MOUNT BLANC TIRMANIŞI

Etkinliğin Adı  : Mount Blanc Zirve Tırmanışı (Klasik İtalyan Rotası – Gonella Dağ Evi) 
Türü : Kamplı Zirve Tırmanışı (Kar, buz, kaya mix tırmanış) 
Tarihi : 02.07.2006 / 05.07.2006 
Hava Durumu  : Çıkış – Açık Rüzgarsız
Dönüş – Bulutlu, sisli, kar yağışlı.  
Zemin Durumu  : Kar, buz, kaya
Anakamp (1500m) – Dağ Evi (3071m) Arası = Buzul + Kaya (3+, 4-)
Dağ Evi (3071m) – Zirve (4810m) Arası = Kaya + Sert kar + Buzul 
Teknik Malzeme  : Kask, kazma, krampon, emniyet kemeri, karabin, 8mm ip, yardımcı ip, GPS kullanıldı.
Kar kazığı, buz vidası, deadman taşınmasına rağmen kullanılmadı. 
Kamp Yeri  : Anakamp= Courmayer / Camping La Sorgenta 1500m
Dağ Evi= Rifugio Gonella 3071m 
Süreler : Anakamp (1500m)  – Dağ Evi (3071m)=  8 saat
Dağ Evi (3071m) – Zirve (4810m) = 10 saat
Zirve (4810m) – Dağ Evi (3071m) =  6 saat 
Lider : Murat ZIK 
Ulaşım : - 
Aksaklıklar : 6 kişilik ekipten 1 kişi zirve tırmanışa katılmayarak dağ evinde kaldı. 
2 kişi 3800 m den geri dönüş kararı aldı. 
Öneriler : Dağ evi işleticisi David GONELLA’nın ve 120 yıldır işletmeciliğini yapan aile kayıtlarına göre rotanın İlk Türk Tırmanışı gerçekleştirildi. 
Katılanlar : Murat ZIK, Mehmet IŞIK, Fatih KOÇ, Nihat KONCA, Aykut GÜNGÖR, Bülent AKTAŞ. 
(Murat ZIK, Mehmet IŞIK, Bülent AKTAŞ zirve yaptılar.)

1 Temmuz 2006 Cumartesi:
Mount Blanc zirvesine 1786 da yapılan ilk tırmanış Dağcılık Tarihinin Başlangıcı olarak kabul edilir. Tarihte böylesine önemli bir yeri olan ve dağcılığın başladığı yer olarak kabul edilen, Büyük Jorasların, Eiger Duvarının, Matterhorn gibi ünlü zirvelerin içinde bulunduğu Alplere gidiyor olmanın verdiği heyecan, tırmanış rotamız hakkında çok fazla detay bilgimizin olmayışından kaynaklanan belirsizlik, geçireceğimiz uzun bir yolun sıkıntısı ile BUDAK Mount Blanc Tırmanış Ekibi (Murat ZIK, Mehmet IŞIK, Fatih KOÇ, Nihat KONCA, Aykut Güngör, Bülent AKTAŞ) olarak saat 22:30 da Bursa Şehirlerarası Otobüs terminalinde hazır bulunuyoruz.
Terminale Ayşe-Mert IŞIK, Şahin BAŞAK, Selim GÖZLER, Nuray BORAN ve Berhan SONER bizleri yolcu etmeye geldiler. Hepimiz heyecanlı bir şekilde yolculuğumuzun ekip ruhunu tamamlayan BUDAK t-shirtlerimizi giyerek yolculuğa hazır bekliyoruz. (Tek tip t-shirtler Atatürk havaalanı, Türk ve İtalyan Gümrüğünde çok işe yaradı. Tırmanış ekibi olduğumuzu anlayınca hiçbir sorun çıkarmadılar.) Ekip olarak hatıra fotoğrafı çektiriyor ve otobüsümüz hareket ediyor. Bülent ekibimize Gemlik’ten katılıyor.


