Kassal endurans ve kuvveten bahsetmeden önce kas nedir, nelerden oluşur, nasıl kasılır gibi temel konulardan ve kas kuvveti ve dayanıklılığını geliştirmek için kullanılan çeşitli ağırlık programları ve egzersizlerinden bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere kas dokusu uyarılabilme ve uyarıları iletebilme yeteneğine sahiptirler ve kas hücrelerinin biraraya gelmelerinden oluşurlar. Ayrıca kasların uyarılar karşısında verdikleri tepkiye ise kasılma denir. Tüm insanlar çalışırken, spor yaparken, yürürken, ayakta dururken ve hatta uyurken bile bu aktiviteleri gerçekleştirebilmek için kas dokusunun kasılmasına ihtiyaç duyarlar. İnsan vücudunda üç çeşit kas dokusu vardır. Bunlar düz kaslar (istem dışı kasılan), iskelet kası ve kalp kası. Bizim burda ilgileneceğimiz kas grubu iskelet kaslarıdır. Bilindiği üzere kas dokusu fibrillerden oluşmuştur ve insan kasında temel olarak üç tip fibril içerir. Bunlar:
1. Hızlı kasılan kas fibrili (fast twitch): Bunlar hızlı glikolitik (fast glycolytic) veya Tip II-b olarakta adlandırılırlar. Az sayıda mitokondri içerirler, anaerobik kapasiteye sahiptirler ve çabuk yorulurlar, dayanıklıkları azdır ama çok hızlı ve kısa zamanda kasılırlar ve kuvvetlidirler. Bünyelerinde kendilerine anaerobik kapasite sağlayan çok sayıda glikojen depoları ve glikolitik enzimler vardır. Ayrıca yavaş kasılan kas fibrillerine göre (slow twitch) daha çok miyofibril ve daha yüksek ATPase aktivitesi içerirler. Hızlı kasılan kas fibrillerindeki yüksek miyofibril sayısı hücrenin çok sayıda miyozin çapraz köprüsüiçerdiği ve yavaş kasılan kas fibrillerine göre daha çok kuvvet ortaya koyabileceği anlamına gelmektedir. Zaten bir kas fibrili tarafından yaratılan kuvvet miktarı mitozin çapraz köprülerinin herhangi bir zamanda temas etme sayısına bağlıdır (Tablo 8.1).
2. Yavaş kasılan kas fibirili (slow twitch): Bunlar yavaş oksidatif veya Tip I olarakta adlandırılırlar. Çok sayıda mitokondri içerir ve daha çok kan damarlarıyla çevrilidir ve daha çok kırmızı pigmentli miyoglobün konsantrasyonu içerirler. Bilindiği üzere miyoglobün kandaki hemaglobün’e benzer ve O2 taşır. Bu sayede yavaş kasılan kas fibirilleri yüksek aerobik kapasite ve yorgunlığa karşı yüksek direnç sağlar. Çok sayıda mitokondri içerirler, aerobik kapasiteye sahiptirler ve geç yorulurlar, dayanıklıkları fazladır. Yavaş fakat uzun süreli kasılabilirler ve fast twitch’lere göre daha az kuvvetlidirler (Tablo 8.1).
3. Orta şiddette kasılan (intermediate) ara fibriller: Bunlar hızlı oksidatif (fast oxidative) veya Tip II-a olarakta adlandırılırlar. Ara fibriller tek bir fibril tipi değildirler. Hızlı ve yavaş kasılan kas fibrilleri arasında bir köprüdür. Bu yüzden bu fibriller hızlı ve yavaş kasılan kasların niteliklerinin bir karışımı olarak düşünülürler (Tablo 8.1).
Kaslar hakkında kısaca bilgi verdikten sonra gelelim esas konumuza. Aslında kas kuvveti ve dayanıklılığı sıklıkla birbirine karıştırılan terimlerdendir. Şimdi bunları derinlemesine inceleyelim.
KAS KUVVETİ
Kas kuvveti bir kas yada kas grubu tarafından uygulanan maksimum kuvvettir. Kas kuvveti günlük hayatımızdaki çeşitli aktiviteler için gereklidir. Aslında kas kuvveti aktiviteye bağlı bir faktör olmasına rağmen herkes için en düşükk seviyede bile olsa gereklidir. Yaşam boyunca akut ve kronik yaralanmalardan korunmak için, günlük ihtiyaçlarımızda, acil durumlarda ve diğer durumlarda kimseye muhtaç veya bağlı olmamak için kuvvete ihtiyaç duyarız.
Kuvvetli olmak için bir kas yada kas grubunun normalde karşılaştığı dirençten daha fazlasına karşı güç sarfetmesi gerekir. Bu yüzden kas kuvveti kaslara aşırı yükleme(overload) yapıldığı zaman en etkili şekilde gelişir. Yani maksimal yada maksimale yakın ağırlıklarla yapılan antremanlarda en iyi gelişir. Ağır kilolar kasları maksimal kasılmaya zorlarlar, bu da fizyolojik adaptasyona ve kas kuvvetinin artmasına neden olur. Genellikle kas kuvvetini arttırmak için maksimale yakın ağırlıklarla az tekrarlı antremanlar yapmalıyız.
Kas kuvvetini arttırmak için egzersizin yoğunluğu maksimum ağırlıkla 1-6 tekrar olmalıdır. Ağırlık antremanları üzerine yapılan çalışmalarda kuvvet gelişiminin ancak bir kişinin kendisinin %75 maximalinin üzerine çıktığında meydana geldiğini ortaya çıkarmıştır. Çünkü kuvvet gelişiminde en önemli faktör yapılan antremanın şiddetidir. 10 maksimal tekrarlı bir ağırlık antremanı yaklaşık olarak bir kişinin maksimalinin %75 inin üzerindedir. O yüzden antremana başlarken 10 ile 12 maksimum civarında bir yoğunluk en iyi seçenektir. Bu yaralanma şansınızı düşürür ve ağırlık kaldırmak için gerekli hazırlıkları yapmanıza zaman tanır.
Kuvveti etkileyen faktörler:
1. Harcanan güç: Kuvveti etkileyen bir numaralı faktör istemli olarak maksimal kaslalarda harcanan güçtür. Tabiki kasılma, fibrillerin sayısı, kasılma sırasında fibrillerin durumu (uzunluk, yoğunluk) ve iskelet sisteminin mekanik yapısı tarafından etkilenir.
2. Cinsiyet: 12 ile 14 yaşa kadar erkek çocukları kız çocukların agöre daha az kuvvetlidir. Bu yaşlardan sonra erkek çocukları kuvvetlenerek süreğen bir artış göstereceklerdir. Bu artışın sebebi testesteron hormonunun salgılanmaya başlanmasıdır. Erkeklerdeki testesteron hormonu kadınlardan 10 kat daha fazladır. Bilidiği gibi.testesteron hormonu kasların daha çok gelişmesini sağlayan anaerobik bir hormondur. Ayrıca istekli ve daha saldırgan bir antreman yapmanızı sağlar.
