Ekipler:
1.Ekip : Hasan Hüseyin BOĞAZ, Haluk YILDIZ, Ebru YILDIZ 2.Ekip : Oğuz ŞENOL, Hakan KOYUNCU 3.Ekip : Ömer ağbi Kamp ekibi : Hakan YILDIZ
Çok özet geçersem dağa çıkarken ana kamp-3800 m' den sonra kamp yükü ile birer gün ara ile 1. kamp - 4300 m, 2. kamp - 5300 m ve 3, kampa 6210 m (Razdelnaya zirvesi) çıktık.Burada çadırımızı bırakıp, 1.kampa inip 2 gece dinlendik sonra tekrar birer gün ara ile 2. kamp ve akabinde 3. kampa, kamp yükü ile çıktık.Yani 2 .defa 6210 metrelik Razdelnaya zirvesine kamp yükü ile tırmandık.Burada Hakan ile yaptığımız değerlendirme ile 6400 m.deki 4.kampa gitmeme kararı aldık.Ertesi gün (17 Ağustos)güneşli ve temiz bir havada sabah 07,00' de zirveye doğru yola koyulduk.Ben bütün faliyet boyunca devam eden öksürük ve soğuk algınlığı probleminden dolayı 6800 m civarı (zirveye 2-3 saat mesafeden)geri dönerek 3. kampa akşam 16,30 da vardım.Hakan müthiş bir performans göstererek zirve yapıp (7134 m) akşam 7' de 3.kampa vardı. Ertesi gün yoğun sis ve kar yağışı altında 1. kampa kadar indik.Böylece 8-17 Ağustos tarihleri arasında 10 günlük bir sürede 7000' lik bir dağ tırmanışını bitirdik.Normal süreçte bu tırmanış üç hafta sürmesi gerekiyordu.Ancak çalışan insanlar olarak bizim zamanımız yoktu..

2 gün diğer ekip arkadaşlarımızı kamp yerinde bekledik.Hasan Hüseyin Boğaz, Haluk Yıldız ve Ebru Yıldız arkadaşlarımız da olumsuz hava koşullarına rağmen, havanın yarım gün açmasını fırsat bilerek 4.kamptan bizden 2 gün sonra zirve yapmayı başardılar.Tahminim son zirveyi de onlar yaptı.Biz bölgeden ayrıldığımızda Lenin' de hava artık çok kötüydü.Ömer isimli bir Türk dağcı arkadaşımızı Lenin' de 3. kampta bıraktık umarım o da aldığımız bilgiye göre 7000 m civarına kadar çıkıp bizden 1 hafta sonra Türkiye' ye döndü. Giderken boyumuzun ölçüsünü almaya gidiyoruz demiştik.2 adet Zirve dağcılık üyesinin(Hakan Koyuncu-Oğuz Şenol) bu ilk 7000' lik denemesinden bir zirve ve bir 6800 m ile geri döndük iki kere 6210' luk bir dağa kamp yükü ile çıktık.7000' lik dağlara nasıl tırmanılır, ne tür ekipman gerekir, lojistik destek vs nasıl sağlanır gibi sorular kafamızda gayet net olarak cevaplarını buldu.Yani tecrübe kazandık.İleride yapılacak org.larda arkadaşlarımıza destek vermek için hazırız.

Faliyet için ciddi bir yatırım ve zaman gerekiyor.Cebimizden 1100 $ çıktı :o(.Bunun yarısı 550 $ THY+Yurt Dışı Çıkış Harcına gitti.Sırf bu dağa gitmek için de dünya kadar yeni malzeme aldık.1000 $ civarı da bunlara para verdik.Maddi tarafını geçtim, zaman olarak 17 gün harcadık..Normalde böyle bir dağ için 3 haftayı gözden çıkarmak lazım.Özel sektörde çalışan birisi olarak zor..

Sonuç olarak gayet keyifli bir etkinlik oldu.Allahtan şans yüzümüze hep güldü.Eylül ayı başında Kadıköy' de , Zirve dağcılık üyelerimize Lenin ile ilgili fotoğraf gösterisi ve söyleşi yaptık.2 Ekim C.tesi İzmir -Alsancak' da klüp merkezimizde ve 17 Kasım' da İstanbul Kadıköy Liman kahvesinde tüm ilgilenenlere yönelik olarak tekrarlayacağız. Bizim Kırgızistanda bulunduğumuz günlerde Pobeda zirvesinde vefat eden Hakan Güvenç' e Allahtan rahmet diliyorum.Aşağıda partnerim ve kayınbiraderim Hakan Koyuncunun notlarını ve gezi maliyetini bulacaksınız:
PEAK LENİN ( 7134 m ) ZİRVE GÜNLÜĞÜ
Ankara'dan Haluk, Ebru ve Ömer Abi uçakla Istanbul hava limanina geldiler. Hüseyin, Oguz ve ben arkadaslari karsiladik. Haluk' un kardesi Hakan YILDIZ bize Biskek' ten katilacak. Kendisi üniversite ögrencisi. Biskek' te türkoloji okuyor. Bu sene okulunu bitirmis. Çok iyi derecede rusça ve kirgizca konusuyor. Hakan kamp elemani olarak bize katilacak.
05.08.2004( persembe )
Istanbul' dan yarim saatlik rötar yapan uçagimiz 17:30 da havalandi.Türkiye saati ile 22:00, kirgizistan saati ile 01:00 da Biskek' e indik. Pasaport kontrolünün ardindan bavullarimizi alarak bekleme salonuna geçtik. Burada Hakan YILDIZ bizi karsiladi. Osh sehrine gidecegimiz uçagin saati 11:40. Bekleme salonunda ki koltuklara yayildik.

06.08.2004 ( cuma )
Uyandigimda saat 07:30 du. Kahvalti vs.nin ardindan osh uçaginin kalkis saati geldi. Uçak tam zamaninda havalandi. 40 dakikalik bir uçusun ardindan 12:30 da Osh sehrine indik. Çantalarimizi alip havaalanindan ayrildik. Anlastigimiz acentanin bir elemani bizi disarida karsiladi. Ömer agabey bize son anda dahil olmustu. Bizim izinlerimiz (sınır izni ve Kırgızistanda kalış izni) önceden acenta tarafindan alindi. Gelen arkadasla Ömer agabeyin izin islerini konustu Haluk. Sehre gidildiginde halletmeye çalisacaklar. Kamaz adi verilen araçla ana kampa kadar gidecektik. Kamaz kamyonla otobüs karisimi bir araç. 12 kisilik bir araç. Çantalarimizi kamaza yükleyip oturuyoruz. 2 ingiliz de bize katiliyor. 13:30 da havaalanindan hareket ediyoruz. Araçta bir ariza oldugunu söylüyorlar. Bizi sehir merkezinde birakacaklar. Alisveris yapacagiz. Onlarda bu arada araci tamir ettirecekler, ayni zamanda Ömer Agabeyin izin islerini halletmeye çalisacaklar. Izin alinmadan daga götürmüyorlar. Jandarmanin kontrolleri varmis. Güzel bir otelin önünde duruyorlar. Çantalarimizi otelin önüne birakip alisveris yapiyoruz. Aldigimiz yiyeceklerle otel önündeki masalarda karnimizi bir güzel doyuruyoruz. Saat 17:00 da araç geliyor. Arizayi halletmisler. Ancak Ömer agabeyin izin isi olmamis. Büyük ihtimalle pazartesi gününe kaldi. Ömer agabeye otel ayarladiklarini, izin alinana kadar otelde kalacagini söylüyorlar. Yapacak bir sey yok. Izinleri tamamlaninca Ömer agabeyde aramiza katilacak. Ömer agabey ile vedalasip araca biiyoruz. Belli bir süre yoldan gidiyoruz. Ondan sonra yol falan kalmiyor. Hayatimda bu kadar sarsintili bir yolculuk daha yapmamistim. 10 saat sonra ana kampa ulastik. Araçtan indigimizde sopa yemis gibi bir halimiz vardi :-) saat 03:00 olmustu. Hemen acentanin bizim içim ayirdigi çadirlara uyku tulumlarimizi atarak uykuya daldik.