2 Temmuz 2006 Pazar: 
Saat 1:45 de İstanbul Esenler Otogarına ulaşıyoruz. 02:20 de Atatürk Havaalanındayız. Girişte X-Ray den çantalarımızın geçmesi pek de kolay olmuyor. Özellikle kazma, baton, deadman, buz vidası, kar kazıklarının bulunduğu çanta güvenlik görevlilerine ufak bir telaş yaşatıyor. Ama t-shirtler olayı açıklamaya fazlası ile yardımcı oluyor. 
Uçağımız Alitalia Havayollarına ait. Peronun açılması ile çantaları kargoya teslim ederek gümrükten geçiyoruz. Uçakta 3erli grup halinde 2 sıra koltuk, arada koridor var. Hepimiz tek sırada yan yana tek tip t-shirtler ile yeteri kadar dikkat çekiyoruz. Türkiye saati ile 05:00 de kalkış yaparak 2 saat 20 dakika süren sakin bir uçak yolculuğunun ardından Milano yakınlarındaki Malpenza Havaalanına iniş yapıyoruz. T-shirtlerimizin de yardımı ile (önümüzdeki 3 kişiyi ahiret sorgusuna çekmelerine rağmen) gümrükten kolayca geçerek çantalarımızı alarak (kayıp yok!!!) Targarent ten FIAT İtalya’nın %25 lik indiriminden yararlanarak (Ekibimizden Fatih KOÇ Bursa TOFAŞ çalışanlarından olduğundan sık sık İtalya’ya görevli olarak gidiyor.) 2 adet otomobil (Fiat Croma ve Smart)  kiralıyoruz.
Malpenza’dan otoyola girerek Milano’ya girmeden Torino yönüne dönüp yol üzerinde Torinoya gelmeden Aosta istikametini takip ederek Courmayer’e ulaşıyoruz. Otoyol üzerinde iki araç arasında telsiz ile iletişim kurarak yanlış yöne sapmamaya çalışıyoruz. Ayrıca önde giden Fiat Croma’ya 2 kişilik minicik Smart ile yetişmeye çalışmak ve otoyol çıkışında aynı otoyol bedelini (18 Euro) ödemek pek de hoş olmuyor. 
Courmayer, Mount Blanc’in güneyinde bulunan Val Veny ve Val Feret vadilerinin arasında küçük bir kasaba. Courmayer’e 6 km mesafedeki ve internetten rezervasyon yaptırmış olduğumuz Val Veny vadisinin başlangıcında bulunan bizim ana kamp yerimiz olan Camping La Sorgento’ya (rakım 1500m) ulaşıyoruz. Kamp yeri yeşilliklerle dolu, etrafı büyük çam ağaçları ile çevrili, bir kenarından Combal gölünden gelen derenin aktığı, diğer tarafı hemen kamp alanının bitiminden başlayan 3500-4000m lere kadar yükselen kaya duvarı ile çevrili seyrine doyum olmayan muhteşem güzellikte bir yer. Kamp alanında sadece çadırlar değil çekilebilir ve moto karavanlar ile bungalovlar, barbekü alanları, banyo, tuvalet, bulaşık yıkama alanları, mini market mevcut. Kişi başı 8 Euro (araçların otopark bedeli de dahil) karşılığı kamp alanında çadırda kalınabiliyor. Yol yorgunluğunu atmak ve tırmanış için enerji depolamak amaçlı mükemmel bir yer ama bizim fazla zamanımız yok. Akşam yemeğimizi Courmayer’de klasik olarak pizza ile yapıyor ve kamp alanına dönüyoruz. Ertesi gün başlayacak olan zorlu tırmanış için dinlenmeye çekiliyoruz.


