Can Berk’in kaleminden Cumalıkızık

Tarih 10/06/2006 saat 7’de yolculuğa başladık. Bizden önce arabaya binenler kaçta bindi bilemem ama biz bindikten sonra başlayan yolculuğu anlata bilirim. Yolculuğa başladığımız önce biraz sessizdi taki..

İşte Can Berk’in kaleminden Cumalıkızık izlenimleri…


Tarih 10/06/2006 saat 7’de yolculuğa başladık. Bizden önce arabaya binenler kaçta bindi bilemem ama biz bindikten sonra başlayan yolculuğu anlata bilirim. Yolculuğa başladığımız önce biraz sessizdi taki ..

Haydar Abi binene kadar…


Haydar Abi geçen sene zirve yaparken Sbory gece galiba fazla yemiş. Sabah herkes hazırlıklarını yapmış zirveye çıkmak için bir bakıyorlar ki Sbory Abi yok. Gölün kıyısında uyuyor. O zamandan beri aralarında bir geyik olmuş bu yüzden Sbory Abi de bu konu açılıca esprileri patlatıyor. Yol boyunca zaten yolculuk onlar sayesin çok zevkli geçiyor.


Yolda yağmura yakalandık ve ümitsizliğe kapıldım ama gemiye binince bu yolculuğun dönüşü olmadığını anladım. Her neyse Ayça Abla Cumalıkızık hakkında bilinçlendiriyor yolda bilgisi olmayanları. Arabadan indik ve üstümüzü değiştirdik. Yanımıza gerekli malzemelerimizi aldık ve yola çıktık. Gireceğimiz alana muhtarlık yabancılar ağaçlara zarar vermesin diye kapı koymuş. Kapıdaki adam Alpay Abi’ye muhtardan izinli bir kağıt getirin dedi. Bu yüzden bizde Fatma Teyze’nin evinin oraya gittik. Fatma Teyze’ninbir özelliği var: Bundan 15 sene önce burada kadınlar evlerinden dışarı çıkmazmışlar. Köy, kestanecilikle geçimini sürdürüyormuş. Bir gün kestaneler azalmaya başlamış. Fatma Teyze de tam bu noktada devreye giriyor. Cumalıkızık Köyü’nde çok fazla meyve yetişiyormuş. Fatma Teyze, bu meyvelerden herkese nasıl reçel yapılacağını öğretmiş. Bu sefer kadınlar çalışmaya başlamış.


Her neyse Alpay Abi, muhtarla birlikte kapıya gelir. Muhtar bize başka bir yerden gideceğimiz yere gitmemizi söyler. Bence gittiğimiz yol daha güzeldi. Biraz yürüdükten sonra mola verdik. Biraz dediğime de bakmayın. Sonra yola devam ettik. Zorlanmaya başladık. Artık çok eskilerden kalma su kanallarının köşesinden yürüdük. Bazen de içine girdik. İkinci molada biraz dinlenip yola devam ettik.İhsan Abi, yol devam ederken sakatlandı. Bu yüzden yine mola verdik. İlkyardım yapıldı. Yola devam edildi. Biraz ilerledikten sonra mola verdik. Bir kaç kişi yola devam etti. Geldikten sonra geri dönmek için hazırlandık. Ama bu sefer su kanallarından yürüyerek yolun epey bir bölümünü gittik. Önümüze bu sefer kiraz ağaçları çıktı ve yemek için biraz durduk. Köye geri döndük ve yemek yedik. Çadırları kurduk ve hava karardı.


Sbory Abi ve bir kaç kişi daha -adlarını hatırlayamadım- bulgur yaptılar. Akşam ne oldu bilemiyorum. Erken yattığım için görmedim. Bu yüzden yazamıyorum. Sabah erken kalktım. Herkes uyuyordu. Bu yüzden ben de uyudum. Bir uyandım herkes uyanmış. Hep birlikte kahvaltı ettik. Biraz Türkiye’nin gündemine girildi. Köyü gezmeye çıktık. Birde baktım ki köy İstanbul kadar pis. Her yer çöp. Önüme gelenleri ve toplayabildiklerimi topladım, çöpe attım.
 


Çadırları toplayıp çantamızı hazırlayıp arabaya gittik ve yola çıktık. Yolculukta da uyduğum için baya bi neler olduğunu bilmiyorum. Gemiye bindik. O sırada bir sürü martı vardı. Onlara simit attık. Sonunda İstanbul’a vardık. Anlamak çok kolaydı çünkü gelir gelmez iş makineleri bizi karşıladı ve herkes birer birer indi.
SON


Can Berk

Okunma 4461 defa
Bu kategoriden diğerleri: « MADAG-Mağara Dalışı S.S.S »
Yorum eklemek için giriş yapın