
Foto 1: 1997 yılının soğuk bir şubat gününde, Küçük Demirkazık Dağına tırmanmak üzere fırtınalı bir günde Arpalık adlı kamp yerine ilerliyoruz. Gökyüzü gerçekten berbat bulutlarla kaplı..

Foto 2: Cımbar Boğazının içinde, açık ama puslu ve buz gibi bir havada Demirkazık kuzey duvarı önüne, 3000 metredeki kamp yerine yükseliş. Isı –28 derece ve rüzgarla daha da düşüyor- sonradan Adana’da bile ısının–7 dereceye indiğini ve bunun Güney Türkiye’de son 48 yılın en soğuk günleri olduğunu öğrendik!

Foto 3 : Hava biraz düzeldikten sonra tırmanış zamanı geldi çattı..
Arkadaşım Efecan Aytemiz ile Küçük Demirkazık Doğu yüzü önüne doğru yan geçiyoruz. Tırmanışa biraz geç saatte başladığımız için hep gölgede ve donduruıcu soğukta tırmanıyoruz - yetmezmiş gibi, rota girişinde kar derin ve batıyor, bu da potansiyel çığ tehlikesi anlamına gelmekte.

Foto 4: Kar- buz kulvarının daraldığı yere gelirken eğim dikleşiyor, kazma ve krampon ile tırmanıyoruz.
Rota daracık bir buz kulvarı ve uzunluğu da 175 metre kadar.

Foto 5: Kulvarın iyice daralıp içi buz dolu bir kaya bacası haline geldiği yerde kurduğumuz istasyonda Efecan emniyet alıyor..

Foto 6: Kar-buz kulvarının sonuna yakınız artık. Arka planda, uzaklarda Cımbar boğazının sonunu kapatan zirveler- soldan sağa:Çağalın başı, Beşparmak Sivrisi ,Koca Sarp.

Foto 7: Ankara’dan beri ölesiye grip olan Efecan, Küçük Demirkazık’ın 3425 metrelik zirvesindeki metal defter kutusunun yanında poz veriyor. Neyse ki bu tırmanışta iyileşip kendine geldi!

Foto 8: Arkada karlı bir Ecemiş ovası ile ben.

Foto 9: Klasik rotadan indikten sonra kızıl bir günbatımında kampımıza dönüyoruz..
Tunç Fındık