3 Temmuz 2006 Pazartesi: 
Sabah erkenden kalkıp kuvvetli bir kahvaltı yaparak kampımızı topluyoruz. Tırmanışa başlayacağımız ~1680m irtifaya kadar araçlarımızla gidiyoruz. Yol üzerinde araç geçişişinin kısıtlantığı bariyerin yanına araçlarımızı bırakıp saat 08:10 da çantalarımızı yüklenerek araç trafiğine kapalı (özel izin alan bir iki araç vardı) dar bir asfalt yoldan sağımızda çam ağaçları, solumuzda gürüldeyerek akan dere olmak üzere yükselmeye başlıyoruz ve Combal gölüne ulaşıyoruz (saat 09:00). 
İtalyan Alplerinde tüm tırmanış ve dağ yürüyüşü rotaları, dağ evleri, bivak evleri haritalar üzerine işaretlenmiş. Combal gölü kenarında yol ayrımı olması nedeni ile rotaların yönünü ve zorluk derecelerini gösteren tabelalar var. Bizim rotamız 15 numaralı Rifugio Gonella 3071m dağ evi rotası. Rota üzerindeki kayalarda sarı renkte daire şeklinde işaretler bulunmakta. Göl kenarından patika ve ardından çarşağı takip ederek dev Miage Buzuluna ulaşıyoruz. Alt ucu 1800m irtifadan başlayan, 2400m lere kadar yükselen ~7km uzunluğunda, üzeri moren (buzul üzerinde döküntü kayalık) ile kaplı Miage Buzulunda irili ufaklı birçok buzul çatlağı bulunmakta. 3 tarafı 4000m nin üzerinde zirvelerle çevrili vadi içinde yer alan buzulda buzul çatlaklarının arasında S ler çizerek tırmanışımıza devam ediyoruz. Tam sağımızda alt ucunda çatallanan dev Monte Bianco Buzulu, ileride yine sağda Dome Buzulu (Zirve günü rotamız buradan geçiyor), ileride solda Bienassay Buzulu, Bienassay  ve Dome Buzullarının arasında tam karşımızda üzerinde Gonella Dağ Evinin bulunduğu kayalık sırt hattı, hepsi bir arada  muhteşem bir manzara oluşturuyor. Bu muhteşem manzara ekibin motivasyonunu en üst seviyede tutuyor ve hızla yükseliyoruz. 
Mount Blanc tırmanışının Klasik İtalyan Rotasında büyük önem taşıyan kamp noktamız Gonella Dağ Evi, Miage buzulunda ilerledikçe hayal meyal nokta şeklinde seçilmeye başlıyor. Buzulda ilerledikçe buzul çatlaklarının genişliği ve sayısı artmakta olup morenlerin de giderek yok olduğunu ve buzulun gerçek renginin ortaya çıktığını görüyoruz. ~2400m den sonra buzuldan çıkarak kaya ağırlıklı ve sarp kar kulvarlarından yan geçişlerin olduğu mix tırmanışa başlıyoruz (saat: 13:10) (Buzul tırmanışı sırasında bol bol fotoğraf çekmek, buzul çatlaklarını incelemek, dev buzulları ve muhteşem manzarayı izlemek bize çok zaman kaybettirdi ama havanın güzel olması tırmanışı riske sokmuyor). Kaya tırmanışında via-ferrata ismi verilen kayaya sikke ve benzeri yöntemlerle sabitlenmiş zincir, demir merdivenden oluşan emniyet sistemlerinden de yararlanarak 3+, 4- derece zorluktaki kaya etaplarını ve kar kulvarlarını birer birer kamp yükü ile tırmanıyoruz. Kamp yükü ile dar kayalıkların arasından geçmek ve boşluk hissi (700-800m lik uçurumların kenarından geçmek) tırmanışı daha da güçleştiriyor. Ancak rotanın kayalar üzerine sarı noktalar ile işaretlenmiş olması daha zor ve kör bölgelere girmemizi önlüyor. Bölgedeki kayaların kendiliğinden veya diğer tırmanıcılar nedeni ile yuvarlanması tırmanışın sürekli dikkat edilerek yapılmasını gerektiriyor. 3 saatlik mix tırmanışın ardından Gonella Dağ Evine (3071m) saat 16:05 de ulaşıyoruz.
