Kaldı Kuzeydoğu Sırtı (İlk Türk Çıkışı)

 

"Kaldı Kuzey Doğu Sırtı ilk Türk Tırmanışı" 

Gece bivakta saatlerce uyuşum. Sabah güneş gene kutsaldı. ıniş için önce keşif sola sonra sağına hayır kaldı çanağına ya da Sıyırma vadisi'ne doğru uzun irtifalar kaybetmek istemedik Tekrar geri tırmanarak, duvarın sağındaki sisteme doğru ilerledik. Boş emniyetsiz bir şekilde 100 metre kadar indik. çataldan sola indiğimizde iniş botlarını bulduk. Yağladık ve indik. Akşama doğru Sarımemetlerde toplanıp indik. Çadırın üstünde tulumlayıp bol bol çay içip tıkındık.Yaklaşık iki ay sonra hayalimi gerçekleştirdim. 

1.ip boyu : Giriş 10.000, irtifa 3100 civarı. Baca çatlak sistemiyle giden uzun bir kulvar. 45 metre sonra halkalı sikkeyi buluyorum. Oraya istasyon kuruyorum. Genelde IV + 1-2 step-V Giriş için şaşırtıcı ve zor sayılabilir. 
II.ip boyu : 11.45 küçük bir sigara molası
III. ıp Boyu : 48 metre. çürük pasaj soldaki bacaya doğru .Saat 12.30 ve 3. ip boyu bitiyor. Aslında geç bir saat. Bu ip boylarında çürük dediğimiz yerlere, yukarıda rahmet okuyacağımızı bilmiyoruz tabii. Yukarıda kulvarlarda elimize gelen taşları öylece bıraktık. Huysuz olanlarıda aşağıdaki arkadaşları düşünerek dikkatli bir şekilde atıyoruz. 
IV. ip Boyu. aşağıda gözüken doğu kulvarının köşesiyle, sırtın bulunduğu uzun çatlağın sonu, bir step V derece. Sola traversle baca çatlağa yaklaşım. Yüzey sağlam. Genelde IV derece 48 metre. 200 metre free tırmanış, rahat bir şekilde II derece
V.ip Boyu. 45 metre çürük.Duvardaki sarı deliğin soluna travers. III derece, saat 15.00. çürük pasajların çok olması ve zaman zaman bulut içinde kalmamız yüzünden yavaş hareket ediyoruz. çoktan sinir savaşının içine girdik. her zamanki gibi. Sonra aklıma J.P. Presafond'un yazısı geldi."Peki saatler boyunca fiziksel ve ruhsal olarak kendi kendine işkence yaparak nasıl mutlu olunabilir? Dağlara zor mutluluğu yakalamak için gelinir ve mutluluk, hiç bir zaman kolay elde edilir bir şey değildir." ışte bu ve benzeri soruları çoktan düşünmeye başlamıştım.Daha önce yaptığım zorlu tırmanışları düşündüm ve tırmanış boyunca hep bunları sorgulayarak tırmanmaya devam ettim. Ve hiç aklımdan gitmedi. çoğunlukla mutluluk diğer bir çok spor dalından farklı olarak, faaliyet esnasında değil de zirvede ya da kentte yaşanabilir. Evet, sürekli yaşanan belirsizlik (rotaya, çıkışa dair) stres,zorlu pasajlar, iniş,düşme faktörü tırmanıcıyı dağla, rotayla,zorlukla mücadeleye sürükler ve sinir savaşına sokar. ışte belki de bütün zirvelerin önümüze sundukları, kolay da olsa, bir dağ için hiç bir zaman kendini çabuk teslim etmez. 
VI. ip Boyu. Sağa yukarı travers.Kar birikintisi var. III.derece 15.50 16.30'a kadar yürüyüş, free tırmanış. Büyük Kaldı gözüktü. Evet, Küçük Kaldıyı bitirdik ve aptallığımıza yanmaya başladık. Daha önce çıktığımız sırtı Küçük Kaldı sanmıştık ve Büyük Kaldı'nın yakınlarında kar olduğunu okumuştuk. Aşağıda karı da geçince... Tabiki yok böyle bir şey. Büyük Kaldı karşımızda. sonradan anlaşılacağı üzere, Küçük Kaldı tırmanışı, süre olarak , Büyük Kaldıya göre daha uzun ve zor. Büyük Kaldıyla Küçük Kaldı'nın buluştuğu yerden aşağıya karlı bir kulvar iniyor ve aşağıda çarşakla buluşuyor. Havada bulutlar rüzgarla birlikte dönüyor yer yer hava kapanıp açıyor. Bir Bir doğu bölgesi kapanıyor, bir güney bölgesi. 