3. Yaş: Kuvvet 20 yaş ciavrında en üst seviyeye ulaşır ve yıldan yıla gittikçe azalan bir grafik çizer. Kuvvetteki bu azalma kötü beslenme, sedenter yaşantı, düzensiz hayat tarzı vb. gibi birçok faktörden etkilenir. Tabiki düzenli egzersiz yaparak yaşa bağlı kuvvet kaybını uzun bir süre geciktirebiliriz.
4. Vücut yağlarının yıkımı: Genç bayanlar erkeklerden 2 kat daha yağlı bir vücut yapısına sahiptirler (erkeklerde %12,5 iken bayanlarda %25) ve erkeklerin kas hacmi kadınlarınkinden daha büyüktür.Yağsız vücut ağırlığına oranla kadınlar bacak kuvvetinde erkeklere oranla daha az eksikken kol kuvvetinde erkeklerden %30 daha aşağıdadırlar. Ayrıca kas çevresinin her cm2 sine 4 ile 6 kğ.’lık bir güç etki eder.
5. Kas fibrillerinin yapısı: Örneğin büyük veya daha hızlı kas kasılmalarında hızlı kasılan kas fibrilleri önemli bir potansiyele sahiptirler. Yani kasılmanın olacağı kasın yapısıda kuvveti etkileyen bir faktördür.
6. Kas potansiyelinin kullanılması: Hem periferik hemde merkezi birçok kas fibrilini aynı anda kullanabilme yeteneği kas kuvvetini etkiler.
7. Teknik: Normalde fizyolojik olarak kaldırma ve kasın kasılma potansiyelinin %30’unu kullanırız. Yinede antremanla gelişen kas potansiyeli ve iyi bir teknikle potansiyelimizin %80’ini kullanabiliriz.
8. Kuvetin yapısı: Kuvetin yapısıda kas gücünü etkileyen faktörlerden biridir. Kuvvet birkaç yolla geliştirilebilir. Örneğin izokinetik, izotonik ve izometrik kasılmalarla. Ağırlık antremanlarında başlangıçtaki ilk bölüm çok güçtür. Kas düzeyindeki değişikliklerde mekanik bir avantaj sağlamak için ağırlığın ilk direnci yenildikten sonra kaldırış daha kolay olur.
KUVETİN ÇEŞİTLERİ
1. Maksimal Kuvvet:
Maksimal kuvveti sinir-kas sisteminin istemli olarak kasılması sonucunda kaldırılabilen en büyük ağırlık olarak tanımlayabiliriz. Büyük bir ağırlığa karşı koyma veya kontrol edebilmek, kasların maksimal veya maksimale yakın statik güç gerektiren hallerde izometrik bir durumda kalabilmesi demektir. Maksimal kuvvet antremanlarında 2 temel faktör etkilidir:
a. Maksimal kuvvet antremanları genellikle maksimal yada sub-maksimal bir kas gerilimi ve uzunbir gerilim süresi gerektirir. Bu şekilde kasın büyümesi sağlanır.
b. Maksimal kuvvet antremanları yüksek ve maksimum yükleme yoğunluğu ve kısa süreli bir kasılma şeklinde olursa daha etkili olur. Bu sayede intramasküler koordinasyonda gelişmiş olur.
2. Çabuk Kuvvet:
Çabuk kuvvet sinir-kas sistemnin yüksek bir hızla kasılarak belirli bir direnci yenebilme yeteneğine denir. Çauk kuvvet sporların hepsinde performansı belirleyen önmli bir fiziksel özelliktir. Çabuk kuvvet noral kuvvetten ayrı olarak iyi bir kondisyon gerektirip, kasların olabildiğince çabuk ve koordineli çalışmasına bağlıdır.
Çabuk kuvvet; başlangıç ve reaksiyon kuvveti, haraket hızı ve hareket frekansı gibi etkenlere de bağlıdır. Ayrıca çabuk kuvvet sürat,teknik, irade gücü ve maksimal kuvvete gibi birçok öğeleride içerir. Çabuk kuvvet çalışması yaparken orta ve orta üstü yani %50-70 şidetinde yükler tercih edilmelidir. Çabuk kuvvet antremanlarının etkisi önemli ölçüde merkezi sinir sisteminin optimal bir şekilde uyarılmasına bağlı olduğundan antremanlarda yükleme ve dinlenme arasındaki ilişkiye dikkat etmek gerekmektedir.
Zociorsky’e göre çabuk kuvetin değeri, maksimal kuvvetin zamana bölüm oranıdır. Weschoshausky’e göre çabuk kuvvette kasın başlangıç kuvveti, maksşmale erişme ve statik maksimal kuvvet göz önünde bulundurulmalıdır. Kuznezov ise çabuk kuvveti dinamik kuvvet anlamında alıp çabuk kuvvet yerine “patlayıcı kuvvet” deyimini kullanmıştır.
3. Relatif Kuvvet:
Birçok spor dalında yalnız kendi vücut ağırlığımız hareket eder. Relatif kuvvet sporcunun kendi vücut ağırlığına karşı geliştirdiği mümkün olan en büyük kuvvettir. Özellikle jimnastik, atlayıcı v esprinter gibi kendi vücut ağırlığını hareket ettirmek zorunda olan sporcularda relatif kuvvet etkili bir fiziksel özelliktir.
--------------------- Salt vücut ağırlığı
Relatif kuvvet = _______________________ ‘ dır
.
-------------------- Vücut ağırlığı
Vücut ağırlığı ne olursa olsun bir sporcunun herjangi bir spor dalında hareketi uygularken geliştirdiği kuvvet olarak tanımlanır. Relatif kuvveti geliştirmek için 2 temel yol vardır. Bunlar; maksimal kuvvetin düzeltilmesi ve kilo kaybıdır. Relatif kuvvetin geliştiğinin göstergesi kas büyümesi ve kondüsyondaki düzelme şeklindedir
. Letzer kuvveti; genel kuvvet (genel anlamda tüm kasların kuvveti) ve özel kuvvet (belli bir spor dalına ait kuvvet) olarak ikiye ayırmıştır.
Feltz ise kuvveti farklı iki şekilde tanımlamıştır. Bunlar:
a) Statik kuvvet: Vücutla ilgili relatif tutma kuvveti (kas uzunluğu çalışma sırasında değişmez, örnek: okçuluk) veya direnç yenen çalışma (konsantrik, ekzantrik kasılma, örnek: dambılla ağırlık kaldırıp indirme) olarak tanımlanmıştır
. b) Dinamik kuvvet: çabuk kuvvet, yüksek hızda kuvveti kulanma (kas uzunluğu çabuk değişir, örnek: uzun veya üç adım atlama) veya durumunu koruyan çalışma (izometrik kasılma) olarak tanımlanmıştır.
