Ülkelerde uygulanan tırmanış derecesi karşılaştırma tablosu


Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:28

Kassal Dayanıklılık ve Kuvvet

Yazan
KASSAL ENDURANS VE KUVVET



Kassal endurans ve kuvveten bahsetmeden önce kas nedir, nelerden oluşur, nasıl kasılır gibi temel konulardan ve kas kuvveti ve dayanıklılığını geliştirmek için kullanılan çeşitli ağırlık programları ve egzersizlerinden bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere kas dokusu uyarılabilme ve uyarıları iletebilme yeteneğine sahiptirler ve kas hücrelerinin biraraya gelmelerinden oluşurlar. Ayrıca kasların uyarılar karşısında verdikleri tepkiye ise kasılma denir. Tüm insanlar çalışırken, spor yaparken, yürürken, ayakta dururken ve hatta uyurken bile bu aktiviteleri gerçekleştirebilmek için kas dokusunun kasılmasına ihtiyaç duyarlar. İnsan vücudunda üç çeşit kas dokusu vardır. Bunlar düz kaslar (istem dışı kasılan), iskelet kası ve kalp kası. Bizim burda ilgileneceğimiz kas grubu iskelet kaslarıdır. Bilindiği üzere kas dokusu fibrillerden oluşmuştur ve insan kasında temel olarak üç tip fibril içerir. Bunlar:

1. Hızlı kasılan kas fibrili (fast twitch): Bunlar hızlı glikolitik (fast glycolytic) veya Tip II-b olarakta adlandırılırlar. Az sayıda mitokondri içerirler, anaerobik kapasiteye sahiptirler ve çabuk yorulurlar, dayanıklıkları azdır ama çok hızlı ve kısa zamanda kasılırlar ve kuvvetlidirler. Bünyelerinde kendilerine anaerobik kapasite sağlayan çok sayıda glikojen depoları ve glikolitik enzimler vardır. Ayrıca yavaş kasılan kas fibrillerine göre (slow twitch) daha çok miyofibril ve daha yüksek ATPase aktivitesi içerirler. Hızlı kasılan kas fibrillerindeki yüksek miyofibril sayısı hücrenin çok sayıda miyozin çapraz köprüsüiçerdiği ve yavaş kasılan kas fibrillerine göre daha çok kuvvet ortaya koyabileceği anlamına gelmektedir. Zaten bir kas fibrili tarafından yaratılan kuvvet miktarı mitozin çapraz köprülerinin herhangi bir zamanda temas etme sayısına bağlıdır (Tablo 8.1).

2. Yavaş kasılan kas fibirili (slow twitch): Bunlar yavaş oksidatif veya Tip I olarakta adlandırılırlar. Çok sayıda mitokondri içerir ve daha çok kan damarlarıyla çevrilidir ve daha çok kırmızı pigmentli miyoglobün konsantrasyonu içerirler. Bilindiği üzere miyoglobün kandaki hemaglobün’e benzer ve O2 taşır. Bu sayede yavaş kasılan kas fibirilleri yüksek aerobik kapasite ve yorgunlığa karşı yüksek direnç sağlar. Çok sayıda mitokondri içerirler, aerobik kapasiteye sahiptirler ve geç yorulurlar, dayanıklıkları fazladır. Yavaş fakat uzun süreli kasılabilirler ve fast twitch’lere göre daha az kuvvetlidirler (Tablo 8.1).

3. Orta şiddette kasılan (intermediate) ara fibriller: Bunlar hızlı oksidatif (fast oxidative) veya Tip II-a olarakta adlandırılırlar. Ara fibriller tek bir fibril tipi değildirler. Hızlı ve yavaş kasılan kas fibrilleri arasında bir köprüdür. Bu yüzden bu fibriller hızlı ve yavaş kasılan kasların niteliklerinin bir karışımı olarak düşünülürler (Tablo 8.1).
Kaslar hakkında kısaca bilgi verdikten sonra gelelim esas konumuza. Aslında kas kuvveti ve dayanıklılığı sıklıkla birbirine karıştırılan terimlerdendir. Şimdi bunları derinlemesine inceleyelim.

KAS KUVVETİ

Kas kuvveti bir kas yada kas grubu tarafından uygulanan maksimum kuvvettir. Kas kuvveti günlük hayatımızdaki çeşitli aktiviteler için gereklidir. Aslında kas kuvveti aktiviteye bağlı bir faktör olmasına rağmen herkes için en düşükk seviyede bile olsa gereklidir. Yaşam boyunca akut ve kronik yaralanmalardan korunmak için, günlük ihtiyaçlarımızda, acil durumlarda ve diğer durumlarda kimseye muhtaç veya bağlı olmamak için kuvvete ihtiyaç duyarız.

Kuvvetli olmak için bir kas yada kas grubunun normalde karşılaştığı dirençten daha fazlasına karşı güç sarfetmesi gerekir. Bu yüzden kas kuvveti kaslara aşırı yükleme(overload) yapıldığı zaman en etkili şekilde gelişir. Yani maksimal yada maksimale yakın ağırlıklarla yapılan antremanlarda en iyi gelişir. Ağır kilolar kasları maksimal kasılmaya zorlarlar, bu da fizyolojik adaptasyona ve kas kuvvetinin artmasına neden olur. Genellikle kas kuvvetini arttırmak için maksimale yakın ağırlıklarla az tekrarlı antremanlar yapmalıyız.

Kas kuvvetini arttırmak için egzersizin yoğunluğu maksimum ağırlıkla 1-6 tekrar olmalıdır. Ağırlık antremanları üzerine yapılan çalışmalarda kuvvet gelişiminin ancak bir kişinin kendisinin %75 maximalinin üzerine çıktığında meydana geldiğini ortaya çıkarmıştır. Çünkü kuvvet gelişiminde en önemli faktör yapılan antremanın şiddetidir. 10 maksimal tekrarlı bir ağırlık antremanı yaklaşık olarak bir kişinin maksimalinin %75 inin üzerindedir. O yüzden antremana başlarken 10 ile 12 maksimum civarında bir yoğunluk en iyi seçenektir. Bu yaralanma şansınızı düşürür ve ağırlık kaldırmak için gerekli hazırlıkları yapmanıza zaman tanır.

Kuvveti etkileyen faktörler:

1. Harcanan güç: Kuvveti etkileyen bir numaralı faktör istemli olarak maksimal kaslalarda harcanan güçtür. Tabiki kasılma, fibrillerin sayısı, kasılma sırasında fibrillerin durumu (uzunluk, yoğunluk) ve iskelet sisteminin mekanik yapısı tarafından etkilenir.

2. Cinsiyet: 12 ile 14 yaşa kadar erkek çocukları kız çocukların agöre daha az kuvvetlidir. Bu yaşlardan sonra erkek çocukları kuvvetlenerek süreğen bir artış göstereceklerdir. Bu artışın sebebi testesteron hormonunun salgılanmaya başlanmasıdır. Erkeklerdeki testesteron hormonu kadınlardan 10 kat daha fazladır. Bilidiği gibi.testesteron hormonu kasların daha çok gelişmesini sağlayan anaerobik bir hormondur. Ayrıca istekli ve daha saldırgan bir antreman yapmanızı sağlar.

3. Yaş: Kuvvet 20 yaş ciavrında en üst seviyeye ulaşır ve yıldan yıla gittikçe azalan bir grafik çizer. Kuvvetteki bu azalma kötü beslenme, sedenter yaşantı, düzensiz hayat tarzı vb. gibi birçok faktörden etkilenir. Tabiki düzenli egzersiz yaparak yaşa bağlı kuvvet kaybını uzun bir süre geciktirebiliriz.

4. Vücut yağlarının yıkımı: Genç bayanlar erkeklerden 2 kat daha yağlı bir vücut yapısına sahiptirler (erkeklerde %12,5 iken bayanlarda %25) ve erkeklerin kas hacmi kadınlarınkinden daha büyüktür.Yağsız vücut ağırlığına oranla kadınlar bacak kuvvetinde erkeklere oranla daha az eksikken kol kuvvetinde erkeklerden %30 daha aşağıdadırlar. Ayrıca kas çevresinin her cm2 sine 4 ile 6 kğ.’lık bir güç etki eder.

5. Kas fibrillerinin yapısı: Örneğin büyük veya daha hızlı kas kasılmalarında hızlı kasılan kas fibrilleri önemli bir potansiyele sahiptirler. Yani kasılmanın olacağı kasın yapısıda kuvveti etkileyen bir faktördür.

6. Kas potansiyelinin kullanılması: Hem periferik hemde merkezi birçok kas fibrilini aynı anda kullanabilme yeteneği kas kuvvetini etkiler.

7. Teknik: Normalde fizyolojik olarak kaldırma ve kasın kasılma potansiyelinin %30’unu kullanırız. Yinede antremanla gelişen kas potansiyeli ve iyi bir teknikle potansiyelimizin %80’ini kullanabiliriz.

