3268 m yüksekliği , dünya tarihinde kaya duvarlar üzerine patlayışı resmedilen ilk yanardağ olması ve uzun parkuruyla çok uzun süredir ilgimizi çekiyordu Hasan Dağı. Her zamanki sistemimizle bölge rota araştırmalarımızı ve kamp hazırlıklarımızı yaptık. Ancak bu kez diğer etkinliklerimizden farklı olarak Hasan Abinin arabası yerine şehirler arası otobüs kullanacaktık. Çarşamba günü Harem'de yarım saat otobüs yazıhanelerini gezdikten sonra firmayı seçip biletleri aldım : Gaziantep Ben Turizm. Otobüs firması isim olarak arkadaşlarda pek güven vermese de bir yaz haftasonunda üstelik tatil sezonunda hınca hınç dolu olan otobüsler içinde fazla seçeneğim yoktu. 90 milyonu bastırıp Cuma akşamına 3 bilet alıverdim. Ali ile beraber Hasan Abi ile cuma akşamı saat 23.00 da Harem de buluştuk.

Çok geçmeden otobüsümüz geldi. Dışardan bakıldığında gayet konforlu gözüküyordu. Çantaları bagaja yükleyip yerlerimize kurulduk. Aksaray'a yolculuğumuz yaklaşık 9 saat sürecekti. Yanımda oturan ve ikinci evliliği için tek başına dağmatlığıyla Osmaniye ‘nin bir köyüne giden bir vatandaşla koyu bir sohbete dalıverdim. Adamcağızın hüzünlü hayat hikayesini dinleyip daha ismini bile öğrenemeden otobüs ışıklarının kapanmasıyla uyuyuvermişim. Sabah saat 08.30 da Aksaray'daydık. Buradan Helvadere'ye geçmemiz gerekiyordu. Etrafta dolmuş , minibüs olmadığından az ilerde duran taksiye yöneldik. - Hocam Helvadereye kaç paraya gidersin ? - 40 Milyon. - Hele hele ?? - Size 30 olur. Taksimetre açsam 100 milyon yazar.. - Sen bizi 25 milyona götür. Yarında seni telefonla ararız bıraktığın yerden alırsın. - İyi öyle olsun.. Kahvaltı için şöförden yarım saat müsade istedikten sonra çantaları bagaja tıkıp Helvadereye doğru hareket ettik.Kaptanın ismi Tayfur' muş.

Hasan Dağı'na yaz kış sıkça gelenlerden söz etti ancak Helvadere'den dağa nasıl gidileceğini bilmiyormuş. Bize dağcı mısınız diye sordu. Biz de ona Dağcı kelimesinin söyleyişinin kolay olduğunu ancak dağcılığın öyle pek de kolay olmadığını ve bir çok alt kavramı içerdiğini anlattık. Ancak yol boyunca bizi anlamadığı belli oldu. - Tayfur nereye böyleee? - Helvadereye . - Bunlar kim ? - Dağcı bunlaaa. Dağaya çıkıyolaar. Helvadere'ye geldiğimizde ilk işimiz kamp yeri konusunda köylülerden bilgi toplamak oldu. Köyden 5 km daha toprak yolda katetmemiz gerekiyormuş. Tayfur mırın kırın etse de toprak yoldan devam ettik. Ancak ilk rampada su koyuverdi - Araba rampayı çıkamıyo. Hem helvadereye kadar anlaşmıştık sizinle.. - Bırak söylenmeyi Tayfur , bak bir sürü araba çıkıyor. Merak etme biz seni tatmin ederiz... Pek de memnun kalmasa da bizi 1740 m deki dağ evine bıraktı. Cep telefonunun numarasını alıp, toprak yola girdiği için 30 milyonu da bastırıp geri dönüş için sözleştik. Etrafta bir kaç araç vardı. Dağ evinin hemen önündeki düzlüğe çadırlarımızı kurup dağ evinin yaşlı bekçisi Memet amcadan rota hakkında biraz bilgi aldık. Daha sonra keşif için sırt çantalarımızı yüklenip yola çıktık.

