Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:52

Cumalıkızık

Yazan
Öğeyi Oyla
(0 oy)

 

Nagahan ol şara vardım
Ol şarı yapılır gördüm 
Ben dahil bile yapıldım 
Taş ü toprak arasında 
On dördüncü yüzyılın şiir ve hikmet yüklü simalarından Hacı bayram veli,Çok farklı şekillerde yorumlanabilecek bu mısralarında o çağın anadolusundakı imar faaliyetlerini de anlatır gibidir.Gerçekten onbirinci yüzyıldan itibaren yurt edinilmeye başlanması ile Anadoluda yeni bir şehirleşmenin ve yeni bir hayatın şekillendiği görülür. Müslüman türkler,bizans ve öncesinden kalan şehir mirasını tahrip etmeden anadoluya yerleşir ve kendi şehirlerini kurarlar. 


Anadolu,medeniyetler beşiği ,nice kavmi bağrında barındırmış bu güzel yurt, oğuzlarıda buyur eder. 14.yüzyıl Türklerin ovalarda at toynaklarının yankılandığı,kılıc şakırtılarının Vadileri inlettigi yüzyıldır.Oğuz boylarından kızıklar Ertuğrul gaziden yurt isterler,Ertuğrul gazi' de uludağ eteklerinde bursaya bir sigara içimi yer verir. Cumali bey, Fethi bey, Hamlı bey, Bayındır Bey köylerini kurarlar. 

Bu köylerden günümüze kadar mimari yapsını koruyabilen tek köy Cumalıkızıktır. Cumalıkızık köyü geleneksel malzemesi olan ahşabı, yaşı alaturka kiremit çatı örtüsü ve yesili ile Dokusundaki özellikleri günümüze kadar alabildigince koruyan bir kırsal yerleşme alanı olarak Türk sivil mimarisinin bize bıraktığı önemli bir mirastır. 

Osmanlı döneminde şehir ev sokak mahalle çarşı yerli yerine oturur.Eski şehir hayatının asıl kahramanı evdir. Günün çoğu zamanı burada geçer. Burada doğulur yaşanılır ve yeni hayatlar kurulur. Ev sırrını dışarıya vurmaktan kaçınan bir medeniyetin kutsal aile ocağıdır . Bu ocak tüttükçe aile yaşar toplum sağlıklı olur. Hayatı bütün dış tesirlerden koruyan ev yaşanılan bir bütündür. Bu yüzden tabiatıda içinde bulundurur. Avlu kapısından girildiğinde bu dışa kapalı dünyanın kendi iç alemi ile karşılaşılır. Bu iç dünya tabiatla uyumlu bir bütün teşkil eder. 


Evlerin iki temel özelliği vardır:yalın ve işlevsel olmaları.Yalın çünkü şatafattan ve ihtişamdan eser bulunmaz. İşlevsel çünkü her santimetrekaresi günlük yaşamın ihtiyaçlarını karşılamak için düşünülmüş ve motif motif örülmüştür. Yalın ve işlevsel sivil mimari doku bu özellikleri ile kralların saraylarını bile gölgede bırakan bir tarihsel hayranlık uyandırır bizde. Cumalıkızık evleri bir tesadüf sonucu bu güne gelmiştir. Cumalıkızık köylüsü her bir taşın altında Kapı tokmağında cumbasında ağaç işlemesinde izleri olan göz nuruna alın terine sahip çıkmıstır. Yüzyıllarca yangına fırtınalara sele çığa karşı korumuştur. 

Sade iddiasız bir dış görünüş
sokağa bakan duvarlar ya tamamen penceresiz yada pencereler küçük 
yukarda kuzeye bakan soğuk rüzgarlara açık duvarlar sağır 
Cumalıkızık’ta terk edilmemiş hemen her evin asması vardır. Asma gölge demek yeşil demek şan demektir. Pencere önündeki saksılar baharda zambak açar. Pencereden sarkan bir gelın çiçeğinin kokusu gelir. Bir kız pencereyi hafif aralar pencerenin köşesinden size bakar. Sonra birden kapar perdeyi bir giz gibi. O orda varmıydı yoksa bir hayalmiydi? Bilirsiniz ama söyleyemezsiniz

Yazın güneşin, kışın rüzgarın tesirini kesen evlerin geniş saçakları zaman zaman birbirlerine çok yaklaşır .Bazende çok az açıklığı olan bir sokak örtüsü teşkil ederler. Bir lodos eser evler biraz daha birbirlerine sokulur,nefesleriyle birbirlerini ısıtırlar sevgililer gibi. 