07.08.2004 (cumartesi )
saat 10:30 da uyandik. Kahvalti için yurt dedikleri yamak (kırgız) çadirina gittik. Sütlü sekerli makarna ( sütlaç gibi bir sey ), yumurta ve sarelleden olusan bir kahvalti yaptik. Ana kamp 3800 metrede kurulmus güzel bir yer. Tuvaletlerde sifon bile var. her sey düsünülmüs. Arkadaslarla toplandik. Herkez kendini iyi hissediyor. 1. Kampa ( 4300 mt ) gitmeye karar veriyoruz. Yanimiza uyku tulumlarimizi ve polarlarimizi alip 12:30 da yola koyuluyoruz. Diger esyalarimizi ertesi gün katirlar getirecek. Kilosu 0,70 cent e anlasiyoruz. Kamptan 1 saat mesafedeki Seyyahlar geçidini (4150 m) geçip buzula giriyoruz. Buzulda sik araliklarla çatlaklar var. bazilarini çevrelerini dolasarak, bazilarinin da üstünden atlayarak yolumuza dikkatli bir sekilde devam ediyoruz.

Manzara muhtesem. Koca koca buzul bloklari solumuzdan yükselerek gidiyorlar. Buzullarin arasindan dereler akiyor. Manzarayi hayranlikla seyrederek yolumuza devam ediyoruz. 17:00 da 1. Kampa (4300 m) ulasiyoruz. Acenta elemanlari bizi sicak karsiliyorlar. Kampin müdürü Victor adinda bir Rus. Haluk geçen seneden taniyor Victor' u. Victor' a Tarkan ve Sertap kaseti getirmis Haluk. Victor kasetleri görünce çok seviniyor. Tarkan Kirgizistan' da epeyce meshur. Bize ayrilan çadirlari gösteriyorlar. Çadirlar 3 er kisilik. Ben, Hüseyin ve Oguz bir çadir, Haluk, Ebru ve Hakan diger çadira geçiyor. Çantalarimizi birakip yemek çadirina gidiyoruz. Koca bir çaydanlik çayin yaninda bisküvi ve sekerden olusan bir tabak geliyor önümüze. 3 çaydanlik çay içtik bisküvilerle beraber :-) disarida kar yagmaya basladi. Aksam yemegi 20:00 da basliyormus.
Çadirlara giderek yemek vaktine kadar sekerleme yaptik. 20:30 da uyku tulumlarimizdan çikarak yemek çadirina gittik. Çadir kalabalik. Oturacak yer yok. Bir köseye sivisip masalarin bosalmasini bekliyoruz. Çadirda soba yaniyor. Sicaktan kedi gibi mayisiyoruz. 15-20 dakika sonra rus gurubu kalkiyor masadan. Hemen bosalan yere oturuyoruz. Kurt gibi acikmisiz. Etli patates yemegi geliyor önümüze. Kisa bir sürede tabaklarimizi silip süpürüyoruz. 2. tabaklari bekliyoruz ama bosuna :-) yemek bu kadarmis. Yüzsüzlük yapip reçel ve saralle istiyoruz. Bu arada çadirda Tarkan ve Sertap kaseti çalip duruyor. Çaydanliktaki çay bittikçe yenisini istiyoruz. 4. çaydanligi da bitirip yenisini istedigimizde servis yapan bayan hayretler içinde bakiyor bize :-) 6 kisi 15 er bardak çay içtik herhalde. Ortama göre biraz fazla neseliyiz herhalde.
Herkesin gözü bizim üzerimizde. Bu deliler nerden çikti diye bakiyor millet. Saat 23:00 a kadar Tarkan ve Sertap esliginde egleniyoruz. Disarida kar yagisi devam ediyor. Görevliler bizi kovmadan kalkalim diyoruz. Çadirlarin yolunu tutuyoruz. Uyku tulumlarina girip uyumaya çalisiyoruz. 15 fincan çaydan sonra gece 3 kere tuvalete kalktim. Hüseyin' de en az benim kadar kalkti herhalde ama Oguz' u hiç kalkarken görmedim. O kadar siviyi ne yapti bilmiyorum :-)
08.08.2004 ( Pazar )
nedendir bilmem hiç uyuyamadim. Sabaha kadar koyunlari saydim. Sabaha karsi bir ara dalmisim. Gözümü açtigimda saat 08:30 u gösteriyordu. Ana kampta biraktigimiz çantalarimiz katirlarla bugün ögleden sonra gelecek. Kahvaltimizi yapip esyalarimizi bekliyoruz. Çok güzel bir hava var. Açik ve günesli. Zirve bütün ihtisami ile önümüzde yükseliyor. Sabah birkaç gurup 2. kampa ( 5300 m ) tirmanişa basliyor. Onlari seyredip vakit geçiriyoruz. Bizim planimiz, aklimite için ertesi gün 2. kampa çikmak. 1 gece 2. kampta kalip daha sonra 3. kampa ( 6200 m ) çikip 1 gece de burada kalip tekrar 1. kampa dönmek. Katirlar gözüktü. Çantalarimizin tamami geldi. Katircilarin basi Dünya adinda bir Kirgiz. Tek tek çantalari tartmaya basliyorlar. Çantalarin tamami 170 kg geliyor. 70 centten 120 USD veriyoruz Dünya' ya. Kisi basi 20 USD tutuyor. Yolu düsünürsek fiyat gayet mantikli. Çantalarimi alip yarinki yolculuk için hazirlanmaya basliyoruz. Çantalari yerlestirdik. Çantayi kaldirinca gözüm korkuyor. 25 kilo kadar oldu çantanin agirligi. Oguz sen sherpa sin deyip yükledikçe yükledi bana :-) çadir ve ipi ben aldim. Bir de son anda Hüseyin' in gazina gelip Oguz' dan bir günlük yiyecekte alinca çanta iyice sisiyor.

