Enerji sarfı oksijen sarfı ile birlikte cereyan eder.Madem ki dağda vücuttaki kötü yönde gelişen olayların en büyük kısmı oksijen azlığından kaynaklanmaktadır bunların önlenmesi veya derileşmesine engel olunması oksijen sarfını en aza düşürecektir.
Anormal veya erken yorgunluğu önlemenin bir yolu da ,enerji tasarrufu ile oksijen sarfının azaltılmasıdır.Bunun için şu çarelere başvurulur:
Mekanik tedbirler: Bunları 5 maddede toplayabiliriz:
1- Kayak değneği veya adi değnek kullanılması: Bunların yalnız karda yürürken gerekli olduğunu zannetmek yanlıştır.Çünkü değnekler sağa, sola doğru olan sallanmaları en aza düşürür,düşmeye ve dolayısıyla doğrulmak için gereken enerji sarfına engel olur ve düşerken doğrulmayı kolaylaştırır.
Yapılan araştırmalarda çift değneğin iniş ve çıkışta dağcıyı saatte tonlarca yükten kurtardığı görülmüştür(31). Tek değnek kullanılması da çok yararlı olmaktadır(77. sah. bak.) Kanaatimizce değneklerin sağladığı iki avantaj daha vardır.Bunlardan biri değnek olmadığında sarkan kolların sallanması ve düşmelere engel olmak için yapılan kol hareketlerinin yol açtığı enerji kaybını önlemesidir.(Atletlerin koşu sırasında ellerini yukarıda ve sabit tutmalarının sebebi budur). Ellerin pasif olarak baston seviyesinde yani yüksekte tutulması el kol hareketlerini önlemekle bir hayli enerji tasarruf ettirir.İkinci avantajı ise kan dolaşımını kolaylaştırmasıdır.Şöyle ki yüksekte tutulan kollardan kanın kalbe dönüşü kolaylaştığı için miyokarda (kalbe) daha az yük biner ve bu da enerji tasarrufunu sağlar.
2- Eşyanın çantaya dengeli yüklenmesi ve sallanmaması: Eğer dağcının çantası dengeli değilse ve boynuna, omzuna ya da çantasına sallanacak şekilde malzeme asılırsa enerji kaybı büyük olur.Dolayısıyla çanta, yükü dengeli olacak şekilde asılmalıdır.Fotoğraf makinesi, varsa bel çantasının içine konur.
3- Ara sıra çantanın altından tutularak yukarı kaldırılması ve bu surette yürünmesi (Şekil 7 A, B, C): İşlem hem dengenin daha iyi sağlanmasına yardım eder hem de omuzlardaki kan dolaşımını baskıdan kurtarır.
4-Kolların yüksekte tutulması: Eğer kaynak değneği kullanılmıyorsa eller ara sıra çantanın göğüs kemerine konur.İşlem koldaki kan dolaşımını kolaylaştırır.
5- Yürüme taktiği ve istirahatta yatış tarzı: Tekniğe uygun bir yürüyüş çok enerji tasarruf ettirir (77 78 ve 79. sah. bak.). Kar olmadığı taktirde dinlenirken uzanılması tercih edilir.Bu durumda bacakların gövdeden daha yüksekte tutulması veya yamaca doğru yukarı uzatılması ideal olur.Çünkü böyle bir yatış pozisyonunda kanın kalbe dönüşü kolaylaşır.
Isı kaybının önlenmesi: Isı kaybı oksijen tüketimini ve dolayısıyla yorgunluğu arttırır (Fizyolojik ısı kaybı mekanizması için 61. sah bak). Bunun için dağcının üşümeyecek şekilde giyinmesi ve sıvıları sıcak olarak alması gerekir.
Isı kaybına yol açan üç etken vardır.Birincisi soğuk hava, ikincisi rüzgar ve üçüncüsü ise soğuk sıvı alımıdır.
1- Giyim: Dağcının özel giyim malzemeleri ile soğuktan korunması gerekir. İlaveten şu hususların göz önünde bulundurulması da icab eder:
Damardan zengin olan organlardan ısı kaybı fazladır.Yüz, saçlı deri ve eller bunlara örnektir.Bu demektir ki hava üşütecek derecede soğuk olmasa bile ve hele rüzgar varsa saçlar bol olsa dahi başlık giyilmeli, bunun üzerine parkanın başlığı çekilmeli ve eldivenler takılmalıdır. Eller gibi ayakların da sıcak tutulması gerekir.Bunun önemini belirtmek için şöyle bir benzetme yapabiliriz:
Eller ve ayaklar bir radyatör gibidir.Kan geçtikçe ısıyı dışarı verir.Soğuk havada ateş yakarak ısınmada da bu mekanizma işlenir.Şöyle ki eller alevde ısıtılınca üşüme geçer yani vücut ısınır.Çünkü kan,el radyatöründe ısınarak bütün vücuda pompalar.Aynı şekilde ayaklarımızı bir sıcak hava üfleyen sobada ısıttığınızı farz edelim.Böyle bir durumda vücut hızla ısınır.Çünkü ayağa pompalanan kan adeta bu radyatörde ısınarak vücuda döner.
