Tarihi : 21-22-23 Temmuz 2006
Ekip : Burcu GÜNAY, İbrahim SÖZEN
22 Temmuz sabahı 07.00 civarı tırmanışa başladık. Rotayı önceden Ömer Tüzel’in kitabından incelemiştik ancak tırmanırken yanımıza internetten bulduğumuz, Cemil Güneş Ergüden ve Alper Tolga Kocataş’ın 2003 yılında yaptıkları tırmanışın raporunu aldık. Tırmanışımız boyunca gerçekten çok işimize yaradı. Kendilerine çok teşekkür ederiz. Sanırım biz bu kadar güzel ve net bir rapor yazamayacağız...
İbrahim daha güçlü olduğu için ağır olan artçı çantasıyla tırmanmasına, daha deneyimli olan benimse lider tırmanmama kara vermiştik. Ancak ben de kendimi ağır hissettim. Bu nedenle son anda büyük boy friendleri birkaç stopper ve sikkeyi rota girişinde bıraktık. Yinede hala ağırdım. Üzerimde 5 friend, 2 sete yakın stopper, 6 sikke, çekiç, 12 çift ekspres karabini, HMS’ler, kilitliler ve perlonlar vardı. Tırmanışa çarşağın en çok yükseldiği yerdeki bacanın sol tarafından ip açmadan başladık. Ben önde üstümde malzeme ve sırtımda iple, İbrahim ise arkada çanta yüzünden her hamlede bağırarak bir süre serbest tırmandık. Rotanın bu etapları gerçekten çok çürüktü. Bizse önceki günün yorgunluğu ve henüz tırmanışa tam ısınmamış vücutlarımızla gerçekten pek keyif almadan gidiyorduk. Tabii havanın soğukluğunun da etkisi vardı. Bu şekilde söylene söylene, 1 sikke görünceye kadar rotamızdan da pek emin olmadan tırmandık. Sikkeyi gördüğümüz yerde ip açmaya karar verdik. İbrahim burada belden emniyet aldı. Aslında rota çürüklüğün dışında gerçekten çok kolaydı. Bende bu etapları hızlıca geçtik. Artık rota tarifinde bahsedilen büyük geniş setteydik ve sola uzun bir yan geçiş görünüyordu. Rotanın patika olan bu kısımlarında yürüyüş yaparak sola yan geçiş ve sonrada biraz sağa giderek Diagonal rotayı yakaladık. Rota 1 ip boyu kadar bu rotayla kesişerek gidecekti. Bu etaplarda gerçekten çok kolay ama çok çürüktü. Biraz söylenerek bu etapları da geçtikten sonra gözlerimiz rotamızdaki dihedralin girişinde olduğu söylenen su akıntısını aramaya başladı. Biraz yukarıda bir şeyler görünüyordu ama emin değildik. Ben bakmak için biraz tırmandım. Diagonal rotanın devam ettiği gri slab kayalara girmeden III derecelik yerden dik yükseldim ve artık nihayet rotamızın gerçekten başladığı yerdeydik. Dihedralin başlangıcında! Burası rota tarifinde 5. ip boyunun başlangıcı oluyor ancak bizim buraya kadar gerçek anlamda ip açtığımız söylenemez. Açtığımız yerlerde ise araya bir şey atmadan istasyondan istasyona gittim. Bunun en büyük nedeni; yapının çok çürük, tırmanışın çok kolay ve vaktimizin çok kısıtlı olması. (Elimizdeki raporda tırmanış 12 saat sürmüş ve gece bivaklamışlar.) Havada gerçekten çok soğuk. Çoğu zaman titriyoruz. Buda bizi hızlı olmaya iten nedenlerden! Ve öncesi çarşak yığını olan rotada ne kadar emniyet alabilirsin ki! Dihedralin sağ tarafındaki yüzeye güzel bir istasyon kurarak başlıyoruz. Burada tırmanışın ciddileştiğinin farkındayız. Artık kaya tırmanacağız! Rotanın üstündeki negatif yerlere fazla girmeden sağa kaçarak biraz boşluklu, hala