Aladağlar Dipsiz

Etkinlik ismi: ALADAĞLAR DİPSİZ KIŞ 2003
Tarih: 10.02.2003
Hazırlayan: Hülya Erşah
Etkinlik yeri: Aladağlar dipsiz
Katılımcılar : Batur Kürüz, Ergun tüfekçi, Alpay Oğuş, Hülya Erşah
Teknik Malzemeler :Kask, ip, krampon, Kamp Malzemesi

10 şubat pazartesi 19:30 da Harem’den yola çıktık. İlk defa kışın dağa gidiyorum, çok heyecanlıyım. Partnerim Alpay ona güveniyorum o da bana güveniyor bu yüzden korkmuyorum. Kar yağışından dolayı yollarda buzlanma ihtimali biraz ürküttü ama neyse ki sorunsuz ve rahat bir yolculuk geçirerek 8:30 da Niğde’ye vardık. Bayram sabahı otogar çevresinde kahvaltı edebileceğimiz bir lokanta aradık epey dolaştıktan sonra bir pastane bulabildik. Poğaçaları çayla ittirip yuttuktan sonra otogara döndük. 9:30 da Çamardı minibüsüyle yola çıktık. 1 saat sonra Demirkazık köyü ayrımında indik. 

Burada bizi traktörüyle Sado karşıladı. Çantaları yükledik, bizde tekerlerin üzerine yerleştik, köyün çıkışında, traktörün gidebildiği yere kadar çıktıktan sonra yürüyüşe başladık. Hava güneşli ve açıktı, mükemmel manzarayı seyredebilmek için sık sık arkamıza dönüyorduk. Karın pırıl pırıl parlaklığı gözlerimizi kamaştırıyor, güneş gözlüğü şart. Arpalık’ta kısa bir mola ve yola devam. Buradan sonra Ergün temposunu arttırdı ve bizi beklemeden bırakıp gitti, artık onu göremiyoruz. 

Hava karardığında hala yürüyorduk, gökyüzünde mükemmel bir ay ve teker teker yıldızlar belirmeye başladı. Fakat Ergün’ün bizi bırakması hoş olmadı, Batur’un ayağındaki problem yüzünden stres yaşadık kampa varamayıp bizim çadırda 3 kişi kalmamız gerekebilir. Saat 18:00 civarında 1. kamp alanımız Tekepınarı’na ulaştık. Neyse ki Ergün orda akşam yemeğini de hazırlamış, hatasını affettirdi, Baturun gönlünü aldı. Bizde çadırımızı kurduk, biraz acemilik çektim tabi. Sıcacık tarhana çorbasıyla karnımızı doyurduk. Çok uykum geldi ama sabah için kar eritip suyumuzu hazırladıktan sonra yatabildim. Uyku tulumunun boynunu sıkıştırmadığım için sabaha kadar titredim. 

Çok soğuk dikkat etmezseniz bütün malzemeleriniz donar. Sabah kahvaltı için getirdiğim bal tüpüyle boğuşmam gerekti mesela. Güzel bir kahvaltıdan sonra kampı toplayıp saat 11:00 de yola çıktık. Batur önde biz arkasında yürüyoruz, yalnız Onda hedik var. Kar yumuşak, Batur suyun üzerinde yürüyen peygamber misali geçip gidiyor, biz arkasında teker teker belimize kadar batıp debeleniyoruz, halimiz çok komik. Hava öğleden sonra bozmaya başladı. Rüzgar giderek şiddetini arttırdı. 2. kamp yeri olarak hedefimiz dipsiz göl idi, yürümek iyice zorlaştı ve oraya çıkamadan az önce durmak zorunda kaldık. Kampımızı kurdukdiğer çadır bizimkinin bir set üstünde. Yorgunduk canımız yemek yapmak istemedi, birer sandviç yedik ben hemen tuluma girdim. Alpay çadırın çevresini düzenledikten sonra geldi ve tam uyku tulumuna girmişti ki; Baturun sesini duyduk. Çadırları kar altında kalıyormuş taşınması gerekiyor ve bizden de yardım istiyor. Olamaz mümkün değil sıcacık tulumdan çıkamam ben, en iyisi çıt çıkarmadan uyur numarası yapmak. -Bir dahaki sefere böyle davranmıycağıma söz veriyorum-. Alpay giyindi ve çıktı çadırı bizimkinin üzerinden aşırıp aşağıya taşıdılar bensizde gayet başarılıydılar. Ama yinede benim için çok heyecanlı bir gece oldu. Rüzgar çadırı salladıkça bende korkudan titriyordum. Diğerleri böyle düşünmüyor ama bence korkunç fırtınalı bir geceydi. Sakinleşmeyi başardıktan sonra güzel bir uyku çektim, Alpay’a inat. Uyandığımızda rüzgar dinmiş ama hava kapalıydı. Saat 14:00 e kadar bekledikten sonra Batur’un “dönüyoruz” kararına çok sevindiğimi itiraf ediyorum. İlk sefer için bu kadar heyecan ve korku bana yeterdi. 5 saatlik keyifli bir yürüyüşle dağ evine vardık. Sıcak duş, yemek, sohbet, yumuşak yatak mükemmeldi. Sabah saat 8:00 de köyden geçen Niğde minibüsüyle Aladağlar dan uzaklaştık. 

Dağların bu bembeyaz pırıl pırıl hali çok çekici, ama onun kucağına çıkıp oturduğunuz zaman size bir anda diğer yüzünü gösterebiliyor. O zaman da oyunun bütün kurallarını o belirliyor. Ben bu oyunu çok sevdim, dağcılığı bırakmıyorum.

Okunma 14630 defa
Yorum eklemek için giriş yapın