Lahit Kaya Kuzey Duvarı İlk Kış Çıkışı

 

2001 kış sezunu için bir sürü projem olmasına karşın, parasızlığın pençesinden bir türlü kurtulup da, Aladağlar'a duvar tırmanmağa gidemedim, ve kış sezonunu, sadece Ağrı Kuzey Çıkışı'yla, ki onun da masrafları arkadaşlar tarafından karşılanmıştı, kapatmış oldum.

Aynı projeler, yazın kafamda yeniden canlanmağa başladı ama hala parasızlık yakamı bırakmamıştı. Tam kış sezonu başladığında bir yapay duvar üretimi işi çıktı. Artık bu işi öğrenmiştim ve yapay duvar üretimi yaparak para kazanmayı düşünüyordum, böylece dağa gitme sorunum kalmaycaktı. Duvarı yapmağa başladım. Bir ay sürdü. Sonunda duvar bitmiş ve benim de Aladağlar'a gidecek param olmuştu. Tam hazırlandığım gün çok ağır bir ishal vakasına yakalandım ve 4 tam gün yataktan kalkamadım. Beşinci gün kalktım ve arkadaşlara hadi gidiyoruz deyince, önce biraz dinlen toparlan dedilerse de, dinlemedim ve ertesi akşam otobüste Niğde'ye doğru yol alıyordum.

1 Şubat 2002

İlk günkü amacımız kampı Lahitkaya'nın altına atmaktı. Traktörle Sarımemetler'e kadar gidip ordan itibaren yürümeğe başladık. Şubat tatili nedeniyle dağ gerçekten de kalabalıktı. Akşam üzeri Lahit Kaya Kuzey Duvarı'na yakın bir yere kamp attık. Çadır kurduğumuz yer düz bir alandı. Batonları çadırı sabitlemek için kara sapladığımda bir türlü toprağa dokonamadığımdan kar kalınlığının en az 1.5 metre olduğunu tahmin ettim. Tekrar inceldiğimde bu kadar kalın karın üzerinde sadece tek bir tabaka sertleşmiş kar bulunduğu ve geri kalanının toz kardan oluştuğunu farkettim. Açıkcası bu durum beni ürküttü. Eğer Lahit Kaya Kuzey Duvarı da böyleyse işim zordu, Ama duvarda genellikle kar şelaleleri sık sık döküldüğünden daha fazla sert katman oluştuğunu ümit ediyordum. Yazın Lahit Kaya Kuzey Duvarı'nı free solo tırmandığım sırada rotayı incelemiştim ve ortadaki büyük kar alanının çoğunu kayadan geçebileceğimi farketmiştim. Son bölümünde ise karın altı iki parçadan oluştuğu için çökme tehlikesi yoktu toz kar olsa bile.

2 Şubat 2002

Sabaha karşı 5.20 civarında çadırın yanından birilerinin Lahit Kaya'ya doğru geçtiğini duydum. Onlar için içimden bravo demek geldi. Hayatımda, dağda bu saatte yollarda olduğumu hatırlamıyorum( Çocukluğum hariç, çünkü evden günübirlik dağa gittiğimiz için erken kalkarak ancak gidip akşama eve dönebiliyorduk). Tembellik işte, içimde var, bi şey yapamam ki.

7.30'da uyandığımız halde saat sekizde ancak kalkabildik. Su ısıtma kahvaltı ve diğer ihtiyaçlar saat 10'u buldu. Biraz daha tembellik ettik ve ağır-ağır çantamı hazırlamağa koyuldum. Bir şeyleri unutmamağa dikkat ediyordum. Uyku tulumu, bivak, termos, yarım kilo kadar yiyecek vs... Ben hazırlanırken sabahın beşinde Lahit Kaya'ya giden Hacettepeli kız dağcılar zirveye çıkmış ve dönüyorlardı. Aslında bu tembelliğimden utanmalıydım ama...

