
Aladağların zirveleri, Demirkazik (3756), Kaldı (3734), Emler (3723),Alaca(3588) ve diğerleri. Demirkazık zirvesine, 2005 yılında güney rotasından çıkış yapmıştım. O muhteşem büyüklüğüyle beni oldukça etkilemişti. Sonra,Aladağların en güneyinde yükselen dev piramit Alaca. Üç kez denediğimiz ve birçok sebepten dolayı zirve yapamadığımız Alaca. 1, 2, 3 ve sonrası nihayet 7 Ekim 2007 de zirve. Ohh be Alaca artık bende takıntı olmaya başlamıştı :)
Alaca faaliyetinde, "Sırada Kaldı var, bayramdan sonra Kaldı'ye çıkalım?" dediğimde,arkadaşlar artık çok geç demişti. Bu sözlerim Erkan AKIŞ ağabeyimizi etkilemiş olacak ki, ertesi gün beni aradı " Rıza,ben düşündüm de bayramdan sonra Kaldı faaliyeti yapalım", "Tammam abeycim yapalım oleey"çok sevinmiştim. Iki haftayı iple çekiyorum. Ama,rotayı bilen birini bulmak gerekecek.

Ereğli'den Ali Ihsan SULAK ile msn de görüşüyoruz, bayramdan sonra Alaca'ya çıkmak istediklerini soyledi. Bende biz Kaldı'ye çıkacağız dedim.Biliyorum ki Ali Ihsan Hocayı can evinden vurdum, onların Alaca işleri yatar,eminim ki Kaldı'ye gelecek:). Aradı "Bayramdan sonra bende geliyorum." Ekip tamamdır. Erkan AKIŞ, Ali İhsan SULAK, Muzaffer OZAR ve ben, dört kişiyiz.
Saat13:00 de Mersinde buluşuyoruz, 14:30'da Pozantı'dan Ali İhsan Hocayı alıyoruz,ver elini Çamardı. 15:30'da her zamanki gibi Kurufasulye ve pilav ziyafetinden sonra Sarımemed’in yurdu Emli vadisine doğru yola koyuluyoruz.
Emli vadisi, Aladağlar'ın en tanınmış vadisidir. Vadinin girişinde yer alan Sarımemetler’in yurdu olarak adlandırılan kamp yeri 1850 m rakımdadır. Kamp yerinin ana yola olan uzaklığı da 9.5 km.dir. 17:30 da Emli vadisinin sonunda,ormanın bittiği yerde kampımızı atıyoruz. Aksam kamp ateşi başında, Ali Ihsan hocanın getirdiği gözleme, sıkma ve Erkan ağabeyin getirdiği su böreğini saç üstünde ısıtıyoruz, yanında demleme çay, deyme keyfimize.Sonrası ateş başında yapılan keyifli sohbetler. Tabi ki Ali İhsan hocanın anlattığı Oflu fıkralarınıda unutmamak gerek:).

Saat 02:00 de kalkış, çadırların toplanması ve sabah kahvaltısında demlenen çay ve akşam dan kalan gözlemeler ile güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Gökyüzü yıldızlarla ışıl ışıl, tek bir bulut yok. Harika bir hava,içimizde bir sevinç, bir o kadarda heyecan. Bu iş olacak diyorum. 03:30 da hareket ve 04:00 de Koca Dolek mevkiine varıyoruz. 06:00 Avcı beline yaklaşıyoruz, düşüncemiz Avcı beline çıkmadan,soldaki vadiden kestirme çıkmak,bu bize en az bir saat kazandıracak. Ama hem Alaca'yı, hem de Kaldı'yi koyu bulutlar kapatmış durumda. Ufff nerden çıktı ki bu bulutlar, içime bir sıkıntı girmeye başladı, ama hayır! gün doğmadan neler doğar, gün başlayınca hava değişir diyorum.
07:00 de Avcı belindeyiz göz gözü görmüyor, ne Alaca ne de Kaldı. Guneyden esen dondurucu sert rüzgar umutlarımızı da alıp götürüyor. Bir kayanın altına sığınıp havanın değişmesini bekleyeceğiz. Hayır hiç umut yok,hava çok kötü. Diğer taraftan çok da az olsa acaba?, bir umut. Ayaklarımız üşümeye başladı ve gitgide vucudumuzu sarıyor. Sonra, Ali Ihsan Hoca asağıya bir taş yuvarladı, taş diğerlerini de arkasına alıp hızla yuvarlanması bizi oldukça etkiledi. Iyi fikir, bu bizi hem ısındıracak hem de eğlendirecek.Hepimiz başladık ne kadar taş varsa aşağı yuvarlamaya. Takılan taşlara tekrar taş atarak düşürmeye calışmak. Yerinden çıkmayan taşları sökmek!. Halimiz görülmeye değerdi. Çocuklar gibiydik:)
Saat 09:00, sanki hava biraz açıyor mu ne? Yoksa kendimi mi kandırıyorum. Kuzey tarafında hava biraz açıldı,Alaca ve Kaldı hala sisler içinde. Biraz daha bekleyelim diyorum, hava açacak,açmalı. Yola koyulalım, vakit kaybetmeyelim,hava açmazsa döneriz diyorum. Ama,sırtta dondurucu ve sert bir rüzgar var. Ne yapsak ki? Dönmek de hiç işime gelmiyor. Avcı Beline varalı iki saati geçti. Hala bekliyoruz.