09.08.2004 ( Pazartesi )
sabah 7:00 da kalkiyoruz. 07:30 da kahvaltimizi yapip, 08:30 da son kontrolleri yapip 2. kampin ( 5300 m ) yolunu tutuyoruz.1 saat kadar yürüdükten sonra sabit hat kurulu bir çikisa geliyoruz. Ipte sira olmus. Beklememek için ipe girmeden tirmanmaya basliyoruz. Yolda çok sayida çatlakla karsilasiyoruz. Çatlak araliklari 1 metre civarinda. Bazilarinin üzerlerinden atlayarak geçtik. Bazilarinin da üzerleri buz ile kapanmis. Bunlardan da dikkatli bir sekilde geçiyoruz. Yol bitmek bilmiyor. Çanta her adimda biraz daha agirlasiyor. Adimlar gittikçe yavasliyor. Kampa 100 metre kaldi ama bende de yürüyecek hal kalmadi. Hafif bir egimle kamp yerine ulasacagim. Ayaklar gitmiyor artik. Çantayi indirip yarim saat kadar dinleniyorum asagida. Gücümü toparlayip son yüz metreyi de tamamliyorum :-) Haluk, Ebru ve Hüseyin çadirlarini kurmuslar bile. Bizden 1 saat kadar önce çiktilar. Kendimize Haluk' un da yardimi ile çadir yeri hazirliyoruz. Çadirimizi kurup hemen yemek olayina giriyoruz. Menüde çorba ve sosisli makarna var. Afiyetle yemegimizi yedikten sonra çay içip uyku tulumlarimiza giriyoruz. Oguz' da biraz öksürük basladi.
10.08.2004 ( Sali )
Sabah 08:30 da uyanıyoruz. Durumumuz fena değil. Kahvaltı yapıp toplanmaya başlıyoruz. Saat 11:40 da Razdenya ( 6210 m ) tepesindeki 3.kampın yolunu tutuyoruz. 2. kamptan 3 tane dik etap çikilarak 3.kampa variliyor. Ilk 2 dik etabi yavas yavas çikiyoruz. Yükseldikçe adim atmak zorlasiyor. Çantalar her adimda daha da agirlasiyor. Son dik etaba geliyoruz. Burasi bitince 3. kampa ulasacagiz. 10 dakikalik bir molanin ardindan tirmanmaya basliyoruz. Kabus gibi bitmek bilmiyor. Sonu yok gibi gözüküyor. Artik daha fazla gidemiyorum. Çantayi indirip oturuyorum. Oguz' a bakiyorum benden iyi gözüküyor. Dönelim dese hiç düsünmeden dönecegim o kadar bitmis durumdayim. Hava da sogumaya basladi. Oguz' un verdigi gazla tekrar tirmanmaya basliyoruz. 3-5 adimda bir durarak ilerlemeye devam ediyoruz. Nihayet 18:00 da 3. kampa ulasiyoruz. Hava çok sogudu. Gücümüzün tamamini tüketti burasi. Çantalari atip oturuyoruz. Çadiri kurmamiz lazim ama ayakta duracak halimiz kalmadi. Haluk, Ebru ve Hüseyin bizden yarim saat önce varmislar. Çadirlarini kurup yemek hazırlıklarına girişmişler. Çantadan çadırı çıkartıyoruz. Çadiri kurmak tam bir işkence. Kolumu kaldırınca bile nefes nefese kalıyorum :-) çadırın içine zor atıyoruz kendimizi. Ellerimiz donmak üzere. Hemen kar eritip çorba yapıyoruz. Istah sıfır. Oguz' un zoruyla biraz çorba içiyorum. Adamin iştahı yerinde yükseklik falan etkilemiyor. Kalan çorbayı indiriyor mideye :-) çorbadan sonra kavurmalı makarna yapıyoruz ama 1-2 kaşık yiyebildik ancak. Titreme ile birlikte üşüme geliyor. Bir türlü ısınamıyorum. Uyku tulumunu açıp içine giriyorum. Başım çatlayacak gibi ağrıyor. Oguz da kötü öksürüyor. Vücudumuz çok susuz kaldı. Kar eritmek lazım ama kolumuzu kıpırdatacak halimiz yok. Bu yükseklikten daha yukarı çıkmak hayal gibi geliyor bana. Daha fazla çıkamam diye düşünüyorum. 1 saat kadar uyku tulumunun içinde kaldiktan sonra kalkıp kar eritmeye başlıyorum. Suları içip tekrar yatıyoruz.

11.08.2004 ( Çarsamba )
Uyaniklikla uyku arasinda geçen saatler sonrasinda 07:30 da kalkiyoruz. Bende siddetli bas agrisi var. Oguz' un da öksürügü bütün siddetiyle devam ediyor. Çadiri sökmeden asagiya inelim diye düsünüyoruz. 2 günlük yiyecek ile 3 adet tüpü de çadirin içinde birakirsak bir daha ki çikista epey hafiflemis olacagiz. 2 kisi oldugumuzdan çantalarimiz çok agirdi, bizi çok zorladi. Malzemeleri birakirsak epey hafifleyecegiz ama geri geldigimizde çadiri bulamama riski de var. Rüzgar çok siddetli esebiliyor burada. Kamp yeri tam tepenin üzeri. Korunakli bir yer degil. Döndügümüzde çadiri bulamazsak her sey bitecek. Mecburen riski göze aliyoruz. Çadir, yiyecekler ve zirve çikisinda kullanacagimiz malzemelerimizi 3. kampta birakiyoruz. Haluk' lar da ayni sekilde çadirlarini birakiyorlar. Aklimizasyon çikisimizi tamamladik. Bir an önce asagiya inmek istiyoruz. Burada geçirdigimiz her dakika kendimizi daha da kötü hissettiriyor. Kahvaltiyi 2. kampa ulastigimizda yapariz diyoruz. 09:30 da hafiflemis bir sekilde asagiya inmeye basliyoruz. 12:00 da 2. kampa (5300 m ) ulasiyoruz. Biraz atistiriyoruz burada su isitmak için ocagi çikartiyoruz ama bütün tüpleri yukarida birakmisiz su isitacak tüpümüz yok. Mataralarimiza soguk su doldurup 1. kampa inmeye basliyoruz. 5300 - 4300 kamplari arasi çok sayida buzul çatlaklari var. Emniyet için Oguz' la ip ile baglaniyoruz birbirimize. Dikkatli bir sekilde geçiyoruz çatlaklardan. Kamp yeri gözüktü ama daha çok yol var. Sicak bir seyler içip karnimizi doyurmak hayalleri ile devam ediyoruz yolumuza. Saat 14:00 gibi 1. kampa ( 4300 m ) variyoruz. Kampta Hakan YILDIZ karsiliyor bizi. Kampin muhtari olmus Hakan :-) herkesi taniyor. Hemen sicak çaylarimizi söylüyor. Çayin arkasindan, salata, sebze çorbasi ve tavuk yemegi. Iste hayat bu :-) karnimizi doyurup bol bol çay içtikten sonra çadirlarimiza geçiyoruz. Kar yagmaya basliyor. Esyalarimizi çadira atiyoruz. Uyku tulumlarini açip dinlenmeye basliyoruz. Bende yorgunluktan yazamadigim 2 günün notlarini yazip uykuya daliyorum. Saat 20:00 da Ömer agabeyin sesi ile uyaniyoruz :-) Ömer agabey nihayet gelebildi. Beraber yemege geçiyoruz. Basindan geçen olaylari anlatmaya basliyor yemekte. Istahimiz pek yok. Hüseyin ve ben bir iki kasik alip birakiyoruz tabaklari. Ömer agabey inanilmaz bir istahla yemek yiyor. Hayatimda bu kadar çok yemek yiyen birini daha görmedim. Dal gibi de adam. Hayretler içinde onu seyrediyoruz. Kendi yemekleri bitince Hüseyin, Oguz ve benim tabaklara girisiyor. En son yedigimiz biber kizartmalarinin sap ve çekirdeklerinden olusan kisimlari da götürmeye baslayinca midesi kötü durumda olan Oguz bu manzaraya daha fazla dayanamiyor. yedigi iki lokma yemegi de çikartiyor :-) hepimiz dehsete kapildik :-) dinlenmek için çadirlarimiza geçiyoruz. Çadir revire döndü. Oguz' un öksürük ve mide sorunu, Hüseyin' de ishal. Iki rahatsizin arasinda kaliyorum ama bende henüz bir sey yok :-) 24:00 a kadar muhabbet edip uykuya daliyoruz.