Nihayet 12'de kamptan çıktık. Ben Lahit Kaya Kuzey Duvarı'nı tırmanırken Ebru'yla Uluğ da klasikten aynı zirveye çıkacaklardı.

Duvarın altına geldim. Girişte bir iki poz vererek Uluğ'a fotoğraf çektirdim. Rotanın başlarında da tırmanırken birkaç fotoğraf çekmesini rica ettim. 13.00'da tırmanışa geçtim. Daha önceki deneyimlerimden Lahit Kaya Kuzey Duvarı'nın kolay bir tırmanış olacağını biliyordum, Ve bu bana bir rahatlık hissi sağlıyordu, Ama insan duvar tırmanırken her zaman sürprizlere hazır olmalı, bunu da deneyimlerim bana öğretmişti. 

Kayada 10-15 metre yükselince küçük bir kilitle karşılaştım. Normal yaz koşullarında hızlı çıkış yapabileceğim bir yer olmasında karşın, kış koşullarında kilit olabiliyordu. Ayrıca tamamen free tırmandığım için hiç bir şekilde risk de almak istemiyordum. Dikkatle, bir kaç el ve ayak hamlesiyle orayı geçtim ve yukarı doğru tırmanışa devam ettim. Duvarın ortasındaki büyük kara ulaşıncaya kadar genelde kayadan, nadiren kardan tırmandım. Bu bölümün zorluk dercesi yüksek değil çoğunluk 3-4 derece civarı. Yalnız çoğu yerde tutulacak yerlerin üzerini kar veya buz kapatmıştı. kar olunca çok zor olmuyordu, eldivenlerle kazıyordum ama bazı yerde buzlanmıştı ve kazmayla önce buzu tutamağın üstünden kazıyıp sonra kazmayı belime takıp ve tutamağı tutarak tırmanışa devam ediyordum. Bazı yerlerde de iki üç metrelik sert kar pasajlarını vakit kaybetmemek için plastik ayakkabının ucuyla vurarak hafif bir iz açıp öyle geçmek zorunda kalıyordum. 

Yazın 15 dakikada ulaştığım büyük kar alnına, dağa gelmeden önce hastalığın bıraktığı halsizlik de eklenince, şimdi bir saatte ancak ulaşabildim. Kar alanına en alt noktasından girmedim sağ tarafından en üst noktasına kadar yükseldim ve kara bitişik kaya bloğunun yanına geldim. Kısa bir mola verdim su içip bir şeyler atıştırdım. 

Büyük kar alanını geçmek için kazmamı çıkardım ve kramponları ayağıma taktım. Karın en üst noktasındaki duvara yaklaştım. Büyük kara en az girme planımı güderek , duvarın altından kaya ve kar karışımı bir zeminden sola travers atmağa başladım. Bir süre sonra altımdaki büyük karın ikiye bölündüğü ve üst bölümünün güvenli hale geldiği yerde tekrar kara girdim. Bu bölümün ne kadar kar yağarsa yağsın, tabanındaki iri kaya çıkıntılarından dolayı, gene de güvenli olacağı, yazın yaptığım saptamalardan biriydi. 15-20 metre sola doğru travers attım. Soldaki bacaya girmek için sadece 4-5 metre daha vardı. Ama bu bölümde kar ciddi yumuşaktı bu yüzden geçişte kazmanın yanında diğer elimi de kara gömerek vücut ağırlığımı dağıtmağa çalıştım. Traverse devam ettim. Artık büyük kar alanı bitmiş ve çıkış bacasının altna gelmiştim. Bacanın ilk 6-7 metresini karla kaplıydı. Sert bir eğimde yükseldim ve karın bittiği yerde, zor bir pozisyonda kramponları çıkararak, bacanın sol tarafındaki kaya yüzeyinden tırmanmaya başladım. Kaya üzerinden 20-25 metre yükseldikten sonra sola geçtim. Artık kar-kaya etabı bitmiş ve eğimi zaman-zaman 75-80 dereceye varan kar kulvarları başlamıştı. Kar sert olmasına rağmen başta kramponsuz 20-25 metre yükseldim. Karın sertliği giderek arttı ve beni kramponları takmağa zorladı. Galiba duvarın üst kısmı daha uzundu. Artı, önceki hastalığımdan dolayı halsizliğim, kar etabında bana, hızlı bir çıkış izni vermedi. Bir kar kulvarından başka birine geçerek yükseldim. Geçişlerden biri basit bir bacadan oluşuyordu. Devam ettim. Saat 4 civarı zirve sırtı ve üzerindeki ayak izleri gözüktü. Yorgundum. Halsizidim ama her şeye rağmen bir sporcu olarak biran önce zirveye ulaşma arzusuyla (bezıları için zirve hırsı) adımlarımı hızlandırdım. Bazen soruyorlar: neden hız? Ne acelen var, neden yavaş tırmanmıyorsun ki?