Eski evlerin dış kulağı,kapı tokmağı.çalınsa kapı açılıverecek.kapı açılınca ağaçlar dal verecek. Güller yaprağa duracak kuş sesleri su şırıltılarına karışacak. Kapı açılmıyor, oysa açılmalı bir açan olmalı sessizce.Evet bu bir rüya. Hazine belkide kapının ardında Gözümüz tahta kanatlı kapının yukarılarına kayıyor. 

Ağaca oyulmuş bu ay yıldız insanın isterse. Gökten ay ve yıldızı çekip yere indirebilecek gücünü simgeliyor. Sabah buğu yükselir çatılardan, gecenin mahmurluğu kalkar. Toprak uyanır köylü yola çıkar. Gidilecek yol uludağ yoludur kadınlar yerfıstığı sökeceklerdir yerden, erkekler odun kesecektir. Yaşlı genc çocuk kadın çalışacaklardır. Evler sokaklar çesmeler çınarlar kadınlar çocuklar birbirleri ile imece yapacaklar. Alış verişte ulunacaklar. Hepsi bir yaşamı sürdürebilmek içindir. Sokağın köşesinde bir zamanlar yılan dili gibi yanan fener masalsı bir tekerlemedir artık. 

Köşe başında kuyu
Kuyunun içinde suyu
Suyun içinde mercan
Ya bunu bilecen ya bu gece ölecen
Bu sokakların ıssızlığı, bir cin aralığı insanı çıldırtmak içinmidir? Biraz sonra Aralığın öte ucundan belinde kılıcı ile bir efe çıkacak diye beklersiniz ama o titreyen gölge Bir çocuğun gölgesidir. 

Objektifimize vuran ilk gün ışığı uyanan doğa bizlere mitolojik hikayeleri hatırlatıyor. Uludağ etekleri efsanelerle doludur.Sönmeye yüz tutmuş titrek bir mum alevi sesiyle ermiş. Bir ihtiyar bakalım ne anlatır. 

Ah benim sırma saçlı torunum. Nuh peygamber efendimizin gemisini bağlamadığı liman mı var? Tekmil bursa ovasını gemisi ile gezermiş.Bakacak kayasınada gemisini bağlarmış. Bu delikli kaya onun içindir.Eğrek meydanındaki bu çınar nelere tanık olduğunu sormazsanız söylemeyecek. Bu çınarın dallarında kaç insanın çetelerce asıldığını çınardan başka bilen yok ve her devrilen çınarla artık bilen de kalmayacak. 

Taş ve toprakla inanç ve emekle birlik ve dayanışmayla kurulan eski şehirlerimiz... Çevre şartlarını en akılcı ve en güzel şekilde değerlendiren tabii çevreyi tahrip etmeyen. Sanki onun bir parçası olan yapılarımız

Cumalıkızıkta sessizliğin,dinginliğin,doğanın yaşamı güzelleştirmenin çağrısı var İnsanların düşlerinde aradıkları hazine aslında avuçlarının arasında. 

Odada yığın yığın
Gölgenin salkımları
Sofada yalnızlığın
Duyulur adımları
Odalar ve sofalar
Evler düz nara benzer
Nar tanesi sofalar
Akşam yol gibi gezer
Sükun su gibi akar 
Bugün bu evlerin bir kısmı harap haldedir.Birer taş ve toprak yığınıdır şimdi.kimisinin yalnız duvar kalıntıları kimisinin süslemeleri,önemli ayrıntıları. Cumalıkızıkta evler gölgeleri gittikçe azalan, Yer seviyesine yaklaşan yapılardır. Cumalıkızık'tan ayrılıyoruz. Aklımız sorularla yüreğimiz sevgiyle dolu. Ona,Cumalıkızığa sahip çıkmak gerek. Tarihide kültürüde yapan insandır koruyanda yaşatacak olanda insandır. İnsanların düşlerinde aradıkları hazine aslında avuçlarının arasında. Hazine altın, mücevher değil hazine tarih, hazine Cumalıkızık. 

Yazar: bilinmiyor. Zamanında biryerlerde bir basılı sayfa üzerinden alınmıştır.
Fotoğraflar : Yıldırım Çelik 
www.yildirimcelik.org
Okunma 8068 defa
Bu kategoriden diğerleri: « Anladım ISRAF »
Yorum eklemek için giriş yapın