KUVVET GELİŞTİRME PROGRAMLARI
Temel olarak 3 çeşit kuvvet geliştirme programı vardır. Bunlar:
1. İzometrik (statik) kuvvet: Sabit bir dirence karşı kuvvet uygulanırken kasın boyunda herjangi bir değişiklik yaratmayan kasılma şeklidir. Buna en iyi örnek hareket etmeyen bir objeyi mesela duvarı hareket ettirmeye çalışmaktır. Yapılan araştırmalarda bir kası günde maksimal %75 şiddetle 6 saniye süresince kasılı tutmak ve bunu haftada 5 gün yapmak kuvvette her hafta %5’lik önemli bir artış sağlandığı bulunmuştur. 1950 ve 1960’ların başlarında çok populer olmalarına rağmen şu sıralar pek fazla kullanılmıyorlar. Bu tür egzersizlerin en çok eleştirilen yönü, kol-bacak hareketi olmadığından kuvvet kazanımının hangi açıda egzersiz yapılıyorsa orda olmasıdır. Yani hareket boyunca (ROM) eşit olarak dağılmamasıdır.
Bu tür egzersizler genellikle fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarında geçici bir süre kol veya bacağını kullanamayan hastaların kuvvet kaybını ve atropiyi önlemek için kullanılırlar. Ayrıca bu tip egzersizler semptomik kalp hastaları için de tehlikelidir. Çünkü kişiler bu egzersizleri yaparken nefeslerini tutma eğilimindedirler. Eğer bunu glottis kapalıyken yaparlarsa traks ve abdominal bölgede artan basınç kanın kalbe dönüşünü engelleyebilir ve kan basıncında artışa neden olur ki bu da valsalva anevrası olarak adlandırılır.
2. İzotonik (dinamik) kuvvet: Bu tip egzersizler tipik olarak dambıl veya barbıl gibi serbest ağırlıklarla, sabit veya değişken dirençli makinelerdeki ağırlıklarla yapılır. Dinamik kuvvet antremanları konsantrik veya ekzantrik kas kasılmalarını içerir. Konsantrik kasılmada ağırlık yerçekimi karşı hareket ettirilirken kasın boyu kısalır ve artı iş yapılmış olunur. Ekzantrik kasılmada ise ağırlık yerçekini yönünde hareket ettirilirken kasın boyu uzar ve bu tür durumlarda yerçekimi, hareketi yaptıran kuvvet olarak kas kasılmasından daha fazla sorumludur. Buna en iyi örnek; bir dambılla kolumuzu dirsekten büküp ağırlığı kaldırırken konsantrik, ağırlığı indirirken de ekzantrik kasılmadır. Ekzantrik kasılmanın hareketi yavaşlatıcı bir etkisi vardır ve en fazla kas gerginiği ekzantrik kasılma sırasında oluşur.
Bu tip egzersizlerde üç şey önemlidir: Bir seferde yapılan tekar sayısı (1 RM), tekrar sayısı ve set sayısı. Yapılan antremanlarda maksimal kuvvet haftada 3 ile 5 gün ve 10 maximal tekrardan oluşan 1 ile 10 setten oluşan antremanlarla en iyi şekilde gelişir.
3. İzokinetik kuvvet: Yukarıda anlattığımız iki yöntemden herhangi biriyle yapılan hareketlerde kuvvet kişinin hareket açısı yani ROM’u boyunca eşit olarak dağılmamaktadır. Hadi bir kişinin aynı dirençle hareketi yaptığını farzedelim .peki acaba bu direnci tüm ROM boyunca aynı hızda mı yapıyor. İşte bunun için hem hızı hemde direnci kontrol eden izokinetik aletler geliştirilmiştir. İzometrik kuvvet antremanları kas grubunun tüm hareket boyunca üretilen kuvveti karşılayacak bir dirençle karşılaştığında ona karşı kas grubunun dinamik olarak kasımasını içermektedir.
İzokinetik aletler bir hız yöneticisi tarafından kontrol edilen hidrolik dirençlerden oluşmuşlardır ve kasın kasılma oranını kontrol ederler. Ayrıca izokinetik aletler farklı kas tiplerini de çalıştırırlar. Örneğin fast-twitch kası hızlı slow-twitch kası yavaş çalıştırırlar. Bu aletler klinik ve rehabilitasyon merkezlerinde sıklıkla görülürler. İzokinetik antremanlarda Cybex, Orthotron, ve Omni-tron gibi aletlerden faydalınılır. İsometrik antreman kişinin isteğine göre saniyede 24˚ ile 300˚ arasında değişen hızlarda yapılır. Saniyede 180˚ ile 300˚ arasında yapılan antreman, verimi en üst seviyeye çıkarır.
KUVVETTE DEVAMLILIK
Kuvvette devamlılık tüm organizmanın yorgunluklara karşı koyma yeteneği yada sporcunun uzun süren güç performanslarında yorgunluğa karşı tolerans düzeyi olarak tanımlanır. Aslında kuvvette devamlılık, basit olarak kuvvetle, dayanıklılığın belirli oranda birleşimi demektir.
Örneğin maksimum sayıda yapılan şınav hareketi. Bu harekette organizma vücut ağırlığı tarafından meydana getirilen dirence karşı oldukça uzun süre karşı koymak zorundadır. Kuvvette devamlılık performansın 60 saniye ile 8 dakika arasında değişen sporlarda çok önemlidir. Kuvvette dayanıklılığı geliştirmek için az yükleme çok tekrar yapılmalıdır. Çalışmalar yük yerine tekrar sayısı arttırılarak geliştirilibilir. Ayrıca hareketin başlarında laktik asitin birikip kasın görevini yapamaz duruma gelmesini önlemek için orta düzeyde hareket temposu uygulanmalıdır. Amaca ve spora bağlı olarak yüklemenin şiddeti %30 ile %60 arasında ve tekrar sayısı ise 20 ile 40 arasında olmalıdır.
KASSAL ENDURANS (DAYANIKLILIK)
Kassal endurans veya dayanıklılık genellikle kas gruplarının bir yüke karşı tekrarlanan kasılmalar yapmak (izotonik, izometrik veya izokinetik) veya geniş zaman dilimi içerisindeki kasılmalara kuvvet verme kapasitesi veya yeteneği olarak kabul edilir. Yada kısaca bir kişinin bir gücü belirli bir süre içerisinde sürekli olarak gösterebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Kas dayanıklılığı esas olarak genetik yapıyla bağlantılıdır. Çünkü dayanıklılığa kaslardaki fibril yapıları karar verir ve bunların sayılarında sonradan değişiklik olmaz ama özel egzersizlerle belli kas gruplarının dayanıklılığı arttırılabilir.
Bir sporcunun dayanılıklığı hız, kas gücü, bir hareketi etkili bir şekilde yapabilme yeteneğine, fonksiyonel potansiyellerini ekonomik kullanabilme kabiliyetine, iş yaparken içinde bulunulan pisikolojik duruma ve bunlara benzer birçok duruma bağlıdır. Düzenli yapılan az kilo ve çok tekrar programları genellikle kas enduransını arttırır. Kas enduransının artması miyoglobün konsantrasyonu, kılcal damar sayısı, mitokondri sayısı ve boyutlarının artmasıyla ilişkilidir. Dayanıklılık antremanlarını üçe ayırabiliriz:
a) kısa süreli dayanıklılık: Bunlar 45 sn. ile 2 dakika arasındaki aktiviteleri kapsar. Burada aerobik ave anaerobik solunum iç içe fakat anaerobik ağırlıklıdır.
b) orta süreli dayanıklılık: Bunlar 2 ile 8 dakika süren aktiviteleri kapsar. Yavaş yavaş aerobik solunuma geçiş vardır.
c) uzun süreli dayanıklılık: 8 dakika ve üzerindeki aktiviteleri kapsar. Tamamen aerobik solunum kullanılır. Uzun süreli dayanıklılık antremanlarında gerekli enerji 30 dakikaya kadar süren çalışmalarda glikozlardan, 30 ile 90 dakika arasındaki çalışmalarda glikoz ve yağlardan, 90 dakika ve daha uzun süreli çalışmalrda ise gerekli enerji ağırlıklı olarak yağlardan karşılanır.
