Kızılcahamam Gebeler Yaylası-Çamkoru

Etkinlik : Kızılcahamam Gebeler Yaylası-Çamkoru
Tarih: 4 Mart 2007 Pazar

4 Mart Pazar sabah 6.30 da kalktım yatağımdan büyük bir heyecanla. Çünkü 5 yıllık uzun bir aradan sonra yeniden doğa yürüyüşlerine başlıyordum. Son hazırlıklarımıda tamamlayıp saat 8.30 da Ankara Carrefour’ un önünde Ayakizi ile gideceğim servisi beklemeye başladım. Ayakizini beklerken 3 farkli yürüyüş grupunun servisleri geçti. Ne hoş. Genç yaşlı bir çok doğa sever pazar günlerini değerlendirmek için kendilerini doğanın kuçağına bırakıyorlar. 8.30 u biraz geçe ayakizi iki servis ile durağa geldi. İlk defa iki servisle yürüyüşe çıkıyorlarmış. Toplam sayımız 39 kişiydi. Biri ekmek ve ihtiyaç diğeri sıcak bir çorba ve çay molası olmak üzere verdiğimiz iki moladan sonra 10.45 sularında yürüyüşümüze başladık. Rehberimizin “yer yer karlı olacak, fazla karlı olmasını beklemiyoruz” cümlesinin aksini ispatlarcasına orman içi karlı yürüyüşümüze başladık.


İnişli çıkışlı ve ilk başlarda daha sık aralıklarla dinlenerek yürüyüşümüze devam ettik. Kar bazı noktlarda dizlerimize kadar çıkmaya başladı. Tozlukları olan ve tecrübeli arkadaşlarımız bu durumdan fazla etkilenmesede tozluksuz ve tecrübesiz arkadaşlar zorluklar yaşadılar. Böylece malzemenin ve tecrübenin doğa sporlarında nekadar önemli olduğu birkez daha ortaya çıkmış oldu. 
Yürüyüşümüz sırasında karşılaştığımız avcılarımız yine boş durmuyorlar tüfekleriyle yine can almaya devam ediyorlardı. Bizi gördüklerinde hemen oradan uzaklaşdılar elbette.


39 kişiki bir grupla ve yoğun karlı zemine rağmen grupda kopmalar hemen hemen hiç yaşanmadı. 
Yürüyüşde bana oldukça ilginç gelen ve konuştuğum diğer kişilerede tuhaf gelen bir olay oldu: Gebeler yaylasında inişler ve çıkışlardan sonra yola çıkmış ve uzakdan önce bir caminin minaresini sonrada bir yayla köyünü görüp yoldan devam ederken camiden vaaz verildiğini duyduk. Yol köyün etrafından köye doğru dönerken vaaz bitmiş ve ezan okunmuş bizlerde köy çeşmesine ulaşmıştık. Köyün içinden geçerken köyde kimsenin olmadığını fark ettik(aslında kış ayında yayla köyünde kimsenin olmasınıda beklemiyorduk ama-camiden ezan sesleri yükselince birilerinin olabileceği düşüncesi ister istemez akla geliyor).


İlginç bir anı olarak hatıralarımdaki yerini alacak.
Köyün çıkışında kardan ve kullanılmamasından kapanan yoldan devam ettik ve yarım saat sonra tırmanış öncesi mola verdik. Enerji verecek yiyecekler yendikden sonra tırmanışa başladık. Çokda zorlu olmayan ama yinede bu karlı zeminde nefes nefese bırakan bir tırmanışdan sonra öğle yemek molamızı vereceğimiz noktaya geldik. Ağaçlar arasında karla kaplı olmayan yerlere yerleşip yemeklerimizi yemeğe çalışırken ve kendimize gelirken grup rehberlerimizin öncülüğünde ateş yakıldı. Tabii kuru dal bulmak mümkün olmadığı için oldukça zorlu uğraşlardan sonra gruptaki herkese özellikle kardan dolayı botlarının içine su kaçan arkadaşlarımıza ilaç gibi gelen bir ateş yakıldı. Sucuk ekmek ve sıcak meyve çaylarımızın kanımzı ısıttığı ve parkurun geri kalanı için bize yeniden enerji vermesiyle düştük tekrar yollara. Yürüyüşün ikinci yarısında başlayan yağmur bizi engellemeye yetmesede tepelerde gördüğümüz sis bizleri biraz endişelendirdi.


Yoldan devam eden yürüyüşümüz yer yer dizüstüne kadar ulaşan kar sebebiyle ciddi efor sarf etmemize neden oldu. Saat 4.30 a kadar süren bu yürüyüş sonlara doğru yerini hafif kar ve yer yer akan erimiş kar sularına bırakınca yürüyüşümüzün son yarım saati oldukca rahat geçti. Çamkoru tesislerinde bizleri bekleyen servislerimize binmeden önce ıslak giysilerimizden kurtulduk. Daha sonra mola vereceğimiz Kızılcahamam Öğretmen Evine doğru yola çıktık. Öğretmen evine vardığımızda içtiğimiz çay ve kekik suları içimizi ısıtsada esas supriz Ayakizi ekibinin hazırladığı kestane ve mantarlardı.  Burada verdiğimiz çay ve kestane molasında yürüyüş hakkında sıkı bir sohbet başladı. Herkesin yüzünden yorgunluk ama bir okadarda mutluluk okunuyordu. Doğaya karşı verilmiş bir mücadelenin ne kadar keyifli ama dikkat edilmez isede ne kadar zorlu olabilceğinin bizlere verdiği bilincin ifadesiydi tüm bunlar.



Murat Öz

Okunma 174684 defa
Yorum eklemek için giriş yapın