Ali Ethem Keskin - Söyleşi

 

1.Yaptığınız işin literatürdeki adı nedir ? kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz ? 
Su Altı Fotoğrafçısı. 

2. Spor olarak Dalış diyebilir miyiz ? 
Dalış aslında bir spor etkinliği değil, bir disiplindir.Ön şart değildir çünkü spor olarak yapmayan kişide dalabilir.Disiplinden kastım bu sporu yaparken uykunuzda bir düzen olması lazım yediğiniz içtiğinizde bir disiplin olması lazım mesela içkili bir gecenin ardından dalış yapmak vurgun yeme ihtimalini arttırır ve de yapılan işten zevk almazsınız. O yüzden dalışı bir disiplin olarak açıklayabilirim . Bana göre spor demek bir karşılaşma , bir müsabaka demektir, bir antrenmanı vardır , takımı vardır , hedefi olur vs.. bunda öyle bir şey yok , sonuçta size ait olmayan bir dünyaya gidip o dünyanın güzelliklerini görmek. 



3. O zaman size Dalış sporu yapıyor da diyemeyiz? ? 
Hayır .Dalış bir spor değil. 

4. Bu spora başlama süreciniz nedir ? 
Bu disipline yani dalış disiplinine ne zaman başladınız diye sorarsanız ...biraz enteresan oldu diyebilirim. Çok küçük yaşlarda Jack Cousteu'nun "Sessi Dünya" diye bir filmini seyrettim.Çok etkilendim.Annen ve babamla gitmiştik , ondan sonra babam bana gözlük , palet , şnorkel aldı ve ilk tanışmam öyle oldu. Epey bir süre serbest dalış yaptım , zıpkın aldım hatta o zamanlar kayaların arasında balık da vuruyordum. Amacım hem dalmak hem bir şeyler vurmaktı ama tabii ticari olarak değil zevk için. Üniversiteyi bitirdikten sonra tüplü dalışa başladım.Üniversite de biraz eğitim almıştım ama esas başlangıç tarihim 1984 yılıdır.Tüplü dalışa başladıktan sonra balık vurmanın ne kadar olduğunu öğrettiler bana ve tüplü dalışla beraber benim su altına yaklaşımım tamamen değişti ve eskiden balık vuruyorken tam tersi korumacı bir tutum içerisine girdim. 

5.Bu süreçte 1984 ten sonra , ne gibi problemler ve zorluklar ile karşılaştınız?? 
Ben başladığımda Türkiye' toplamda en fazla 100 tane dalgıç vardı ki bunların içinde uluslararası sertifika almış olanları 50 kişi civarındaydı ve bir iki klüp bünyesinde askeri kökenli kişilerin verdiği kurslar vardı.İlk uluslararası yöntemler 83- 84 yıllarında İzmir' de "padi" sertifikasını başladılar ve Bodrum'da "Turkuaz dalış merkezi" ni kurarak dalış turizimini başlattılar.Bir iki yer daha onlara katıldı ve süreç bu şekilde başladı.İlk jenerasyonda bende yer aldım . 
İlk jenerasyonda yer almanın getirdiği zorluklarda vardı... Kesinlikle vardı. 83-84 yılları ithalatın serbest bırakıldığı Özal dönemleriydi , ondan önce çok daha zordu.Malzemeleri yurt dışından getiriyorsunuz , bakım olayı yok , malzeme olayı yok ama 83-84 ten sonra malzemeler buraya gelmeye başladı.Bundan başka tüp doldurmak çok büyük problemdi .Kompresör çok az kişide vardı. İstanbul’da tüple balık avlayan bir adam vardı Çuval Orhan dediğimiz , kendi atölyesinde doldururduk .Uzun yıllar hava problemini yaşadık. Dalış yerlerinde hiç problem yaşamadık.Yaşadığımız tel problem yine 83-84 yıllarında bir yönetmelik yayınlandı , dalışı yasak bölgeler diye. Bu yönetmeliği yapanlar biraz işin kolayına kaçtılar mesela bir bölgede antik batık ya da askeri bir batık varsa bütün bölgeyi olduğu gibi dalışa yasakladılar.İlk seneler 95-96’lara kadar çok fazla bir sıkıntı yaratmadı bu çünkü dalış yapan az kişi vardı fakat bugün Türkiye'de tahmini 35- 40.000 sertifikalı dalış yapan var ve bu bölgelere gidildiğinde 10- 15 tane tekne artı birde daldırılan turistlerle karşılaşabiliyorsunuz.Geçen sene bir sürü bölge açtılar ve biraz kurtardılar bizi. 

