Yamaç paraşütü eğitimi 1

Etkinlik ismi: Peri Uçtu
Tarih: 21-24.03.2002
Hazırlayan:Mehmet Alpözgen
Etkinlik yeri:Mersin Tarsus
Katılımcılar : Alpay Oğuş, Çağlar Öğünç, Hülya Erşah, Mehmet Alpözgen, Serkan Yarlılar, Zafer Kayrak Teknik Malzemeler 5 paraşüt

4 günlük tatil olanağı ile beraber , damarlarımızda tekrar adrenalin kaşıntısı yükselmeye başladı. 1 haftalık uğraş sonunda İçel'in Tarsus ilçesine paragliding eğitimi almak ve bölgede kaya tırmanışı için uygun alanlar keşfetmek için gitmeye karar verdik. 

Bölgede ve yollardaki hava tahminlerini öğrendikten sonra Çarşamba gecesi 4 kişilik ekibimiz çantalarımızı ve heyecanımızı arabaya zorla sığdırarak İstanbul'dan Tarsus istikametine doğru yola çıktı. 4 şöförlü ekibimiz 970 km.lik yolu 11 saatlik araba yolculuğu ile Tarsus'ta konuk olacağımız ve eğitimimizi organize eden arkadaşımızın evine geldik. Eşyalarımızı indirdik ve eğitmenimiz olan Serkan'ı beklemeye başladık.Beklerken de boş durmayıp zaferin rehberliğinde şehir turu attık. 

Serkan tüm ekipmanları ile geldi.Biz teorik eğitim beklerken o " Zamanımız kısa ve rüzgar çok uygun. Önce yer eğitiminizi yapalım teorik eğitimi akşama anlatırım" dedi.Artık Parasütlerle yan yanaydık.O ekipmanlarla beraber olmak bile heyecanımızı arttırmıştı. Eğitim için uygun olan tepeye gittikten sonra kanatları yere açtık. Yerde yayılıyken hiç de tahmin ettiğim gibi heybetli durmuyorlardı. Önce harnes'i giymeyi ve paraşütü katlamayı örgendik. Heyecan verici değildi biz daha çok adrenalin bekliyorduk.Sanki bir anda gökyüzünde uçabilecekmişiz ve geçen her saniye kayıpmış gibi geliyordu. Tabi ki eğitmenimiz ne yapılması gerektiğini adım-adım biliyor ve bize öğretiyordu.İkinci aşama kanatları taktık ve nasıl yerden kaldırılacağını öğrendik. 

Kubbeyi tepemize kaldırmak oldukça önemli.Rüzgarı tam karşınıza almak zorundasınız.Rüzgar uygun hızda olmalı.Bunu da windsock denen aletle anlayabiliyoruz. Biz acemiler için ve profesyoneller için şiddetleri değişiyor.İki yada üç noktaya windsock dikip o bölgedeki rüzgarı tayin ediyoruz.Asıl önemlisi kalkış noktasındaki rüzgar diğeri de iniş noktasındaki. Bu arada kubbe yerde durduğu gibi durmuyor kaldırsak bile tepemizde ve dengeli tutmamız gerekiyor. Kenarlardan biri daha hızlı hareket ederse dengesi bozuluyor ve düşüyor. Bunların hepsini becerdikten sonra göğüs basmayı öğrendik , kanadı kaldırırken kollar ve gövdenin pozisyonu çok önemli.Kanadı tepemize getirmek için uygun pozisyonda (göğüs basarak) rüzgarında şiddetine bağlı olarak bir müddet koşmamız gerekiyor.Bu konuların tamamı pratik gerektiriyor.Hatta bu işlem sırasında Çağlar , Serkan'ın kontrolünde yarım metre kadar yerden kesildi. Nihayet ilk uçuş gerçekleşti.Tabi inişte tepedeki tek ağacın üstüne oldu.Alpay ve Zafer'in çabalarıyla paraşüt kurtarıldı. Bu aşamada Zafer kendi tecrübeleri ile, Serkan'a gönüllü asistanlık yapıyor ve bizimde daha hızlı eğitim almamızı sağlıyordu. Havanın kararmaya