Ben bir sporcuyum. Genelde haftanın yedi günü spor yapıyorum. Haftanın 4 günü yoğun olarak tırmanış antrenmanı, diğer üç gününde ise koşu yapıyorum. Spor disiplininde sportiv bir aktivitenin değerlendirilmesinin iki ölçütü var: Nitel ve nicel. Dünya tırmanış ve dağcılık literatüründe de, aktivitenin zorluğu(rotanın derecesi) ve kaç saatte çıkıldığı kaydedilir, ve kalitesi bu ikisine bakılarak saptanır. Benim de, bir sporcu olarak daha farklı davranmamı, sanırım sadece, sporu anlamamış bir kişi bekleyebilir. Bu, bir koşucuya''100 metrelik parkuru neden daha hızlı koşmaya çalışıyorsun?'' sorusunu sormak gibi bir şey. 

Hızla yükseldim ve saat 16.20'yi gösterdiğinde zirveye ayak bastım. Karın üzerine oturdum, sırtımdaki çantaya yaslandım ve soluk soluğa bir iki dakika dinlendim. Aladağlar'da bir kuzey duvarının daha ilk kış çıkışını gerçekleştirmiştim. Arkadan birileri bağırdı. Ebrular inmemişler beni beklemişlerdi ve zirve esiyor diye Lahit Kaya'nın arkadaki ikinci zirvesinde duruyorlardı. Lahit Kaya Kuzey Duvarı için kış çıkışı çok zor dendiğini duymuştum, ama duvar üzerinde herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Duvarın tamamını ip kullanmadan free olarak 3 saat 20 dakika gibi, kış tırmanışı için kısa sayılacak bir sürede tırmandım. Lahit Kaya Kuzey Duvarı Aladağlar'da çıktığım duvarların en kolayıydı diyebillirim. Artık çadıra inip bu başarıyı kutlamalıydım, ve arkasından hedefteki diğer duvarlara doğru yola çıkmak geliyordu. 

İkinci planım Gürtepe Doğu Duvarı'nın ilk kış çıkışıydı, ama kampa döndüğümüzde Uluğ ve Ebru'nun Kokorot Vadisi veya Güzeller Kuzey Çanağı'na kamp atmaktan yana olmadıklarını öğrendim ve böylece Gürtepe Doğu Duvarı bir dahaki kışa ertelenmiş oldu. Artık köye inip ve planımın Yedigöller bölgesine geçiş bölümünü uygulamalıydım. Amacım o bölgeye geçip Eznevit, Kızılkaya ve Yedigöl Burnu zirvelerinin kuzey duvarlarının ilk kış çıkışını gerçekleştirmekti.

3 Şubat 2002 

Öğlene doğru kampı topladık. Ve aşağı Sarımemetlere doğru yürüyüşe geçtik.

Okunma 5819 defa Son Düzenlenme Cuma, 21 Aralık 2012 19:07
Yorum eklemek için giriş yapın