8. Kuvetin yapısı: Kuvetin yapısıda kas gücünü etkileyen faktörlerden biridir. Kuvvet birkaç yolla geliştirilebilir. Örneğin izokinetik, izotonik ve izometrik kasılmalarla. Ağırlık antremanlarında başlangıçtaki ilk bölüm çok güçtür. Kas düzeyindeki değişikliklerde mekanik bir avantaj sağlamak için ağırlığın ilk direnci yenildikten sonra kaldırış daha kolay olur.

 KUVETİN ÇEŞİTLERİ

1. Maksimal Kuvvet:
Maksimal kuvveti sinir-kas sisteminin istemli olarak kasılması sonucunda kaldırılabilen en büyük ağırlık olarak tanımlayabiliriz. Büyük bir ağırlığa karşı koyma veya kontrol edebilmek, kasların maksimal veya maksimale yakın statik güç gerektiren hallerde izometrik bir durumda kalabilmesi demektir. Maksimal kuvvet antremanlarında 2 temel faktör etkilidir:
a. Maksimal kuvvet antremanları genellikle maksimal yada sub-maksimal bir kas gerilimi ve uzunbir gerilim süresi gerektirir. Bu şekilde kasın büyümesi sağlanır.
b. Maksimal kuvvet antremanları yüksek ve maksimum yükleme yoğunluğu ve kısa süreli bir kasılma şeklinde olursa daha etkili olur. Bu sayede intramasküler koordinasyonda gelişmiş olur.

2. Çabuk Kuvvet:
Çabuk kuvvet sinir-kas sistemnin yüksek bir hızla kasılarak belirli bir direnci yenebilme yeteneğine denir. Çauk kuvvet sporların hepsinde performansı belirleyen önmli bir fiziksel özelliktir. Çabuk kuvvet noral kuvvetten ayrı olarak iyi bir kondisyon gerektirip, kasların olabildiğince çabuk ve koordineli çalışmasına bağlıdır.

Çabuk kuvvet; başlangıç ve reaksiyon kuvveti, haraket hızı ve hareket frekansı gibi etkenlere de bağlıdır. Ayrıca çabuk kuvvet sürat,teknik, irade gücü ve maksimal kuvvete gibi birçok öğeleride içerir. Çabuk kuvvet çalışması yaparken orta ve orta üstü yani %50-70 şidetinde yükler tercih edilmelidir. Çabuk kuvvet antremanlarının etkisi önemli ölçüde merkezi sinir sisteminin optimal bir şekilde uyarılmasına bağlı olduğundan antremanlarda yükleme ve dinlenme arasındaki ilişkiye dikkat etmek gerekmektedir.

Zociorsky’e göre çabuk kuvetin değeri, maksimal kuvvetin zamana bölüm oranıdır. Weschoshausky’e göre çabuk kuvvette kasın başlangıç kuvveti, maksşmale erişme ve statik maksimal kuvvet göz önünde bulundurulmalıdır. Kuznezov ise çabuk kuvveti dinamik kuvvet anlamında alıp çabuk kuvvet yerine “patlayıcı kuvvet” deyimini kullanmıştır.

3. Relatif Kuvvet:
Birçok spor dalında yalnız kendi vücut ağırlığımız hareket eder. Relatif kuvvet sporcunun kendi vücut ağırlığına karşı geliştirdiği mümkün olan en büyük kuvvettir. Özellikle jimnastik, atlayıcı v esprinter gibi kendi vücut ağırlığını hareket ettirmek zorunda olan sporcularda relatif kuvvet etkili bir fiziksel özelliktir.

--------------------- Salt vücut ağırlığı
Relatif kuvvet = _______________________ ‘ dır
.
-------------------- Vücut ağırlığı

Vücut ağırlığı ne olursa olsun bir sporcunun herjangi bir spor dalında hareketi uygularken geliştirdiği kuvvet olarak tanımlanır. Relatif kuvveti geliştirmek için 2 temel yol vardır. Bunlar; maksimal kuvvetin düzeltilmesi ve kilo kaybıdır. Relatif kuvvetin geliştiğinin göstergesi kas büyümesi ve kondüsyondaki düzelme şeklindedir
. Letzer kuvveti; genel kuvvet (genel anlamda tüm kasların kuvveti) ve özel kuvvet (belli bir spor dalına ait kuvvet) olarak ikiye ayırmıştır.
Feltz ise kuvveti farklı iki şekilde tanımlamıştır. Bunlar:

a) Statik kuvvet: Vücutla ilgili relatif tutma kuvveti (kas uzunluğu çalışma sırasında değişmez, örnek: okçuluk) veya direnç yenen çalışma (konsantrik, ekzantrik kasılma, örnek: dambılla ağırlık kaldırıp indirme) olarak tanımlanmıştır

. b) Dinamik kuvvet: çabuk kuvvet, yüksek hızda kuvveti kulanma (kas uzunluğu çabuk değişir, örnek: uzun veya üç adım atlama) veya durumunu koruyan çalışma (izometrik kasılma) olarak tanımlanmıştır.

 KUVVET GELİŞTİRME PROGRAMLARI

Temel olarak 3 çeşit kuvvet geliştirme programı vardır. Bunlar:

1. İzometrik (statik) kuvvet: Sabit bir dirence karşı kuvvet uygulanırken kasın boyunda herjangi bir değişiklik yaratmayan kasılma şeklidir. Buna en iyi örnek hareket etmeyen bir objeyi mesela duvarı hareket ettirmeye çalışmaktır. Yapılan araştırmalarda bir kası günde maksimal %75 şiddetle 6 saniye süresince kasılı tutmak ve bunu haftada 5 gün yapmak kuvvette her hafta %5’lik önemli bir artış sağlandığı bulunmuştur. 1950 ve 1960’ların başlarında çok populer olmalarına rağmen şu sıralar pek fazla kullanılmıyorlar. Bu tür egzersizlerin en çok eleştirilen yönü, kol-bacak hareketi olmadığından kuvvet kazanımının hangi açıda egzersiz yapılıyorsa orda olmasıdır. Yani hareket boyunca (ROM) eşit olarak dağılmamasıdır.

Bu tür egzersizler genellikle fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarında geçici bir süre kol veya bacağını kullanamayan hastaların kuvvet kaybını ve atropiyi önlemek için kullanılırlar. Ayrıca bu tip egzersizler semptomik kalp hastaları için de tehlikelidir. Çünkü kişiler bu egzersizleri yaparken nefeslerini tutma eğilimindedirler. Eğer bunu glottis kapalıyken yaparlarsa traks ve abdominal bölgede artan basınç kanın kalbe dönüşünü engelleyebilir ve kan basıncında artışa neden olur ki bu da valsalva anevrası olarak adlandırılır.

2. İzotonik (dinamik) kuvvet: Bu tip egzersizler tipik olarak dambıl veya barbıl gibi serbest ağırlıklarla, sabit veya değişken dirençli makinelerdeki ağırlıklarla yapılır. Dinamik kuvvet antremanları konsantrik veya ekzantrik kas kasılmalarını içerir. Konsantrik kasılmada ağırlık yerçekimi karşı hareket ettirilirken kasın boyu kısalır ve artı iş yapılmış olunur. Ekzantrik kasılmada ise ağırlık yerçekini yönünde hareket ettirilirken kasın boyu uzar ve bu tür durumlarda yerçekimi, hareketi yaptıran kuvvet olarak kas kasılmasından daha fazla sorumludur. Buna en iyi örnek; bir dambılla kolumuzu dirsekten büküp ağırlığı kaldırırken konsantrik, ağırlığı indirirken de ekzantrik kasılmadır. Ekzantrik kasılmanın hareketi yavaşlatıcı bir etkisi vardır ve en fazla kas gerginiği ekzantrik kasılma sırasında oluşur.

Bu tip egzersizlerde üç şey önemlidir: Bir seferde yapılan tekar sayısı (1 RM), tekrar sayısı ve set sayısı. Yapılan antremanlarda maksimal kuvvet haftada 3 ile 5 gün ve 10 maximal tekrardan oluşan 1 ile 10 setten oluşan antremanlarla en iyi şekilde gelişir.

3. İzokinetik kuvvet: Yukarıda anlattığımız iki yöntemden herhangi biriyle yapılan hareketlerde kuvvet kişinin hareket açısı yani ROM’u boyunca eşit olarak dağılmamaktadır. Hadi bir kişinin aynı dirençle hareketi yaptığını farzedelim .peki acaba bu direnci tüm ROM boyunca aynı hızda mı yapıyor. İşte bunun için hem hızı hemde direnci kontrol eden izokinetik aletler geliştirilmiştir. İzometrik kuvvet antremanları kas grubunun tüm hareket boyunca üretilen kuvveti karşılayacak bir dirençle karşılaştığında ona karşı kas grubunun dinamik olarak kasımasını içermektedir.

İzokinetik aletler bir hız yöneticisi tarafından kontrol edilen hidrolik dirençlerden oluşmuşlardır ve kasın kasılma oranını kontrol ederler. Ayrıca izokinetik aletler farklı kas tiplerini de çalıştırırlar. Örneğin fast-twitch kası hızlı slow-twitch kası yavaş çalıştırırlar. Bu aletler klinik ve rehabilitasyon merkezlerinde sıklıkla görülürler. İzokinetik antremanlarda Cybex, Orthotron, ve Omni-tron gibi aletlerden faydalınılır. İsometrik antreman kişinin isteğine göre saniyede 24˚ ile 300˚ arasında değişen hızlarda yapılır. Saniyede 180˚ ile 300˚ arasında yapılan antreman, verimi en üst seviyeye çıkarır.