En nihayet, Erkan AKIŞ sancılarıma bir son veriyor. "Hadi şöyle çıkalım" diyor, hareketleniyoruz. Saat 09:20 de Avcı beli tepesinin yanından yükselişe geçiyoruz. Kaldı tarafı hala görünmüyor, haydi hayırlısı!Hava yavaş yavaş açmaya başladı. Kaldı başı tepesinin solundan girdiğimiz bir geçitten, oldukça dik ve karlı oluşu nedeniyle riskli bularak geri dönüp, daha sağındaki bir geçitten tepeyi aşıyoruz. İşte tüm azametiyle karşımızda Kaldı.
Kaldı zirveye giden patikayı takip ederek yükselmeye başladık. Patika altı buz,üstü karlı olduğundan oldukça risk taşıyordu. Ne var ki kar olmayacağını düşündüğümüzden kazmamız yoktu. Mümkün olduğu kadar kayalık bölgeleri tercih ederek sırta ulaştık. Ne kadar güzel bir manzaraydı. Alaca,bütün muhteşemliğiyle arkamızda dev bir piramit olarak duruyordu. Kaldı tepesine giden yol ise bir sırat köprüsü gibiydi. Acaba günahımız var mı? Diye düşünmeden de edemedik. Her iki tarafı da uçurum olan, hata affetmeyen bir köprü.
Bir çok Kaldı raporunu okuduğumda buradan kılçık, bazılarında ise bıçak sırtı olarak söz ediliyordu. Bende herhalde iki ayağın sığacagı kadar yol vardır diyordum. Hayır, yok arkadaşlar!, ayak basmıyor, tamamen bıçak sırtı, ya dörtayak geçiyorsun, yada ata biner gibi binip kaykılarak geçiyorsun.Dikkatlice geçiyoruz, ip açmadan. Ve en nihayet Kaldı zirvesindeyiz.İnanamıyorum.Umutların tamamen bittiği bir faaliyetde Kaldı zirvesindeyiz.Birbirimizi tebrik edip sarılıyoruz. Saat 13:30 u gösteriyor. Bol bol resim çekip, uzun zaman keyfini çıkartıyoruz. Harika bir manzara var, özellikle Alaca muhteşem görünüyor. Hiçbir dağ bunun gibi güzel gözükmemişti. Sanki Mısır'daki dev piramitleri andırıyor, muhteşem!

Her şey bitmedi, daha iniş var ve inişin daha riskli olduğunun bilincinde 13:50 de inişe geçiyoruz. Bu sefer bıçak sırtının bir bölümünü by pass edip kestirme bir yoldan iniyoruz. Uzun ve hiç bitmeyecek gibi görünen dönüş yolunda 18:30 da kamp alanına varıyoruz. Hepimiz aynı fikirdeyiz"Güzel bir faaliyetti"
Rıza DİNÇER
Not: Alaca ve Kaldı zirvelerinde defter yok, çıkacak olanlar defter koyarlarsa seviniriz.