Eller, baş ve ayaklar soğuğa maruz kaldığında bu defa kanı soğutucu ve dolayısıyla üşütücü bir radyatör gibi fonksiyon görürler.
Kampta iken ısı kaybının bir kaynağı da bacaklardır.Çok soğuk şartlarda yaptığımız kış kamplarında görüldü ki gece yatarken uyku tulumu ne kadar iyi, giyilen anorak ne kadar mükemmel ve baş ne kadar iyi korunmuş olursa olsun, bacaklar iyi korunmadıktan sonra insan üşür.eğer uyku tulumuna kuş tüyü pantolonla girilirse anorak mükemmel olmasa bile baş ve eller de korunduktan sonra üşünmez.Şehir hayatında da durum aynıdır.Şöyle ki kışın gövde ne kadar iyi korunursa korunsun ayak ve bacaklar, baş ve eller sıcak tutulmadıktan sonra üşüme önlenemez.O halde gövdeye çok şeyler giyilecek yerde bütün bu bölgelerin aynı derecede korunması daha etkili olur. Kış kamplarında gece yatarken soğuktan korunmanın yolu uzun yün don giymek, kuştüyü pantolon, eldiven, parka ve yün başlıkla uyku tulumuna girmek,başa uyku tulumunun başlığını çekmek ve çift şilte üzerinde yatmaktır.
2- Rüzgardan korunma.
a) Rüzgar ve yağmurlukların giyilmesi.
b) Rüzgar maskesinin takılması.Isı kaybının önemli bir kısmıda solunum yoluyla olur.Çünkü içeri çekilen soğuk hava akciğerlerde ısınmaktadır.Ne kadar hızlı solunursa o kadar ısı kaybedilir.Rüzgar da bu olay daha da hızlanır.
Bu yoldan ısı kaybının önlenebilmesi için solunan havanın nispeten ısınması ve burnun rüzgardan korunması gerekir.Dolayısıyla cerrahi tülbent maskeler kullanmaktayız.Zamanla maskenin buzlanması olayı rüzgarı iyice keser.
Maskenin diğer yararları üst solunum yollarını rüzgarın ve kuru havanın mekanik tahrişinden koruması ve aşırı karbondioksit kaybını önlemesidir. Maskenin 6 kat tülbentten yapılması gerekir (Cerrahida kullanılanlar 4 kat olup yetersizdir). Maskenin kollarının lastikten olması ve daima boyunda hazır bulundurulması tercih edilir.
Tülbentin kuruması zor olduğundan şimdi maskeleri naylon tülden (perdeden ) yapmaktayız.
3- Sıcak sıvı alımı ve besinlerin sıcak olması: Sıvı ve besinlerin vücut hararetinden düşük bir sıcaklıkta olması organizmayı hızla soğutur ve titremelere yol açar.Dolayısıyla bunların en aşağı 37 derecede olması icab eder.
Vücut sıcaklığı artışının önlenmesi:Sıcakta yürünürken terin rahatlıkla dışarıya verilmesi gerekir.Aksi taktirde vücut sıcaklığı yükselir.Olay metabolizmayı ve dolayısıyla oksijen sarfını arttırır.Bunun için baş, gövde, kollar ve dizden aşağı bacaklar temas edecek şekilde açılır, öyle ki rahat bir deri ventilasyonu sağlansın.Hatta irtifa çok yüksek olmadıkça veya henüz terin hissedildiği ve derinin terle ıslandığı rakımlarda (çok yükseklerde hava o kadar kurudur ki ter asla deride kalmaz) dağcı sadece iç çamaşırları kalacak şekilde belden yukarı soyunabilir ve çoraplarını indirip pantolonunu iyice sıvıyabilir. Derinin yeterince havalandığı dağcının rahatlık hissetmesi ve yorgunluğunun geçmesi ile anlaşılır. Terin hissedilmediği çok yükseklerde aşırı bir perspiratio insensbl olur.Deri ventilasyonunun engellenmesi aşırı bir bunalıma ve yorgunluğa yol açar.Buna ait iki tecrübemiz vardır:Biri, bir Ağrı kış çıkışımızda güneşte kuştüyü pantolonla yürürken duyduğumuz sıkıntı ve bunu çıkarmak zorunda kalışımızdır.İkincisi ise P. Communismaya çıkarken 6100 rakımındaki platoda ve zirveden inerken 7200 metreyi bulan bir seviyede güneşli ve rüzgarsız havada yürürken bunalım ve anormal bir yorgunluk içine düşmemiz ve anorağı çıkarınca bu anormal durumdan hemen kurtulmamız olmuştur. Isınma: Yürüme sırasında vücut kendiliğinden ısınır.Ancak mola verilirken ve özellikle kampta ısınmak gerekir.
Isınmak için ocak gerekli ise de bunun yolu, hareketi vücut ısısından yüksek sıvıların alınmasıdır.Bir vecize olarak bilmek gerekir ki "Dağcın içinden ısınır".Dolayısıyla bol sıcak sıvılar içmek gerekir.Bu yoldan temin edilen ısınma başka hiç bir yoldan elde edilemez.
O halde üşümeye başlayan ve hele titreyenlere hemen bol ve çok sıcak sıvı içirmek gerekir