çürük ve emniyet imkanı az kayadan tırmanıyorum. Giriş etapların zorluğu V / V+ civarı. Sonra sola geçiyorum. Bu etaplar oldukça kolay. Buradan dihedralin sol tarafındaki geniş pozitif gri slab yüzey görünüyor. Yüzeyin sol tarafına güneş vuruyor. Sevinerek güneşin olduğu yere gidip 1 istasyon kuruyorum. Gerçekten donmak üzereyiz. İbrahim üşüyerek yanıma geliyor ama onun şansına hava birden bulutlanıyor. Rota soldan sağdan devam ediyor. Bizse bir parça güneş için rotanın sağına soluna bilerek ve isteyerek geçtik! Önümüzde, raporda VI- olarak belirtilmiş bir ip boyu var ama ondan önce bulunduğumuz setten sağa bir yan geçiş yapmalıyım. İp sürtünmesinin çok olacağını bilerek kederleniyorum! Önümde slab ancak pozitif, kolay görünen bir yüzey var şimdi ama tırmanmayı deneyince hiç kolay olmadığını anlıyorum. Altta çok güvenemediğim bir sikkenin üstünde yükselmiş durumdayım. Çok küçük, slab basamak ve tutamaklardan tedirgin bir kalkış yapmam gerekiyor. Biraz ilerde rota rahatlıyor ve arada güzel bir tutamak var ama ben yetişemiyorum. Hamleyi birkaç kez deneyip sete geri iniyorum. Sağa geçiyorum, sola geçiyorum oralardan yükselmeyi deniyorum ama bu kısımlar daha zor. İlk denediğim yerdeyim şimdi. Döncek değiliz ya! Herşey rağmen, tam güvenemediğim el ve aykalarıma yüklenip kalkıyorum. Oh be oldu! Ama ucu ucuna ;) Artık daha rahat olan tutamağı yakaladım ve rotanın rahatladığı benimde rahatladığım yerden devam edebiliyorum...Nihayet raporda bahsedilen Batur’un sikkeye ve ondan sonrada beklediğimizden daha üstte Güneşin kendi söylemiyle bolt misali çaktığı V profile ulaşıyorum. Buradan kilit etab diye nitelendirilen etabın altındaki oyuğa tırmanıyorum. Bu ip boyuna VI- demişler, bana da mantıklı geldi ;) Güneşler’in raporunda geçen stopper kayadan ve çatlaktan emniyet alıp istasyon kuruyorum ama içime sinmiyor. Biraz uzak olsa da bir sikke çakıp bu istasyona birleştiriyorum. Evet, nihayet kilit ip boyu! Beklemenin faydası yok! Üstümde görünen mağarayı hedefleyerek tırmanmaya başlıyorum. Geçmem gereken bir göbek var ve kolay görünüyor. Bu ise ikinci aldanışım oluyor. Burada hiçbir şey spor rotalarda olduğu gibi olmuyor! Yorgunuz, üşüdük, az da olsa irtifa var ve düşmek boltlu rotalardaki gibi göze alınası bir şey hiç değil! İbrahim “hadi Burcu sen negatiflerde iyisindir” diye moral veriyor. Sanırım ihtiyacım olan biraz da buymuş! Bakış açım değişiyor göbeği geçiyorum. Gerçektende zor değilmiş aslında! Ama rota pek öyle kolay devam etmiyor.Raporda Parmakkaya’nın kilidine denk gibi denilen bu etaplarda Parmakkaya’nın kilidini zaman zaman arar oluyorum çürüklük ve emniyetsizlik nedeniyle! Birde raporda İtalyan’ın güzel çaktığı söylenen sikkeyi de araya araya (bulamadan) mağaraya çıkıyorum. Sanırım bu etap da VI- zorluğunda. Mağaraya çıkış son etaplarda çok rahat. Mağaranın içi rahat ve sıcak. Burada ilk defa tam güvenebildiğim güzel bir istasyon kuruyorum. İbrahim yanıma geliyor. Moralimiz çok iyi. Kilit etapların çoğunu geçtik. Sadece kısa bir yan geçiş kaldı. Rapora göre 7. ip