başlaması ve rüzgarın uygunluğunu kaybetmesi ile yer eğitimimizi bitirdik. Hepimiz yer eğitimi için yeterliliği almıştık. Kanatları katlayıp arabamıza sığdıktan sonra eve geri döndük. Hazırlanan yemekten sonra teorik eğitimimize başladık. Yaptığımız pratik , teorik derslerde çok daha iyi kavramamıza ve mantıkla muhakeme edebilme becerisini de kazandırdı.Bu derslerde paraşüt'ün kısımlarını ve ne işe yaradıklarını öğrendik.A,B,C,D kolonlorı ve frenlerin ne amaçlı kullanıldıklarını daha iyi anladık.Kanat çeşitleri , hangi parametrelerin daha hızlı yada daha güvenli olmasını sağladıkları. Harnes çeşitleri, yedek paraşüt nasıl ve hangi koşullarda açılır. Ders sonunda havada olabilecek emergency durumlar ve kurtulmak için neler yapıldığını gösteren bir vcd yi Serkan'ın anlatımıyla izledik. O gün pek heyecanlı geçmese de son derece dolu ve yorucu olmuştu. Vakit kaybetmeden , ertesi günün hayalini kurarak uyuduk. Cuma sabahı erkenden uyandık 1. ekip ve paraşütler uçacağımız tepeye taşındılar. Artık yer eğitimimiz bitmiş ve yaklaşık 30-40 m. lik bir tepeden atlama aşamasına gelmiştik. Yine Tarsus civarında bir tepeye Serkan, Zafer, Çağlar ve Alpay uçmaya hazırdılar. Zafer, Hülya ve beni almaya gelirken Alpay ve Çağlar ilk uçuşlarını yapmaya hazırlanıyorlardı.Hevesimiz kursağımızda kaldı rüzgar çok şiddetliydi ve uçmamız imkansızdı.Bir süre beklemeye karar verdik ve rüzgar altı bir yerde beklemeye koyulduk.Sürekli rüzgarı kolluyorduk. Nafile .....Şansımız o gün yaver gitmedi. Öğlen olmuştu ve 2 saattir bekliyorduk. Daha fazla vakit kaybetmeden vakit keşif vaktidir diyip ekipmanı eve taşıdık ve tırmanış malzemelerimizi aldık. Zaferin daha önce gözüne kestirdiği alana doğru yola koyulduk. Tarsus'tan Çamlıyayla'ya giderken 22.km civarında meşelik köyünden sonra Kadıncık Baraj alanı içerisinde iştah kabartan duvarları bulduk. Zaman sıkıntımız olduğundan yol üstünden geçerken heyecanla sağa sola bakınırken nihayet Alpaydan beklediğimiz ses geldi " tamam sağa yanaşalım bir yer gördüm " gözüne kestirdiği bir yerde durduk. Malzemelerimizi alıp tırmanacağımız yere çıktık. Önce Alpay çıkıp emniyet sistemini kurdu ve bizde yanına çıktık. Zafer hariç hepimizin daha önceden tırmanış tecrübesi vardı. Zaferde bu işte hiç zorlanmadı. 5 dakika içinde 3-4 m.lik duvarı tırmanıp Alpay'ın yanına çıktık. İp inişi yapmaya karar verdik.3 takozlu bir emniyet sistemi kurarak ilk emniyet dersimizi aldıktan sonra Çağlar hariç hepimiz ilk defa ip inişlerimizi de gerçekleştirdik. Hülya ve Zafer 15 m. 