KUVVETTE DEVAMLILIK

Kuvvette devamlılık tüm organizmanın yorgunluklara karşı koyma yeteneği yada sporcunun uzun süren güç performanslarında yorgunluğa karşı tolerans düzeyi olarak tanımlanır. Aslında kuvvette devamlılık, basit olarak kuvvetle, dayanıklılığın belirli oranda birleşimi demektir.

Örneğin maksimum sayıda yapılan şınav hareketi. Bu harekette organizma vücut ağırlığı tarafından meydana getirilen dirence karşı oldukça uzun süre karşı koymak zorundadır. Kuvvette devamlılık performansın 60 saniye ile 8 dakika arasında değişen sporlarda çok önemlidir. Kuvvette dayanıklılığı geliştirmek için az yükleme çok tekrar yapılmalıdır. Çalışmalar yük yerine tekrar sayısı arttırılarak geliştirilibilir. Ayrıca hareketin başlarında laktik asitin birikip kasın görevini yapamaz duruma gelmesini önlemek için orta düzeyde hareket temposu uygulanmalıdır. Amaca ve spora bağlı olarak yüklemenin şiddeti %30 ile %60 arasında ve tekrar sayısı ise 20 ile 40 arasında olmalıdır.

KASSAL ENDURANS (DAYANIKLILIK)

Kassal endurans veya dayanıklılık genellikle kas gruplarının bir yüke karşı tekrarlanan kasılmalar yapmak (izotonik, izometrik veya izokinetik) veya geniş zaman dilimi içerisindeki kasılmalara kuvvet verme kapasitesi veya yeteneği olarak kabul edilir. Yada kısaca bir kişinin bir gücü belirli bir süre içerisinde sürekli olarak gösterebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Kas dayanıklılığı esas olarak genetik yapıyla bağlantılıdır. Çünkü dayanıklılığa kaslardaki fibril yapıları karar verir ve bunların sayılarında sonradan değişiklik olmaz ama özel egzersizlerle belli kas gruplarının dayanıklılığı arttırılabilir.

Bir sporcunun dayanılıklığı hız, kas gücü, bir hareketi etkili bir şekilde yapabilme yeteneğine, fonksiyonel potansiyellerini ekonomik kullanabilme kabiliyetine, iş yaparken içinde bulunulan pisikolojik duruma ve bunlara benzer birçok duruma bağlıdır. Düzenli yapılan az kilo ve çok tekrar programları genellikle kas enduransını arttırır. Kas enduransının artması miyoglobün konsantrasyonu, kılcal damar sayısı, mitokondri sayısı ve boyutlarının artmasıyla ilişkilidir. Dayanıklılık antremanlarını üçe ayırabiliriz:

a) kısa süreli dayanıklılık: Bunlar 45 sn. ile 2 dakika arasındaki aktiviteleri kapsar. Burada aerobik ave anaerobik solunum iç içe fakat anaerobik ağırlıklıdır.

b) orta süreli dayanıklılık: Bunlar 2 ile 8 dakika süren aktiviteleri kapsar. Yavaş yavaş aerobik solunuma geçiş vardır.

c) uzun süreli dayanıklılık: 8 dakika ve üzerindeki aktiviteleri kapsar. Tamamen aerobik solunum kullanılır. Uzun süreli dayanıklılık antremanlarında gerekli enerji 30 dakikaya kadar süren çalışmalarda glikozlardan, 30 ile 90 dakika arasındaki çalışmalarda glikoz ve yağlardan, 90 dakika ve daha uzun süreli çalışmalrda ise gerekli enerji ağırlıklı olarak yağlardan karşılanır.

Kas dayanıklılığında da kuvvette olduğu gibi 3 çeşit dayanıklılık vardır. Bunlar:

1. İzometrik (statik) kas dayanıklılığı: Kas 5 ile 6 saniye süreyle istemli olarak maksimum seviyede kasılır. Bu günde 5 ile 10 kez tekrar edilir ve haftada 5 gün sıklıkla uygulanır. Verim almak için en az 4 hafta veya daha fazla sürdürülmelidir.

2. İzotonik (dinamik) kas dayanıklılığı: Bu tip egzersizler 6 maksimal tekrarlı veya %85’lik şiddetli ve 1 maksimum tekrarlı (1 RM) egzersizlerdir. Haftada 3 ile 5 gün sıklıkla günde 3 set olarak uygulanır. Verim almak için en az 6 hafta veya daha uzun süre egzersize devam edilmelidir.

3. İzokinetik kas dayanıklılığı: Bu tür egzersizler 1 set maksimum oluşacak şiddette yoruluncaya kadar yapılır. Hızı saniyede en az 180˚ olnalı ve haftada 3 ile 5 gün yapılmalıdır. Verim almak için enaz 6 hafta veya daha uzun süre egzersize devam adilmelidir.
Aşağıda örnek olarak üç çeşit (izotonik, izometrik, izokinetik) antreman programı özeti verilmiştir.

İzometrik Antreman Program Özeti
Tip.................şiddet.................süre...................tekrar........frekans............. prog. süresi
(Statik..............%100 maksimal....5-6 sn............... 5-10........haftada ...............4 hafta veya
.
Statik.................. %60 veya......yoruluncaya.....her sette.........haftada...............4 hafta veya
Endurans..............daha az...............kadar...........1 tekrar.......... 5 gün.................daha fazla

İzotonik Antreman Program Özeti

Tip--------------şiddet.....................set................tekrar..........frekans.............prog. Süresi
(Dinamik...........6-RM veya....................3....................6.................haftada.........6 hafta veya
Kuvvet)..............%85’lRm................................................................3-5 gün.........daha fazla

(Dinamik.............15-RM veya...............3................15.....................haftada...........6 hafta veya
Endurans).............%60’lık 1-RM .....................................................3-5 gün.........daha fazla

İzokinetik Antreman Program Özeti
Tip. ...................şiddet................set........tekrar.............hız..........frekans.........prog. süresi
(İzokinetik...... %100 maksimal.......3 ..........2-15........sn.’de........haftada........6 hafta veya
Kuvvet)................... kasılma.......................................24-180˚ .....3-5 gün...........daha fazla

(İzokinetik........%100 maksimal ........1... yoruluncaya ....en az ... haftada...........6 hafta veya
Endurans)...............kasılma..............................kadar........... 180˚..........3-5 gün..............daha fazla

Burda ki bilgiler akademik içerik taşımaktadır.Bireysel antrenman programına uygulanırken bir uzmanın (Spor hekimi, Fizyoterapist, Antrenör) gözetimine ihtiyaç duyulmaktadır.



M.Rahmi Alpözgen

Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:24

Düğümler

Yazan

 

PURSİK

1) Emniyet mekanizması ve sabit hat üzerinde yükselmede kullanılan bir sürtünme düğümüdür. Tırmanış ipinin çevresine genellikle ipin çapının %70'i kalınlığında bir başka ipin dolanması ile oluşturulur. Perlon, pürsik ipi, yada tırmanış ipinin bir parçası ile kullanılabilir. Düğüm üzerinde yük yokken rahatlıkla aşağı-yukarı kaydırılır. Yüklenme anında ise otomatik olarak üzerindeki yük kalkıncaya kadar kilitlenir. 



(2-3) Birçok çeşidi vardır. (1) İki dolama ile oluşturulanı en çok kullanılan versiyonudur. Ekstra kavrama arandığında (çamurlu, buzlu, ince yada ıslak tırmanış ipinde) üçlü yada dörtlü dolama kullanılabilir. Pursik düğümünün kavrama yeteneği kullanılan iplerin çapları arasındaki fark ne kadar fazla olursa o oranda artar. Fakat çap farkı büyüdükçe kontrol zorlaşır (bir sıkışır, bir kayar) Perlon kullanılması durumunda ise en az üç dolama yapılmalı ve düğümün feci şekilde sıkışabileceği gibi tutmama olasılığı da unutulmamalıdır.Şok altında pursik ipinin kopma ihtimali olduğu unutulmamalıdır. Düğümün sıkışması durumunda ise, düğüm üzerindeki yük kaldırıldıktan sonra köprüsü zorlanarak açılmaya çalışılmalıdır. Açık olarak atmak gerekebileceğinden bu şekilde nasıl atılacağı öğrenilmelidir (kazmalı emniyet sistemlerinde olduğu gibi). Hareketli bir düğümdür. 





HAT ÜSTÜ SEKİZLİ 

Hat üstünde halka oluşturmakta kullanılır. Halkanın doğru çekme yönüne bakmasına dikkat edilmelidir. İpin çekerini diğer tüm sekizliler gibi oldukça az düşürmesine rağmen, bu sadece doğru çeker yön için geçerlidir. Tek noktadan emniyet almak istenmediğinde ikinci emniyet noktaları oluşturmada kullanılabilir. Küçük bir yumru oluşturması sayesinde geniş kurtarma makaraları içinden kolaylıkla geçecektir. Hareketsiz bir düğümdür. 



