
Şehirden çıkıp Kastamonu yönüne dönüp 25 km. manzaralı bir tırmanışla Ilgaz geçidine ulaştık. Yolun sağında Karayolları Bakım Evi , karşısında Doruk otel var. Karayolları binasının hemen sağından giden toprak yola girdik, arabanın rahatça gidebileceği bir yol fakat yağışlı aylarda kaygan olabilir, dikkat! Bundan sonra en geniş yolu takip ederek (devamlı sola saparak), geniş bir açıklığa ulaştık. Kamp yapmak için çok güzel bir yer burası. Meydana geldiğimizde yol sağa doğru kıvrılarak devam ediyor, yolun solundaki düzlüğe kampımızı attık. Saat 20:00 ı geçiyordu ve hava burada hava oldukça soğuktu, sıkı giyinmekte yarar var. Isınmak için kamp ateşimizi yaktık, akşam yemeği ve ateş başı sohbetinden sonra, uyku iyice bastırmıştı. Gökyüzü öylesine güzeldi, yıldızlar o kadar çoktu ve bize yakındı ki, kimsenin canı çadıra girmek istemedi. O gece ilk kez dışarıda uyudum, ama epey zor oldu; -korkudan değil- yıldızları seyretmekten kendimi alamıyordum.

Sabah 07:00 de uyandık, kahvaltımızı yapıp, kampı topladıktan sonra 08:30 da yürümeye başladık. Meydan sağımıza gelecek şekilde kamp yerine arkamızı dönüp yaklaşık 50 m. yürüdükten sonra bir dağ kulübesine rastladık. Kulübeyi sağımızda bıraktığımızda önümüze bir su yolu vardı. Bu su yolunu takip ederek ormanın içinde ilerledik. Hafif bir tırmanıştan sonra küçük bir meydana ulaştık. Ve saat 2 yönünde zirve külahı tüm haşmetiyle görülüyordu. Meydandan yönümüzü tayine çalıştık ve rotamızı belirledik. Zirve karşımızda duruyordu, bulunduğumuz tepeden aşağı vadiye inip oradan da bir şekilde yukarı çıkmalıydık. Tekrar ormanın içine dalıp vadiye indikten sonra, belli belirsiz patikalar ve ufak çarşaklarla yolumuza devam ettik. Karşı tepeye çıktığımızda çam ormanını altımızda bıraktık.

Bundan sonraki yolumuz çıplaktı, güneş yükseliyordu ve başımızın etrafında uçuşan küçük kara sinekler çok can sıkıcıydı.Yaklaşık 45 derecelik bir eğimle tırmanmaya başladık, saat 11'e doğru zirvedeydik. Yukarıda 1,5 saat kadar oyalandık, uzun uzun dinlenip güneşlendik. Hatta Alpay ve Çağlar aralarında şakalaşırken gerçeğe dönen zirveye karpuz taşıma hikayesiyle -Çağlar'ın çantasına koyup yukarı çıkardığı koca karpuzla- güzel bir karpuz ziyafeti çektik. Çağlar'dan bir dahaki zirvede kavun istiyoruz.Dönüşte yolu biraz değiştirdik, zirveden indikten sonra karşıdaki alçak tepeye çıktık ve büyük meydana kadar sırttan ilerledik. Ama sonunda belki biraz fazla solda kaldığımızdan gereğinden fazla dik bir yokuş inmek zorunda kaldık. Kamp alanında bıraktığımız arabamıza atlayıp, İstanbul'a doğru 500 km lik dönüş yolculuğuna başladık. Yaklaşık 6 saat sonra İstanbul'a vardık. Dağlarla bu seferki buluşmamızda böylece sona erdi.