15-16 Mart 2003

O zaman da alternatifler üretmeye başlıyorsunuz.Bu bağlamda, doğa yürüyüşü,kampçılık ve klasik dağcılık anlamında ''Uludağ ''yakınlığının da katkısıyla birinci alternatif olmakta.Dağcılık olayını bir tarafa bırakır yürüyüş ve kamp olarak düşünürsek de Kartepe ön plana çıkmakta,Yakın olması,oldukça geniş bir coğrafi alana sahip olması,orman dokusu ve en güzeli de karın yağması ile büründüğü olağanüstü güzelliğiyle Marmara Bölgesinin bu önemli yükseltisi(1602 m) avantajlı hale dönüşmekte.

Bütün bu girişgahdan anlaşılacağı üzere geçtiğimiz haftasonu GEDOSK etkinlikleri dahilinde Kartepe'de kamptaydık.Hava şartlarının iyileşmesi,bir süredir kar yağışının durması sonucunda Maşukiye'den çıkan yol üzerinde karlar erimiş olunca -psikolojik olarak- Kuzuyayla'ya kadar otomobille çıkabileceğimiz gibi ütopik bir düşünce bir an için aklımızdan geçti.Fakat, yükseldikçe kar çoğaldı ; yol kenarında yığılmış, otomobil yüksekliğindeki kar tepelerinin arsından gitmeye başladık.Yol açık ama çok çamurluydu.Çıkışta soldan ikinci çeşmeyi geçtikten sonra yolun sağa geniş bir viraj yaptığı noktaya kadar fazla zorlanmadan ulaştık.Burada çantalarımızı yüklenip, ormanın içine doğru giden yola girdik.Tabii bunun için önce kar yığınlarını aşmamız gerekti.Parkura ayak bastığımızda--ben ''hedik'' bastım,ayak basanlar arkadaşlardı--yüklü bir yürüyüşün kolay olmayacağı belli oldu.Kar miktarı oldukça fazla ve - saat de biraz ilerlemiş olduğundan- yumuşaktı.Bata çıka çok da uzakta olmayan kamp yerimize ulaştığımızda saat 15.00'di.Gebze'den çıktığımızda saatin 12.10 olduğunu düşünürsek ilk paragrafta uzun uzun anlattığım zaman meselesinin önemi daha güzel anlaşılır.Daha önceki yıllarda aynı yere gelmiş olsam da beni ve arkadaşlarımı etkileyen, karşı yamacın görüntüsü oldu;buz tutmuş ağaçların bembeyaz görünüşü,tepeden aşağıya doğru inen ve yaklaşık iki saat sonra bizi de örtecek olan sis.İşte o an yaşadığımız dünyayı geride bıraktığımızı hissettik.Zaman kaybetmeden ,çadırlardan birini yerleştireceğimiz kar çukurunu kazdık.Güzel bir çalışma oldu.Koordineli ve tempolu bir şekilde diğer çadırı da - karı ezip- kurduktan sonra biraz da çevre düzenlemesi yapınca mükemmel bir kamp alanı oluştu.Bir tek kardan adamımız eksikti......Kar eritip akşam yemeğimizi yaptıktan ,çay ve kahvelerimizi de içtikten sonra çevrede biraz dolaşıp yattık.Gece sessizdi; vadinin tabanında akan derenin uzaktan gelen sesi bir de çadırların üzerine düşen buz parçacıklarının oluşturduğu pıtırtı.Sabah kaktığımızda kar yağıyordu.Kahvaltı yaptıktan sonra orman içinde güzel bir yürüyüş yaptık.Gerçeküstü ,masalımsı güzellikler içinde yapılan yürüyüşün ardından çadırlarımızı ve eşyalarımızı toplayıp dönüşe geçtik.Dönüş yolunda şömine başında içtiğimiz çay da kampın güzel anlarından biri olarak belleklerimize yerleşti.
Gelelim sonuca;her yönden güzel bir aktivite oldu.Yer seçimi kış için idealdi.İspirtolu ve gazlı ocakların bu şartlarda çok da verimli olmadıklarını bir kez daha gözlemleme fırsatımız oldu.Malımıza mülkümüze sahip çıkmanın önemini de yaşayarak gördük.Şöyle ki,eğer cebinizden bir şey çıkarmışsanız o şeyi tekrar yerine koymadan ikinci bir işleme geçmeniz ,örneğin cep telefonunuzu kaybetmenize neden olabilir--tabii böyle bir şey olmadı--,ya da kışın çadırın dışında herhangi bir şey bırakmanız yağan karın ardından kaybettiğiniz malzemeyi bulmak için kazı çalışması yapmanıza yol açabilir.Her şey çadırın içinde yanımızda olmalı.Batonlar dışarıda kalabilir.
Gedosk
15-16 Mart 2003