boyunun sonlarındayız ve gerçekten buraya kadar hızlı geldik. Her şey yolunda! Biraz bir şeyler yiyip içtikten sonra ilk defa fotoğraf çekiyoruz. Daha sonra ben İtalya’nın sikkeyi aramaya devam ediyorum! Mağaranın hemen yanında olduğunu fark ediyorum. Gerçektende çok güzel bir yerde, zorlu geçişin neredeyse ortasında ve çok da sağlam görünüyor. İyi ama bu adam nasıl çakmış bunu buraya? Kurduğum istasyona güvenip ve sikkeninde etkisiyle psikolojik olarak gayet rahat ancak; ip boyunu bölerek azalttığımız ip sürtünmesine rağmen fiziksel olarak gayet zor geçiyorum bu etabı. İpe oturmayıp temiz geçmek için adeta boulder hamleleri yapıyorum. (İbrahim daha sonra yüzümdeki ifadeye çok gülüyor! Aslında daha alttan geçiş daha kolaymış!) Ömer B. Tüzel’in kitabında bu geçiş VI derce olarak geçiyor, Güneşler ise VI- demişler. Ben kararsız kalıyorum. Bu yan geçiş etabı oldukça sağlam ama sonrası çok çürük ve en sonunda da yine çarşaktan devam ediyor. Burada babadan, friend ve sikkelerden faydalanıp uğraşarak güzel bir istasyon kuruyorum. Aklımda tek şey İbrahim o çantayla bu kilidi nasıl geçecek? Fakat İbrahim fazla zorlanmadan yanıma geliyor. Artık çok sevinçliyiz ama faaliyet henüz bitmediği için kendimizi dizginliyoruz. Saat 17.00 ve biz kilit etapları geçip sağ salim 7. ip boyunun sonuna vardık. Bundan sonra önümüzde nispeten kolay görünen 3 ip boyu kaldı. Bu ip boylarını koşmayı planlıyoruz ama öyle olmuyor. Aksine uğraştırıyor bizi. Tırman tırman bitmiyor! Bu etaplar gri, görece sağlam pozitif kaya etaplarından ve aralarındaki setlerden oluşuyor. Setler istasyon kurmak için rahat görünse de emniyet imkanı gerçekten kıt. Vaktimizde kıt. Ayrıca setlerden kalkışlar genelde negatif ve sportif tırmanış hamleleri gerektiriyor fakat çok zevkli! Bu etapları artık elimizdeki rapora sağdık kalmadan, istasyon kuracak uygun yer buldukça bölerek tırmanıyoruz. Bu nedenle çok vakit kaybediyoruz ama düşündüğümüz tek şey bundan sonra bir kaza olmadan rotayı bitirmek. Bir ara İbrahim çaktığım bir sikkeyi sökemiyor ve üstündeki karabini de çıkaramıyor. Acelemiz olduğu için bunları gözden çıkarıyoruz. Üstlerde fazla rahat olmayan, neredeyse askı istasyon denilebilecek bir yerden fakat sağlam bir yatay yarı kum saatinden ve friend kullanarak istasyon alıyorum. Daha sonra birazcık üstümüzde Güneşlerin bıraktığı 3 sikkeden oluşan istasyonu buluyoruz ve istasyonu buraya taşıyoruz. Artık son ip boyundayız. Gün boyu hiç gitmeyen bulutlar iyice azıttı. Artık her yer sis. Buda bize havanın erken kararacağını söylüyor. Ayrıca her an yağmur yağmaya başlayabilir ve hava hala çok soğuk! Ancak zirve sırtı önümüzde! Tam üstümüzdeki iki ayrı çatlak hattından gözümüze kolay görünen soldakini seçiyorum. Çatlak gerçekten de üzmeden beni zirve sırtına götürüyor. Direktaş’ın ardındaki diğer taraf görünüyor. Zirve sağ yanımda! Gerçektende çok mutluyum! Bu manzarayı İbrahimle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. O da yanıma gelince spor ayakkabılarımızı giyip üstümüzü düzenleyip zirveye doğru koşuyoruz.