12.08.2004 ( Persembe )
faaliyet basladigindan beri uyudugum en güzel uyku. 08:00 da kalkiyoruz. Biraz olsun dinlendik. Hava çok güzel. Piril piril bir günes var. Kahvaltimizi yapip çadira dönüyoruz. Esyalarimizi günese serip havalandiriyoruz. Hüseyin ile kirli thsirt, çorap vs. alip kampin yanindan akan buzul deresine gidiyoruz. Bugün çamasir günü. Su o kadar soguk ki çamasirlari yikarken ellerimiz uyusuyor. Çamasirlari asip kurutmaya birakiyoruz. Kampa bir Türk geldi diyor Hakan. Sasiriyoruz!!! Kim acaba ? Merhaba demek için yanina gidiyoruz. 45 yaslarinda Ali isminde biri. Sohbete basliyoruz. Ali agabeyimiz Antalya' da bir turizm sirketinde çalisiyormus. Rus turistlere rehberlik ediyormus. Eski dagcilardan. Agri, aladaglar vs. daglara çikmis zamaninda. Biraz arastirmis, telefonlar falan etmis ve buraya gelmis. Gelmis ama kendisine kampta istedigi malzemeyi temin edebilirsin diye yanlis bir bilgi vermisler . Ne uygun uyku tulumu var ne ayakkabisi nede giysileri yeterli. Ali agabeyi 2. kampa kadar çikarsin ama ondan sonrasini bu kosullarla devam etmen zor seklinde bilgilendiriyoruz. Ömer agabey tek çikacakti, onunla birlikte çikabildigin yere kadar çikarsin diyoruz. Ömer agabey içinde iyi oldu tek çikmaktan kurtuldu. Ögle yemegi için kendimiz bir seyler yapalim diyoruz. Kamp yemeklerinden biktik. Saat 11:30 da su isitmaya basliyoruz. Çorba, makarna ve supangile yapiyoruz. Saat 16:00 a kadar bu islerle ugrasip vakit geçiriyoruz. Yemek islerini bitirip çadira gidip dinlenmeye çekiliyoruz. Bugün ve yarin iyi dinlenmemiz lazim.

13.08.2004 ( Cuma )
gece çok iyi uyuduk. Saat 09:00 da uyandik. Yemek posetlerimizi açip kontrol ettik. Epeyce kahvaltilik malzememiz artmis. Kahvaltilik malzemelerimizi alip dere kenarina iniyoruz. Çizgili pijamalarimiz da olsa tam piknikçi olacagiz :-) hava çok güzel. Yarin zirve yolculuguna aslayacagiz. Insallah 4-5 gün daha bu sekilde devam eder. Sucuklu ve kasarli yumurta, findik ezmesi, zeytin ve baldan olusan zengin bir menü olusturuyoruz. Saat 11:00 de kahvaltidan kalkiyoruz. Degisiklik yapip çadira gidip yatiyoruz sonra :-) saat 14:30 da Ebru, Haluk ve Hakan geliyor. Birkaç yiyecekleri artmis. Ögle yemegini kendimiz yapalim diyorlar :-) hemen malzemeler alinip piknik alanimiza gidiyoruz. Ocaklar yakiliyor. Birinde sucuk diger ocakta makarna pisiyor. Kampin doktoru Ziyod' u da yemege davet ediyoruz. Ziyod okulu yeni bitirmis Kirgiz. 24-25 yaslarinda. Bizimle çok ilgilendi sag olsun. Çat pat Türkçe konusuyor. Her yemekten önce avuç avuç ilaç getiriyor bize :-) sucugu çok begeniyor. Tabi benim yaptigim domates soslu makarnayi da afiyet ile yiyor. Türk beyaz peyniri, susamli çubuk ve kuruyemisten de ikram ediyoruz Ziyod' a.yemekten sonra Ebru; bir karpuz olsaydi afiyetle yeseydik diye iç geçiriyor. Ziyod birkaç dakika ortadan kayboluyor. Bir bakiyoruz elinde büyük bir parça karpuzla geliyor :-) karpuzu 1 dakika içinde yok ediyoruz. Tam toparlanip kalkmak üzereyken Ziyod' un sovu devam ediyor. Kampin asçisi ile beraber ellerinde elma, üzüm ve karpuzdan olusan tabaklarla geliyorlar :-) Haluk Ziyod' a bunlari getirdigi için basin belaya girmesin diye soruyor. Ziyod' un cevabi hepimizi kahkahaya boguyor. Victor' un ( kampin müdürü. 2 gündür basecamp ta ) en yakin arkadaslarina getirdim kim ne diyecek ? :-) midemizde su içecek bile yer kalmadi. Saat 17:00 olmus. 2,5 saattir yemek yiyoruz :-) malzemeleri toparlayip çadirlara dönüyoruz. 1 saat kadar uyuduktan sonra kalkip yarin ki yolculuk için çantalarimizi toparliyoruz. Yolculuk için her sey hazir.
