Ekip:Seniz TATAR, Serdar Özgür ATA
Rota: BDK-Peck
Rota: BDK-Peck
Perşembe gününü öğleye kadar dinlenerek geçirdik. Öglenden sonra çantaları toplayıp Sokullupınar’a geçip kamp kurduk. Cuma gece 1:15 gibi kamptan ayrılarak Kayacık vadisine girdik. 1.5 saatlik bir yürüyüşle vadiyi geçip oldukça sıkıcı güney çarşağını çıkıp kulvarın girişine ulaştık. Burada 30 dakikalık uzun bir mola vererek hem bir şeyler yedik içtik hemde kramponları emniyet kemerlerini giydik.
3:15 gibi kulvarda tırmanışa başladık. Kar kimi yerlerde batsada genelde sertti. Batmaması avantaj olmakla beraber eğimin falaz olmasında sert karda yürümeyi zorlaştırıyordu. Ay batıp gökyüzünün aydınlanmasına yakın kulvarın ilk etabını geçip yazınki batı rotası çıkışında Peck’e indiğimiz noktaya ulaştık. Bir iki yudum su içip devam ettik. İkinci etepta kar biraz yumuşadı ancak bu kısımda bir çok yerde kramponlarla kaya yuzeylerinden/engellerinden geçtiğimizden hızımız düştü. İkinci etabın ortalarından sonra 3-4 yerde çok dar ve yüksek, kaya yüzeyleri buz kaplı boğazlardan geçmek zor-zahmetli ancak oldukçada eğlenceliydi.
Kazma uçlarında parçalanarak havaya uçuşan buz parçalarını gördükçe daha da keyifleniyor bir sonraki engelin daha zor dolayısı ile daha heyecanlı olmasını umuyorduk. Adrenalinin tadına varmıştık artık. Kulvarı bitirmemiz molalarla birlikte 6.5-7 saat sürdü. Kulvar sonuna ulaştığğmğzda ise ınıınınnnn:"Houston, bir sorunumuz var!!!". Önce biraz umutsuzluga kapıldık zira karşımızda 3-4 metrelik bir duvar engel çıktı. Oldukça biçimsiz bir yerdeydik ve hareket etmek bile başlı başına bir risk kaynağıydı. Biraz fikir teatisi sonrası bolca cesaret eşliğinde kramponların ön dişlerini 1-2 santimlik çıkıntılara/basmaklara taka taka engeli aştık. Bundan sonrası ise başka bir macera oldu. Kornişlerle kaplı oldukça dar ve uzun bir sırt geçişi bizi bekliyordu. Burayı ip emniyeti alarak dikkatli ve yavaş bir şekilde geçtik. Bol bolda görüntü kaydı yaptık. Bu sırttan atlayacak olursanız yaklaşık 1000 metrelik bir serbest düşme ile bir kaç saniyede Cimbar vadisinin girişine ulaşabilirsiniz. Sanırız aşağı inmenin en hızlı ve kestirme yolu bu olurdu. Biz külahtan inmeyi tercih ettik. Sırtı geçip saat 10:30'da zirve noktasına ulaştık. Bu güne kadar ki yaptığımız en sıkı faaliyet olmuş sinirlerimizi biraz daha genişletmiştik. Keyfimize diyecek yoktu. Çıkış öncesi konuşurken en geç öğleden sonra 2 gibi zirvede olmayı planlamıştık, hızlı bir çıkış yaptığımızın farkındaydık ancak tahminimizin 3.5 saat önünde olmakta bizim için artı sevindirici bir durum oldu.
Zirvede çok kalmadık biraz atıştırıp inişe geçtik. İnişte 3 yada 4 kez ip açtık. 50 metrelik yarım iple iki kişinin inmesi bayağı zaman aldı. Çıkarken kazandığımız zamanı inerken kaybettik malesef. Külahın son 200 metresini ipsiz indik. Bu kısımda ikimizde birer kez kendimizi düz kaya yüzeylerde oldukça kötü durumlarda bıraktık ve bayağı bir zamanda buralarda kaybettik. Plastik ayakkabılarla basılan yeri hissetmemek külahta bizi strese sokup oldukça yavaş inmemize neden olduysa da sonunda külahtan kurtulup kızıl çarşağa ulaştık. Çarşak sonrası Narpuz’a inince ise tatsız bir durum daha bizi bekliyordu.
Vadi bir anda sisle doldu ve görüş bir kaç metreye kadar düştü. Neyseki eski izleri bulduk ve onları takip ederek uzun bir yürüyüş sonunda hava karardıktan sonra kampa ulaştık. Yarım saat kadar dinlendikten sonra kampı toplayıp dağ evine döndük. Fazla yiğeceğimiz olmadığından son 2 günü neredeyse aç geçirmiştik; acısını Camardı’nda pidecide çıkartıp, tanıdıklara son ziyaretin ardından cumartesi oğlen sonrası yola düşüp İstanbul'a döndük.