Zirvede Merihle Direnin, K.Doğu Dihedrali’nden bizler için çıkardıkları su ve yiyeceği buluyoruz! Tamamen tüketmediğimiz ama az kalan suyumuzu bitirip bu suyu ve yiyeceği inişe saklıyoruz. Tırmanışımız 13 saat kadar sürdü. Zirveye saat 20.00’de vardığımızda hava kararıyordu. Hızlıca fotoğraf çekilip zirve defterine bir şeyler yazıp inişe geçtik. Kısa bir süre sonra hava iyice karardı ve 2. ip inişini tamamen karanlıkta yaptık. Hemen sonra güney yüzünden, babayla işaretlenmiş yerden batıya doğru kayıp buradan inişe devam ettik. Daha önceden de inmiş olduğumuz rotanın en karmaşık yerlerini geride bırakmıştık. Artık buradan sonrası kolaydı, setlerden ve çarşaklardan aşağıya inecektik. Bu sırada Merih ve Diren birkaç arkadaşla bizi merak ederek rotanın altına gelmişlerdi. Bize yiyecek ve su getirmişlerdi. Bu düşünceli hareket karşısında gerçekten çok heyecanlandık. Onlara karşı mahçup hissettik. Çünkü onlarda o gün kendi rotalarını tırmanmışlar ve o yorgunluğa birde bize yardımcı olmaya çalışıyorlardı. Bu heyecanla biz de hızlı hızlı onların kafa lambalarının ışıklarına doğru ilerlemeye başladık. Aslında bu hataydı. Aramızda gerçekten çok az bir mesafe kalmıştı ki birden aslında patikadan çıkmış olduğumuzu anladık! Tekrar yükselip başka bir yerden daha denedik ama yine yolumuz sapa bir yere vardı. Bu sapa etapları uğraşıp geçebilirdik ama sonrasında bizi ne bekliyordu? Yine yolumuz kesilebilir ve yukarı çıkmamız gerekebilirdi. Karanlıkta da zaten çok çürük olan yapıda sikke çakarak iniş yapmak pek istemiyorduk. Aramızdaki mesafe az olduğundan Merihler yukarı çıkmaya karar verdiler. Böylece iniş için bir yol da keşfetmiş olacaklardı. Bize yerimizde kalmamızı söylediler; Diren bize doğru geliyordu. O sırada gün boyu ara sıra bizim tırmanışımızı izleyen Yedigöller’deki barın sahibi Ramazan Abi yanımıza gelmeye kara verdi. Daha hızlı hareket edeceği ve yapıyı iyi bildiğinden daha faydalı olacağı konusunda kendine güveniyordu. Yanımıza geldiğinde “1 şişe viski içmiş adamın çıktığı yerden inemediniz be!” dedi. Biz daha sonra anladık bu adamın kendisi olduğunu Sağ olsun bizi çıktığı yerden ısrarla kendi yöntemleriyle (!) inidirdi!!! Bizde yeni teknikler öğrenmiş olduk!!! İndikten sonra da misafirperverliğini gösterdi. Enfes bir peynirli omlet yaparak barında ağırladı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Biraz sohbet ettikten sonra çadırlarımıza döndük. O gece kaçta yattığımızı bilmiyorum.
Rakım : 3510m
Uzunluk: 400m
Zorluk : IV / VI (Ömer B. TÜZEL)
Süre: 8 saat çıkış – 1 saat iniş (Ömer B. TÜZEL)
Çıkış Süresi: 13 saat
İniş Süresi: 3-4 saat (tahmini)
Burcu GÜNAY