2006-Bir Çift Bisikletle, Samsun - Ordu - Giresun - Trabzon - Rize




Merhaba,

Aşağıdaki yazı ve fotoğraflar 2006 yazında yaz eşimle beraber gerçekleştirdiğimiz Samsun- Ordu- Giresun - Trabzon- Rize turumuza ait. Üzerinden uzun süre geçtiği için artık gün gün ne yaptığımızı yazma şansım bulunmuyor. Bu sebeple farklı başlıklar ve dosyalar haline getirmeye çalıştım. Fotoğrafları azaltmak gerçekten zor oldu. Kullandığım makine çok kaliteli değildi. Geçen yılki Denizli – Muğla – Antalya turumuzdan sonra yaptığımız ikinci uzun tur oldu bu gezimiz. Ancak hemen bir şeyi belirteyim ki , artık tatil deyince güney değil kuzey gelecek aklıma.

 

Bolaban denilen mevki ile ilgili yola çıkmadan da yeteri kadar korkutulmuştuk. Samsun da danıştığımız arkadaşlarımızda aynı konuyu önemle belirttiler. Sahilden gidersek bisiklet kullanmamaya karar verdik böylece. Otobüs ile dönerken gördüklerim bu konuda haksız olmadıklarını kanıtlamış oldu.Ve şu an açılan fakat yazın kullanılmayan içte kalan inşaat halindeki yola girerek , çok farklı bir maceraya atılmamızı sağladı. Zifiri karanlık neymiş görmüş olduk. Ve kendi adıma gerçekten korktum.



Bolaban tüneli daha açılmadığı için sahilden giden araçlar.
Özellikle yol kenarına dikkat etmenizi istiyorum, neredeyse hiç alan yok, araçlarda ( özellikle kamyonlar ) çok hızlı gidiyorlar, yol sürekli kıvrılıyor.







Fotoğrafları otobüsün içinden hareket halinde çektiğim için kötü çıkmışlar.




Arkamızdaki ışığı 4 km kadar bir daha görmeyeceğiz. Zifiri karanlığın ne olduğunu , karanlık dediğimizin aslında karanlık olmadığını anlamaya başlayacağız birazdan. Defalarca kamp yapmış, dağda , ormanda gecelemiş biri olarak karanlık nedir biliyorum. Burada ışık sanki duvarlar tarafından eminliyor.
Bir dağın içinden geçmek çok ilginç.
Kapıda işçilerle ve görevlilerle konuşuyoruz , servis araçlarının ve bazı köylülerin geçtiğini , aslında yolun açık olduğunu söylüyorlar.




İçerideki en büyük problem aslında havasızlık, insanı korkutan karanlığı saymazsak tabiki.Bisikletlerin önüne taktığımız kafa fenerlerini sonradan kaskımıza takıyoruz. Aslında bu çokta iyi olmuyor. Çevreye bırakılmış ileride takılmayı bekleyen lambalar , bazı koliler, inşaşat artıkalrı yanlarından hızla geçerken dikkatimizi çekiyor, tavandan sarkan kablolar, kenarda bırakılmış merdivenler vs, kafamızı o yöne çevirdiğimizde oluşturdukları gölgeler ile korku tüneli havası oluşturuyorlar.




Flaşla çekmiş olmama rağmen sadece reflektörler çıkmış fotoğraflarda.Dağın kalbinden güneş ışığının hiç değmediği , hiç te değmeyeceği bir yerden geçmek. Eski insanların neden güneş e taptıklarını anlamamızı sağlıyor.








Tünelin çıkışı , temiz havaya ulaşmanın sevinci. Fener hâla kafamda. Tersine doğru bir daha geçelim mi diye düşünüyoruz. Ancak öteki tarafa geçersek aynı yerden dönmek zorundayız. Ve bu kadar macera yeter diye düşünüyoruz.
Tünelin bisikletliler adına ilk geçişini yaptığımızı düşünüyoruz. Çevredeki işçiler de bize akıl sağlığı diliyorlar ve tebrik ediyorlar.

Arka planda inşaatın devam ettiği görülebiliyor. keşke sahili berbat edeceklerine, içten giden bir yol yapsalardı bu şekilde.

Yada illa kara yolu yerine , limanlara ve deniz taşımacılığına önem verilseydi.

Madem kara yolu yapıldı, 3 şerit geliş gidiş yapılacağına , şeritler 2 ye indirilip ortaya demir yolu eklenseydi.




Bundan sonraki fotoğraflar belli bir sıra izlemiyor. Çeşitli anların donmuş hatıraları sadece.


Sahildeki olağan molalarımızdan birinde.




kara bulutlar sürekli yanı başımızda , Karadeniz in adını nereden aldığı belli. Sürekli bir kasvet var sanki havada. Sanırım karadeniz insanı bu havayı kırmak için sürekli neşeli ve esprili.




Trabzon şehir içinden bir görüntü. Arka tepede Trabzon yazıyor.




Rize şehir içinde ne heykeli olabilir. Tabiki çay ve çaydanlık.




Sanki yakıt bekleyen araçlar gibi görünen bisikletlerimiz. Depo dolunca harekete geçecekler.




Rize nin girişi. Sahilde 14 katlı binalar var. Arka tarafa doğru yatay ilerleme olmayınca , yukarı doğru yükselmiş binalar.




İnşaat halindeki yol kesimlerinde , rahatça ve yan yana gidebiliyorduk. Hareket halinde resimler çekme şansımızda çok oldu böylece




Arkadaki bitkiler sanki fışkırıyormuş gibi görünüyor.Olağan bir mola daha. Acaba neden sinirli bakıyorum. Tabiat bizi kendine mi benzetiyor ne ?




Tersten gitmemizin sebebi yolun boş olması değil, bakımdan dolayı trafiğin sol tarafa aktarılmış olması.

Arkadaki ev de çok hoşuma gitmişti. Tipik bir mimarisi var. Tam da denize karşı.Sanırım bir ağanın evi olabilir.




Trabzon girişi.




Kayalık zeminde bile bitki örtüsünde herhangi bir azalma olmuyor sanki. Yamaçtaki bitki örtüsü belki bir zamanlar denize kadar iniyordu.




Başka ufak bir tünelin çıkışı.




Ender olarak yağmur yağdı. Karadeniz in bulutları hep peşimizdeydi ama bizi ıslatacak yada bir yere sığınmamıza yol açacak bir yağışla karşılaşmadık. Yerler hafif ıslak , bulutlardan dolayı ışık çok kötü.




Kamp yaptığımız yerde güneş doğuyor. Ters açı olmuş ama elimde başka resim yoktu.




Kamp yerimizde güneş batıyor. Sanırım havadaki nemden dolayı renkler gerçekten çok dolgun.




Neredeyse bütün sahil yol haline getirildiği için , çok geniş bir emniyet şeridi var , burada bisiklet sürmek çok keyifli ve güvenli.



Okunma 6617 defa Son Düzenlenme Cuma, 14 Aralık 2012 14:21
Yorum eklemek için giriş yapın