Bursa Uludağ

 

Etkinlik ismi:Zirvede Bir Yaz Günü Tarih: 25.05.2002 Hazırlayan:Tolga Çeltekligil Etkinlik yeri:Bursa Uludağ Katılımcılar : Tolga Çeltekligil Teknik Malzemeler Bisiklet tamir setleri, Bir adet halat

Bir yaz günü Uludağ’ a yapılacak bir yolculuğun beni bu kadar şaşırtabileceğini, bırakın şaşırtmayı, Uludağ’ a yaz mevsimi başlangıcında gideceğimi ve hatta bu yolculuğu bisiklet ile yapacağımı aklımın ucundan bile geçirmezdim. Fakat 25 Mayıs sabahı saat 5 gibi bisikletimi arabaya yüklerken bile, beni ne gibi bir doğanın bekleyeceğini açıkçası bilmiyordum.

 

Saat 8 gibi Bursa’dan teleferik ile, bisikletimle beraber milli parkın biraz üzerine çıkarken bile çiçeklerin açtığı yemyeşil bir Uludağ beni heyecanlandırıyordu. Teleferiğin beni bıraktığı yer Oteller bölgesine yaklaşık 7km uzaklıkta olduğundan otellere kadar pedal çevirmek zorunda idim. Oteller bölgesine geldiğimde gördüğüm manzara beni biraz şaşırttı ve güldürdü. Kışın kayak yaptığımız tüm pistler taş toprak ve ot içinde kalmış, kışın ki heybetini tamamı ile kaybetmişti. 

 

Oteller bölgesinde fazla oyalanmadan zirveye doğru çıkmak istiyordum. Kışın bakıldığında genelde sisten gözükmeyen Kuşaklıkaya veya onun bir altı Tutyeli denilen bölgeler zirveye doğru giden pistler idi. Oteller bölgesinden buralara baktığımda bu sefer hava gayet açık zirve gözler önünde idi ve beni şaşırtan bir başka olay da zirvenin hala karlarla kaplı olmasıydı. Zirvede kışın görme imkanımızın olmadığı irili ufaklı buzul gölleri mevcuttu ve bunlara ulaşmak için kışın kayak pisti olan orman pistinden hafif bir eyimi olmasından da yararlanarak yukarı doğru pedal çevirmeye başladım. Güneş tepemde, aslında kışın ihtiyacım olan ısıyı bana mayıs ayında sunuyordu ve bu da beni çok terletiyordu. Artık oteller bölgesine yukarıdan bakıyordum ve zirveye her seferinde daha da yaklaşıyordum. Karların erimesiyle oluşan akarsu ve şelaleler güzel bir ortam yaratmışlardı ve yükseldikçe kar miktarı da artıyordu ve bir noktadan sonra karlarla karışık otlar içinden zirveye pedal çevirmeye başlamıştım. Zirvenin hemen altında idim ve yanımda Karagöl belirmişti. Tam olarak yüksekliği bilmemekle beraber 2500m’lerde olduğumu tahmin ediyordum. Etrafım karla kaplı, fakat ben bir bisiklet üstünde şort ile terlemekte idim, garip bir duygu idi. Karagölü geçince zirvenin arka tarafında başka bir gölün varlığından haberdar olarak, orayı da başka bir sefere ziyaret etmek üzere zirveden aşağıya pedal çevirmeden yapacağım inişe geçmek için hareketlendim. 
Kışın ayağımda kayaklarla kaydığım yerde bu sefer bisiklet ile inişe geçmiştim. Arkamdan esen rüzgar kulağımda bir uğultu yaratıyor ve oteller bölgesine doğru bazen kayarak, bazen de pedal çevirerek yaklaşıyordum. Oteller bölgesinden de beni yaklaşık 1 saat sürecek 36 km’lik bir iniş yolu bekliyordu, hem de hiç pedal çevirmeden; bu ani basınç farkı üzerimde bir sersemlik yaratıyor, fakat zirvenin verdiği haz bu sersemliği sarhoşluğa çeviriyordu.

 

Tolga Çeltekligil

 

 

Okunma 3757 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 12 Kasım 2011 13:51
Yorum eklemek için giriş yapın