ÇİFT BALIKÇI

Genellikle iki ipin ucunu birleştirmede yada aynı ipten halka oluşturmada kullanılır. (resim1)Tek tur ile atılmasıyla oluşan versiyonu ise tek balıkçı düğümü olarak adlandırılır (daha az güvenilirdir). Kullanımında en önemli nokta sadece aynı çaplardaki ipleri birleştirmede kullanılabilmesidir. Bazı dağcılar tarafından kendiliğinden daha zor çözüldüğü nedeniyle perlon birleştirmede, perlon düğümü yerine kullanılmaktadır (eğer atıldıktan sonra büyük bir yükle sıkıştırılmazsa kendiliğinden çözülme ihtimali daha yüksektir. Şok yedikten sonra ise asla çözülemez.) 
Üç türlü versiyonu (üçlü balıkçı) ise aynı çaplı iki ipi birleştirmede kullanılabilecek en iyi düğümlerden biridir. İpin çekerini neredeyse hiç düşürmez (%95). •2 kN• sınırının üzerindeki yüklenmelere ise asla çözülemeyecek şekilde sıkışır. Hareketsiz bir düğümdür. 





CAMADAN

Birçok işte kullanabileceğiniz güvenilir bir düğüm. Aynı cins ve aynı kalınlıkta iki ipin ucunu birleştirmek için kullanabileceğiniz gibi, küçük bir ek düğüm ile farklı özelliklerde iki ipi birleştirmek de olası. Aşağıda her iki durum için geçerli temel kuralları veriyoruz. 
Aynı cins ipler için: 
Şekil (e) aşamasına dek uygulamayı sürdürünüz. 
Farklı cins ipleri birleştirmek için: 
Şekil (f) aşamasını da uygulayınız. 
Böylece düğüm kaymayacak ve daha güvenli olacaktır. 
Her iki aşamada da düğümlerden taşan ip ucu boyları en kalın ipin kalınlığının 9 katı olmalıdır. 





TAM KAZIK

İp, perlon ve pürsik sabitlemekte kullanılan harika bir düğümdür. Kolay atılabilmesi, kolaylıkla ip gerginliklerinin ayarlanabilmesi ve çok az ip harcaması ile kurtarma sistemlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Düğümü çeşitli yönlerde yüklenmelere karşı daha güvenilir hale getirmek için açıkta kalan uç (varsa) ana hatta bağlanabilir. Dezavantajı çekerinin sekizli yada dokuzlu düğümlerine göre daha düşük oluşu ve kendi kendine çözülme ihtimalinin bulunmasıdır (iniş hatlarında, sabit hat kurmada kullanılmamalıdır. Sikke köküne perlon bağlamada kullanılabilir. Hareketsiz bir düğümdür. 

SEKİZLİ DÜĞÜMÜ

Bütün tırmanış düğümleri arasında Sekizli düğümü en temel ve en kullanışlı olanıdır. Hem düğümü atması hem de çözmesi kolaydır ve sıkıca bağlandığında ip üstünde stresi azaltır. İpin herhangi bir yerine atılabilir ancak ipin ucuna atılıyorsa emniyet açısından ucuna bir düğüm daha atılmalıdır. Bırakılan uç kısa olmamalıdır. 
Genel olarak sekizli düğümün kullanıldığı iki temel yer vardır. 
Birincisi ipin halkasına malzeme bağlamak ikincisi ise ipi emniyet kolonu gibi bir yerlere bağlamaktır. Emniyet kolonu , ağaç, sütün gibi yerlere sekizli düğümü atarken başlangıç basit sekizli düğümü ile olur, ipin ucu bağlanılacak yerden dolaştırılıp tekrar basit sekizliyi takip ederek düğüm tamamlanır. 





PERLON DÜĞÜMÜ

İki farklı perlonu ya da ara bantı birleştirmek için kullanılır. Düzenli olarak kontrol etmek gerekir, eğer uç kısımlarında kısalma var ise tekrar düğümü atmak gerekir.Düğüm tamamlandığında perlon bandın iki ucu farklı yönlerde olmalıdır. Bırakılan uçlar en az 5 cm. olmalıdır. Bırakılan uçlar sabitleştirilerek düğümün daha güvenli olması sağlanabilir. 



ESKİ REHBER DÜĞÜMÜ [KILAVUZ BAĞI) OVERHAND KNOT: 

Bu bildiğimiz kördüğümdür. Çabuk Ve kolay yapıldığından çok kullanılır, fakat çözülmesi biraz zordur. Hele ip ıslaksa düğümü çözmek çok zorlaşır. Bu nedenle dağcıların bağlanması için pek uygun bir düğüm değildir. Üçüncü bir dağcıyı dağ ipine bağlamak gerekince bu düğüm çok kullanılışlıdır, ipin her yerine bu düğüm kolayca yapılabilir. Dağcının kendisini güvene almasında da bu düğüm işe yarar. 



YENİ REHBER DÜĞÜMÜ (BULİN DÜĞÜMÜ - İZBARÇO BAĞI)- BOWLINE KNOT : 

Çok kullanılan ve güvenilen bir düğümdür. Çabucak yapılır. Çok sıkı yapılsa ve ip ıslansa bile düğümü çözmek kolaydır. Günümüzde dağcıların büyük bir çoğunluğu, birbirlerine bağlanırken bu düğümü kullanırlar. 



ÖRNEK BAĞI

İsviçreli ve İngiliz dağcılarından çoğunun kullandığı bir bağlanma düğümüdür. Dağ ipinin ucundan bir metre kadar geriye yarı düğüm yapılır. İpin kısa ucu bele dolanıp öne alınır ve bu yarı düğümün ilmiğinden geçirilerek bele göre ip halkasının genişliği ayarlanır. Sonra kısa uç ipin diğer bölümü üzerinde dolanıp yarı bir düğüm daha yapılır. 
Yarı düğümler sıkıştırılıp ve kaydırılarak birbiri üzerine oturtulur. Böylelikle bağlanma düğümü yapılmış olur. 
Bu düğüm başka bir biçimde de yapılarak ip halkası elde edilir ve içine girerek bele göre halka ayarlanıp düğüm sıkıştırılır. 
Bu düğüm biraz sonra değineceğimiz Balıkçı Düğümünün aynıdır ve daha çok iki ipi birbirine bağlamak ya da iple iniş halkalarını yapmakta kullanılır. 

SANCAK(İSKOTA)BAĞI / DOUBLE SHEET BEND 

Kalınlıkları değişik olan ipleri birbirine bağlamak için kullanılır. 



HIZLI DÜĞÜM 

Güvenli, ama ip ucunun çekilmesi ile kolayca çözülebilen bir düğüm. Her doğa sporcusunun gereksinim duyacağı bu düğüm, iplerin bir yere geçici bağlanmalarında kullanılır. 



KOŞUM BAĞI-(MANHARNESS HITCH) 

Uçları boşta olmayan iplere, uzunlukları boyunca kolayca uygulanabilecek, kaymaz bir halka. İp boyunca birçok halka uygulanabilir, ipe tırmanmada, insanları birbirine bağlamada, basit ip merdiven yapımında, ipe eşya asmada ve daha pek çok işte kullanılabilecek bilinmesi gerekli bir halka-düğüm. (Düğümün son aşamasında şeklini dikkatlice koruyarak sıkıştırın, yoksa kayıp çözülebilir). 

Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:22

GPS

Yazan

 

GPS’İN TANIMI 

Global Positioning System, yani GPS, kısaca, dünya yörüngesine navigasyon amaçlı atılmış olan uydulardan alınan sinyalleri değerlendirerek, enlem, boylam ve yükseklik olarak dünya üzerindeki kesin yerimizi belirleyen cihazlara verilen genel isimdir. 
GPS alıcı cihazlarının çalışmasını sağlayan uydular ABD tarafından 1978 yılında yörüngeye atılmaya başlanmıştır. 1994 yılına gelindiğinde, sistemi bugünkü hassasiyetine ulaştıran son uydular da yörüngeye atıldı. ABD bu uyduların bakım ve yenileme işlemlerini yapmaktadır. 

İlk GPS Uygulamaları 
İlk GPS uygulamaları askeri ve havacılık alanlarında başladı. ABD, ordusuna birçok durumda lokasyon belirleyebilen ve askerlerinin her durumda ana kamplarına dönmelerini sağlayacak bu sistemi dağıttı. Aynı şekilde havacılık alanında da bu cihazın üstünlüğü tartışılmazdı. Cihaz, en düşük görüş seviyelerinde ve en karışık uçuş rotalarında dahi pilotların lokasyonlarını tam olarak belirleyebiliyordu. 