Kas dayanıklılığında da kuvvette olduğu gibi 3 çeşit dayanıklılık vardır. Bunlar:
1. İzometrik (statik) kas dayanıklılığı: Kas 5 ile 6 saniye süreyle istemli olarak maksimum seviyede kasılır. Bu günde 5 ile 10 kez tekrar edilir ve haftada 5 gün sıklıkla uygulanır. Verim almak için en az 4 hafta veya daha fazla sürdürülmelidir.
2. İzotonik (dinamik) kas dayanıklılığı: Bu tip egzersizler 6 maksimal tekrarlı veya %85’lik şiddetli ve 1 maksimum tekrarlı (1 RM) egzersizlerdir. Haftada 3 ile 5 gün sıklıkla günde 3 set olarak uygulanır. Verim almak için en az 6 hafta veya daha uzun süre egzersize devam edilmelidir.
3. İzokinetik kas dayanıklılığı: Bu tür egzersizler 1 set maksimum oluşacak şiddette yoruluncaya kadar yapılır. Hızı saniyede en az 180˚ olnalı ve haftada 3 ile 5 gün yapılmalıdır. Verim almak için enaz 6 hafta veya daha uzun süre egzersize devam adilmelidir.
Aşağıda örnek olarak üç çeşit (izotonik, izometrik, izokinetik) antreman programı özeti verilmiştir.
İzometrik Antreman Program Özeti
Tip.................şiddet.................süre...................tekrar........frekans............. prog. süresi
(Statik..............%100 maksimal....5-6 sn............... 5-10........haftada ...............4 hafta veya
.
Statik.................. %60 veya......yoruluncaya.....her sette.........haftada...............4 hafta veya
Endurans..............daha az...............kadar...........1 tekrar.......... 5 gün.................daha fazla
İzotonik Antreman Program Özeti
Tip--------------şiddet.....................set................tekrar..........frekans.............prog. Süresi
(Dinamik...........6-RM veya....................3....................6.................haftada.........6 hafta veya
Kuvvet)..............%85’lRm................................................................3-5 gün.........daha fazla
(Dinamik.............15-RM veya...............3................15.....................haftada...........6 hafta veya
Endurans).............%60’lık 1-RM .....................................................3-5 gün.........daha fazla
İzokinetik Antreman Program Özeti
Tip. ...................şiddet................set........tekrar.............hız..........frekans.........prog. süresi
(İzokinetik...... %100 maksimal.......3 ..........2-15........sn.’de........haftada........6 hafta veya
Kuvvet)................... kasılma.......................................24-180˚ .....3-5 gün...........daha fazla
(İzokinetik........%100 maksimal ........1... yoruluncaya ....en az ... haftada...........6 hafta veya
Endurans)...............kasılma..............................kadar........... 180˚..........3-5 gün..............daha fazla
M.Rahmi Alpözgen
PURSİK
1) Emniyet mekanizması ve sabit hat üzerinde yükselmede kullanılan bir sürtünme düğümüdür. Tırmanış ipinin çevresine genellikle ipin çapının %70'i kalınlığında bir başka ipin dolanması ile oluşturulur. Perlon, pürsik ipi, yada tırmanış ipinin bir parçası ile kullanılabilir. Düğüm üzerinde yük yokken rahatlıkla aşağı-yukarı kaydırılır. Yüklenme anında ise otomatik olarak üzerindeki yük kalkıncaya kadar kilitlenir.
SEKİZLİ DÜĞÜMÜ
Bütün tırmanış düğümleri arasında Sekizli düğümü en temel ve en kullanışlı olanıdır. Hem düğümü atması hem de çözmesi kolaydır ve sıkıca bağlandığında ip üstünde stresi azaltır. İpin herhangi bir yerine atılabilir ancak ipin ucuna atılıyorsa emniyet açısından ucuna bir düğüm daha atılmalıdır. Bırakılan uç kısa olmamalıdır.
Genel olarak sekizli düğümün kullanıldığı iki temel yer vardır.
Birincisi ipin halkasına malzeme bağlamak ikincisi ise ipi emniyet kolonu gibi bir yerlere bağlamaktır. Emniyet kolonu , ağaç, sütün gibi yerlere sekizli düğümü atarken başlangıç basit sekizli düğümü ile olur, ipin ucu bağlanılacak yerden dolaştırılıp tekrar basit sekizliyi takip ederek düğüm tamamlanır.
GPS’İN TANIMI
Global Positioning System, yani GPS, kısaca, dünya yörüngesine navigasyon amaçlı atılmış olan uydulardan alınan sinyalleri değerlendirerek, enlem, boylam ve yükseklik olarak dünya üzerindeki kesin yerimizi belirleyen cihazlara verilen genel isimdir.
GPS alıcı cihazlarının çalışmasını sağlayan uydular ABD tarafından 1978 yılında yörüngeye atılmaya başlanmıştır. 1994 yılına gelindiğinde, sistemi bugünkü hassasiyetine ulaştıran son uydular da yörüngeye atıldı. ABD bu uyduların bakım ve yenileme işlemlerini yapmaktadır.
İlk GPS Uygulamaları
İlk GPS uygulamaları askeri ve havacılık alanlarında başladı. ABD, ordusuna birçok durumda lokasyon belirleyebilen ve askerlerinin her durumda ana kamplarına dönmelerini sağlayacak bu sistemi dağıttı. Aynı şekilde havacılık alanında da bu cihazın üstünlüğü tartışılmazdı. Cihaz, en düşük görüş seviyelerinde ve en karışık uçuş rotalarında dahi pilotların lokasyonlarını tam olarak belirleyebiliyordu.
GPS ve Sivil Kullanım
1980 yılında bu sistem askeri amaçların dışında sivillerin kullanımına sunuldu. Bununla birlikte ABD sistemin istenmeyen kişiler tarafından kullanılmasını engellemek amacı ile, uyduların yaptığı yayını bilinçli olarak değiştirerek, lokasyon belirleme hassasiyetini 100m'lerin üzerine çekti. Bu müdahalenin adı Selective Availibility veya SA'dır. Buna rağmen, ilk GPS cihazları büyük ve pahalı aletler olması nedeni ile, özellikle denizcilik sektöründe kullanım alanı buldu. Mevcut hassasiyet (>100m) denizde sorun yaşatmıyordu.
