Ağustos ayında apar topar Ankara’ya ordan da Akşehir’e gidişimin ardından Eylülde SIV yapabileceğimi konuştuk. Uzunca bir süre uçmamıştım. Diz ameliyatın vs derken nerdeyse 2 yıl aradan sonra ilk Uçuşlarımı Akşehir’de daha sakin olan sabah saatlerinde Uçuşkulubü ile yaptım. Elimde malzeme katılacak etkinlik bulamamış olan benim için bir Cuma günü apar topar Yiğit Yıldırım’ı arama kararı vermiş olmak yaptığım en doğru şeylerden biriydi. Akşehir’deki uçuşlarımdan sonra caaaanım Ormanlı yollarına düştük Yiğit’le (eşim). Uçmanın tadını hatırlamak için çok iyi geldi Ormanlı, bir de tabi Kestanelik’te yenen köfte piyaz.

Yıllık iznimin son 3 gününde döküldüm Ölüdeniz yollarına. Yiğit Y gruptan bir gün önce Cuma sabahı geldi ve hazırlıklarımızdan sonra yukarı hareket ettik. Ben heyecanlı ellerimdeki notları okumuş tekrar tekrar kafamdan geçiriyordum. Öncesinde evde izlemiş olduğum eğitim videolarının inanılmaz bir yararı var bu konuda. Planımız havadan SIV yapmaktı. Yiğit bana eşlik edecek hareketlerimi gözleyecekti.
Eylül’de yukarının ne kadar soğuk olabileceğini hiç düşünmemiştim. O gün ne yazık ki ilk Ölüdeniz’den uçma denememde olduğu gibi araçla indik aşağıya.
Ertesi gün grubun geri kalanı da katıldı aramıza. 3 gün dolu dolu uçmayı beklerken ne yazık ki sadece 1 çıkış yapabildim. Buzz’ım çok güvenli bir kanat olmasına rağmen ben sınırlarını bilmiyordum daha. Fren çekerken de milim milim çekmiştim ilk zamanlar:)
Eylül’de yukarının ne kadar soğuk olabileceğini hiç düşünmemiştim. O gün ne yazık ki ilk Ölüdeniz’den uçma denememde olduğu gibi araçla indik aşağıya.
Ertesi gün grubun geri kalanı da katıldı aramıza. 3 gün dolu dolu uçmayı beklerken ne yazık ki sadece 1 çıkış yapabildim. Buzz’ım çok güvenli bir kanat olmasına rağmen ben sınırlarını bilmiyordum daha. Fren çekerken de milim milim çekmiştim ilk zamanlar:)

Önce yunuslama (pek bir güvenli, sallanmadım bile desem yeridir) ardından da kulak kapatarak dönüşler yaptım. Ardından asimetrik çalıştık. Asimetrikte kanadı düz uçurmak, dönüşü durdurmak ve de en önemlisi sakin olma gereğini gördüm. İlk uçuşumda spirale girmeden sınırına gelmem gerekiyordu ama ben biraz ileri gittim gibi oldum. Önceleri keskin dönüş yapan pilotlara özenirdim manevra kabiliyetleri çok daha yüksekti ama bu çalışmalardan sonra ben de kanadımın hangi noktada spirale girdiğini hangi fren hizasının güvenli bir dönüş için yeterli olduğunu gördüm.
Tüm bu hareketler aslında kanadın sınırlarını öğrenmek için inanılmaz güzel bir fırsat. Kanadı tanımakla kastedilen şeyi biliyorum artık. O hafta sonu ne yazık ki sadece bir uçuş yapabildim. Hava tüm yazın tersine Ölüdeniz’in alışık olmadığı sertlikte bir havaydı. Ben de daha önce o kadar büyük dalgalar görmemiştim. SIV mi yarım bırakarak döndüm İstanbul’a.

Ekim 2007’de Uçuşkulubü ile Ölüdeniz Hava oyunlarına katıldım. Yine bir Perşembe akşamı deli bir İstanbul trafiğinden sonra bindim otobüse. Hava yine iç açmıyordu doğrusu.
İlk gün take off’ta rüzgar arkalı esiyordu. Patara’ya gittik. İlk kez 1900 pistini de görmüş oldum:) Geçen aydan kalan eksikleri tamamlamadan önce asimetrik vs yaptım. Sonra keski dönüşler ve spiral. İnanılmaz bir his…işin benim güzel yanı turlarımı sayabildim. Hem de yüzümde kocaman bir gülümseme bir, iki, üç sakin ve mest…Yılmaz’ın komutuyla da yavaşça frenleri bıraktım, sonrası da biraz sağlı sollu çalkalanma ardından da normal uçuş…B-line ne yazık ki gücüm yetmediği için bir başka denemeye kaldı. Frontal çalıştıktan sonra da wingover’a geldi sıra. İzlemesi kolay ama o ivmeleri zamanında verebilmek için hissetmek gerek. Tabi pek başarılı değildi wingoverlar.
İlk gün take off’ta rüzgar arkalı esiyordu. Patara’ya gittik. İlk kez 1900 pistini de görmüş oldum:) Geçen aydan kalan eksikleri tamamlamadan önce asimetrik vs yaptım. Sonra keski dönüşler ve spiral. İnanılmaz bir his…işin benim güzel yanı turlarımı sayabildim. Hem de yüzümde kocaman bir gülümseme bir, iki, üç sakin ve mest…Yılmaz’ın komutuyla da yavaşça frenleri bıraktım, sonrası da biraz sağlı sollu çalkalanma ardından da normal uçuş…B-line ne yazık ki gücüm yetmediği için bir başka denemeye kaldı. Frontal çalıştıktan sonra da wingover’a geldi sıra. İzlemesi kolay ama o ivmeleri zamanında verebilmek için hissetmek gerek. Tabi pek başarılı değildi wingoverlar.

İkinci uçuş 900 pistinden yapıldı. Daha az bir irtifayla ama yine de çok ama çok verimli geçti. Bir önceki wingoverda fren çekme çekingenliği yerini cesarete bıraktı. Ama kontrol cesaretle eşdeğer olmadığı için sağlam bir asimetrik yedim (boşuna simulasyon denmiyormuş). Bir de ufacık bir kravat kaldı asimetrikten sonra. Kendimde en şaşırdığım şeyler biri: sakinliğim. Normalde kendimi sakin biri olarak tanımlayamam ama özellikle havada bugüne kadar başıma gelen olağanüstü durumlarda paniklemedim. Bu eğitim sırasında tandemden uzaklaşmaya çalışırken şezlongların arasına inmek zorunda kaldım ama kalbim tık demedi. Bu sanırım iyi bir şey. Gayet soğuk kanlı bir şekilde sağlam basabileceğim ve kandımın takılamayacağı yerlere baktım; ve de insanlardan mümkünse uzak:) kravat diyordum. Orda da sakindim. Ağırlımı dışa verdim zaten küçük bir kravat olduğu için Yılmaz sakin olmamı böyle iniş bile yapabileceğimi söylüyordu telsizde. Sonra o da sakinliğimi fark etmiş olacak ufak pompalamamı söyledi. Pompalar çok işe yaramadı. Ardından da sınıfta ders anlatır gibi “şimdi kulağa giden ipler var biri boştadır onu al ve çek” şeklinde talimatlarla açıldı kulak…
Sonra yine spiral ve wingoverdan sonra indim yere.
Şimdi artık daha iyi biliyorum kanadımı. Dönüşlerim daha efektif olacak.
Nevin Şahinbeyoğlu
Fotoğraflar: Akşehir