GPS ve Sivil Kullanım 
1980 yılında bu sistem askeri amaçların dışında sivillerin kullanımına sunuldu. Bununla birlikte ABD sistemin istenmeyen kişiler tarafından kullanılmasını engellemek amacı ile, uyduların yaptığı yayını bilinçli olarak değiştirerek, lokasyon belirleme hassasiyetini 100m'lerin üzerine çekti. Bu müdahalenin adı Selective Availibility veya SA'dır. Buna rağmen, ilk GPS cihazları büyük ve pahalı aletler olması nedeni ile, özellikle denizcilik sektöründe kullanım alanı buldu. Mevcut hassasiyet (>100m) denizde sorun yaşatmıyordu. 
SA, 2000 yılı Mayıs ayında Başkan Clinton tarafından süresiz olarak kapatıldı. Bu tarihten itibaren, sivil amaçlı GPS alıcılarının satışında patlama yaşandı. Ürünlerin satışları arttıkça, fiyatları düştü ve daha yaygın hale geldiler. Bugün, pahalı bir cep telefonu fiyatına, bir daha kaybolmamanızı sağlayacak bir GPS alıcısı temin etmek mümkün. 
Aynı şekilde GPS alıcılarının boyları ufaldı, marifetleri arttı. Günümüz alıcıları, cep telefonu boyutlarında olup, 4-5m hassasiyetle lokasyon belirleyebilen ve birçok navigasyon fonksiyonuna sahip cihazlardır. 

GPS BİLEŞENLERİ 

GPS sisteminin 3 ana bileşeni bulunmaktadır; 
Uydular, yer kontrol istasyonları ve GPS alıcıları. 
Uydular, toplam 27 adettir (şu an için). Bunların 24 adedi sinyal gönderir, 3 adedi ise yedektir. 
Uydular, her gün dünya etrafında 2 tam tur yaparlar ve her birinin sabit bir yörüngesi bulunmaktadır. Bu uydular sadece navigasyon amaçlı olarak yörüngede bulunmaktadır ve başka amaçla kullanılmazlar. Her uyduda bir atom saati bulunmaktadır. Bu saatlerin yanılma payı çok düşüktür. 
Yer kontrol istasyonları, ABD'de olup, sürekli olarak uyduların yörüngelerini takip eder ve gerekiyorsa uyduların yörüngelerine geri sokulması işlemini yapar. Aynı zamanda, uyduların atom saatleride kontrol edilerek gerekiyorsa düzeltme yapılır. 
GPS alıcıları, sivil veya askeri amaçlı kullanıcıların elindeki cihazlardır. Bu cihazların görevi, uydulardan gelen mesajları yorumlayarak lokasyon bildirmektir. 

GPS ÇALIŞMA ŞEKLİ 

GPS alıcıları, uydulardan gelen sinyallerden temel olarak 3'ünü dinler; 
1. Almanak Bilgisi : Bu bilgi yayının yapıldığı uyduyu tarif eder ve tüm uyduların yörünge bilgilerini içerir
2. Uydunun O anki Pozisyonu : Yayının yapıldığı anda uydunun yörüngesi üzerinde bulunduğu noktayı gösterir
3. Mesajın saati

Alıcı, bu bilgileri aldıktan sonra, mesajın atıldığı (mesajın içinde kayıtlı) ve alındığı saati karşılaştırır. Radyo frekansının atmosfer içinde seyahat ettiği hız belirli olduğundan, süre x sinyal hızı = uzaklığı verecektir. Alıcı cihazların hesaplama algoritmaları, mesajın ionosfer ve troposferden geçerken daha yavaş geçeceğini hesaba katmaktadır. 
Bu hesaplama sayesinde alıcı cihaz, uydudan ne kadar uzakta olduğunu bilmektedir. Bununla birlikte, alıcı için bu tek uydudan gelen uzaklık bilgisi yeterli değildir. Uydunun yaydığı sinyal her yöne dağılmaktadır. Bu yüzden, alıcı uydudan sabit bir uzaklıkta (hesaplama sonucu) fakat herhangi bir yönde olabilir - dolayısı ile uydunun merkez kabul edilebileceği bir kürenin dış yüzeyinde herhangi bir noktada olma ihtimali bulunmaktadır. Bu hesaplama bize kesinlikle sabit bir koordinat vermeyecektir. Bu yüzden alıcı cihazın en az 3 uydudan uzaklık hesaplaması gerekmektedir. 3 Boyutlu düşünüldüğünde, 3 kürenin kesişimi 2 nokta olabilmektedir. 



Tek uydu 3 boyutlu olarak uzayın her yönüne sinyal yayar. GPS cihazı bu sinyalleri aldığında, bir uzaklık hesaplar. Bu ölçümle, cihaz kendisinin uydunun merkezde olduğu ve uydudan eşit uzaklıkta 3 boyutlu olarak herhangi bir noktada olduğunu düşünür. Ortaya çıkan şekil bir küredir.




İkinci bir uydudan daha sinyal aldığında, artık sadece iki kürenin kesişiminde bir yerde olduğunu hesaplar. Bu durumda, bu kesişim elips şeklinde bir alan olduğundan yinede kesin bir nokta hesaplayamaz.




Üçüncü bir uyduyu daha bulduğunda, artık üç kürenin kesiştiği iki kesin noktadan birinde olduğunu bilir. Bu iki noktanın dünya üzerindeki izdüşümleri aynı enlem ve boylamı veriri fakat yükseklikleri farklıdır. Bu durumda GPS alıcısı, enlem ve boylam hesaplayacak durumdadır, fakat, yükseklik hesaplaması mümkün değildir. Dördüncü uydudan da sinyal alındığında artık alıcı kesin olarak dünyanın neresinde olduğunu bilmektedir


Günümüz GPS alıcıları paralel olarak 12 uyduyu takip edebilirler. 

KULLANIM TEMEL FONKSİYONLARI 

GPS'in temel fonksiyonu size enlem boylam cinsinden lokasyon bildirmektir. Bu bilgiyi daha sonra bir harita üzerinde değerlendirmek gereklidir. Bununla birlikte, günümüzde GPS alıcıları son derece gelişmiş teknolojiler kullanarak, kendi hafızalarında detaylı haritalar tutarak, lokasyonunuzu harita üzerinde gösterebilirler. Bunun yanı sıra, saniyede bir lokasyon tayini yaptıklarından, birçok diğer hesaplama bu işin yanında yapılabilmektedir. Bunlardan ileride bahsedilmektedir. 

GPS kullanırken aşina olunması gereken 3 ana fonksiyon bulunmaktadır: 
Waypoint : Rotanızın üzerindeki önemli noktalara koymuş olduğunuz koordinat cinsinden işaretlerdir. Örnek: bir doğa yürüşü sırasında bir nehri geçmek için uygun bir yer bulduysanız (köprü, sığlık v.s.) GPS'iniz ile bu noktaya bir waypoint tarif ederek, geri dönüş yolunda bu geçiş noktasını tekrar bulmanızı garanti edebilirsiniz. Way point fonksiyonunda GPS'inizin yaptığı waypoint tarif ettiğiniz noktayı hafızasına kaydetmektir. Waypoint fonksiyonu dünya üzerinde tekrar bulmak istediğiniz herhangi bir noktayı işaretlemek için çok kullanışlıdır (Eviniz, kampınız, tırmanmaktan keyif aldığınız 6+ kaya v.s.) 
Route (Rota) : Rota, birden fazla waypoint'in bir araya gelmesinden oluşur. Bir yürüyüş esnasında birden fazla waypoint yarattıktan sonra, cihazınıza bunları Route haline getirmenizi söyleyebilirsiniz. Bu sayede, geri dönmek istediğinizde cihaz sizi tek tek route üzerindeki waypointlere sırayla götürür. 
Track (Trackback): GPS'inizin üzerine geçtiğiniz yolun tamamını kaydetmenize Track adı verilir. Cihazın yaptığı temel olarak geçtiğiniz tüm yolları işaretleyerek yolu - terim yerinde ise - yeniden çizmektir. Track fonksiyonu açık bir GPS'in ekranına baktığınızda geçtiğiniz yolu bir çizgi olarak görürsünüz. Trackback, artık birçok GPS'de rastlayabileceğiniz bir özellik. Ticari isimleri farklı olsa da fonksiyonun yaptığı iş aynı : Kayıtlı bir Track'in başına veya sonuna GPS'in yönlendirmesi ile gitmek. Bunun anlamı şu; GPS, geçtiğiniz yolu aynı şekilde geri dönmenizi sağlayacak yönlendirmeleri ekranda yaparak sizi track'in başına veya sonuna ulaştıracaktır. Eğer track'in dışında iseniz, önce sizi en kısa yoldan track'e sokacak ve istediğiniz noktaya ulaştıracaktır. 
İhtiyacınıza göre Route veya Track seçimi yaparak GPS'inizi kullanabilirsiniz. Track fonksiyonu çok daha hassas bir navigasyon sağlamakla birlikte hafızayı çok işgal edecektir. Route ise daha az hafıza karşılığında daha düşük navigasyon hizmeti verecektir. Bu durumda seçim, tamamen bulunduğunuz ortama bağlıdır. Zorlu arazi koşullarında Track, açık alan, deniz gibi koşullarda Route tercih etmek uygun olacaktır. 