'lik inişi ilk seferleri olmasına rağmen son derece başarıyla ve tereddütsüz tamamladılar. Ben ise havanında kararmasıyla biraz çekinerek ama sorunsuz tamamladım. Malzemelerimizi toparlayıp Zaferlerin yayla evine doğru yola devam ettik. Yaylada soba başında yediğimiz harika yemeğinde etkisiyle günün yorgunluğu iyice bastırdı. Günün kritiğini yapıp Toroslar'ın eteklerinde bizim için hazırlanan yataklarda yarına hazırlanmak üzere uyumaya çekildik. Cumartesi sabahı güneşle uyandık ve odun sobasının üstünde pişirilen lavaş ekmeklerle yapılan sıkmalarımızı yedikten tekrar Tarsus'a uçmaya doğru yola çıktık.Serkanla konuştuk ve hava uçmak için son derece elverişliydi.60 km.lik yol dağ manzaraları ve ekibin muhabbetiyle bir anda bitiverdi. Uçuş alanımız Tarsus'tan sonra Dadalı Köyü civarındaki Çanak Tepeydi (kuzey rüzgarı) . Yine eşyaları taşıma faslı başladı.Ben Çağlarla beklerken Alpay ve Hülya kanatlarının cell'lerini şişirecek rüzgarı yakalamış ve ilk uçuşlarını gerçekleştiriyorlardı. Tepeye geldiğimizde Alpay atlamış ve paraşütü topluyordu. Kalkmak üzere olan Hülya son talimatları alıyordu. Evet artık uçmaya başlamıştık. Çağlar aramızda en uzun süre uçmak isteyendi. İnişleriz sırasında kesinlikle koşarak ve tabi ki ayaklarımız üstüne inmemiz gerekiyordu , üç metre daha uzun uçmak için kıçının üstüne inmeyi göze alan çağlar bizi biraz korkuttu.Ama bu hevesi uzun sürmedi.Gökyüzündeydik ve istediğimiz yere gidebiliyorduk. Yerçekimi yasasını kısmen ihlal etmek oldukça keyif vericiydi.Hayal etmek kadar güzel bir an varsa oda hayalleri gerçekleştirme anıdır. Bu an için uzun zamandır bekliyorduk kısa ve uğraştırıcı bir organizasyondan sonra hepimiz sırayla uçtuk. Kalkış anından sonra boynumuzdaki telsizlerle Serkan'ın talimatlarıyla hareket ediyorduk.Yani onun değimiyle ipimiz onun elindeydi.O tepeden yeterliliği aldıktan sonra daha zor ve daha zevkli olan (tabi ki daha yüksek olan ) tam karşısın da ki kartal (güney rüzgarı) tepeye taşındık ve oradan uçuşlarımızı gerçekleştirdik.Bir aşama daha kaydettik ve harnesde o dakikaya kadar ayakta yaptığımız uçuşları , harnese yatarak yapmaya başladık.Kalkıştan hemen sonra kolonları ve frenleri bırakıp harnese yerleşiyor ve nerdeyse yerle paralel seviyeye geliyorduk.Bu pozisyonun diğer bir avantajı da kanata kollarla kumanda vermekten daha keyifli ve manevra kabiliyetini arttırıcı gövde kumandasını da kullanmamızı sağlamasıydı.Bu işlemin yapılması için yerden belli bir yükseklikte olmamız şarttı. Artık Alpay ve Çağlar talimat gelmeden de manevralar yapabilmeye başlamıştı.Hülya sakinliği ve soğukkanlılığı ile oldukça iyi bir performans gösteriyordu. Hepimiz başarılı atlayışlar yaparken rüzgar kesildi ve dinlenme ve bekleme moduna geçtik.Bir şeyler atıştırdıktan sonra tepenin diğer tarafından atlamaya karar verdik. Artık telsiz yönlendirmelerine daha az ihtiyaç duyuyorduk.Daha yüksekte ve bizi yükselten termik hava akımını yakalayabiliyordum.Atladığımız irtifadan aşağıya doğru süzülürken biranda termikle ; hızlı bir asansöre binmiş gibi metrelerce yükseliyorduk. Bu faaliyetin raporunu yazmak bana düştüğünde aklıma gelen ilk zorluk o anı uçma anını nasıl tanımlayacağımdı. Bu coşkuyu ancak bu arzuyla yanan insanlara anlatabilirmişim gibi geliyor. Elimizde eğitime başladığımızdan daha ileri düzeyde olanları kullanacağı paraşütlerde vardı. Yeterli seviyeye geldiğimizi düşünen hocamız onunla da atlayabileceğimizi söyledi.Her bakımdan daha keyif vericiydi onunla uçmak.Yapmak istediğini adeta hissediyor ve daha düşünürken yapabiliyormuşsun gibi geliyordu.