Gonella Dağ Evi 120 yıl önce 300 işçinin çalışması ile yapılmış ve bugün 2 kişi ile (David GONELLA, Passang SHERPA) 60-70 dağcıya hizmet veriliyor. Sabah kahvaltı+akşam yemek+konaklama 38 Euro kişi başı tutan dağ evinde istenirse sadece konaklama hizmeti de alınabiliyor. 15 kişilik ranzalı odalarda yatak ve battaniye veriliyor, dağcıların ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayacak yüksek kalorili yemeklerin verildiği dağ evinde kahvaltının aynı derecede tatmin edici olduğu söylenemez. Alçak irtifalarda suyun bulunmasına rağmen dağ evinin yakınlarında ve yukarısında su bulunmadığı için ya buz eritmek yada 1,5 Euro karşılığı 0,5 litre su almak zorundasınız (Kent merkezindeki fiyatlarla kıyaslandığında rakam hiç de fazla değil. Fransa’da 1 litre Avien marka su 4 Euro). Akşam yemeklerinde domuz yemek istemiyorsanız erken saatte bildirdiğinizde farklı menü almanız mümkün olabiliyor. Elektrik yok ama telefon var ayrıca cep telefonları ile de rahatlıkla iletişim kurulabiliyor. Sarp yamacın kenarında bulunan 2 adet tuvalet sağlammış gibi duruyor…(Yanlış bir hareketle hayatınız resmen bom bok olabilir. J ) Malzeme transferi ve acil durumlarda kullanılmak için küçük bir helikopter pisti bulunan dağ evine 2 haftada bir malzeme ve yiyecek desteği için helikopter uğramakta. Mutlaka rezervasyon yaptırılarak gidilmesi gerekiyor, dağ evi personeli rota hakkında da daha önceden bölgeye gelmemiş dağcılara bilgiler verebiliyorlar.


4 Temmuz 2006 Salı: 
Klasik İtalyan Rotası olan Gonella Dağ Evinden yapılan zirve tırmanışları gece saat 24:00 da kalkılarak yapılıyor. Biz de aynı saatte kalkarak 2 reçel, 1 bal, çorba kasesinde çay, tereyağ ve etimekten oluşan kahvaltımızdan sonra tırmanış hazırlıklarına başlıyoruz. Ekibimizden Fatih KOÇ zirve tırmanışına gelemeyeceğini dağ evinde kalmak istediğini iletiyor ve biz (Murat ZIK, Mehmet IŞIK, Nihat KONCA, Bülent AKTAŞ, Aykut GÜNGÖR) saat 01:30 da dağ evinin önünde (3071m) kramponlarımızı takıp, ip birliği oluşturarak tırmanışa başlıyoruz. 
