gitmek gerçek bir delilik. Cihan bu resim çekilirken hala gidebileceğimizi sanıp gülümseyebiliyor. Ama gidemedik, hava şiddetini arttırdı ve bu evde 24 saat daha kalmak yerine üşenmeden geri dönüp bir gece uygarlıkta geçirmeyi tercih ettik, hızla Briançon'a ricat ettik.

 


 

 


 

 

10 Temmuz'da hava açtı ve biz yıldırım gibi (artık ne demekse!) geri dönüp bıraktığımız yüksekliğe ulaştık.
Yolda Alp'lerin muhterem varlıkları Marmotlarla da tanıştık.

 


 

 


 

 

Temmuz başında Fransa ve tüm Batı Avrupa mevsim normallarinin 10 derece altında hava sıcaklıkları ile boğuşuyordu. O nedenle gelirken çok soğuk bir gecenin izlerini görebilmiştik. Sonunda Glacier Blanc dağ evini geride bırakıp 3100 metredeki Ecrins dağ evine doğru yola çıkabildik.

 


 

 


 

 

Patikamız Glacier Blanc buzulunun yanından ilerliyordu. Bir süre sonra da buzulun içine girdi. Biz Türkiye'de dağcılık yapanlar buzul çatlağı olayına biraz yabancı sayılırız. Bu nedenle yüzlerce kişinin ayak izinden giderken bile bağlanmamız gerektiğini düşündük. Ayrıca herkesler de öyle yapıyordu.

 


 

 


 

 

Ecrins dağ evinde akşam yemeği masalara karavana ile geliyordu ve dağıtım yapılıyordu. Gece bizi 5 x 6 m bir odaya 32 kişi yerleştirdiler, havasızlıktan kimse uyuyamadı. Sabah 03:00'te kalkıp sarhoş gibi kendimizi 04:00'te rotaya attık.

 

 


 

 


 

 

Barre des Ecrins zirve noktası 4102 metre, tüm kütlenin en yüksek yeri, ana zirvenin hemen yanında 4015 metrelik bir zirve daha var, Dome de Neige, 11 Temmuz günü ana zirvedeki aşırı kar ve rüzgardan dolayı herkes Dome de Neige'e gitti.

 


 

 


 

 

Dağdaki beşinci günümde bu kadar yorgun olmamı sadece dağ evinin ortamı ile açıklayabiliyordum. 4000'lik zirveye ulaşıp resimleri çekebilmek için yere çömeldim. Cihan da (sağdaki resmin sağındaki karakter) rüzgar ile savrulmamak için azami dikkat gösteriyordu.

 


 

 

Sabah kar altında başladığımız çıkış öğle saatlerinde Glacier Blanc'ın cehennem sıcağında devam ediyordu. Bar des Ecrins resmin ortasında kalan ve tamamen beyaz görünen dağ. Biz o kütlenin sağında duran yuvarlak kar tepesine çıktık.

 


 

 


 

 

Bizim açımızdan çatlaklı gerçek bir buzulun üzerinde hareket etmek çok yeni bir deneyimdi. Daha önceki gelişlerimde sürülerin peşine takılmış ve işin ciddiyetine bu kadar vakıf olamamıştım.

11 Temmuz günü toplam 1000 metre tırmanışı ve 2300 metre inişi ile, özellikle dizim açısından, çok zorlu bir gün oldu. 12 Temmuz kendimize gelmemiz epey zaman aldı.

Aslında ilk planımız (kendimiz bile inanmasak da) Ecrins'i yaptıktan sonra Chamonix'e gidip Mont Blanc'ı da denemekti. İlk gün fırtınadan dönmesek, yani iki gün kaybetmesek ve Chamonix bölgesi berbat bir hava ve yağış ile boğuşmasa hala yapılabilirdi, ancak meteorolojinin haberleri hiç de parlak değildi. Kamptan oturup neler yapabileceğimize karar vermeye çalışırken bölgede yeni açılmaya başlanan Via Ferrata'ları deneme kararı aldık. Resimde kaya malzememizle via ferrata için gereken gereçleri emprovize ederken görülüyorum.

 


 

 


 

 

Via Ferrata'lar ilk kez Dolomitlerde ortaya çıkmış, kayalara basamak ve tutamak çakılarak yapılmış rotalara verilen isim. Normal karabin ve perlonlarla yaptığım sistemle yandaki resimde görülen yüksekliğe ulaşınca biraz tırstım.

 


 

 


 

 

Israrımla Cihan ne kadar çok tırsdığımı nazikçe söyleyip, bu arada kalıbımla da ilgili sözler sarf edip çok zevk aldığı rotadan geri indi ve soldaki resimde görülen kanyon içindeki daha kolay bir rotaya gittik. Rota paralıydı. Görevli malzemelerimizi görünce "izin veremeyeceğini" ve bunlarla ancak "intihar" edileceğini söyledi. Her tarafı statik olan çelik tellerde yaşanacak bir düşüşte hem karabin kapıları hem de perlonlar patlıyorlarmış. Çaresiz adamın kiraladığı ve şok alabilen sistemi kullanmaya başladık. Benim moralimde çok iyi bir etki bıraktı.

 

 


 

 


 

 


 

 


 

 


 

 


 

 



Haldun AYDINGÜN
Okunma 6383 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 29 Ekim 2011 20:54
Yorum eklemek için giriş yapın