
Hasan Boyacı ,Özgür Konya ve Ali Cangül’den oluşan minik ekibimize Enis Kayserilioğlu’da katıldı bu kez. Hep birlikte Gebze’de buluşarak 2 şubat sabahı saat 05.00 da yola çıktık.
Aracımızı kullanan Hasan abinin dışındaki tüm ekip üyelerinin yol boyunca uyuması sesiz bir seyahate olanak sağladı. Saat 07.00 da Bursa’ya ulaştık. Çekirge’de bir pastanede sabah kahvaltısının ardından Uludağ’ın virajlı yollarından kıvrılmaya ve yükselmeye başladık. Milli park girişine kadar yol kuru ve karsızdı. Milli park gişesini 1 km geçtikden sonra yol buzlanmaya ve karlanmaya başladı.Yine de zincir takmaya ihtiyaç duymadan Oteller bölgesine ulaştığımızda saat 09.00 olmuştu.

Amacımız Oteller bölgesinin arkasındaki Cennetkaya’da kamp yapmaktı. Bunun için Kar Otel ve Ulukardeşler Otelinin arasından başlayan pisti geçmemiz gerekiyordu. Bayram nedeniyle aşırı kalabalık olan Uludağ’da bu pisti sorunsuz tırmanmak için erken bir saatte yola çıkmak gerekiyor. Biz de öyle yaptık. Ağaoğlu Resort’un telesiyejinin yanından yüklü olarak tırmanmaya başladık. Etraf sakindi. Aldo’nun afişlerinin ve birkaç erkenci kayakçının dışında ortalıklarda kimseler gözükmüyordu. Yaklaşık 650 m lik yürüyüş mesafesinin ardından sırt hattına ulaştık. Bu sırt hattının arka tarafı Cennetkaya bölgesi. Ancak bu bölge kaybolmalara karşı önlem amacıyla çitlerle boydan boya kapatılmış. Dolayısıyla kayakçıların bu bölgeye istemeyerek geçişi önlenmiş. Çitin diğer tarafına geçerek 200 m sonra kamp yapacağımız bölgeye ulaştık. Bu noktada kar oldukça fazlaydı.üzerine bastığımız zeminde 1,5 m kadar kar vardı ancak sertti ve batmıyordu. Ilk olarak zemini bir miktar kazıp içerisine çadırlarımızı kurup çevresini de kar duvarıyla kapattık. 45 Euroluk kar küreğiyle beraber 2 milyonluk soba küreği ilk sınavlarını başarıyla geçtiler. Hava açık ve güneşliydi ancak kuzeyden yavaş yavaş bulutlanmalar başlamıştı. Çevrede biraz tur atıp kısa bir keşifden sonra ton balıklı makarnadan oluşan öğle yemeğini yiyip tulumların içinde uyumaya başladık. Bu sırada kayak pistindeki insan sesleri artmaya başlamıştı. Saat 16.00 da kalkıp eğitim amacıyla kar mağarası kazmaya başladık. 16.30 da başladığımız mağara kazma işini nöbetleşe sürdürerek 1 saatte 2 kişinin rahatlıkla kalabileceği bir mağara oluşturduk ve fotoğraflar çektik. Daha sonra hep yapmayı düşündüğümüz kazma ile buz üzerinde durma teknikleri üzerine çalıştık. Kendimizi kısa buz parkurlarına atıp kazmayı saplayarak duruyorduk. Bu sırada yavaş yavaş kar yağışı başlamıştı.
Kar eğitimlerinin ardından tekrar çadırlara döndüğümüzde iyiden iyiye ıslanmıştık. Çadır lambasının ısısıyla uzerimizi kurutabildiğimiz kadar kurutup akşam yemeğimizi yedik. Daha sonra ben ve Hasan Abi derin muhabbetlere girip erken bir saatte uyurken Ali ile Enis kafa fenerlerini takıp sis ve tipinin altında gece yürüyüşüne çıktılar.
Gece oldukça sakin başlamıştı. Ancak sabah saat 06.00 civarı nda uzaktan bir köpeğin havlamasıyla uyandık. Çok geçmeden havlamalar çadırın hemen çevresinden gelmeye başlamıştı. Iki köpeğin hırıltıları ve havlamaları tentenin hemen diğer yanından geliyordu. Bir süre sesiz kaldık. Daha sonra Hasan abinin çadırın içinden feneri yakmasıyla köpekler kaçıştılar. Ancak çok geçmeden bu kez daha kalabalık bir şekilde tekrar geldiler. Her taraftan havlamalar geliyordu. Yine lamba operasyonunun ardından gür bir hoşt sesiyle bu saldırıyı da bastırdık. Ufak tefek cılız havlamalar bir süre daha devam etse de sağdan soldan gelen garip birkaç hayvan sesiyle sabahı bulduk.
Ancak bu kez de şiddetli sayılabilecek bir tipi başlamıştı. Kahvaltıları çadırların içinde yapıp saat 10.00 da kampı toplayıp geri dönüşe başladık. Çite ulaştığımızda manzara ilginçti. Sise ve tipiye rağmen pist hınca hınç doluydu. Bir yandan snowboardçular diğer yandan kayak yapanların yanından Bağdat caddesini aratmayan yoğunluğun dikkatiyle insanların bizi uzaylı sanan bakışlarının ardından aşağı doru inişe başladık. Bu sırada yanımıza hızla bir kayakçı yaklaştı. Adı Serdar’mış ve Anadolu Dağcılar Birliği’ndenmiş.”Sizi dün giderken gördüm ,içim gitti.”dedi. Kısa ve hoş bir sohbetten sonra yolumuza devam edip aracımıza ulaştık. Bu kez tekerlere zincir takıp inişe geçtik. Çekirge’de geleneksel hale gelen Iskender molasından sonra feribotla Gebze’ye ulaştığımızda saat 16.00 olmuştu.
Kamp yaptığımız Cennetkaya’nın oteller bölgesine 850 m yürüyüş mesafesinde olmasına rağmen oldukça bakirdi. Insanlara yakın olmanıza rağmen çitin diğer yanında bulunmanız nedeniyle yalnızsınız. Kamp ve eğitim için çok müsait bir alan . Ancak bu noktaya sorunsuz ulaşmak için erken saatte pisti geçmek şart. Bu kampda kar duvarı yapma , kar mağarası kazma ve kazma kullanma konusunda çalıştık. Oldukça verimliydi. Diğer yandan kış kampçılığı konusunda eksikliklerimizi de görme fırsatı bulduk..Mart ayında Bursalı dağcı arkadaşlarımızla yapmayı planladığımız zirve tırmanışı öncesi faydalı bir etkinlik oldu.
Özgür KONYA