SA, 2000 yılı Mayıs ayında Başkan Clinton tarafından süresiz olarak kapatıldı. Bu tarihten itibaren, sivil amaçlı GPS alıcılarının satışında patlama yaşandı. Ürünlerin satışları arttıkça, fiyatları düştü ve daha yaygın hale geldiler. Bugün, pahalı bir cep telefonu fiyatına, bir daha kaybolmamanızı sağlayacak bir GPS alıcısı temin etmek mümkün.
Aynı şekilde GPS alıcılarının boyları ufaldı, marifetleri arttı. Günümüz alıcıları, cep telefonu boyutlarında olup, 4-5m hassasiyetle lokasyon belirleyebilen ve birçok navigasyon fonksiyonuna sahip cihazlardır.
GPS BİLEŞENLERİ
GPS sisteminin 3 ana bileşeni bulunmaktadır;
Uydular, yer kontrol istasyonları ve GPS alıcıları.
Uydular, toplam 27 adettir (şu an için). Bunların 24 adedi sinyal gönderir, 3 adedi ise yedektir.
Uydular, her gün dünya etrafında 2 tam tur yaparlar ve her birinin sabit bir yörüngesi bulunmaktadır. Bu uydular sadece navigasyon amaçlı olarak yörüngede bulunmaktadır ve başka amaçla kullanılmazlar. Her uyduda bir atom saati bulunmaktadır. Bu saatlerin yanılma payı çok düşüktür.
Yer kontrol istasyonları, ABD'de olup, sürekli olarak uyduların yörüngelerini takip eder ve gerekiyorsa uyduların yörüngelerine geri sokulması işlemini yapar. Aynı zamanda, uyduların atom saatleride kontrol edilerek gerekiyorsa düzeltme yapılır.
GPS alıcıları, sivil veya askeri amaçlı kullanıcıların elindeki cihazlardır. Bu cihazların görevi, uydulardan gelen mesajları yorumlayarak lokasyon bildirmektir.
GPS ÇALIŞMA ŞEKLİ
GPS alıcıları, uydulardan gelen sinyallerden temel olarak 3'ünü dinler;
1. Almanak Bilgisi : Bu bilgi yayının yapıldığı uyduyu tarif eder ve tüm uyduların yörünge bilgilerini içerir
2. Uydunun O anki Pozisyonu : Yayının yapıldığı anda uydunun yörüngesi üzerinde bulunduğu noktayı gösterir
3. Mesajın saati
Alıcı, bu bilgileri aldıktan sonra, mesajın atıldığı (mesajın içinde kayıtlı) ve alındığı saati karşılaştırır. Radyo frekansının atmosfer içinde seyahat ettiği hız belirli olduğundan, süre x sinyal hızı = uzaklığı verecektir. Alıcı cihazların hesaplama algoritmaları, mesajın ionosfer ve troposferden geçerken daha yavaş geçeceğini hesaba katmaktadır.
Bu hesaplama sayesinde alıcı cihaz, uydudan ne kadar uzakta olduğunu bilmektedir. Bununla birlikte, alıcı için bu tek uydudan gelen uzaklık bilgisi yeterli değildir. Uydunun yaydığı sinyal her yöne dağılmaktadır. Bu yüzden, alıcı uydudan sabit bir uzaklıkta (hesaplama sonucu) fakat herhangi bir yönde olabilir - dolayısı ile uydunun merkez kabul edilebileceği bir kürenin dış yüzeyinde herhangi bir noktada olma ihtimali bulunmaktadır. Bu hesaplama bize kesinlikle sabit bir koordinat vermeyecektir. Bu yüzden alıcı cihazın en az 3 uydudan uzaklık hesaplaması gerekmektedir. 3 Boyutlu düşünüldüğünde, 3 kürenin kesişimi 2 nokta olabilmektedir.
TELSİZ TÜRLERİ
Doğada oldukça işimize yarayacak iletişim cihazlarından biriside telsizdir. Telsiz haberleşmesi elektromanyetik dalgalar yardımıyla sesin bir noktadan diğerine gönderilmesi işlemidir. Telsizlerin beli başlı avantajları olarak cep telefonları gibi kapsama alanı sorunu olmamasını, ve kullanım ücretinin bulunmamasını sayabiliriz.
Yukarıdaki tanımda da belirttiğimiz üzere telsiz haberleşmesi elektromanyetik dalgaların yayılımı üzerine dayanır. Bu sebeple telsizleri kullandıkları frekans aralığına göre üçe ayırabiliriz.
" HF Telsizler (3-30Mhz)
" VHF Telsizler (30-300Mhz)
" UHF Telsizler (300-3GHhz)
Yansıyarak ilerlerler. Bu sebeple HF telsizlerle çok uzak mesafelerle görüşme yapmak mümkündür. Radyo amatörleri HF telsizler üzerinden dünyanın çeşitli ülkelerindeki diğer radyo amatörleri ile rahatlıkla konuşabilmektedirler. HF telsizler kullandıkları frekans dolayısı ile büyük antenlere sahiptirler.Genellikle 20W ve üzeri çıkış gücüne sahip oldukları için de büyük telsizlerdir.
VHF ve UHF telsizler ise en yaygın olarak kullanılan telsizlerdir. Bu telsizler yüksek frekans kullanmaları sebebi ile düşük anten boylarına sahiptirler. Bu sebeple el telsiz modelleri mevcuttur. Aynı zamanda HF telsizlere göre çok daha iyi ses kalitesine sahiptirler. VHF ve UHF telsizlerde elektromanyetik dalgalar HF telsizlerin aksine yansıyarak değil, doğrudan yayılarak ilerlerler. Bu sebeple mesafeleri HF telsizler kadar uzun değildir.
Çadır seçiminde maksimum rahatlık , yer ve bazen de görünüm göz önünde bulundurulmalıdır.Birçok çadır modeli vardır. Bunlardan ikisi Alpin modeller ve Dome (kubbe) modellerdir. En belirgin farklılıkları şekilleridir.Alpin çadırlar "A" şeklindedir, başında ve sonunda iki çubuk bulunur. Dome çadırlar kubbe şeklindedir, ikiden fazla pol kullanılır ve bunlar birden fazla yerde kesişirler. İç kısımları geniş olduğundan ana kamplarda tercih edilirler.
Rüzgara dayanıklıdırlar.Tenteler polyester ve naylondan yapılır ve hafif olurlar. Ana kamplarda yani taşımanın problem olmadığı yerlerde polyesterden daha dayanıklı olan kanvas tente tercih edilebilir. Taşımanın problem olduğu yerlerde ise polyester tercih edilir.Polyester tenteler naylonlara oranla ultraviyole ışınlara karşı daha dayanıklıdır.Naylon tentler ise hafiftir.
Seçtiğiniz modelin iyi bir havalandırmaya sahip olmasına dikkat etmek gerekir. İç duvarları yoğunlaşmayı minimize ederek nefes almalı ve su geçirmemeli.