Üstelik işin bir artısı daha vardı.300-400 m.lik tepeden atlıyorsun sonrada oraya geri çıkıyorsun.Hem keyif hem antrenman oluyordu. Gün batımı saatleri geldi.Artık bir ekip olmamız gerektiği talimatıyla, atlayışa hazırlanan arkadaşı giyimini ve hazırlıklarını biz kontrol etmeye başladık.Bir kişi harnesi kontrol ediyor diğer iki kişi kanatı yayıyor ve kolonları hazırlıyordu.Telsiz kontrolü de yapıldıktan sonra kolonlar harnes üzerindeki kilitli karabinalara geçiriliyor ve kilitleniyordu.Atlamak keyifli ama rüzgarın yetersizliğinden dolayı biraz da olsa tehlikeli olmaya başlamıştı.Son atlayışlarımızda telsiz kumandasını da kaldırdı.Kendi kararlarımızı veriyor ve rüzgar'ı hissederek hareket ediyorduk.Benim son atlayışım biraz tehlikeli oldu. Rüzgar yetersizliği dolayısıyla temel eğitimlerimizi yaptığımız kanat kalkamıyordu.Daha hızlı bir kanatla ilk defa kalkacaktım , koşma mesafemde oldukça kısa ve bitimi 3-4 m.'lik bir yamaçtı.Tüm gücümle göğüs basarak koştum , Serkan yamacın kenarında müdahale etti ve beni durdurdu.İkinci deneme için geriye yürüyüp hazırlandım.Kanatların daha iyi rüzgar almaları için iki arkadaş uçlarından gergince tutarak cell ağızlarının iyice rüzgarla dolmasını sağladı.Koşmaya başladım, koşucak alanım kalmamış ama kanat halen yeterli yüksekliğe ulaşamamıştı.Biraz yerden kesildim ama kalkamama ihtimalime karşı temel eğitimimizde öğrendiğimiz 'kalksan bile koşmaya devam et' ilkesini uygulayıp havada koşmaya devam ettim.Kalkışın heyecanıyla yapmam gereken manevrayı yapmakta geciktim , üstümüzde acil durumlar için telsiz taşıyorduk , telsizde de sorun varmış ve bir çalışıp bir çalışmayan telsiz o anda çalışmadı.Serkan yukarda , Zaferde ineceğimiz yerde bizi gözetliyorlardı.Heycanlıda olsa Zafer'inde yardımlarıyla sorunsuz bir iniş yaptım.Sonradan öğrendiğime göre tepedeki ekip bana yardımcı olmak için seslenmişler ama duymadım.Yer ekibi (Zafer) ile kurduğum görsel temas oldukça rahatlattı beni. Gün batımındaki son atlayışlarımızı da (rüzgar kesilse bile) tecrübemiz ve adrenaline olan açlığımızla daha uygun bir yöne doğru yapıp bitirdik. Kaç defa atlarsak atlayalım tadı damağımızda kalmıştı. Bir gün daha bitmişti.Ertesi gün hava uygun olursa daha yüksek bir tepeden atlama ihtimalimiz vardı.Adana'ya Kabasakal Tepesine gidecektik. Hepimiz bunun hayalini kurmaya başlamıştık.Herkes oldukça yorgun ama dinçti. Bunun üstüne bir hamam her şeyi temizler dedik Alpay , Çağlar ve Zafer hamama gitti. Pazar sabah hayal kırıklığı ile uyandık.Hava berbat ve düzelecek gibi görünmüyordu.Serkanla konuşup eğitimimizin kalan bölümünü daha sonra tamamlamak üzere Tarsus'tan ayrıldık.1 günümüz daha vardı.Kapadokya'ya gitmeye karar verdik.O gece Ürgüp'te gezdik ve yörenin şaraplarından aldıktan sonra kamp alanı aramaya başladık.Bölge yerleşim birimlerine çok yakındı. Kamp alanı olarak şehre girmeden 1Km. önce yoldan ayrıldık.Etraftaki peri bacalarına bakıp kendimiz için uygun olanı seçtik.