KULLANIM İLERİ ÖZELLİKLER 

Öncelikle GPS cihazı yukarıdaki bilgilere ek olarak birçok diğer bilgiyi de verir: 

- Süratiniz (Hareketinizin tümleşik süratidir - belirli bir yönde ilerleyen bir tekne aynı zamanda akıntı yüzünden sürükleniyorsa, GPS'in vereceği sürat, ilerleme sürati +(-) sürüklenme süratidir. 
- Yükseklik
- Yön (Sürat ile ilgili uyarı yön için de geçerlidir) 
- Ve bunlara bağlı birçok diğer parametre (hedefe kalan zaman, ortalama sürat, yükselme hızı, hedefin yönü, hareketin yönü, toplam kat edilen uzaklık, hedefe kalan uzaklık v.s.) 

Bazı GPS'lerde barometrik altimetre ve dijital pusula bulunabilir. Bu durumda, yükseklik değerleri (barometreyi düzenli kalibre ettiğiniz sürece) daha hassas olacaktır. Aynı şekilde GPS'iniz seçimli olarak hareketinizin veya yüzünüzün dönük olduğu yönü gösterecektir. 
GPS cihazlarının hafızaları limitlidir. Bu yüzden bu cihazlarla ciddi olarak uğraşanlar kısa bir süre içinde cihazlarını bir PC'ye bağlayarak bilgilerini (waypointler, track'ler ve route'lar gibi) kaydetmek, düzenlemek ve yeniden cihaza aktarmak isteyeceklerdir. Bunun yanı sıra, cihazlarına gittikleri bölgelere ait detaylı haritalar yüklemek isteyeceklerdir. 
Bu işlemler için internet üzerinde birçok program mevcuttur (EasyGPS, OziExplorer etc.). Bu programlar birçok GPS cihazı ile çalışırlar. Bununla beraber üretici firmaların kendi GPS 'leri için geliştirdikleri yazılımlar hem daha fazla fonksiyonu desteklemektedir, hemde genel olarak daha güvenilir oldukları söylenebilir. Aynı zamanda, bu yazılımlar, internet üzerindekilerden farklı olarak satın alınan haritaların yüklenebilmesine de olanak verirler. Bu konu oldukça derin olduğundan daha detaylı bilgi internet üzerindeki e-gruplardan alınabilir (Yahoo: Gps-Turk). 

SONUÇ ve DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR 

- GPS cihazı insan hayatını yön bulma konusunda çok kolaylaştırsa da, tamamen cihaza güvenmek doğru değildir. Her durumda yanınızda bir pusula ve bir harita olması en güvenli seçimdir (Bkz. Bu sitenin Pusula Kullanım bölümü). 
- Eğer bir GPS ile navigasyon yapmaya karar verdiyseniz mutlaka yanınızda yedek pil bulundurmalısınız. 
- Güvenlik açısından kampınızın koordinatlarını bir kağıda not ediniz. Ayrıca, GPS'inizin harita datum'unun elinizdeki harita ile eşleşmiş olduğuna emin olunuz. 
- Acil yardım çağrısı yapmak ihtiyacı duyarsanız koordinatlarınızı bildirdiğinizde, datum bildirmeyi ihmal etmeyin. 
- Yoğun orman örtüsü altında GPS'inizin hassasiyeti düşecek ve hatta lokasyon yapamayabilecektir. Bu tür durumlarda Track fonksiyonunu kullanmanız daha uygundur. Bu sayede Track'in en son kaydettiği noktaya kadar geriye navigasyon yapabilirsiniz. 

Sonuç olarak bir GPS cihazı, kullanım amacı ne olursa olsun, kullanıcısına sonsuz fayda sağlayan bir cihazdır. Bu kısa yazıda bu cihazların yapabildiklerinin neler olduğu hakkında sadece fikir vermek mümkündür. GPS sistemi son derece gelişmiş elektronik ve iletişim teknolojisi kullanarak çalışmaktadır. Bu konu ile ilgili daha detaylı bilgi arayan kullanıcılar internet üzerinde bulunan geniş kaynaklara başvurmalı veya konu ile ilgili seminerlere katılmalıdırlar.
Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:21

Telsiz Türleri

Yazan

 

TELSİZ TÜRLERİ 

Doğada oldukça işimize yarayacak iletişim cihazlarından biriside telsizdir. Telsiz haberleşmesi elektromanyetik dalgalar yardımıyla sesin bir noktadan diğerine gönderilmesi işlemidir. Telsizlerin beli başlı avantajları olarak cep telefonları gibi kapsama alanı sorunu olmamasını, ve kullanım ücretinin bulunmamasını sayabiliriz. 
Yukarıdaki tanımda da belirttiğimiz üzere telsiz haberleşmesi elektromanyetik dalgaların yayılımı üzerine dayanır. Bu sebeple telsizleri kullandıkları frekans aralığına göre üçe ayırabiliriz. 
" HF Telsizler (3-30Mhz) 
" VHF Telsizler (30-300Mhz) 
" UHF Telsizler (300-3GHhz) 
Yansıyarak ilerlerler. Bu sebeple HF telsizlerle çok uzak mesafelerle görüşme yapmak mümkündür. Radyo amatörleri HF telsizler üzerinden dünyanın çeşitli ülkelerindeki diğer radyo amatörleri ile rahatlıkla konuşabilmektedirler. HF telsizler kullandıkları frekans dolayısı ile büyük antenlere sahiptirler.Genellikle 20W ve üzeri çıkış gücüne sahip oldukları için de büyük telsizlerdir. 
VHF ve UHF telsizler ise en yaygın olarak kullanılan telsizlerdir. Bu telsizler yüksek frekans kullanmaları sebebi ile düşük anten boylarına sahiptirler. Bu sebeple el telsiz modelleri mevcuttur. Aynı zamanda HF telsizlere göre çok daha iyi ses kalitesine sahiptirler. VHF ve UHF telsizlerde elektromanyetik dalgalar HF telsizlerin aksine yansıyarak değil, doğrudan yayılarak ilerlerler. Bu sebeple mesafeleri HF telsizler kadar uzun değildir. 


VHF/UHF El Telsizi



HF Telsiz


Telsiz üzerinden iki şekilde haberleşme yapılabilir : 
" Simplex haberleşme
" Röleli haberleşme

Simplex haberleşmede iki telsiz, arada aktarıcı telsizlerin yardımı olmaksızın doğrudan birbirleri ile haberleşirler. Röle imkanı olmadığı durumlarda genellikle kullanılan yöntem simplex haberleşmedir. Röleli haberleşmeye VHF/UHF telsizlerle daha uzak mesafelerle haberleşme yapılacağı zaman ihtiyaç duyulmaktadır. Röle istasyonu bölgeye hakim yüksek bir tepeye konur. Röle telsizinin görevi bir frekansta aldığı yayınları başka bir frekansta aktarmaktır. Genellikle yüksek çıkış gücüne sahiptirler. Böylece küçük bir el telsizi ile röle kanalında yayın yaptığımızda, simplex kanalda bizi duyamayacak kadar uzakta olan başka bir telsize ulaşmak mümkündür. Röle telsiz setinde iki adet telsiz bulunur. Bunlardan bir tanesi alma görevini yapar. Diğeri ise aldığı yayını gönderme görevini üstlenir. 

NASIL BİR TELSİZ ALMALIYIZ? 
Alabileceğimiz telsizleri iki tipe ayırabiliriz. Bunlardan birincisi kullanım için herhangi bir ruhsat, lisans gerektirmeyen telsizlerdir. Bu tip telsizlere PMR (Private Mobile Radio), FRS FRS (Family Radio Service) telsizlerde denir. Bu telsizler max. 500mW çıkış gücüne sahiptirler. Görüşme mesafesi arazi şartlarına çok bağlı olup tipik olarak 1- 1.5km menzile, açık bir alanda 3km menzile kadar görüşebilmektedirler. Bu tip telsizlerden artık Türkiye'de de rahatça bulunabilmektedir. 
Bunlardan biri de ASELSAN PMR telsizleridir. Ayrıca ICOM, Motorola, Yaesu gibi firmalarında FRS telsizleri mevcuttur. 
Diğer alternatif ise daha yüksek çıkış gücüne sahip olan profesyonel telsizlerdir. Bu tipte oldukça değişik türde ürünler mevcuttur. El telsizleri genellikle 5W çıkış gücüne sahip olup arazi şartlarına bağlı olmak üzere tipik olarak 3-5 km menzile sahiptirler. Sadece UHF veya sadece VHF modelleri dışında dual band VHF/UHF telsizler de mevcuttur. Dual band telsizler her iki bantda da haberleşebildiği için tek bant kullanan telsizler ile karşılıklı haberleşebilmesi açısından oldukça avantajlıdır. Bazı modellerde VOX (Voice Activated Transmission) yani konuşma ile otomatik olarak göndermeye geçme özelliği mevcuttur. Bu özellikle ellerimizi kullanma gereksinimi olduğu durumlarda ve telsizle konuşmamız gerektiğinde işe yarayan bir özelliktir.Yine bazı el telsizleri, düşme, yağmur gibi koşullara karşı dayanıklıdır. 
Aşağıda çeşitli telsiz markaları ile ilgili bilgiler mevcuttur : 
YAESU
MOTOROLA
ICOM
KENWOOD

Türkiye'de bu tip telsizleri satın alabilmek ve kullanabilmek için Telekomüniskasyon Kurumu'ndan izin ve ruhsat almak gerekmektedir. Bu izinlere dernek, firma vs. olarak başvurulabilmekte, ya da Amatör Telsizcilik Belgesi alarak bireysel olarak da başvurulabilmektedir

