Yanıkdere

Tarih: 15.08.2001
Hazırlayan: Kaan Kurt
Etkinlik yeri: Yanıkdere
Katılımcılar : Alpay Oğuş, Ayça Oğuş,Çağlar Öğünç, Hülya Erşah, Kaan Kurt, Mehmet Alpözgen, Miray Kurt

"İlk faaliyetini yapacak olan Miray sabahın köründe uyandı ve benide uyandırmaya çalıştı ama nafile o gün yataktan kalkmak istemiyordum. Miray Bağdat caddesinde yürüyeceğimizi zannederek bir süs bir hazırlık gidiyordu. Yola çıkmamıza daha birbuçuk saat vardı. Saçlar yapıldı, makyaj ve en şık sportif kıyafetler seçildi; yola çıkmanın zamanı gelmişti. 

Ayça, Alpay,Hülya ve Mehmet bizi Pendik dörtyoldan alacaklardı. Arabaya bindikten sonra ilk olarak nereye gideceğimize karar verdik, önümüzde birkaç alternatif vardı ve en iyisi Yanıkdere dedik düştük yollara. Kahvaltı etmek için Ayça yolumuzun üstünde Hereke'de bir çay bahçesine götürdü bizi. Sabah kahvaltısı ve sıcak çaylar... Yolda bir köy pazarından aışveriş yaptıktan sonra Yanıkdere'ye doğru yola devam ettik.Yanıkdere köprüsünü geçmeden sağa doğru kıvrılan yoldan girince arabayla madene kadar ilerliyebiliyorsunuz. Madenin orada aracınızı parkedecek bir çok yer mevcut. Bizi orada kaptan karşıladı, kaptan ne cins olduğu belli olmayan (karışık) sevimli bir köpek. Biraz kaptanı sevdikten sonra alınan yiyeceklerin taksimatı yapıldı ve Yanıkdere'nin sağ tarafından yola başladık. 

Yanıkderede su bayağı azdı. Bizde hemen derenin içine indik. Biz inmesek bile Ayça ne yapar eder suya girerdi zaten. Ben suya girmeden nasıl ilerlerim derken Ayça sudan çıkmadan nasıl ilerlemenin hesabını yapıyordu. Yolumuzun üstünde birden kaşımıza meyveler çıktı. Böğürtlen... Herkes böğürtlenlere adeta saldırdı. Ama Hülya gibisini görmedik. Aynı anda iki eliyle ağzına otomatik robotlar gibi böğürtlen atıyordu. Herkes yeteri kadar böğürtlen yedikten sonra yola devam etmek istedik ama nafile, Hülya'yı böğürtlenlerin başından bir türlü alamadık. Zar zor çekiştire çekiştire Hülya'yı yola soktuk. Tekrar yoldaydık ve ilerliyorduk. Derenin içine daldık.

Uygun bir yer seçip öğlen yemeği yemeye karar verdik.Yaklaşık 2 saatlik yolun sonunda ufak bir düzlük var , matları serdik çayları koyduk güzel bir öğlen yemeği yedikten sonra güneşte uzanıp biraz dinlenip geriye dönüş yoluna başladık. Dönüşte derenin yanındaki patikadan yürüyüşümüzü sürdürdük.

Dere içerisinden yürümek istemeyenler için yandaki patika bayağı bir süre devam ediyor. Sanki bir temizlikçi gibi arkamızdan kalan hülya böğürtlenleri temizliyordu ve artık renkli gördüğü her şeyin tadına bakıyordu. Nihayet patika bitti ve açıklık bir alana çıktık. Buradan manzara çok güzeldi ve burası Yanıkdere parkuru'nun başlangıç noktası ayrıca kamp alanıydı. Kısa bir mola verdik burada. Aracımıza ulaştığımızda bizi gene kaptan karşıladı. Alpayla kaptan çok iyi anlaşmışlardı. Alpay kaptana aferim, aferim deyip iki eliyle göğsünü okşadığında kaptan çılgın gibi bir yerlere koşturup geri geliyordu. Kaptanın çok hoşuna gitmişti bu. Kaptanla vedalaştıktan sonra aracımıza binip İstanbul yollarına düştük yine yeniden.

Dere yürüyüşü çok zor olmayan yaz ayları için ideal bir rota. Soğuk su içerisinde güneşin sıçağını hissetmeden yürünebilir. Sıçak olsada sorun yok zaten. İsteyen suya. Hem yakın hem keyifli bir rota

Okunma 11264 defa
Bu kategoriden diğerleri: « Pelitözü -Bilecik Bozcaada »
Yorum eklemek için giriş yapın