-Dönelim mi? 
-Hayır. Devam edelim. Niye dönüyoruz ya! Daha erken. 

VII. ıp Boyu. 17.50 III+baca Yer yer çürük.Sanırım kitaptaki rotaya yeniden girdik.Sırtın solunda kalan sağa doğru devam. ıki ip boyu diyor. Sarı delikten bahsediyor. Hani nerede ? Yok öyle bir yer. Artık emniyet duygumu yitirdim. Deli gibi tırmanıyorum.çatlaklar, baca dar. Servet çantayla geliyor; ufak tefek olduğu için çantayla bile sıkışmıyor adam. Ama aşağılarda bir yerde takoz gibi kalıvermişti. Adım gibi biliyorum, hava iki saat içinde tamamen kararacak ve biz Büyük Kaldı'ya daha yeni girdik. Büyük Kaldı tırmanışına başlarken ağzımdan ister istemez sözcükler dökülüyor. "Akşam zirvede olmak gibi boş bir hayalin peşindeyiz." Bivak bağrıyor artık. Ama hayır, o moda girersek yavaşlar ve ilk gördüğümüz yere çökeriz. Nasılsa Eiger'de (ışviçre alplerinde zorlu rota)değiliz. Nasıl olsa bivak yeri buluruz diye konuşuyoruz. Tabi hemen bulunacak bir yerle nasılsa bulunur zihniyeti çarpışık bir çelişki oluşturacak, sefillik ve kaza gibi sorunlara zemin hazırlayacak. Bunu hissettik ama... ıpi sonuna kadar kullanıp 50 metre gidiyoruz. 
VIII.ıp Boyu: III+50 metre devam.Yine süratli . ıstasyonlar dışında ara emniyet noktaları yok. ıp sürtünmesinden gına geldi, aman alet takma. Servet aşağıdan bağırıyor bari takoz tak be. Nedense ipi köküne kadar kullanmak hoşuma gidiyor. Vay Vay Kuzey duvarı denememizde ıtalyanların 7 ip boyu gittiği yerde bizim 13 ip boyu gitmemizin kuyruk acısı olsa gerek. Zaman kavramını iyice yitirdik. Hava kararıyor.Bivak yeri bulsak artık. 
IX.ıp boyu: Bacamsı sırttan devam. Ne demekse. Başka bilgi yok tırmanış sırasında tuttuğum notlarda. Titrek bir yazı zaten. Gerisi yok. ıki ip boyu daha gitmiştik ama onu yazmamışım. Saat 20.30 minik bir sette Süleyman ve Servet'i bırakarak kuzey yüzündeyiz. Bivak yeri bulmak için aşağıya iniyorum.Tanrım! Tam bir curuf. Her şey elime geliyor, dökülüyor, gürleyerek aşağıya iniyor. Eee 50 metre oldu ve aşağısı hala boşluk. Niye fener almadım ? Zaman kaybı mı ? Yok. Ayakta durabildiğim çok ufak bir set var. Yukarıya ne diyeceğim. Aman olsun üçümüz sıkışırız herhalde. Yer varmış gibi davranıyorum."Servet in" ama nasıl ineceğini bilmiyor. Servet önce sekiziyle ipi açarak iniyor. Bir bu eksikti! Küçüklü, büyüklü taş yağmuru başladı. Kayanın arkasına giriyordum ki, kafamın yarı büyüklüğünde bir taş vınlayarak 30-40 ncm, yanımdan ötemden geçti. Servet yukarıdan bağrıyor. "Biz hata yapıyoruz" Evet, tabii ki benim ipin açıkta. Servet iniyor ve taş dökülüyor.İpin kopma, zedelenme riski yüksek, Bu da geceyi emniyetsiz geçirmek demek. Cehennem için erken. Evet kendimizi toparlamamız gerekli. Ya iki ipe birden bir şey olursa ne olacak aşağı mı atlayacağız ? Yoksa rotanın gerisini free mi çıkacağız ? Hadi canım duruyorum. 

-Heey!!! Orda kalamaz mıyız ? 
-Sanki başka şansımız varmış gibi. Zaten boşuna, indiğim yer çok kötü. 
Süleyman : 
-Tabii tabii burası olur. 