Çadırlar tek ve çift katlı olurlar ancak günümüzde çift katlı çadırlar tercih edilmektedir. Her ne kadar tek katlı çadırlar Gore-Tex gibi nefes alabilen malzemeden yapılsalar da su buharının dışarıya çıkamaması durumunda iç kısım ıslanır. Çift katlı çadırların iç kısmında nefes alabilen kumaştan iç tente dış kısmında ise su geçirmeyen bir tente bulunur. Dış tente yerin birkaç santim üstüne gelir ve içerideki su buharının dışarı çıkmasını sağlar. Yağmurlu havalarda dıştaki yoğunlaşma artar.İç tentenin görevi ise kuru bir kullanım sağlamaktır.Taban su geçirmez olmalıdır. Dış ve iç tente arasındaki hava boşluğu da önemlidir. Eğer mesafe az ise içeriden birinin iç tenteye değmesi iç tenteyi dış tenteye değdirir ve iç tente ıslanır. Bu iç ve dış tentelerin gergin kurulumuyla çözülebilir.
BOYUT
Çadırın boyutu yapılan aktiviteye, kullanıcı sayısına, malzemelere göre seçilmelidir. Yürüyüşler, dağcılık, bisiklet faaliyetleri için hafif olanlar tercih edilmelidir. Sadece kampçılık için hafif olmaması çok büyük bir problem yaratmaz hatta büyük odalı çadırlar bu faaliyetlerde daha iyi bir fikirdir. Çadırın kullanılan kısmı içi olduğu için göz önünde bulundurulması gereken kısım burasıdır. Çadır boyutu mata göre seçilmemelidir çünkü uyku tulumu mattan dışarı taşar yani adam başı kenarlar dahil 60cm vermek ideal olacaktır. Uzunluk seçerken boyunuza bagajlı çadırlarda 15cm , bagajsızlarda ise 20cm eklemek gerekir. Yüksekliği saptamak içinde , bağdaş kurarak oturup başınızdan itibaren 10cm ekleyerek karar vermelisiniz.
ÇADIR ÇEŞİTLERİ
Genel hatlarıyla çadırlar 3 mevsim ve 4 mevsim olmak üzere ikiye ayrılır.
Üç mevsim çadırlar yaz,ilkbahar ve sonbahar koşullarında tercih edilir. Rüzgar ve yağmurda performansları iyidir ancak aynısı kar için söylenemez. 5cme kadar olan kar seviyesinde problem çıkartmasa da 50cm kar seviyesinde büyük sorunlar çıkaracaktır.Hafif , ufak ve taşıması kolaydır ancak havalandırması çadır içinde yemek yapmaya müsait değildir.
Dört mevsim çadırlar da genelde bir ya da iki pol fazla vardır. Böylece güçlü rüzgarlara ve kara dayanırlar. Kış çadırları genelde kubbeli şekle sahiptir böylece tepesinde kar birikimi az olur.
Konvertıbıl (değistirilebilir)çadırlar ,dört mevsim çadırlardır ve üç mevsim çadıra pollerin ıkarılması ya da bazı modellerde fermuarla dönüştürülebilirler.
Sıcak hava çadırları hafif bir sığınaktır ve genelde bir ya da iki kişiliktir. Üç mevsim çadırlar gibi kullanılırlar ancak çekici yanı ılık ve nemli havalardaki kullanım rahatlığıdır.
Tek duvarlı çadırlar
Bivak , çadır kurulma imkanı olmayan yerlerde yine çadır görevi görebilecek fakat onun kadar ağır ve ayrıntısı olmayan koruyucu tentelere denir.Tek kişiliktir uyku tulumu çanta ve kişi ancak siıar.İki kişilik bivaklarda yaygın olarak kullanılmakta, hatta tek kişilik bivaklara göre daha sıcak olduğu için tercih edilmekte
- Çadırların hem fiziksel hem de psikolojik fonksiyonları vardır. Kişiyi çevreden koruduğu gibi güven duygusu da verirler.
- Şehir dışındaki olasılıkları göz önünde bulundurarak çadır alınmalıdır.
- Üç mevsim çadırlar hafif oldukları için , dört mevsim çadırlar sert şartlarda sağlam oldukları için tercih edilmelidirler.
- Dört mevsim çadırlar üç mevsim çadırlardan %10-20 daha ağırlardır
ÇADIR BAKIMI
-Aktivite sırasında:
• Çadırı kurmak için bulduğunuz er düz olmalı ve iyice temizlenmiş olmalı( kozalaklar , taşlar vb.. maddeler temizlenmeli).Temizlenmemesi sadece kişiye değil çadıra da zarar verecektir.
• Çadırın alt kısmını aşınmalardan korumak için bir bez kullanın. Bu ayrıca sabahları çadırı rahat toplama imkanı da verir.
• Çadırın içine girerken ayakkabılar çıkartılıp dışarıda bırakılmalıdır.
• Güneş ışınları (UVB ve UVA) naylonu çabuk yıpratır. Eğer kamp alanında gölge bir yer yok ise çadıra bir yağmurluk örtülmelidir.
• Eğer kazıklar unutulmuş ya da kaybedilmiş ise çadırım köşelerini sabitlemek için taş kullanılabilir, hava rüzgarlı ise bu taşlar çadırın içine koyulabilir.
• Çadır toplanırken her seferinde aynı yerden ve aynı şekilde değil farklı yönlerden toplanmalıdır çünkü zaman içinde kat yerleri aşınır.
- Aktivite sonrası:
• Çadır kaldırılırken kuru olduğundan emin olunmalıdır, en önemli kural kuru olmasıdır. Eğer çadır uzun bir süre için ıslak ya da nemli bırakılırsa küflenme başlayacaktır. Her aktivite sonrası çadır açılarak kontrol edilmeli , nemli bile olsa gölge bir yere koyularak kurutulmalıdır.
NOT:Bu kurulama kuralı aktivite sırasındada geçerlidir. Yağmurdan dolayı ya da herhangi bir şekilde ıslanan çadır gün içerisinde mutlaka kurutulmalıdır.
• Çadırı temizlemek için yumuşak bir sünger kullanılmalı ve topraklı bölgeler el ile temizlenmelidir. Temizlikte soğuk su kullanılmalıdır , deterjan kullanılmamalıdır..Yıkamadan sonra gölge bir yere koyup kurutulmalıdır.
• Çadır asla makinede yıkanmamalıdır ve kurutulmamalıdır;ısı naylonun şeklini bozar ve eritir.
KÜFTEN ARINDIRMAK
Çadır ıslak kaldığında zaman içerisinde mutlaka küflenecektir;kötü görünecek, kokacak ve su geçirmeyen kısma zarar verecektir.Küflenmenin başlamasına izin vermeyin!!
Küflenme var ise kurtulmanın bir tek yolu vardır:
• Çok sert olmayan bir sünger ile iyice temizlenmeli
• Eğer hala temizlenmediyse 1 galon suya 1,5 kap Lysol koyup , süngeri içine batırıp yavaşça küflü bölge temizlenir.
Çadır kurulup kurumaya bırakılır.
ÇADIR KURARKEN
Önce nereye kurulması gerektiğine karar verilmeli. Çadır ( kamp) suya çok yakın , ağaç altına (yağmur sonrası dallardan sular damlamaya devam eder ve de yıldırım tehlikesi vardır), dere yataklarına, patikalara ve yamaçlara kurulmamalıdır.
-Çadırın zemini düz ve taşlardan arındırılmış olmalıdır.