14.08.2004 ( Cumartesi )
Kahvaltimizi edip saat 08:00 de 2. kampa yürüyüse basliyoruz. Ömer ve Ali agabeyi geçe kalmamalari konusunda uyariyoruz çikmadan. Onlar da bugün 2. kampa çikacaklar ama hala hazir degiller. Çantalarimiz ilk çikisa göre çok hafif. Insallah çadirimizi saglam bulacagiz. 2. kampta acentanin kiralik çadirlari var. Geceligi 15 USD. Bizim için bulunmaz nimet. Çadir tasimayacagiz fazladan. Yanimiza da 1 günlük yiyecek aldik. 3. kampta 2 günlük yiyecegimiz duruyor. 5 saatte 2. kampa ulasiyoruz. Oguz da bende gayet iyiyiz. Haluk, Ebru ve Hüseyin bizden 1,5 saat kadar sonra kampa ulastilar. Onlarin çantalari bu sefer bizden daha agir. 6200' e çadir biraktiklari halde gene çadir çikariyorlar. Islerini bizim gibi sansa birakma niyetleri yok. Zirve yolunu kisaltmak için 6400' e de kamp kurma düsünceleri var. Zirve yapan bir gurupla konusuyoruz. 6200 den zirveye çikmislar. Gidis gelis 15 saat sürdügünü söylüyorlar. Benimde gözüm korktu. Oguz' a biz de 6400' e bir ara kamp daha atalim diyorum. 2. kamptan sabah erken yola çikip 3. kampa vardiktan sonra durumumuz iyi olursa çadiri söküp 6400' e devam ederiz diye düsünüyorum. Oguz yarin 6200' e çikinca karar veririz diyor. En iyisi de bu herhalde.Yemek zamani. Yemek posetimizi açiyoruz. Çorba ve pastirma çikiyor posetten ama makarna nerde ? telasa kapilip makarnayi ariyoruz çantalarda ama nafile. Asagida unutmus olmaliyiz. Ekmegimizde yok. Aç kaldik !!! sansimizi deneyip Haluk' lara sesleniyoruz fazla yiyeceginiz var mi diye :-) gelen cevap yok oluyor tabi. Arkadaslara Türkiye' den bazi gazete basliklari hatirlatiyoruz: 'Aç kalan 2 dagci 3 arkadasini yedi' :-) korkutma planlarimiz ise yariyor ve 6 tane zeytin getiriyor Hüseyin bunlar karsi çadirdan deyip :-) Oguz kampi dolasmaya çikiyor belki ekmek vs. bulurum ümidi ile. Kafa yaracak sertlikte belki bir haftalık bir miktar ekmekle geri dönüyor. Çorbamizi içip arkasindan pastirmamizi kizartiyoruz. Ekmekleri pastirmanin içine dograyarak yumusasin diye su ile bir miktar pisiriyoruz, papara yapıyoruz. Ekmekler yenecek kivama geldi. Fena da olmamis afiyetle yiyoruz.

Disaridan Haluk, Haluk diye birinin seslendigini duyarak çikiyoruz çadirdan. Asagidan Ömer ve Ali agabeyin geldigini görüyoruz. Saat 20:00. o kadar uyarmamiza ragmen geçe kalmislar. 11:30 da kamptan hareket etmisler. Hava karardi kararacak ve disarisi çok soguk. Bitmis bir sekilde kampa ulasiyorlar. Çok üsümüs ikisi de. Çantalarini indirip çadirin içine sokuyoruz hemen ikisini de. Neyse ki kazasiz belasiz kampa ulasmayi basarmislar. Sicak çay içince biraz olsun kendilerine geliyorlar. Iyi olduklarindan emin olup çadirlarimiza geri dönerek uykuya daliyoruz.
15.08.2004 ( Pazar )
Saat 09:00 da Ömerve Ali agabeylere veda ederek 3. kampa ( 6200 m ) yürüyüse basliyoruz. Haluk, Ebru ve Hüseyin de bizden 1 saat sonra basliyorlar. Çadirimiz ve yiyeceklerimiz insallah yukarida duruyordur. 3,5 saatte 6200 kampina vardik. Bu sefer oldukça rahat bir çikis oldu. Herhalde aklimite çikisimiz ise yaramis. Yükümüz de hafif oldugundan gayet rahat kampa ulastik. Çadir sapasaglam. Hemen içini açip malzeme ve yiyeceklerimize bakiyorum. Bir not gözüme ilisiyor. 2 Fransiz dagci, gece çadirimizda kalmis. Tesekkür ediyorlar. 6400 kampina gidiyorlarmis ve çadiri bos görünce kendi çadirlarini kurmayip girmisler içine. Her seyi buldugumuz gibi biraktik diyorlar. Dönüste de ugrayacaklarini yazmislar. Gerçekten de her sey yerli yerinde. Eksik bir sey yok. Adamlar çadirin gerdirmelerini 2 kazik daha çakip saglamlastirmislar. Bizde kendilerine tesekkür ediyoruz :-)
Ne yapalim diye düsünüyoruz. 6400 devam edip oradan mi zirveye gitsek yoksa burada kalip iyice dinlenip buradan mi gitsek. Oguz buradan zirve yapalim, 6400 e kampi bosuna tasimayalim diyor. 6400 e çikarken de, 6200 den 100 metre irtifa kaybediliyor daha sonra 300 metre çikiliyor. Çikista oldukça dik. Ben 6400 e de kamp atma taraftariyim ama Oguz' a peki deyip lafi uzatmiyorum. Oguz' un düsüncesi de mantikli. Burada kendimizi çok iyi hissediyoruz. Orada ne olacagi meçhul. Hayirlisi olsun deyip çadira yerlesiyoruz. Biraz sonra da Haluk, Ebru ve Hüseyin geliyor. Onlara da planimizi söylüyoruz. Bol sans diliyorlar. Gerçekten de sansa ihtiyacimiz var. Bir denemelik hakkimiz var yapamazsak vaktimiz kisitli oldugundan tekrar denememiz imkansiz. Yol çok uzun ama üstesinden geliriz herhalde. Haluk' lar ertesi gün 6400 e kamp atacaklar bir gece de orda kalip daha sonra zirve deneyecekler. Yemegimizi gayet iyi yiyip erkenden yatiyoruz. Saatimizi 05:30 a kuruyoruz. Yarin büyük gün. Oldukça heyecanliyim. Eyvah Oguz horlamaya basladi. Uyumam lazim, yarin uzun olacak. Ne kadar dürtüklesem de nafile 2 dakika susuyor ve tekrar basliyor horlama sesleri. Bana gene koyunlari saymak düsüyor :-( 1,2,3...500...1500 derken saat çaliyor.