6.Ali Keskin'in kişisel gelişiminde ve iş hayatında bu sporun ne tür etkileri oldu ?? 
Bana bunun en büyük katkısı , ilk başlarda keyif için yapıyordum ve böyle görüyordum .Bir yandan da fotoğraf çekiyordum.Fakat fotoğrafçıların belli bir stili vardır. o yüzden baktım bu işe çok fazla kafa yormak lazım o yüzden biraz askıya aldım ancak daha sonra bir arkadaşım önayak oldu ve bir makine alıp su altı fotoğrafçılığına başladım.ilk başlarda çok amatördü daha sonra su altı dünyasıyla ilgili dergilere yazılar yazmaya başladım .İlk başta çok zorlandım.Bunun haricinde ulusal su altı fotoğraf yarışmalara hazırlandım.Belli bir yerde olabilecek en iyi yere geldim ve birçok tecrübe kazandım. Bana kazandırdığı meslek olmasa bile profesyonelce yaptığım bir hobi oldu.Keyif için yapmayı düşündüğüm bir işten bir anda çok daha ciddi anlamda araştırıp , yeni bir şeyler keşfedeceğim , katkıda bulunabileceğim bir şeyler ortaya çıktı.Bu önce ulusal boyutaydı şimdi uluslararası boyutta tanınan bir su altı fotoğrafçısı oldum. 

7. Yoğun bir iş hayatınız olduğunu biliyorum , işinizle beraber bu sporu yapmak ve de bunu profesyonelliğe taşımak zor olmadı mı ?? ve de bunun iş hayatınıza ne gibi faydaları oldu ?? 
En başta bir birikim var bu çok önemli.Biri benden bir şey istediği zaman artık çok fazla uğraşmadan az bir çaba ile ön hazırlığımı yapabiliyorum ve kısa sürede saat gibi işliyor ve projeyi çözüyorum.ama tabii bu yılların birikimi ve tecrübe.Bu bir.İkincisi benim yıllık iznim çok fazla 5 hafta, işlerimi de yaptığım iş itibariyle çok iyi organize edebiliyorum.Herkes bana bunu soruyor "nasıl vakit buluyorsun??".Biraz belki de kişiler tercihlerim.Yapmam gereken bir takım şeyleri yapmıyorum bunu yapmayı tercih ediyorum Ama tabii bunun verdiği çok büyük bir manevi tatmin var. 

8.Biraz dalışlarınızdan bahsedelim. Ali Keskin dalış kültüründe ya da su altı fotoğrafçılığında neler yapmak istiyor?? 
Bundan sonra uluslararası çalışmalara devam edeceğim.Şu anda zaten Atlas dergisine projeler yapıyorum.O projeleri daha da ileriye götürmek istiyorum. Birde bir kitap var. 

9.Dalışın kurallar kitabı var mı?? 
Evet , dalış bir disiplin işi daha önce anlattığım gibi.Türkiye'de 30 metrenin altına dalmak yasak.İkincisi zıpkınla balık avlamak yasak. Tek başına dalınmaması lazım gibi kurallar var ve zaten eğitimlerde bunları anlatıyorlar.Zaten onlara uymak bu işi kotarır.Bugüne kadar birçok dalış kazası oldu bunun sebeplerinden biri ise bu kurallara uymamak. Bizlerden ziyade özellikle güneyde balık pahalı olduğu için kayaların içine girip balık avlıyorlar tüple.Balığın peşinden 55 metreye iniyor vurup çıkarana kadar vurgun yiyor ama bunların hiçbiri profesyonel değil ama amatör bile değil. 