Planımız bugün için keşif yürüyüşüyle rotayı belirleyip gece zirve yürüyüşüne başlamaktı. Son derece bozuk ve kayan zeminden dikkatlice iniş yaparak vadi zeminine ulaştık. Buradan kısa bir mesafe katedip az bir rampa çıkarak bölgedeki tek su kaynağına vardık.Kaynağın başında Hasan Dağı'nın eteklerinde hayvan otlatan çobanlar , bolca koyun , keçi , at ve merkep vardı. Sularımızı doldurup normal patikaya girmeyip dik bir kulvardan vadinin üst kısmına çıkmayı hedefledik. Açıkçası bu kulvar bizi bir hayli zorladı. Yumuşak ve oynak zemin dikleştikçe sakatlanma riskini arttırıyordu. Yaklaşık 40 dakikalık bir tırmanışla vadinin üst kısmına ulaştık. Bu nokta dağın eteğinin en alt noktasıydı. Burada bir mola verip rotamızı netleştirdikten sonra geri dönüp patikadan su kaynağına indik. Su kaynağından da geldiğimiz yoldan çadırlarımıza ulaştık.Ancak vadi tabanı boyunca yürürken yukarı yamaçlarda otlayan keçilerin hareket etmesiyle yuvarlanan taşlar tehlike yaratıyordu. Kamp yerinde kısa bir dinlenmeden sonra bulgur pilavı ve barbunya pilakiden oluşan yemeğimizi yedik. Güneş batarken oluşturduğu nefis görüntüleri fotoğraflayıp kamp yerinin hemen yakınındaki yıkık manastır olan Süt Kiliseyi gezdik. Dağ evinin Bekçisi Memet amca da sağolsun rota hakkında bir çok bilgi verdi. 77 yaşında olan Memet Amca' ya dağa en son ne zaman çıktığını sorduğumda cevabı enteresan oldu. - 22 yaşımda askere gitmeden arkadaşlarla çıkalım dedik , çıktık. Aradan geçen 55 yılda dağın rotasının fazla değişmeyeceğini düşünerek zirve yürüyüşünde kullanacağımız malzemeleri ve çantamızı hazırladıktan sonra saatimizi gece 02.30 a kurup yattık. Gece saat çalana kadar kesintisiz uyumuşum. 02.30 da kalkıp giyinip kuşanıp kafa fenerlerimizi takıp saat 03.00 da yola koyulduk.
Gecenin karanlığında sürekli kayan patikadan bu kez hızla geçip su kaynağına ulaştık. Sularımızı doldurduktan sonra bu kez dik kulvara girmeden patikadan vadi üstündeki düzlüğe ulaştık.Bu noktadan sonra giderek dikleşen dağın sırt hattındaydık. Bir süre daha devam edip saat 04.20 de kahvaltı etmek için 2200 m yükseklikte bir kayanın dibinde mola verdik. Helvalı sandviçleri yerken Hasan Abi ayağının ağrıması nedeniyle geri döneceğini söyledi. Bu noktadan sonra Ali ile tırmanışımıza devam ettik.
Hava henüz aydınlanmamıştı. Sağda solda gezinen yabani atların arasından dik rampada ilerliyorduk.Yaklaşık 2500 m yükseklikte sol dizimde küçük ancak sevimsiz bir ağrı başladı. Hava artık aydınlanmıştı. Mola verip dizime pomat sürüp bandaja alarak devam ettim. Saat 06.50 de dağın çanak kısmının hemen altındaydık. Neredeyse 90 dereceye yakın dikliği olan bu duvarın solundaki boğazdan dikkatlice yatay bir geçiş yaparak arka sırt hattına ulaştık.Yükseklik 2850 metreydi. Bu noktadan kaya dibinden ve kar birikintisinin yanından uzun ve dik bir çıkışla saat 08.30 da 3268 m deki zirve noktasına ulaştık. Hava oldukça açıktı. Hafif pusun ardından Erciyes Dağı , Aladağlar , Bolkar Daları Medetsiz tepesi , Melendiz Dağları , Ihlara vadisi ve yanardağın oluşturduğu kraterler ve göller son derece net bir şekilde gözüküyordu. Fotoğraflar çekip küçük bir kamyon maketinin içine konulan zirve defterine 3 sayfa yazı yazdıktan sonra tarifsiz duygularla saat 09.00 da geri dönüşe başladık. Bu sefer “Görünen köy klavuz istemez” taktiğiyle zirvenin hemen altındaki boğaz kısmından hiç sapmadan düz bir inişle saat başı 5 ‘er dakika mola vererek ve fotoğraflar çekerek inişe geçtik. Su kaynağına ulaştıkdan sonra toplam 3,5 saatlik inişle saat 12.40 da kamp yerimize varmıştık. Hasan Abi ile zirvenin ve rotada karşılaştıklarımızın kritiğini yapıp çadırlarımızı topladık. Tayfur'u cep telefonundan arayarak sözleştiğimiz gibi bizi almasını istedik. Çok geçmeden geldi. Çantaları yükleyip Önce Aksaray otogarına geldik. Tayfurla vedalaşıp eline 35 milyon sıkıştırarak 16.00 otobüsüyle Ankara'ya doğru yola çıktık. Ankara'dan 08.00 de İstanbul otobüsüne binerek İzmit'teki yol bakım çalışmasının etkisiyle saat 03.20 de evimize ulaşırken etkinlik boyunca çektiğimiz toplam 250 'nin üzerinde slayt ve dijital fotoğrafın merakı içindeydik.. Sonuç olarak Hasan dağı yüksek irtifası , gece yürüyüşü , kamp ortamı , Volkanik özelliği,dağ köylüleri ile hepimizin içinde farklı duygular bıraktı. Bu dağa kışın çok daha zor şartlarda çıkıldığını biliyoruz. Gelecekte buraya belki daha kalabalık bir grupla bir daha gelebileceğimizi düşünüyoruz.