16.08.2004 ( Pazartesi )
Çok uykum var ve disarisi çok soguk tulumdan çikmak istemiyorum. Biran önce kalmam lazim çok is var ama ben sabaha kadar uyumadim ki :-( Oguz 4-5 kere dürtüyor beni. Kendimi zorlayarak kalkiyorum. Aksamdan erittigimiz kar suyunu isitip mataralarimizi dolduruyoruz. Kisi basi 1,5 litre sicak sivi koyuyoruz çantamiza. Az da olsa bir seyler atistirip 07:00 gibi çikiyoruz yola. Haluk' lar da dahil herkes uyuyor. Hava çok soguk, rüzgar da esiyor. Soguk insanin kemiklerine kadar isliyor. 100 metre kadar asagiya iniyoruz. Bu 100 metrelik inis çok dokunuyor insana. Inip tekrar çikmaya basliyorsunuz. Rüzgar siddetini arttirdi. Oguz' un öksürügü de artmaya basladi ama iyi gidiyoruz. 2 saat kadar sonra 6400 kampina ulasiyoruz. Kamp yerinde 3-4 tane çadir var. Çadirlarin önünden geçerek yolumuza devam ediyoruz. Tekrar dik tirmanmaya basliyoruz. Gittikçe adimlarimiz daha da yavasliyor. Rüzgar hem nefes almamizi zorlastiriyor hem de kanimizi donduruyor. Oguz ile aramiz biraz açildi ama ses ve görüs mesafesindeyiz. Tahminen 6800 metre civarlarinda Oguz ben dönüyorum diyor. Öksürügü epey siddetlendi. Yapacak bir sey yok. Yiyecekler onda ama geri gidip yiyecek bir iki sey almak çok zor geliyor. Bir adimin bile hesabini yapiyor insan. Idare ederim diyorum kendi kendime. Oguz' la ayrilip yavas adimlarla ilerlemeye devam ediyorum. Mümkün oldugunca durmamaya çalisiyorum. Durunca devam etmek daha da zorlasiyor. Dik tepenin sonuna geldigimde zirve gözüküyor. Ama daha çok yol var. Gene de bana biraz moral oluyor. Iste zirve orada yavas yavas gidersin diyorum kendi kendime. Boyunda bir müddet az egimli bir rotada devam ediyorum. Fransiz ve Litvanyali 2 dagciya yetisiyorum. Selamlasip beraber yürümeye basliyoruz. Zirveye son bir dik etap kaldi. Bende de hiç enerji kalmadi. 3 kisi yavas yavas sirt hattindan zirveye dogru ilerliyoruz. Iste sonunda zirvedeyim. Saat 15:00. Birbirimizi tebrik ediyoruz. Çantami indirip 5 dakika soluklaniyorum muhtesem manzaraya karsi. Pamir daglari bütün güzelligi ile ayaklarimin altinda. Her yer sivri ve yüksek daglarla dolu. Çantami açip Türk bayragini çikartiyorum. Batonuma baglayip zirveye dikiyorum. En güzel manzara bu benim için. Fotograf makinesini çikarip fotograf çekmeye basliyorum. Litvanyali arkadastan rica ediyorum bir iki poz çekiyor beni. Fotograf çekerken eldivenimi çikarmistim. Ellerim uyusmaya basladi. Hemen eldivenimi giydim ama elim hala sizliyor. 15-20 dakika zirvede kaldiktan sonra asagi inmeye karar veriyorum. Karnim çok acikti ve hava gittikçe soguyor. Sicak suyumda kalmadi. Yarim litre soguk su da buz tutmus. Çantamda ocak var çok sikisirsam su isitirim diye düsünüyorum. Çantami toparlayip inise basliyorum. Inis sandigimdan da zor oluyor. Enerjimin yavas yavas bittigini hissediyorum.
Neredeyse adim atacak halim kalmadi. Haluk' lar 6400 e kamp atacaklardi. Çoktan kampa varmis olmalilar. Orada sicak çay ve yiyecek seni bekliyor diye gaz veriyorum kendi kendime :-) 6400 kampi yukaridan gözüktü. 5 adimda bir dinleniyorum. Sonunda kampa ulasiyorum. Gözlerim bizimkilerin çadirini ariyor ama ortalarda kimse yok. O anda bittigimi hissediyorum. Yigilip kalacagim nerdeyse oldugum yere. Daha fazla ilerleyemiyorum. Az rüzgar alan bir yerde ocagi çikarip su isitayim diyorum. Biraz olsun kendime gelirim belki. Hafif bir tümsek çikiyorum ve hemen sag tarafta bizimkilerin çadirini görüyorum. Nasil mutlu oldugumu anlatamam :-) çadirin önüne kendimi zor atiyorum. Agzimdan çikan ilk söz açim oluyor :-) hemen sicacik bir çay veriyor Ebru, yaninda da kurabiye :-) az rüzgar aliyor diye çadiri kuytuya kurmuslar.
Benim de ödümü kopardiniz diye takiliyorum. Zirve macerami anlatiyorum. Çok seviniyorlar, tebrik ediyorlar beni. Oguz'u soruyorum. 6200 kampina dönmüs durumu iyiymis. 2-3 bardak çay içip kurabiye ve kuruyemis yedikten sonra kendime geliyorum. Artik kampa rahat dönebilirim. Arkadaslara bol sans dileyip ayriliyorum. Saat 19:00 - 19:30 gibi 6200 kampina variyorum. Çadirin fermuarini açarken Oguz, Hakan diye sesleniyor. Benim diyorum. Uyku tulumuna girmis dinleniyor Oguz. Öksürügü devam ediyor tabi. Zirve yaptin mi diyor.
Evet diyorum. Çok seviniyor. Birbirimizi tebrik ediyoruz. Sicak tang hazirlamis sag olsun. Içim isiniyor. Hemen uyku tulumuna giriyorum. Ikimiz de çok yorgunuz. Kolumuzu oynatacak halimiz yok. Biraz dinlenip makarna yapariz diyorduk ama sizip kalmisiz ikimizde.

