Cağılın Başı Kuzey kar kulvarıdan Beşparmak sivrisi, Çağılınbaşı zirve Çıkışı ve Traversi

( Solo kış traversi İlk Kış Çıkışı)

 

14-15-16 Mart 1999 Neden ? Çok zorlu olacağını düşlediğim uzun dağ yüzleri için tek başıma olan performansımı geliştirmem, mental sürecimi daha bütünlüklü hale getirmem... J.Kukuczka'nın meşhur iki sekizbinlik üst üste olan faaliyetinde, birinden diğerine yalnız giderken yaşadıkları: Bütün gün karla boğuşarak platoda ilerleyip hala sabah hareket ettiği noktayı görmesi... Benim de kendi küçük ölçeğimle, böyle bir yalnızlığı karların içinde yaşamak istemem. Dağcılığın spor tırmanışlarımın ötesinde ayrıca keşfetmemi bekleyen yüksek motivasyon potansiyelini daha fazla açığa çıkarmak. 

Solo Çıkış Önce doğada yalnız vakit geçirmem: kaya tırmanışı, keşifler, yalnız gecelemem, daha uzak bölgelerde de bunu yapmam. Dağda da bunu yapmak isteyip, gerçekleştirmem. Ardından yüksek kamplardan daha yaptığım solo çıkışların niteliğini arttırmak için yalnızca dağ değil, bütün etkinliğimi sololamaya tasarlamam. Hem de kışın ve ortalama zorlukta bir rota üzerinde. Bunun için uygun ve çekici olan dağın, doksanaltı senesinde kuzey yüzüne tırmandığım Kocasarp olduğunu düşünüyordum: Kuze batı sırtı. Çıkış sonrası, o rotadan Emre, Batur, Sülo, ben ipsiz ve emniyetsiz inmiştik. Ya kışın nasıl olacaktı rota. Önceki seneler Tunç ve arkadaşları derin kar yüzünden bu rotadan kışın geri dönmüşlerdi. Ben ne yapabilirdim ? ılk deneme için 99 ocak ayında bol kar küreyerek yüksek kampa ulaşmıştım.Ama yağan kar... Dönüş. Bu kış sezonunun bitimine üç haftaya yakın bir süre vardı.ışsiz ve parasız etrafımdakilerin desteği ile tırmanışlarımı sürdürebiliyordum. 

Ama dağcılık ? Parasız asla. Yağışsız hava dönemleri bir daha geri dönmemek üzere, zamanla birlikte gözümün önünden uçuşuyordu. Sürekli yüksek bir motivasyonla antrenmanlar yapıyordum. Ama ne için ? Dağcılık ? Her geçen gün zihnim bu düşünce ile daha fazla meşgul olmaya başlamıştı. Borç para ? Öztürk de artık işsizdi. Uğur'u silkelemekten ikimizinde takatı kalmamıştı. Değerlerini bu konuda yakalayamıyor, rüzgara giremiyordum!!! ayrıca yakınımdaki diğer insanların bana verebilecekleri para toleranslarını düşünmek samimiyetsizlik duygusunu yaratır diye çekiniyordum. 