İki katlı bir evdi.Alt kat tek parça ve genişti.Sanki oturma alanı gibi dizayn edilmişti.Üst kata dönerek çıkan bir merdiveni vardı.Üst kat üç bölümden oluşuyordu.Dar kapıdan geçilen bir oda ve mutfak olduğunu düşündüğümüz kısımla beraber olan diğer oda. Evin içindeki en ufak bir ses ,diğer kısımlardan daha da fazlalaşmış şekilde duyuluyordu.Bu yüzden gece uyumakta biraz zorlandık.Gece eve zarar vermemek için daha önce ateş yakılmış bir alan bulup orda kamp ateşimizi yaktık ve kaçınılmaz muhabbetimiz yöre şarabıyla demlenmeye başladı. Pazartesi sabahı uyanıp hemen yola koyulduk kahvaltıyı , çömlekçiliğiyle ünlü Avanos'ta yaptık.Oradan göremeye gitmeden olmazdı. Göreme girişinde gördüğümüz sarı tabeladan girerek ,birazda off-road yaparak kiliseye vardık. Bayram dolayısıyla kapalıydı ama etrafta doyasıya dolaşılacak evler vardı.Nerdeyse hepsini gezdikten sonra milli parka gittik ama girişin Beş milyon olmasından dolayı girmeden yolumuza devam ettik.Artık dönüş yolculuğu tam manasıyla başlamıştı. Ihlara Vadisi ve Derin Kuyu'yu da görmek istemiştik ama vaktimiz yetmedi. Nevşehir'in Kavak Köyünde , köy meydanındaki lokantada tıka basa menemen ve saç kavurma yiyip sadece 7 milyon verince adresini de verelim diye düşündük.Lokantanın adını unuttuk ama sahibi Halit Mayda ve telefon numarası da 0384 257 42 92 Bolu dağında aniden başlayan kar yağışıyla 5 saat mahsur kalmamızın dışında bir aksilik yaşamadık.Alınan tüm önlemlere rağmen Bolu Dağı bir felaketti. -------------------------------------------------------------------------------- Tepe adı : Kartal Tepe - Çanaktepe Yerden Yüksekliği : 90 -110 metre Kalkış Yerinin Eğimi : Kartaltepe'den uygun, Çanaktepe'den dik. Araçla Çıkma Süresi : Yürüyerek 20 dakika Yol Durumu : Her iki tepe anayol üzerinde bulunuyor. Rüzgar Durumu : Limitler dahilinde En Yakın Yerleşim Yeri ve Uzaklığı : Tarsus-Kartaltepe:10 Tarsus-Çanaktepe:15km. 

-------------------------------------------------------------------------------- ÖZELLİKLERİ Her iki tepede eğitim tepesi olarak kullanılıyor. Kartal Tepe'nin kalkış bölgesine araçla ulaşılabiliyor ama iniş yerinde zirveye yürüyerek ulaşılabiliyor. Eğiminin uygun arazinin yumuşaklığı ve iniş alanlarının engelsizliği ile Kartaltepe başlangıç yapacaklar için uygun. Çanaktepe'nin zirvesi düz olmasına karşın önü dik ve koşu yapılabilecek yer yok. Bunun yerine daha uygun olan 15m aşağıdaki alan kullanılabilir. Her iki tepenin de iniş alanları engelsiz. Dikkat Edilecek Hususlar: Çanaktepe'nin kalkış yerleri ideal değil. İniş alanı ideal olmakla beraber etrafta ağaçlık, çalılık ve bir dere mevcut.
Pandül

Okunma 28466 defa
Bu kategoriden diğerleri: « Bolu Eğitimi 2 İskoçya »
Yorum eklemek için giriş yapın