Gece karanlığında kafa fenerlerinin yardımı ile dağ evinin yanındaki kar kulvarından yan geçiş ile zor da olsa kayalıktan tırmanarak Dome Buzuluna geçiyoruz. Buzul çatlaklarının arasında kafa fenerlerinin ışığı ile yolumuzu bulmaya çalışarak tırmanışa devam ediyoruz. Yer yer çatlakların üzerindeki kar köprülerinden, yer yer de çatlakların geçit vermemesi nedeni ile etrafından dolaşarak iyi bir tempo ile yükselmeye devam ediyoruz. Hava oldukça soğuk, yıldızlı güzel bir gecenin eşliğinde ~3700m irtifaya  3,5 saat lik bir tırmanışın ardından ulaşıyoruz. Ekip arkadaşlarımızdan Aykut GÜNGÖR ve Nihat KONCA geri dönme kararı alarak kısa ipimiz ile ekipten ayrılarak dağ evine doğru inişe başlıyorlar. Biz (Murat ZIK, ben Mehmet IŞIK, Bülent AKTAŞ) uzun ve zorlu tırmanışımıza devam ediyoruz. 200m lik oldukça dik bir kar kulvarından S ler çizerek kuzey güney doğrultusundaki kayalık sırt hattına ulaşıyoruz(saat 05:30). Sırt hattında 100 m lik kaya etabını da tırmanarak Fransa İtalya sınırını oluşturan ünlü Col de Bienassay kılçığına (4000m) ulaşıyoruz (Saat 06:15). Tırmanışın en tehlikeli kilit yeri olan kılçığın, çıkış yönünde sol tarafı Fransa’ da kalıyor ve çok sarp, aynı şekilde sağ tarafı da İtalya’da ve en az diğer taraf kadar dik (800-1000m lik uçurum). Sert kar kılçığın üzerinde yan yana sadece iki ayağınızın sığacağı kadar dar bir geçit bırakıyor ve ip birliği, kazma emniyeti ve sert karın avantajı ile kilit kılçığı (~200m) zorlanmadan geçmeyi başarıyoruz.
Ancak yüksek irtifa tüm ekibi yavaşlatmaya başlıyor (Kolay değil, İstanbula araç yolculuğu, ardından uçak yolculuğu, ardından otomobiller ile ana kampa yolculuk hemen hemen hiç uyumadık. Ana kampta bir gece dinlenebildik ama ertesi gün 3070 metreye tırmandık ve 2,5 saatlik uykunun ardından zirve tırmanışı ve şu anda 4300m lerdeyiz. Vücut anormal bir sınavdan geçiyor, dayanılması güç bir durum). Rotamız üzerinde sert karda Dome de Gouter (4306m) tepesine tırmanmak bu yorgunlukla oldukça zor oluyor. Tepenin inişinde üzerinde kar köprüsü bulunan buzul çatlağına belime kadar saplanıyorum, ayaklarım tamamen boşlukta, basabileceğim bir yer yok, ters bir huninin dar kısmından aşağı doğru bacaklarımı hareket ettiriyorum ama faydası yok ancak arkadaşlarımın yardımı ile çıkabiliyorum. Daha sonraki çatlakları küçük de olsalar daha dikkatli geçmeye çalışıyoruz. Çabucak ve çok fazla yorulmaya başlıyoruz. Dome de Gouter ile Refuge Vallot (4363m) arasında Chamonix den gelen diğer klasik Mount Blanc rotasının bizim rotamızla birleştiği noktada 15-20 dakikalık bir mola veriyoruz. Ardından Refuge Vallot (4363m) bivak evine ulaşıyor ve tekrar mola veriyoruz. 