-Yer seçilip düzenlendikten sonra kurulacak olan çadıra , kazıklara , direklere sahip olunmalıdır;rüzgar malzemeleri uçurabilir ya da yoğun bir kar yağışı var ise üstünü kapatabilir.
-Çadır kurulur kurulmaz içine çantalar rüzgar ihtimaline karşı koyulmalı daha sonra gerdirme işlemine geçilmelidir.
-Eğer çadır nemli ise çok gerdirilmemelidir, kuruduğunda yırtılabilir.Çadır gerektiği kadar yani dışarıdan su toplamayıp , iç ve dış tentenin birbirine değmemesini sağlayacak kadar gerdirilmelidir.
-Tehlike anında dışarı kolay çıkılabilmesi için çadırın kapı kısmı boş bırakılmalıdır.
-Giysiler mümkün olduğunca naylon torbalarda iç tenteye değdirmeden , gece yatarken de uyku tulumunun içinde muhafaza edilmelidir.
Rüzgar gündüzleri vadi , geceleri dağdan eser; kapı vadi yönüne verilmelidir
BİVAK YAPARKEN
- Eğer durumunuz uygunsa esneyin ve gevşeyin.
- Eğer bivak yaptığınız yer sadece oturmaya uygunsa, lokal donma riskini azaltmak için sürekli pozisyonunuzu değiştirin. ( Böylece vücudunuzun farklı bölgelerindeki kan dolaşımını kısıtlamamış olursunuz.)
- Bacaklarınız eğer aşağıya doğru sarkıyorlarsa bir askı ile bacaklarınızı destekleyin.
- Eğer lokal donma ve/veya hipotermia riski yoksa uyumaya çalışın.
- Lokal donma ve/veya hipotermia riski varsa ne olursa olsun uyumayın. Bacaklara, ayaklara ve ayak parmaklarına masaj yapın.
- Bivak torbasının içindeyken mum veya Esbit ocağı gibi bir şey yakarken torbayı yakmamaya ve içeride hava dolaşımı olmasına dikkat edin.
- Sıvı kaybınızı karşılamak ve böylece lokal donma ve hipotermi riskinizi azaltmak için mutlaka sıvı alın. Elektrolitli içecekler özellikle daha sonraki performansınıza da olumlu etkide bulunacaklardır.
- Eğer varsa kuru iç çamaşırı ve çoraplar giyin.
- Eğer bivak torbanız nefes alamayan bir kumaştan yapılmışsa içerideki su buharının dışarı çıkabilmesi için mutlaka bivak torbasını havalandırın. Buna rağmen içerideki eşyalarınız nemleneceğinden bazı eşyaları çantanızın içinde koruyun.
- Eğer bivak torbanız nefes alamayan bir kumaştan yapılmışsa mümkün olduğunca dış kumaşı su geçirmez bir malzemeden yapılmamış tüy dolgulu malzemeler kullanmayın.
- Mümkünse ıslak giysilerinizi tulumun içine alarak ya da kuru giysilerinizin üzerine giyerek kurutmaya çalışın.
- Eğer çok nemli değillerse meslerinizi çıkarmayın fakat ayağınızdaki kan dolaşımını sağlamak için mutlaka bağcıklarını gevşetin. Bazı ekstrem durumlarda bivak torbasına ayakkabılarınızla girmeniz gerekebilir. Bu durumlarda da ayakkabılarınızın bağcıklarını gevşetmeyi unutmayın.
- Partnerinizin durumunu ara sıra kontrol edin. Neşelenmeye çalışın.
- Unutmayın günün en soğuk zamanı gün doğumunun hemen öncesidir.
- Eğer her hangi bir şekilde düşme riskiniz varsa emniyet kolonunuzla emniyete girin.
- Hava koşullarının ne kadar kötü olma şansı varsa kendinizi daha rahat bir bivak yeri hazırlamaya o kadar zorlamalısınız. Böylece hem zaman daha çabuk geçecektir hem de hareket sizi ısıtacaktır
Kaya tırmanış ayakkabıları tırmanışımızı etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Ayağımıza giymekten başka işlevleri vardır. Kayayı kavrar, tutunur ve hissederiz. KATA ayağımızı sıkmalıdır. Sıkmayan bir KATA ile iyi hissedemeyiz. İyi hissedemezsek performansımız ve derecemiz düşer. Bunlar olmasın diye de sıkı alınan KATA tam bir ızdırap vericidir. Tüm bunların iyi olduğu bir koşul ancak ne aradığımızı düşünüp tartarak hesaplarımıza uygun bir secim yapmakla yaratılabilir.
Acemi bir tırmanıcı yada usta olmamız, doğal kayalarda yada yapay duvarda tırmanmamız, genelde denediğimiz Rotaların zorluk dereceleri önemlidir. Orta derecedeki bir tırmanıcı senede 2 çift KATA kullanabilir Özellikle yapay duvarda tırmanış yapanlar bu ömrü daha da kısaltırlar. Tırmanış stili de bu ömrü değiştiren faktörlerden biridir. Ne kadar az pürüzlü duvarda tırmanış yapılıyorsa KATA o kadar uzun ömürlü olacaktır. KATA ayağımıza iyi oturmalıdır. Değişik modellerin ayağımız üzerindeki etkilerini anlayabilmek için tüm bu modelleri denemek gerekir. Sonra ne tür bir tırmanış planladığımıza bakarak sert tabanlı yada yumuşak tabanlı seçimi yapmalıyız. Eğer zor ama kısa rotalar çıkmayı planlıyorsanız, ayağınızı sıkan bir model tercih etmelisiniz. Çok ip boyu olan duvarlar amacındaysanız hala sıkı ama diğerine göre daha rahat bir seçim yapmalısınız. Yeni bir tırmanıcı iseniz çalışma sırasında uzun süreli KATA ayağınızda kalacağından rahat bir model seçmelisiniz. KATA alırken esneme payına da dikkat etmelisiniz. Esneme boy kısmından değil enleme olacaktır bu sebeple öğleden sonraları almaya dikkat ederek çok acıtmayan bir sıkılığı tercih etmelisiniz. Ne ile karşılaşacağınızın belli olmadığı durumlar için yüksek boğazlı KATAları tercih edebilirsiniz. Ama eğer performans yarışmaları amacında iseniz kısa boğazlı hafif olanlar tercihiniz olmalıdır.
KAUÇUK ÇEŞİTLERİ
Genellikle kauçuk çeşidini yada tabanı karşılaştırma yapmak için bilmek istersiniz.
Çeşitler şöyledir
--Boreal Fusion
--Vibram XSV
--Vibram Megabyte
--Steath C4
--Steath 2
BAKIM
Her kullanımdan sonra KATA'lar kurulanmalıdır.Taban kısmı ince bir tel fırça ile fırçalanarak yapışkanlığı yenilenmelidir.
KATA sıcak ortamlarda bırakılmamalıdır. Böyle bir durumda erime olabileceğinden yapışkanlık zarar görür.
KATA'lar tırmanış içindir. Kesinlikle yürümek için yada terlik gibi kullanılmamalıdır. Özellikle toprak yada bitki üzerine basıldığında yapışkanlığa zarar verici tabakaların tabanda toplanmasına sebep olunmuş olur. Buna dikkat edilmelidir.