RADYO AMATÖRÜ KİME DENİR? 
Radyo amatörü hiç bir maddi ve siyasi çıkar gözetmeksizin ve milli güvenlik gereklerine mutlaka bağlı kalmak şartıyla sadece kişisel istek ve çaba ile radyo tekniği alanında kendisini yetiştirmek amacıyla çalışan gerçek kişilerdir. (7 Nisan 1983 gün ve 2813 sayılı Telsiz Kanunu Madde 12) Türkiye'de amatör telsizcilik oldukça geniş bir alana yayılmış durumdadır. Bir çok ilimizde amatör telsizciler bulunmakta, bu amatörler bulundukları bölgelerde amatör röleler kurmaktadırlar. Radyo amatörleri acil durum ve doğal afetlerde haberleşme alt yapıları ile Sivil Savunma'ya destek vermektedir. 
Amatör telsizcilik sınavları her yıl iki defa Nisan ve Ekim aylarında Telekomünikasyon Kurumu tarafından yapılır. 
Bu konuda aşağıdaki linkden daha detaylı bilgi alınabilir : 
http://www.trac.org.tr/imtihan.htm
UYKU TULUMLARI Kampta geçirilen güzel bir gün gece iyi uyumaya bağlıdır bu da uyku tulumuna dolayısıyla uyku tulumları kamptaki en önemli malzemelerden biridir ve seçimi önemlidir. Uyku tulumunun görevi havayı hapsederek vücudun etrafında tutmak ve oluşan su buharını dışarıya çıkartmamaktır. Uyku tulumunun verimliliği içinde tuttuğu havaya bağlıdır bu da içindeki dolgu malzemesi ile doğru orantılıdır. Uyku tulumlarının dolgu maddesi ya doğal tüylerdir ya da sentetik elyaftır.Kaz tüyü uyku tulumları çok dayanıklı ve doğru bakıldığında sentetiklere göre çok daha uzun ömürlüdür.ayrıca sıkılarak daha küçük bir şekil aldığından sentetiklere göre daha az yer kaplarlar. En büyük dezavantajı zor kuruması olduğu için ideal kullanım kuru ortamlarda…
Cumartesi, 12 Kasım 2011 18:20

Çadır

Yazan

 

Çadır seçiminde maksimum rahatlık , yer ve bazen de görünüm göz önünde bulundurulmalıdır.Birçok çadır modeli vardır. Bunlardan ikisi Alpin modeller ve Dome (kubbe) modellerdir. En belirgin farklılıkları şekilleridir.Alpin çadırlar "A" şeklindedir, başında ve sonunda iki çubuk bulunur. Dome çadırlar kubbe şeklindedir, ikiden fazla pol kullanılır ve bunlar birden fazla yerde kesişirler. İç kısımları geniş olduğundan ana kamplarda tercih edilirler. 

Rüzgara dayanıklıdırlar.Tenteler polyester ve naylondan yapılır ve hafif olurlar. Ana kamplarda yani taşımanın problem olmadığı yerlerde polyesterden daha dayanıklı olan kanvas tente tercih edilebilir. Taşımanın problem olduğu yerlerde ise polyester tercih edilir.Polyester tenteler naylonlara oranla ultraviyole ışınlara karşı daha dayanıklıdır.Naylon tentler ise hafiftir. 
Seçtiğiniz modelin iyi bir havalandırmaya sahip olmasına dikkat etmek gerekir. İç duvarları yoğunlaşmayı minimize ederek nefes almalı ve su geçirmemeli. 
Çadırlar tek ve çift katlı olurlar ancak günümüzde çift katlı çadırlar tercih edilmektedir. Her ne kadar tek katlı çadırlar Gore-Tex gibi nefes alabilen malzemeden yapılsalar da su buharının dışarıya çıkamaması durumunda iç kısım ıslanır. Çift katlı çadırların iç kısmında nefes alabilen kumaştan iç tente dış kısmında ise su geçirmeyen bir tente bulunur. Dış tente yerin birkaç santim üstüne gelir ve içerideki su buharının dışarı çıkmasını sağlar. Yağmurlu havalarda dıştaki yoğunlaşma artar.İç tentenin görevi ise kuru bir kullanım sağlamaktır.Taban su geçirmez olmalıdır. Dış ve iç tente arasındaki hava boşluğu da önemlidir. Eğer mesafe az ise içeriden birinin iç tenteye değmesi iç tenteyi dış tenteye değdirir ve iç tente ıslanır. Bu iç ve dış tentelerin gergin kurulumuyla çözülebilir. 

BOYUT 



Çadırın boyutu yapılan aktiviteye, kullanıcı sayısına, malzemelere göre seçilmelidir. Yürüyüşler, dağcılık, bisiklet faaliyetleri için hafif olanlar tercih edilmelidir. Sadece kampçılık için hafif olmaması çok büyük bir problem yaratmaz hatta büyük odalı çadırlar bu faaliyetlerde daha iyi bir fikirdir. Çadırın kullanılan kısmı içi olduğu için göz önünde bulundurulması gereken kısım burasıdır. Çadır boyutu mata göre seçilmemelidir çünkü uyku tulumu mattan dışarı taşar yani adam başı kenarlar dahil 60cm vermek ideal olacaktır. Uzunluk seçerken boyunuza bagajlı çadırlarda 15cm , bagajsızlarda ise 20cm eklemek gerekir. Yüksekliği saptamak içinde , bağdaş kurarak oturup başınızdan itibaren 10cm ekleyerek karar vermelisiniz. 

ÇADIR ÇEŞİTLERİ 

Genel hatlarıyla çadırlar 3 mevsim ve 4 mevsim olmak üzere ikiye ayrılır. 
Üç mevsim çadırlar yaz,ilkbahar ve sonbahar koşullarında tercih edilir. Rüzgar ve yağmurda performansları iyidir ancak aynısı kar için söylenemez. 5cme kadar olan kar seviyesinde problem çıkartmasa da 50cm kar seviyesinde büyük sorunlar çıkaracaktır.Hafif , ufak ve taşıması kolaydır ancak havalandırması çadır içinde yemek yapmaya müsait değildir. 

Dört mevsim çadırlar da genelde bir ya da iki pol fazla vardır. Böylece güçlü rüzgarlara ve kara dayanırlar. Kış çadırları genelde kubbeli şekle sahiptir böylece tepesinde kar birikimi az olur. 

Konvertıbıl (değistirilebilir)çadırlar ,dört mevsim çadırlardır ve üç mevsim çadıra pollerin ıkarılması ya da bazı modellerde fermuarla dönüştürülebilirler. 

Sıcak hava çadırları hafif bir sığınaktır ve genelde bir ya da iki kişiliktir. Üç mevsim çadırlar gibi kullanılırlar ancak çekici yanı ılık ve nemli havalardaki kullanım rahatlığıdır. 

Tek duvarlı çadırlar 

Bivak , çadır kurulma imkanı olmayan yerlerde yine çadır görevi görebilecek fakat onun kadar ağır ve ayrıntısı olmayan koruyucu tentelere denir.Tek kişiliktir uyku tulumu çanta ve kişi ancak siıar.İki kişilik bivaklarda yaygın olarak kullanılmakta, hatta tek kişilik bivaklara göre daha sıcak olduğu için tercih edilmekte

GENEL BİLGİLER 

- Çadırların hem fiziksel hem de psikolojik fonksiyonları vardır. Kişiyi çevreden koruduğu gibi güven duygusu da verirler. 
- Şehir dışındaki olasılıkları göz önünde bulundurarak çadır alınmalıdır. 
- Üç mevsim çadırlar hafif oldukları için , dört mevsim çadırlar sert şartlarda sağlam oldukları için tercih edilmelidirler. 
- Dört mevsim çadırlar üç mevsim çadırlardan %10-20 daha ağırlardır

ÇADIR BAKIMI 

-Aktivite sırasında: 
• Çadırı kurmak için bulduğunuz er düz olmalı ve iyice temizlenmiş olmalı( kozalaklar , taşlar vb.. maddeler temizlenmeli).Temizlenmemesi sadece kişiye değil çadıra da zarar verecektir. 
• Çadırın alt kısmını aşınmalardan korumak için bir bez kullanın. Bu ayrıca sabahları çadırı rahat toplama imkanı da verir. 
• Çadırın içine girerken ayakkabılar çıkartılıp dışarıda bırakılmalıdır. 
• Güneş ışınları (UVB ve UVA) naylonu çabuk yıpratır. Eğer kamp alanında gölge bir yer yok ise çadıra bir yağmurluk örtülmelidir. 
• Eğer kazıklar unutulmuş ya da kaybedilmiş ise çadırım köşelerini sabitlemek için taş kullanılabilir, hava rüzgarlı ise bu taşlar çadırın içine koyulabilir. 
• Çadır toplanırken her seferinde aynı yerden ve aynı şekilde değil farklı yönlerden toplanmalıdır çünkü zaman içinde kat yerleri aşınır.