17.08.2004 ( Sali )
sabah uyandigimda sabah 06:00 idi. Hemen disari baktim. Berbat sisli bir hava vardi. Göz gözü görmüyor ve kar atistiriyor. Üstelik rüzgar da var. Bir an önce asagiya inmek istiyoruz artik ama bu havada çikmak pek akillica degil. Kar yagisi izleri kaybetmis. Uyku tulumunun içinde havanin düzelmesini bekliyoruz. Bizimkiler de 6400 den zirveye gideceklerdi bugün ama bu sartlarda mümkün gözükmüyor. Çadirdan çikamamislardir herhalde. Saat 10:00 gibi kar yagisi durdu. Bir iki gurup 5300 kampina inmeye basladi. Bizde toparlanmaya basladik. Iyice canimiz sikildi burada. Çantalarimizi hazirladik. Disari çikip çadiri da söktükten sonra inise basliyoruz. Yaklasik bir saat sonra 5300 kampina vardim. Oguz biraz geride. Ömer agabey Rus ekibe ada çayi servisi yapiyor :-) bizde yukarida kahvalti yapmadik. Ömer agabeyin yaninda yapariz demistik. Ömer agabey hemen bize de çay yapiyor yaninda da bisküvi ve kuruyemis çikartiyor. Yarim saat sonra Oguz da geliyor. Bir güzel karnimizi doyuruyoruz. Ömer agabeye tüp ve kalan yiyeceklerimizi birakiyoruz. Ömer agabeyin yaninda 1,5 saat kadar kaldiktan sonra emniyet kemerlerimizi kusanip ip ile birbirimize baglanarak 1. kampa inmeye basliyoruz. Kar yagisi çatlaklarin üzerlerini kapatmis. Çok dikkatli bir sekilde ilerliyoruz. Önden Oguz gidiyor. Bir iki çatlak geçiyoruz. Birden Oguz beline kadar çatlagin içine düsüyor. Kendimi saglama alip Oguz' a bakiyorum. Çatlak fazla genis olmadigindan düserken refleks olarak ayagini çatlagin arka tarafina vurup kendini öne atmis. Dikkatli bir sekilde kendini yukari çekiyor. Derin bir oh çekiyoruz ikimizde. Allah tan kampta tuvaletimi yapmistim, yoksa altima edecektim diye espiri yapmayi da ihmal etmiyor Oğuz :-) daha emin adimlarla asagiya inmeye devam ediyoruz. Bir iki çatlaktan atlayarak geçiyoruz. Kampa 1 saat mesafe kala acentanin rehberi ile Danimarka' li bir dagciyla karsilasiyoruz. Yukari çikiyorlar. Yukari çikmak için saat epey geç. Durup selamlasiyoruz. Danimarkali dagci ile zirve yaptigim gün karsilasmistik. Ben zirveye çikarken asagi iniyordu. Arkadasinin zirveden kayakla inerken kayboldugunu söylüyor. Dünden beri haber alamamis. Bize görüp görmedigimizi soruyor. Üzülerek görmedigimizi söylüyoruz. Onu aramaya yukari gidiyorlarmis. Onlardan ayrilip saat 17:00 da 1. kampa variyoruz.
Kampin muhtari Hakan YILDIZ her zamanki güler yüzlülügü ile karsiliyor bizi. Ikimizi de tebrik ediyor. Bizi gördügüne çok sevinmis. Cani sikilmis kampta :-) hemen yemek çadirlarina gidip sicak çay ve yaninda bisküvileri götürüyoruz. Daha sonra çadirimiza gidip çantalarimizi bosaltiyoruz ve günün yorgunlugunu atmak için dinlenmeye çekiliyoruz.
Hava gittikçe bozuyor. Kar yagisi ve siddetli rüzgar var. Haluk, Ebru ve Hüseyin büyük ihtimalle bugün zirve için çikamamislardir diye düsünüyoruz. Konusmamiza göre hava bozarsa 1 gün daha beklenecek düzelmez ise asagiya inilecekti. Vaktimiz kisitli. Aksi taktirde uçagi kaçiracagiz. Yarin da hava düzelmezse asagi inmek zorunda kalacaklar. Bu hava da açmaz gibi gözüküyor ama yarin ola hayrola diyoruz.
18.08.2004 ( Çarsamba )
sabah 07:00 gibi uyaniyorum. Hemen çadirdan çikip disari bakiyorum. Kötü bir hava beklerken günesli ve gayet güzel bir hava ile karsilasip seviniyorum. Bizimkiler bugün zirve yapar yarin dönerler diye umut ediyoruz. Muhtar Hakan' in çadirina gidiyorum. Çadirin içinde miskin miskin yatiyor. Beni görünce ayaklaniyor hemen. Kahvalti hazirlamaya basliyoruz. Hakan' in Biskek' teki kiz arkadasinin yaptigi bögürtlen reçeli nefis olmus. Kahvaltiyi hazirlayip Oguz' u uyandiriyoruz. Üçümüz zirve manzarasina karsi güzel bir kahvalti ediyoruz. Iki gün önce oradaydim simdi burada :-) hayal gibi geliyor insana. Dün inerken karsilastigimiz Danimarkali dagci bitkin bir halde geliyor kampa. Arkadasindan bir haber yok. 2 gündür bir haber alinamiyor. Çocuk çok üzgün, agliyor. Insanlar teselli etmeye çalisiyor ama nafile. En kötüsü de insanin elinden bir sey gelmemesi. Dag çok büyük, samanlikta igne aramak gibi bir sey. Helikopter ayarlamaya çalisiyorlar ama gelip gelmeyecegi belli degil. Çadira gidip yatiyoruz. Kendimizi çok yorgun ve bitkin hissediyoruz. Ögleden sonra kalkip yemek çadirina gidiyoruz. Aklimiz bizimkilerde acaba zirve yapabildiler mi diye düsünüyoruz. Hava tekrar bozdu. Insallah sag salim gelirler. Disaridan çiglik sesleri geliyor. Siweta bir yandan telsizle konusuyor bir yandan da sevinç çigliklari atiyor.
Hakan Rusça bildigi için Hakan' a soruyoruz ne oluyor diye. Kaybolan çocuk 3. kampa ulasmis diye çeviriyor konusmalari Hakan. Sagligi iyiymis. 5300 kampina indiriyorlarmis. Belki bugün 1. kampa geleceklermis. Kamptaki herkes sevinç çigliklari atiyor. Tüm umutlar tükenmisken gelen bu haber tüm kapta sevinç yaratiyor. Simdi bütün gözler yukarida asagi inenleri gözlüyor. Kaybolan çocugun arkadasi inanamiyor. 5300 kampina gitmek istiyor ama saat 17:00 oldu. Kampa varmadan hava kararacak ve çok tehlikeli.
Kamp yetkilileri birakmiyorlar tabi. Zaten bugün olmasa da yarin gelecekler. 5-6 kisilik bir grup gözüküyor yukaridan. Galiba çocugu asagiya indiriyorlar. 2 saat kadar sonra kampa ulasiyor ekip. Kaybolan Danimarkali da aralarinda. Ayakta durmakta zorluk çekiyor ama sagligi iyi gözüküyor. Gözleri yanmis herhalde günes gözlügünü düsürmüs. Çocugu yatirip kampin doktoru Ziyod, gözlerine damla damlatiyor.
Çocuk zirveden inerken Tacikistan tarafa kaymis. Yanlis rotaya girdigini anladiginca epey bir inmis. Tekrar yukari tirmanarak 2 gün sonra 6200 kampina ulasmis. Çok saglam bir adammis. Yaninda yiyecegi de varmis allahtan. Ekipmani da saglammis. Gene de kurtulmasi mucize. Aksam yemegi için herkes çadirda. Neseli bir yemek basliyor. Tarkan'in kasetini koyuyorlar. Dudu- dudu esliginde herkes dans ediyor. Danimarkali dagcida dansa katiliyor. Kampin müdürü Victor Danimarkali dagcinin bulunmasi serefine arka arkaya açiyor votkalari. Biri bitiyor biri açiliyor. Saat 24:00 a kadar Tarkan esliginde dans ediyoruz. Ben tutanin elinde kaliyorum 5 dakika oturtmadilar :-) Oguz agir agabey hiç kalkmadi :-) mutlu bir sekilde herkes çadirlarina gidiyor. Ben de epey içmisim. Uyku tulumuna nasil girdiysem sabah ayni sekilde kalktim :-)
19.08.2004 ( Persembe )
deliksiz uyku iyi gelmis. Dinlenmis bir sekilde kalkiyorum. Oguz her zamanki gibi hala uyuyor. Muhtar Hakan' in çadirina gidiyorum. O da uyanmis. Kahvalti hazirligina basliyoruz hemen. Kahvaltiyi hazirlayip Oguz' u kaldiriyoruz. Matlari disari serip genis genis kahvaltimizi yapiyoruz. Gözümüz yukarida bizimkileri bekliyoruz. Tahminimize göre 15:00 gibi kampta olurlar. Yukaridan 3 kisilik bir gurup gözüküyor. Bizimkiler mi acaba deyip inmelerini izliyoruz. 2 saat kadar sonra kampa yaklasiyorlar. Gelenler İspanyollar. bizimkileri soruyoruz. 6200 kampında görmüşler galiba aşagıya iniyorlarmış.gözlerimiz tekrar yukarıda inmelerini dört gözle bekliyoruz.