Süleyman boşuma alırken, Servet indiği yerde beni bekliyor. Kör kör çıkıyoruz yukarısı inerken biraz olsun aydınlıktı.Artık altımız önemsiz. Düşen taşları umursamıyoruz. Acaba kalacağımız yer nasıldı ? Unutmuşuz. Evet, nasılsa bu dağ çürüktü. Sökeriz taşları set yaparız. Hatta altından toprak bile çıkarırız. Hızla çalışmaya başlıyoruz. Emniyette var. Eğimli yeri söktüğümüz taşlarla düzeltip, üç kişinin uzanabileceği bir hale getiriyoruz. Süleyman abartıyor. Taşları yığdıkça yığıyor. Sanki ev yapacak herif. Ee ne de olsa Laz ve müteahhitlik kanında var. Güzelde oldu be! Bivak torbasının içine girdik Tulum falan yok tabi ki. Servet mide ağrısından şikayetçi. İç litreden kalan bir bardak sıcak suyu ve çikolatayı paylaşıyoruz. Servet nasıl becerdiyse 2,5-3 saat uyuyor. Artık onun nerede olursa , hatta soğuktan takırdasa bile uyuyabildiğine inanıyorum. Saat 06.00'ya doğru hava aydınlanıyor. 

30 Ağustos 1995. 

XII.ıp Boyu:08.00 48 metre IV+ çok çürük. Sırtın sağ tarafında, yani kuzeydeyiz. Yukarıda güneş var, Güneşe bile çıkabilsek. Bivak yerinden sola travers ve sırtın tam sağında kalan kulvar. ıstasyon tam kılçığın altında. soğuk ve kötü bir gece sonrası bu çürük rotaya girmek sıkıcı. Servet çürük kulvara girmemek için bivak yerinden tam yukarıya çıkıyor. Düşerse pandül yiyebilir. çantaya ve kayanın soğukluğuna küfür edip duruyor. 
XIII. ıp Boyu: 25 metre IV + 09.45 Doğuya geniş kulvarın soluna travers. ınce bir çizgi gibi bir hat buluşuyor kulvarda. Emniyet imkanı var. Traversin altı oldukça dik iniyor. Bu arada güneş de iyi geldi be. Rotanın devamı iyi gözüküyor da bu sineklerin 3600 metrede ne işi var. 
XIV.ip Boyu : 48 metre III+ geniş kulvarın en solundan devam. Ortada oldukça sağlam ve güzel bir yüzey var. artık III gidiyor. Gerisi de iyi gözüküyor. Ayrıca da iyi olmalı. Su yok, yalnızca bir çikolata kaldı. İçümüz de yeterince yorulduk. Artık tahammül ve dayanma sınırlamrımızı zorluyoruz. 50-60 metre free gidiyoruz. Öndeyim, kafamı çıkardığımda taşların arasında mavi bir poşet görüyorum. Fakat halen yok, yok diyorum. Kitaba göre buradan çıkmayacaktık.Ama yaa! Rotanın neresini kitaba göre çıkmıştık ki ? Arkada dağ,duvar falan da gözükmüyor ki . Ayaklarımda yer basıyor. Aşağıda çarşak ne güzel gözüküyor, neden yakınıyormuşuz ki ? Gülerek burada bivak atalım diyorum. Hiç bir şey umrumda değil artık. Tırmanış bitti.Tam elli sene sonra Kaldı Kuzey Duvarı çıkışı. Saat 12.00 Akşama Demir Kazık dağ evine gitmeliyiz. Bu sabah orda olmamız gerekirdi. çok yorgunuz ve sulağın kelerdeki kampı da toplamalıyız.İniş yolunu bilmiyoruz ama güneydoğu olmalı. Top sahasına inip Güney Doğu sırtının boyun yaptığı bir yeri gözümüze kestirdik. Ama duvar yapıyor. Tekrar malzemeleri çantadan çıkartık ve tek iple 25 metre iniş yaptık. 
Daha aşağısı sağlam gözüküyor. Buradan ipsiz inebiliriz. çarşağa kadar indik. Buradan da doğu duvarının altından sırtları geçerek ikinci platoya ulaştık Ve kampa iniş. Hızla toparlanıp Sulağan kelere geldik. çadır toplayıp, çorba içip yola çıktık. Gece 24.00 civarı Mehmet amcaya ulaşabildik. çok yorgun ve açız. Traktör bulduk ve doğru dağ evine. Deniz bizi karşıladı. Tayfun abinin öldüğünü söyledi. Akşam akşam şaka yapmamasını, yorgun olduğumuzu söyledik.

Eylül 1995

Doğan Palut

Okunma 3912 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 22 Aralık 2012 23:01
Yorum eklemek için giriş yapın