- Aktivite sonrası: 
• Çadır kaldırılırken kuru olduğundan emin olunmalıdır, en önemli kural kuru olmasıdır. Eğer çadır uzun bir süre için ıslak ya da nemli bırakılırsa küflenme başlayacaktır. Her aktivite sonrası çadır açılarak kontrol edilmeli , nemli bile olsa gölge bir yere koyularak kurutulmalıdır. 

NOT:Bu kurulama kuralı aktivite sırasındada geçerlidir. Yağmurdan dolayı ya da herhangi bir şekilde ıslanan çadır gün içerisinde mutlaka kurutulmalıdır. 
• Çadırı temizlemek için yumuşak bir sünger kullanılmalı ve topraklı bölgeler el ile temizlenmelidir. Temizlikte soğuk su kullanılmalıdır , deterjan kullanılmamalıdır..Yıkamadan sonra gölge bir yere koyup kurutulmalıdır. 
• Çadır asla makinede yıkanmamalıdır ve kurutulmamalıdır;ısı naylonun şeklini bozar ve eritir. 

KÜFTEN ARINDIRMAK 

Çadır ıslak kaldığında zaman içerisinde mutlaka küflenecektir;kötü görünecek, kokacak ve su geçirmeyen kısma zarar verecektir.Küflenmenin başlamasına izin vermeyin!! 

Küflenme var ise kurtulmanın bir tek yolu vardır: 
• Çok sert olmayan bir sünger ile iyice temizlenmeli
• Eğer hala temizlenmediyse 1 galon suya 1,5 kap Lysol koyup , süngeri içine batırıp yavaşça küflü bölge temizlenir. 
Çadır kurulup kurumaya bırakılır. 

ÇADIR KURARKEN 

Önce nereye kurulması gerektiğine karar verilmeli. Çadır ( kamp) suya çok yakın , ağaç altına (yağmur sonrası dallardan sular damlamaya devam eder ve de yıldırım tehlikesi vardır), dere yataklarına, patikalara ve yamaçlara kurulmamalıdır. 
-Çadırın zemini düz ve taşlardan arındırılmış olmalıdır. 
-Yer seçilip düzenlendikten sonra kurulacak olan çadıra , kazıklara , direklere sahip olunmalıdır;rüzgar malzemeleri uçurabilir ya da yoğun bir kar yağışı var ise üstünü kapatabilir. 
-Çadır kurulur kurulmaz içine çantalar rüzgar ihtimaline karşı koyulmalı daha sonra gerdirme işlemine geçilmelidir. 
-Eğer çadır nemli ise çok gerdirilmemelidir, kuruduğunda yırtılabilir.Çadır gerektiği kadar yani dışarıdan su toplamayıp , iç ve dış tentenin birbirine değmemesini sağlayacak kadar gerdirilmelidir. 
-Tehlike anında dışarı kolay çıkılabilmesi için çadırın kapı kısmı boş bırakılmalıdır. 
-Giysiler mümkün olduğunca naylon torbalarda iç tenteye değdirmeden , gece yatarken de uyku tulumunun içinde muhafaza edilmelidir. 
Rüzgar gündüzleri vadi , geceleri dağdan eser; kapı vadi yönüne verilmelidir

BİVAK YAPARKEN 

- Eğer durumunuz uygunsa esneyin ve gevşeyin. 
- Eğer bivak yaptığınız yer sadece oturmaya uygunsa, lokal donma riskini azaltmak için sürekli pozisyonunuzu değiştirin. ( Böylece vücudunuzun farklı bölgelerindeki kan dolaşımını kısıtlamamış olursunuz.) 
- Bacaklarınız eğer aşağıya doğru sarkıyorlarsa bir askı ile bacaklarınızı destekleyin. 
- Eğer lokal donma ve/veya hipotermia riski yoksa uyumaya çalışın. 
- Lokal donma ve/veya hipotermia riski varsa ne olursa olsun uyumayın. Bacaklara, ayaklara ve ayak parmaklarına masaj yapın. 
- Bivak torbasının içindeyken mum veya Esbit ocağı gibi bir şey yakarken torbayı yakmamaya ve içeride hava dolaşımı olmasına dikkat edin. 
- Sıvı kaybınızı karşılamak ve böylece lokal donma ve hipotermi riskinizi azaltmak için mutlaka sıvı alın. Elektrolitli içecekler özellikle daha sonraki performansınıza da olumlu etkide bulunacaklardır. 
- Eğer varsa kuru iç çamaşırı ve çoraplar giyin. 
- Eğer bivak torbanız nefes alamayan bir kumaştan yapılmışsa içerideki su buharının dışarı çıkabilmesi için mutlaka bivak torbasını havalandırın. Buna rağmen içerideki eşyalarınız nemleneceğinden bazı eşyaları çantanızın içinde koruyun. 
- Eğer bivak torbanız nefes alamayan bir kumaştan yapılmışsa mümkün olduğunca dış kumaşı su geçirmez bir malzemeden yapılmamış tüy dolgulu malzemeler kullanmayın. 
- Mümkünse ıslak giysilerinizi tulumun içine alarak ya da kuru giysilerinizin üzerine giyerek kurutmaya çalışın. 
- Eğer çok nemli değillerse meslerinizi çıkarmayın fakat ayağınızdaki kan dolaşımını sağlamak için mutlaka bağcıklarını gevşetin. Bazı ekstrem durumlarda bivak torbasına ayakkabılarınızla girmeniz gerekebilir. Bu durumlarda da ayakkabılarınızın bağcıklarını gevşetmeyi unutmayın. 
- Partnerinizin durumunu ara sıra kontrol edin. Neşelenmeye çalışın. 
- Unutmayın günün en soğuk zamanı gün doğumunun hemen öncesidir. 
- Eğer her hangi bir şekilde düşme riskiniz varsa emniyet kolonunuzla emniyete girin. 
- Hava koşullarının ne kadar kötü olma şansı varsa kendinizi daha rahat bir bivak yeri hazırlamaya o kadar zorlamalısınız. Böylece hem zaman daha çabuk geçecektir hem de hareket sizi ısıtacaktır



ÇEV:Ayça ÖZTÜRK
KAYNAK:www.rei.com

El Feneri ve Kafa Lambası Nasıl seçilmeli ??  Güvenliğiniz açısından mutlaka taşınabilir ışığa sahip olmalısınız.  1. Adım: Seçeneklerinizi Göz Önünde Bulundurun Doğada ışık ihtiyaçları çeşitlidir. Kimileri sürekli olarak kafa yönünü aydınlatmayı yeterli görürken, kimileri de kamp alanı yada çadır çevresini aydınlatmayı uygun bulmaktadır.  • Kişisel El Fenerleri - Pil ile çalışan el lambaları doğada en çok kullanılan ışık kaynağıdır.Hafiftirler , az yer kaplarlar ve kullanımı kolaydır. Sadece ihtiyacınız olan yeri aydınlatırlar. • Kafa Lambaları – Pil ile çalışan kafa lambaları da el fenerleri gibi çalışırlar ancak kafa lambaları kullanım kolaylıkları sebebiyle çok avantajlıdırlar. Özellikle iki elinizide kullanmanız gereken durumlarda, aydınlatma sırasında ellerinizden birinde…
Kramponlar sizi kar ve buz üstünde sağlam tutmak ve yıllarca kullanıma dayanıklı olmak için tasarlanıp geliştirilmişlerdir.Tipik bir tırmanış sırasında kayalar üstünde yürümek ve tırmanmaktan dolayı bir çok kötü kullanıma maruz kalabilirler. Bu yüzden her geziden önce kramponları kontrol etmek yerinde bir davranış olur. Onları bir arada tutan vidaları , bağ düzeni ve uçlarını her zaman kontrol edin. Kramponunuzun tamire ihtiyacı olduğunu hissedeceğiniz en son yer dik bir yamaçtır.!!!  Onları Keskin TutunBir eğe kullanarak krampon uçlarını keskin tutun. Metalin zarar görmesine yetecek kadar ısındıran biley taşını kullanmayın.Eğenin dişleri yönünde eğelediğinize emin olun.Kenarı ve krampon uçlarını mümkün olduğu kadar keskinleştirin ve gövdeden…
  Yağmurluk nasıl seçilmeli Yağmurluk sadece yağmurdan değil ayrıca rüzgardan , karda ve soğuktan korur.. Çeşitli ihtiyaçlara göre değişik giyim , kumaş ve yapımı olan yağmurluklar vardır. Birkaç Püf Noktası 1. Yağmurluk seçiminiz beklenen hava şartlarına , iklime , planladığınız aktiviteye ve de bütçenize bağlısır. 2. Bir yağmurluk kumaşı için temel seçimler su geçirmez / nefes alabilir , suya dayanıklı / nefes alabilir , su geçirmez / nefes almayan olmalıdır. 3. Su geçirmez/nefes alabilir kumaşlar değişik ölçülerde çok yönlüdür. 4. Yırtmaç , fermuar ve astar gibi özellikleri rahatlık sağlar. 5. Bunların haricinde bir diğer tavsiye de kolay ve iyi paketlenebilir olmasıdır. İhtiyaçlarınızı Gözden GeçirinNasıl ve nerede kullanacaksınız?? Karşılaşabileceğiniz en…