3:15 gibi kulvarda tırmanışa başladık. Kar kimi yerlerde batsada genelde sertti. Batmaması avantaj olmakla beraber eğimin falaz olmasında sert karda yürümeyi zorlaştırıyordu. Ay batıp gökyüzünün aydınlanmasına yakın kulvarın ilk etabını geçip yazınki batı rotası çıkışında Peck’e indiğimiz noktaya ulaştık. Bir iki yudum su içip devam ettik. İkinci etepta kar biraz yumuşadı ancak bu kısımda bir çok yerde kramponlarla kaya yuzeylerinden/engellerinden geçtiğimizden hızımız düştü. İkinci etabın ortalarından sonra 3-4 yerde çok dar ve yüksek, kaya yüzeyleri buz kaplı boğazlardan geçmek zor-zahmetli ancak oldukçada eğlenceliydi.

Kazma uçlarında parçalanarak havaya uçuşan buz parçalarını gördükçe daha da keyifleniyor bir sonraki engelin daha zor dolayısı ile daha heyecanlı olmasını umuyorduk. Adrenalinin tadına varmıştık artık. Kulvarı bitirmemiz molalarla birlikte 6.5-7 saat sürdü. Kulvar sonuna ulaştığğmğzda ise ınıınınnnn:"Houston, bir sorunumuz var!!!". Önce biraz umutsuzluga kapıldık zira karşımızda 3-4 metrelik bir duvar engel çıktı. Oldukça biçimsiz bir yerdeydik ve hareket etmek bile başlı başına bir risk kaynağıydı. Biraz fikir teatisi sonrası bolca cesaret eşliğinde kramponların ön dişlerini 1-2 santimlik çıkıntılara/basmaklara taka taka engeli aştık. Bundan sonrası ise başka bir macera oldu. Kornişlerle kaplı oldukça dar ve uzun bir sırt geçişi bizi bekliyordu. Burayı ip emniyeti alarak dikkatli ve yavaş bir şekilde geçtik. Bol bolda görüntü kaydı yaptık. Bu sırttan atlayacak olursanız yaklaşık 1000 metrelik bir serbest düşme ile bir kaç saniyede Cimbar vadisinin girişine ulaşabilirsiniz. Sanırız aşağı inmenin en hızlı ve kestirme yolu bu olurdu. Biz külahtan inmeyi tercih ettik. Sırtı geçip saat 10:30'da zirve noktasına ulaştık. Bu güne kadar ki yaptığımız en sıkı faaliyet olmuş sinirlerimizi biraz daha genişletmiştik. Keyfimize diyecek yoktu. Çıkış öncesi konuşurken en geç öğleden sonra 2 gibi zirvede olmayı planlamıştık, hızlı bir çıkış yaptığımızın farkındaydık ancak tahminimizin 3.5 saat önünde olmakta bizim için artı sevindirici bir durum oldu.

Zirvede çok kalmadık biraz atıştırıp inişe geçtik. İnişte 3 yada 4 kez ip açtık. 50 metrelik yarım iple iki kişinin inmesi bayağı zaman aldı. Çıkarken kazandığımız zamanı inerken kaybettik malesef. Külahın son 200 metresini ipsiz indik. Bu kısımda ikimizde birer kez kendimizi düz kaya yüzeylerde oldukça kötü durumlarda bıraktık ve bayağı bir zamanda buralarda kaybettik. Plastik ayakkabılarla basılan yeri hissetmemek külahta bizi strese sokup oldukça yavaş inmemize neden olduysa da sonunda külahtan kurtulup kızıl çarşağa ulaştık. Çarşak sonrası Narpuz’a inince ise tatsız bir durum daha bizi bekliyordu.

Vadi bir anda sisle doldu ve görüş bir kaç metreye kadar düştü. Neyseki eski izleri bulduk ve onları takip ederek uzun bir yürüyüş sonunda hava karardıktan sonra kampa ulaştık. Yarım saat kadar dinlendikten sonra kampı toplayıp dağ evine döndük. Fazla yiğeceğimiz olmadığından son 2 günü neredeyse aç geçirmiştik; acısını Camardı’nda pidecide çıkartıp, tanıdıklara son ziyaretin ardından cumartesi oğlen sonrası yola düşüp İstanbul'a döndük.