Rota üzeri çok kalabalık, tüm dağcılar Chamonix rotasından tırmanış gerçekleştiriyorlar (Chamonix rotasında zirve tırmanışı 3850m den başladığı için daha kolay, kılçık gibi riskli geçişler de yok…). Verilen molanın ardından yorgun ve yavaş adımlarla çok sık duraklayarak zirve kılçığına (Zirve sırt hattı) ulaşıyoruz. Sol ayağımız Fransa’da sağ ayağımız İtalya’da olmak üzere zirve kılçığını da tırmanarak (Kılçığın darlığından iniş yapanlar çıkış yapanlara yol veriyorlar) Alplerin en yüksek noktasına MOUNT BLANC’a, İtalyanların söylemi ile MONTE BIANCO’ya (4810m) saat 11:45 de Murat ZIK, Mehmet IŞIK, Bülent AKTAŞ’tan oluşan BUDAK ekibi olarak ulaşıyoruz. Üçümüzde çok yorgun ama bir o kadar da sevinçliyiz. Mutluluğumuzu zirvede bulunan Fransız rehber ile paylaşıyoruz. Türk olduğumuzu öğrenince Türkleri çok güçlü insanlar olarak bildiğini iletiyor. Zirvede diğer rotalardan (Mount Blanc’in 3 klasik rotası var. Chamonix 3850m(Fransa), Aquile de Midi 3800m (Fransa) ve Gonella Dağ evi 3071m (İtalya) den zirveye 3 rota) gelen dağcılar bulunuyor. Zirve fotoğrafları, kamera çekimi, diğer gruplarla karşılıklı ikramların ardından yoğunlaşmakta olan bulutları da göz önünde bulundurarak saat 12:30 da zirveyi arkamızda bırakarak inişimize başlıyoruz. Saatin ilerlemesi ve havanın ısınması ile kar yumuşamaya başlıyor ve kramponlarımızın kar toplayarak tutunmasını zorlaştırıyor. Ara ara kayarak ve ayakta durmakta zorlanarak Refuge Vallot Bivak evine ulaşıyoruz. Ardından Chamonix rotasının ayrım yerinden kendi rotamıza dönerek Dome de Goutere tırmanmaya başlıyoruz ama yorgunluk kendinin iyiden iyiye hissettiriyor. Tepeyi aşarak karın da yumuşaması ile daha da tehlikeli hale gelen inişin de çıkışın da kilit noktası olan Col de Bienassay Kılçığına ulaşıyoruz. Kar çok yumuşamış ve kılçık son derece tehlikeli bir hal almış. Hepimiz son derece dikkatliyiz ve yavaş yavaş kılçığa giriyoruz derken önden giden Bülent karın kopması ile ayağı kayarak kılçık üzerinden düşüyor. Murat ZIK ortada ben (Mehmet IŞIK) arkadayım, gelişmeleri anlık da olsa dikkatle takip ediyoruz, ip birliğindeyiz (tüm tırmanış boyunca ip birliğinden hiç çıkmadık), hepimiz kılçık üzerindeyiz. Bülent yamaçtan aşağı kaymaya başlarsa sırtta onu durduramayacağımız için diğer tarafa kendimizi bırakmamız gerekiyor (ki bunu sabah ve daha önceden planlamıştık). Ama şans mı bizden yana, Bülent’in reflekslerimi iyi (ki kendiside buna karar veremedi) korkulan olmuyor ve baş kısmı İtalya’da ayakları Fransa’da olacak şekilde karın bölgesi kılçığın üzerinde duracak şekilde kalıyor. Allah’a çok şükür sıkıntımızın ilk kısmını atlatıyoruz ama kılçığı daha geçemedik. Kılçık çok dar, buz vidası denedik ama alttaki buz yumuşadığı için güvenli olmuyor. Son olarak 2 kazmadan emniyet alarak önden Bülent’i gönderiyoruz. İp boyu yeterli olmadığından ortadaki kayalığa kadar geçerek tek kazma ile karşıdan emniyet alıyor, bizim tarafta da tek kazma kalarak Murat ZIK karşıya geçiyor ikisinin emniyetinde ben geçiyorum. Bu şekilde tüm kılçığı kazma emniyeti ile kazasız geçmeyi başarıyoruz. 