10.Sizin yaptığınız spor ve fotoğrafçılık konusunda yurtdışında aldığınız ödüller katıldığınız yarışmalar var , bunlardan bahsedebilir miyiz?? 
Öncelikle ulusal yarışmalar var. Bunun amacıda benim istediğim hayatta uluslararası bir yarışmada Türkiye'yi temsil etmek .Bu amaçla ulusal yarışmalara katılıyordum.Şimdi zaten o tip bir yarışmada belli bir noktaya geldiğim için yarışmalarda artık bana juri üyeliği teklif ediyorlar bende kabul ediyorum. Bundan sonra uluslararası yarışmalara katılmayı düşünüyorum bir de Marmara benim için çok önemli.Dolayısıyla " Yaşayan Marmara " konulu yarışmalara katılmayı düşünüyorum. Bu yarışmaların insanı rekabete sürükleyen bir güzelliği var ve bu da sizi çalışmaya teşvik ediyor bu da ortaya daha iyi sonuçlar çıkartmaya yarıyor. 

11.Peki sizin kendi içinize dönelim biraz. Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz ? Ve kendinizde oluşan bilgileri nasıl paylaşıyorsunuz ? 
Öncelikle nasıl yeniliyorum?? Bir kere ortada bir hedef var: En iyi , en farklı fotoğrafı çekmek.Onun için fotoğrafla ilgili yayınları okuyorum, çekilmiş fotoğraflara bakıyorum , web sitelerini araştırıyorum.Geçen gün bir kütüphaneye girip 1800’lerden başlayıp ünlü fotoğrafçıların fotoğraflarını araştırdım , inceledim. Bir şey keşfedip sonra onları uygulamayı çalışıyorum ve bana ait hiç kimsenin kullanmadığı daha önce teknikler geliştiriyorum. 

12.Dalışlarınıza yada projelerinize nasıl hazırlanıyorsunuz ? 
Aslında tecrübeli olduğum için neyin ne zaman yapılması gerektiğini hesaplayabiliyorum.İlk önce fiziksel hazırlıklar var örneğin malzemelerin hazırlanması.Her projeden önce malzemelerim bakımdan geçmesi gerekiyor. Tüplerin dolması , bakımların yapılması bunlar gözden geçiriliyor.İkinci olarak gidilecek mekanla ilgili mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak gerekiyor. Ekip var ise ona mı katılacağım yoksa ekip lideri ben miyim ?? bunlara bakıyorum.Daha sonra hangi filmlerin kullanılacağının , nelerin çekileceğinin yapılacağı bir planlama yapılıyor. 
Bu hazırlıkları yaptıktan sonra psikolojik hazırlanmanın önemi ortaya çıkıyor.Öncelikle konsantre olmak gerekiyor yapılacak işe. En son olarak da yapılanları dökümana dökmek gerekiyor. 

13.Yaptığınız sporda kurtarmanın önemi nedir, bu konuda neler yapılması gereklidir ? 
Belli seviyenin üstündeki bizlerin ilkyardım özellikle denizle ilgili mesela balık sokması gibi konularda eğitimimiz var.Amaç bu kazaların olmaması için tedbir almak ama bir kanyon geçişi için ona göre hazırlıklar yapılması gerekiyor. 
Gidilen yerlerde ise kurtarma gerektirecek bir durum için her türlü araştırmanın yapılması gerekiyor. 

14. Beslenme alışkanlıklarınız nasıl ? 
Normal dönemlerde hayatımda tek başıma olduğum zaman çok rahatım, salata yerim , özellikle özel yapım sızma zeytinyağı yerim.Ama iş hayatında bu düzeni koruyamıyorum.Et olarak tavuk balık tercih ediyorum , kırmızı et yememeye özen gösteriyorum.Hafif , zeytin yağlı yemekleri tercih ediyorum. Bu tip gezilerde ise yapılabilecek bir şey yok , ekip ne yapıyorsa onu yiyorum. Bunlar haricinde düzenli olarak tenis oynuyorum. 

Çok teşekkürler.....

Hazırlayan : Ayça Öztürk

 

 
Okunma 6847 defa Son Düzenlenme Cuma, 21 Aralık 2012 19:20
Yorum eklemek için giriş yapın