-Abi dağa gideceğim... Biraz... iç dünyamda kırılma ve kıvranmalar gerçekleşiyordu. Sezon sona eriyordu. Randevularım ve yaşantım bir mucizeye endekslenmişti: 15-20 milyon bulup dağa gidecektim. -Kuvvet tamam salı buluşalım ama dağa gidebilirim. -Uğur tamam hafta içi Ballıkayalar tırmanışına O.K. ama dağa gidebilirim. -Jale, Hasan'ın yapay duvarında açılışa gelebilirim. Ama dağa gidersem olmaz. -Abi dağa gidebilirim. Gitmem lazım . Gitmem... Kışın son günleriyle, her halde üzgün, kızgın ve yenik duruma düşecektim: İç kuruş para için yapamadım dağcılık... Aynı günlerde Timur'un "takozu" ile benim yazıyı Git'e hazırlarken bu dramımı yansıtan sözcükler ağzımdan dökülüverdi. -Sezon bitiyor ah bir param olsa ! ıyi bir tırmanış planlıyorum vesaire... Bir kaç gün sonra evimde otururken Timur'dan telefon geldi. -Doğan sana para buldum. söyledikleri içime oturdu... gibi sözlerle beni hemen harekete geçirdi. Ayılmıştım!!! Verdiği telefonu çevirdim Yabancı değildi. Gite'e her ay ilan veren Gençlik Servisleri Merkezi. Mehmet ile konuştuk. Hemen ertesi günü yola çıktım. Sabahın üç buçuğunda Mehmet ile buluşup, ihtiyacım olan parayı aldım. Ayrıca zirve fotoğrafı için flamaları da. Apar topar hazırlanıp yola çıkmıştım. Havalar neredeyse iki haftadır güzeldi.Haremden otobüse binmemle " Balkanlardan gelen hava" patlamıştı. Moralim bozuldu. Ama önce Adana'ya Sülo'ya gidip, orada havayı bekleyebilirdim. Ayrıca güzel iklimde kaya tırmanabilirdim de. Nitekim Niğde'ye indiğimde, kar fırtınası iel birlikte Adana'ya aktım. Dağda 13 Martta "Daha bir dağcı" rotasını Sülo ile açmıştık. Ertesi gün dağ evinde Cımbar'a geçip kar kürümeye başlamıştım. Zamanım kesintisiz tırmanmaya ve dağcılıkla ilerliyordu. Geceyi Tekepınar'ından sonraki, üst üste binmiş kayanın altında, karlı ve rüzgarlı bir havada, bivak tulumumda, takırdayarak geçirdim. 06.00'da kalktım , hava kötüydü. Yine de hazırlandım. Deneyeceğim rota Kocasarp Kuzeybatı sırtıydı. Günü kitap okuyarak geçirmeye karar vermiştim ki hava durulup açılmaya başladı, hemen yollandım. Yükseldikçe batarak, teknik malzemelerimle rotanın zorluğunun başladığı 3350 metre civarına ulaştım. Kar çığ için o kadar uygundu ki, önüm ince sırt hattına sol travers ile ulaşan dik kar kulvarıydı. Benim aslında, önceden küçük bir kar kalkanından sola geçmem gerekiyordu. Ama karın durumu felaketti. Eski karın üzerine yağan 20 cm'lik yeni toz kar . Sol üstümdeki kaya sırtına ulaşıp, ince kılçıktan veya arkadan bir yol , geçiş bulabilir miydim ? karı kestim ve büyük bir kütle ayaklarımın altından , dağın kuzey duvarı kenarına , sinirimle birlikte aktı. Korku ? Soğukkanlılık? ikisi de. Bekledim, üstümdeki kütlenin de akmasını. Ama sanırım kaya karı tutuyordu. Dimdik yükselerek kayaya kaçtım. Sırta ulaştım. Arkası (Narpuz Boğazı tarafı) tam bir felaketti; uzun ve dik kaya pasajları, ı-ıh, sırt kılçıktan tırmanarak, oturarak ilerledim. Zor bir kaya pasajı daha. Kazaya yaklaşıyordum. Çok dik bir yerdeyim. Plastikleri çıkarıp tırmansam...? Yukarısı dik bir toz kar yığını. Umutsuzca ip açtım. Alt istasyonu alıp, ipi sabitledim. Ama nerdeye? Tırmanacağım pasajda zerre emniyet yok. Düşersem kuzeye doğru düşüp yaralanacağım (?)Çözüm bulamıyorum. Yorgunum. Tehlike atlattım.. Çok bulanık bir noktadayım. ıp inişi yapıp, soldaki sırtın diğer yanını inceliyorum. Tam bir facia. -İstüme çık, karı kes, karlarımla birlikte seni kuzey çanağına süpüreyim diyor. -Hayır. Geri bivak noktama yağladım. Gece hava durgun ama soğuk. Bütün çabam , ertesi gün için toparlanmak: kar erit, bol su erit, yemek ye dinlen. Gece hava açık. Daha iyi uyudum Gündüz de hava güzel. Son benzinim kahvaltıya ve yapacağım yeni tırmanışa yetcek mi ? Ocağım sarsıntılarla bunu başarıyor. Yanıma bir litre su, küçük kazmam, biraz yiyecek , fotoğraf makinesi ve GSM flamasını alarak yola çıkıyorum. Toz kara güvenerek yanıma krampon almadım. Rotam: kış çıkışı yapılmamış Çağılın Başı kuzey kar kulvarından Beş parmak Sivrisi, olur sa da Çağılınbaşı zirveleri. Yola çıktım . Bir süre eski izlerimi takip ederek ilerledim. Kar kulvarının alt kısımlarında çok battım. Ama yüküm olmadığı için yorucu olmadı. İst taraflar çok güzel. Hızla yükseldim. Kulvar tahminimden uzun çıktı. Çağılınbaşı tırmanış pasajları ile çok hoşuma gitti. Başardım. Bivak Hareket: 08:50 Beşparmak sivrisi zirve, 12.50.Çağılınbaşı :13.50 Benzinim bittiği için aynı gün dağ evine dönüp (18.20) üçüncü gece bivağımı dağevinin yanına attım.
 
Doğan Palut
Okunma 5454 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 22 Aralık 2012 22:52
Yorum eklemek için giriş yapın