Kayalık etabı (100 m) inerek biraz dinleniyoruz. Ancak üzerimize kar yağmaya başlıyor. Yumuşayan karın da etkisi ile rota izlerinin kaybolmaması için acele etmemiz, dikkat ve emniyeti elden bırakmamamız gerekiyor. Saat ilerlediği için kayalıklardaki buzlar çözülüyor ve rota üzerine yamaçlardan tehlikeli bir şekilde kayalar düşüyor. Elimizden geldiğince hızla buzul çatlaklarının arasından (gece tırmanırken bu kadar fazla olduğunu anlayamamıştık) inişimize devam ediyoruz. Buzuldan kopan dev buz kütlelerinin bizim çıkışımızdan sonra rota izlerimizin üzerinden geçmiş olması, buzulun ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Etrafından dolaşamayacağımız büyük bir buzul çatlağına geliyoruz, yumuşayan kar nedeni ile kar köprüsünden geçmek normalden biraz daha uzun sürüyor. Köprüden tek tek ve ipimizi sabitleyerek geçiyoruz. Saat 18:00 da Gonella Dağ Evine ulaşıyoruz. Ekip arkadaşlarımız Col de Bienassay Kılçığı geçişimizden itibaren inişimizi David Gonella’nın büyükçe dürbünü ile büyük bir dikkatle izlediklerini iletiyor ve gelişimizi sevinçle karşılıyorlar. Fatih KOÇ kar kulvarına kadar gelerek üçümüzü de kucaklıyor ve tebrik ediyor. Aykut fotoğraf makinasının deklanşörüne bastıkça, Nihat abi gözlerinin içi ışıldayarak bizi karşıladıkça daha da mutlu oluyoruz. Gonella dağ evi işleticisi David Gonella yanımıza gelerek, dağ evinde son 7 yıldır kendisinin, 120 yıldır da ailesinin tuttuğu kayıtlardan, rotanın İlk Türk Tırmanışının tarafımızca yapıldığını müjdeliyor. Ayrıca dağ evine gelindiği gece zirve tırmanışına başlayarak zirveye ulaşanların oranının %10u geçmediğini ve bizim tırmanışımızın takdir edilecek bir tırmanış olduğunu da söyleyerek mutluluğumuza mutluluk katıyor. Murat, Bülent ve ben üzerimizdeki teknik malzemeleri çıkartmadan yorgun ama bir o kadar da sevinç dolu ifadelerle Aykut’a poz veriyor ve kendimizi dağ evine atıyoruz.
Üzerimizi değiştirerek akşam yemeğine oturuyoruz. Rotanın ilk Türk tırmanışı şerefine kadehlerimizi kaldırarak şarabımızı hep birlikte yudumluyoruz. Ancak işimiz daha bitmedi kendimizi bırakmamamız gerekiyor. Kamp yükü ile zorlu bir kaya etabından inişimiz var ki düşünmemek elde değil. Zirve tırmanışının detaylarından bahsederken saat ilerliyor. Klasik İtalyan Rotasının İlk Türk Tırmanışını gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ve dağ evine gelindiği gece zirve yapabilme oranının %10 geçmediği bir ortamda başarılı bir zirve tırmanışı gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ile ranzalarımıza uzanıyoruz. Yarın da bizi zorlu bir gün bekliyor.


5 Temmuz 2006 Çarşamba: 
Sabah kesintisiz bir uykunun ardından erkenden kalkıyoruz. Kahvaltımızı yaparak çantalarımızı yükleniyoruz, helikopter pistinde tüm ekip olarak David GONELLA ve Passang SHERPA ile hatıra fotoğrafı çektirip Gonella Dağ Evi’ni arkamızda bırakarak inişe başlıyoruz (Saat 08:20). Kamp yükü, inişte işimizi oldukça zorlaştırıyor, dar kaya geçitlerinde, dik kar kulvarında inişte, sabit merdivenlerde kısaca her adımımızda hareketlerimizi kısıtladığı için inişimiz de çıkış kadar süre alıyor. Zincir ve metal merdivenlerin olmadığı kısımlarda yer yer ip açarak emniyet almamız, bol bol fotoğraf çekmemiz de bize zaman kaybettiriyor. Sonunda kazasız bir şekilde Miage Buzulu’na inmeyi başarıyoruz (Saat 12:00). Buzulda çatlakların ve morenlerin arasından dikkatli bir şekilde hızla inerek saat 15:00 da Combal gölüne ulaşıyoruz. Araç yolundan araçlarımızın yanına inerek (saat 16:00) ana kampımıza dönüyor çadırlarımızı kurarak tırmanışımızı başarı ile sonlandırıyoruz.

Okunma 29162 defa
Yorum eklemek için giriş yapın