3 kişilik 2 ekip görünüyor yukarıdan. Bunlardan biri bizimkiler olmalı. Ve işte sonunda geliyorlar. Üçü de iyi görünüyor. Ne yaptıklarını soruyoruz hemen. zirve yaptık diyorlar. Üçü de mutlu gözüküyor. tebrik edip beraber yemek çadırına geçiyoruz. Arkadaşlar sıcak çay içerken zirve yolculuklarını anlatıyorlar. Tahmin ettiğimiz gibi salı günü çadırdan çıkamamışlar. hava çok kötüymüş. Dün sabah hava açınca çıkmışlar yola. biraz geç çıkmışlar ama. saat 09:30 gibi harekete başlamışlar. tahminlerinden daha uzun sürmüş. 12 saatte zirve yapıp 6400 kampına dönmüşler. öğleden sonra hava bozmuş. epey zorlanmışlar. dönüşte de kampa geldiklerinde hava kararmış. Az daha çadırı bulamıyorlarmış. yarım saat kadar çadır aramışlar. neyseki sonunda bulmuşlar. Ebru birkaç kere kusmasına rağmen zirve yapmayı başarmış. hepimiz bu başarıdan dolayı çok mutluyuz.
akşam yemeği gene neşeli geçiyor. Tarkan eşliğinde Ebru kurtlarını döküyor. Gerçi Ebru kapı gıcırtısına bile oynuyor :) kahkahalarla saat 24:00 a kadar eğleniyoruz. daha sonra çadırlarımıza gidip uyumaya başlıyoruz.
20.08.2004 ( Cuma )
Sabah kalkıp çantalarımızı topluyoruz. bugün 1. kamptan ana kampa ineceğiz. oradan da araçla Osh şehrine inmeyi planlıyoruz. Saat 12:00 gibi hepimiz hazırız. kamptakilerle vedalaşıp ana kampa inmeye başlıyoruz. saat 16:30 gibi ana kampta oluyoruz. araç bizi bekliyor. eşyalarımızı yükleyip hemen yola koyuluyoruz.Gece 9 gibi yemek molası veriliyor Victorun hediye ettiği votka ardından gelen şaraplar ekstra söylenen yemekler ile mola uzuyor.Fransızlar gecikmemize sinirleniyor ancak biz kutlamayı uzun süre sürdürüyoruz. sabah 04:00 gibi Osh' da oluyoruz.
21.08.2004 ( Cumartesi )
Bir Otelde indiriyorlar bizi. sabah acentadan biri gelip Biskek' e uçak biletlerimizi onaylatacak. sıcak su ile duş almayalı uzun zaman oldu. tüm yolculuk boyunca bunun hayali ile geldik ama Oğuz'la kaldığımız oda da bırakın sıcak suyu soğuk su bile akmıyor :) hemen diğer arkadaşların durumunu soruyoru. Hüseyin ve Hakan YILDIZ' ın odasda sıcak su akıyormuş. duş almak için sıramızı bekliyoruz. saat 05.30 sularında sıra geliyor bana ama sıcak su kalmamış. buz gibi su ile duşumu alıyorum ama değiyor doğrusu. 15 gün sonra duş alabilmenin mutluluğu içersinde uykuya dalıyorum. sabah 09:00 da acentadan bir kız gelip biletlerimizi almış. 17.00 uçağına binecekmişiz. 10:00 gibi kalkıp kahvaltı için dışarı çıkıyoruz. Hakan bizi İstanbul pastanesine götürüyor. zeytin, peynir, kaymak, reçel, domates, salatalıktan oluşan güzel bir kahvaltı yapıyoruz. kahvaltıdan sonra küçük bir şehir turu yapıp otelimize dönüyoruz. eşyalarımızı alıp havaalanına gidiyoruz. uçak tam vaktinde kalkıyor.
45 dakika sonra Bişkek te oluyoruz. İstanbul uçağımız gece 04:00 da. havaalanından bir minübüs ile anlaşıp, Hakan, ın okuldan arkadaşı Halit' in evine gidiyoruz. eşyalarımızı eve bırakıp şehir turu yapıyoruz. bişkek' in en güzel restourantlarından birinde güzel bir akşam yemeği yiyoruz. saat 1:00 da minibüs gelip evden alarak havaalanına götürüyor bizi. artık bir an önce evimizde olmak istiyoruz. hepimiz heyecanla uçak saatini bekliyoruz. saat 04:00 da kalkıyor uçak. Ve işte nihayet 09:00 da İstanbul' dayız. Türkiye saati ile 06:00 22 Ağustas 2004.
Peak Lenin yolculuğu başarı ile kazasız belasız böylece son buluyor. Ekipteki arkadaşlarıma tek tek teşekkür ediyorum. Özellikle tüm bağlantıları önceden ayarlayıp sorunsuz bir organizasyon yaptığı için Haluk arkadaşıma çok teşekkür ederim. Sayende bu güzellikleri biz de yaşadık.
Zirve tadında kalmanız dileği ile...
Kişi başı masraflar
500 $ İstanbul-Bişkek-İstanbul THY gidiş dönüş uçak bileti 50 $ Yurtdışı çıkış harcı 115 $ Bişkek-Oş-Bişkek Altın Air gidiş dönüş uçak bileti + fazla bagaj ücreti 85 $ Oş-Ana kamp-Oş Kamaz yolculuğu (+2 yemek) 20 $ Gereken resmi izinler 140 $ Kamp ücreti(Ortalama 8 gece kampta kalış ve 6' şar kahvaltı, öğle ve akşam yemeği) 30 $ (uydu telefonu,bahşiş ve diğer ekstralar) 40 $ (Ana kamp-1,kamp-Ana kamp) gidiş-dönüş katır ücreti (yaklaşık 30 kg yük için) 70 $ Bişkek ve Oş havaalanı transferleri, yemekler, muhtelif harcama..
Toplam 1050 $
iletişim için: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. Oğuz Şenol