Tırmanışlar sırasında biraz dikkatli davranmak KATA'ları temiz tutacaktır.
--bir sonraki tırmanışı beklerken sandalet yerine kapalı ayakkabılar giymek, çıplak ayakla dolaşmamak gereklidir.
--ince bir çorap giymek kokmayı engelleyecektir.Ama muhakkak ki ter ve koku olacaktır. Eve dönüşte dikkat edilecek birkaç nokta bu sorunlarımızı azaltacaktır.
--astar ve yüzeyi nemli bir bezle silinmelidir.
--sonra tercihen güneş ışığı olmayan bir yerde kurutulmalıdır.
--eğer yırtıklar oluşmaya başladıysa çok ıslak bırakacak bir temizlikten kaçınılmalıdır.
--kokulu pudra hem bakım hem koku için bir çözüm olabilir.
KATA'ların tabanları kaya üzerinde daha iyi hissedebilmek için yapışkan bir kauçuktan yapılmıştır. Bu yapışkan yüzey toz ve çakılların toplanmasına da sebep olur ki bu KATA için yapışma özelliğinin yok olması demektir. Bu sebeplerle yapılacak olan bakım bu yapışkanlık özelliğinin geri kazanılmasını sağlar.
--Tabanlar ve tekstil tarafları temiz tutulmalı
--Tırmanış dışında kullanılmamalı
--Tabanlar fırça ile fırçalanarak kauçuk siyah renge dönüşmesi sağlanmalıdır.
--Direkt güneş ışığına bırakılmamalı, sıcak bir ortamda bırakılmamalıdır. Bu kauçuk kısmında yapışkanlık özelliğinin yok olması demektir.
--Mümkünse kullanmadığınız zamanlar karanlık ve çanta içerisinde korunmalıdır.
TAMİRAT
KATA'lar ne zaman tamir edilmeli
KATA'lar yeniden kullanılacak şekilde tamir edilme gereği doğmadan önce iyi bir gözlem altında tutulmalıdır. Takipte olması gereken bölgeler
--topukların kauçuğa değdiği yerler
--Ayakların top şeklinde toplandığı yerler
--ayak parmak bölgesi
Neye dikkat edilmeli
--ince noktalarda ayrılma
--incelme, ayrılma, gerilme
--kenarlarda ki aşırı yuvarlaklaşama
--Kauçuk kabarcık yada çukurlaşmaları
KATA'da deliklerin ortaya çıkmasını beklerseniz yada yırtılmalar artık her bölgede oluşmaya başlamışsa artık tamirat çok ve gereksiz bir zaman kaybı demektir. Ayrıca bu tür tamiratlar sonucunda ortaya çıkan KATA eski verimliğinde değildir. Güven hissi vermez.
Tamirat
Eğer biraz el beceriniz var ise ve iyi aletlere sahip iseniz tamirat hiç de zor değildir. İhtiyacınız olan malzemeler KATA kauçuğu, yapıştırıcı, makas, cetvel gibi temel malzemelerdir. Bunlar tamir kiti olarak satılmaktadır. Ayrıca elektrikli matkap, ince matkap ucu seti , bıçak, pense, ısıtıcı havya ihtiyacınız olan diğer malzemelerdir. Ama bu konuda da tabii tecrübeli ayakkabı tamircileri her zaman var olan bir seçenektir.
* On-sight Flash :
Spor rotayı tamamlamak için en çok tercih dilen ve en zor stildir. Tırmanıcının ilk denemesinde önceden bilmediği bir rotayı , düşmeden çıkmasıdır.
*Flash :
Burda da amaç yine ilk denemede rotayı düşmeden bitirmektir ancak bu sefer tırmanıcının rota hakkında bilgisi vardır.
* Redpoint:
Temel olarak "mükemmel için pratik yapmak"tır. Başarılı olmasının sebebi tırmanıcının birçok kez rotayı çıkmasıdır. Sonunda, tırmanıcı düşmeden , durmadan ve dinlenmeden , malzemeyi takarak rotayı bitirebilir.
*Pinkpoint:
Redpoint'in aynısıdır ancak burada fark önceden takılmış ekpreslerin olmasıdır. Tırmanıcının tek yapacağı ipi karabinaya takmaktır.
Bazı tırmanıcılar Redpoint ile Pinkpointi pek ayırd etmezler.
Spor Tırmanış Malzemeleri
Spor tırmanış malzemeleri hafiftir ,hız ve verim sağlamak amaçlıdır.
-Ped li emniyet Kemerleri:
Hafif olan bu kemerler, birçok düşüş gerçekleşebileceği için pedli yapılmıştır. Tasarımı incedir .Hareketi ve ağırlık dağılımını sağlamak için birçok halkası vardır.
-Kaya ayakkabıları:
İnce tabanlıdırlar ve küçük numara giyilirler , böylece tırmanıcı en ufak çıkıntıyı bile ayağının altında hissedebilir.
-Ekspres Setleri:
Arabantlarla birbirine takılmış karabinalardır.Bu karabinaların biri düz-kapı diğeri eğik-kapıdır.
-Toz ve Toz torbası:
Ellerin kuru olması açısından gereklidir.
- Spor tırmanışta , tırmanıcılar önceden belirlenen rotaları takip ederler ve çıkışlarında iplerini önceden fikslenmiş boltlara takarlar.
- Atletik ve zor hareketler tırmanışın odak noktasıdır, böylece tırmanıcılar emniyet için endişelenerek enerji harcamazlar;oyunun adi " hızlı ve hafif "tir.
- Bu popüler tırmanış stili , boltlanmış her rotada yapılabilir, spor salonları, açık havadaki kayalar , yapay kayalar...
Spor Tırmanış Nedir?
Spor tırmanış maratondaki sprint gibidir. Nispeten daha kısa rotalardaki zor tırmanışlarda yüksek yoğunluk gerektirir. Bunu ayırt ettirecek özellikler , önceden planlanmış rotalar , sabitlenmiş emniyetler ve zirvelere çıkışa göre tırmanışın fiziksel görünüşünü belirtmesidir. Spor tırmanışlarda düşmek bir tırmanıcı için normal ve beklenen bir şeydir. Zor hareketlerin çalışılması sırasında düşüş sık sık tekrarlanır. Geleneksel tırmanışta tırmanıcılar düşmemek ve emniyet alanı strese sokmamak için genel olarak çok dikkat eder. Tekrar etmek gerekirse; spor tırmanışta gidilen yoldan daha önemlisi yola odaklanmaktır.
Boltlu Rotalar
Hareketleri vurgulamak için spor tırmanış yapanlar kendi emniyetlerini takarak çıkmak yerine boltlara ekpreslerini takarlar. Bu zaman , enerji ve eksiksiz malzeme ister. Spor tırmanış yapanlar zor hareketleri denemek ya da duvardaki problemleri çözmek için daha çok zaman ve enerji harcarlar. Değiskenliğinden dolayı spor tırmanış son derece popülerdir. Boltlu rotalar gerçek kayalarda da yapay duvarlarda da bulunabilirler.